Saç ekimine farklı ve ciddi bir bakış

Saç ekimine farklı ve ciddi bir bakış

Bence günümüzde saç ekimindeki en önemli soru, ”saç ekimi kime yaptırılmalı ?” sorusu.

Pek çok merkez ve hemen tüm hastanelerde yapılan bir operasyon; turizm bürolarında, kuaför salonlarında, güzellik merkezlerinde, “merdiven altı “ tabiriyle 2-3 aylık eğitimsiz hemşireler tarafından saç ekimi yapılıyorsa, bu halk sağlığını ilgilendiren çok ciddi bir konu.  Saç ekimi, estetik bir operasyon ve  saç cerrahisi konusunda eğitim almış, plastik cerrahi uzmanları tarafından yapılmalı. Konuşmaya gittiğiniz merkez ya da hastanede, muhatabınızın bu konuda eğitim almış bir cerrah olması ve sizin operasyonunuza bizzat katılması çok önemli.

Günümüzde ülkemiz sınırları içinde tecrübeli ellerde yapılan saç ekimleri, tüm dünya tarafından takdir topluyor ve beğeniliyor .Bu yüzden saç ekimi, göz ve diş hastalıklarıyla birlikte sağlık turizminin lokomotif sektörü haline geldi. Biz de Türkiye’de genellikle, 2002 yılında ilk olarak tanımlanan ve ülkemize 2005 de tanıtılan FUE tekniği dediğimiz , saç köklerinin kesi yapılmadan, adeta pösteki kılı sayarcasına tohumların tek tek toplandığı bir yöntemle saç ekimi yapıyoruz.Böylece hastalarımızda operasyon sonrası acı, ağrı hiç olmuyor; şişlik ve operasyon izi “hiç“ denebilecek kadar az oluyor.

Operasyon öncesinde hastanın plastik cerrahla görüşme yapması, operasyon hakkında istemlerini açıklıkla bildirmesi  ve cerrahın da tecrübesi ile hastasına nasıl bir saç ekimi sonucu vaad edeceğini, hasta örnekleriyle göstermesi çok önemli. Tüm plastik cerrahi operasyonlarında olduğu gibi fotoğraf çekimi ve operasyon planlaması son derece kritik. Operasyon lokal anestezi altında, hastalarımızın arada dinlendiği, yemek yediği , televizyon seyrettiği ve telefon konuşmalarını yaptığı rahat ve hijyenik bir ortamda gerçekleştirilmekte. Ortalama operasyon süresi, saç ekimi yapılacak alana bağlı olarak değişir. Fakat ortalama  3-7 saat arası sürebiliyor. Operasyon hemen öncesinde saç kökü verici alanı uyuşturmak için yapılacak olan iğneler son derece ince olup, olası acıyı daha da azaltmak için bir soğutma işlemi sonrasında uygulanabilir. Operasyon öncesi yaklaşık 10 dakika süren bu anestezi sırasında, kişiden kişiye değişen ağrı duyma seviyeleri olmakla birlikte, genellikle sadece hafif ve geçici bir yanma olabilir.

Operasyonda, ense kısmından alınan saç kökleri , açık olan bölgelere tek tek nakledilmekte. FUE (ağrısız, izsiz, bıçaksız ve kansız teknik dediğimiz, saç köklerinin mikromotor yardımıyla tek tek 0.7-0.8 milimetrelik minik “punch” larla alındığı) yöntem  ile saç ekimi uygulandığında her seans saç ekiminde 2500-4300 greft, yani 6000-12000 saç teli alınabiliyor ve bu alımı tek başına baştan sona bizzat plastik cerrah yapmalı.

Operasyon sırasında veya sonrasında ağrı, şişlik ve morarma oluşmaz. Ekim yapılan bölgenin ilk yıkaması kliniklerde, operasyondan 1-2 gün sonra gerçekleştirilir ve hastaya öğretilir. Bu işlemden sonra tekrar yaşadığınız şehrinize/ülkenize dönebilirsiniz. Operasyondan sonra yaklaşık 10-14 günlük  bir süre içinde saç ekimi yapılan bölgede,  greftlerin etrafında minik kabuklanmalar oluşacak. Bu kabuklanmalar günlük yıkamalarla yavaş yavaş dökülecek ve ekim alanınız temizlenmiş olacak. Yani 10- 15 günlük bir izin dönemi, sizin işinize dönmeniz için gerekli zamanı size sağlayacaktır. Saç ekimi operasyonu sonucunun  çok doğal olması ve anlaşılmaması, saç ekilen ve alınan bölgelerde iz kalmaması ve olabildiğince sık bir saç ekimi sonucu alınması çok önemli. Ekilen ve daha sonra çıkacak olan saçlar, mevcut olan saçlarla tam bir uyum dokusu sağlamalı ve doğal görünümden bir kayıp yaşanmamalı. Saç ekimi eğer seyrek alana sıklaştırma şeklinde yapılacaksa, o bölgedeki mevcut saçlar da  zarar görmemeli. Saç ekiminde estetik ve doğal sonuçların alınabilmesi için yeterli sayıda greft çıkarılması ve sık çalışılması çok önemli.  Saç ekimi, profesyonel  yardım ve tecrübeli cerrahi gerektiren bir estetik cerrahi operasyonu ve  cerrahından hemşiresine dek, tam güven ve tecrübe şart .

 Saç ekimi sonrasında yeni ekilmiş olan saçlarınız , 3-4 hafta sonra şok bir dökülme dönemi (telogen efflivium) yaşadıktan sonra 3. Ay yavaşça çıkmaya başlar . saçarlın kalınlaşarak tam forma girmesi ve normal saç kılı olması 8-12 aylık bir süre alacaktır. Bu süre içinde bazı bakım ürünleri cerrahınız tarafından size tavsiye edilebilir. Artık ömür boyu sizin olacak, asla dökülmeyecek, istediğiniz gibi kestirip her türlü kuaförlük işlemini alabileceğiniz (boyama , kazıtma , düzleştirici  vs.) kendi canlı saçlarınıza kavuştuğunuzda, ruhunuzda da bir yenilenme ve fiziksel olarak yüzünüzde 5-20 yaş gençleşme görebileceksiniz.

ERKEKLERİN SAÇLARI NEDEN DÖKÜLÜR? 

Saç, yüzyıllar boyu güç ve iktidarı temsil eden erkeklerin tek süsü. Saç kaybı erkekte endişe ve özgüven eksikliğine neden oluyor. Toplumda yaygın kanıya göre saç kaybının pek çok sebebi var: Askerlikte kullanılan kep, ergenlikte saça boca edilen jöle, uygun olmayan tozlu ve kirli çalışma şartları, yaşam stresi vs vs. Fakat asıl etken hücrelerimize yazılmış olan genetik kodumuz ve ailemizden bize taşınan genetik miras.  Erkeklerde saç dökülmesi problemi yaş ilerledikçe artar. Yirmili yaşların sonlarında yaklaşık %20 erkek genetik  (andro genetik alopesi) saç dökülmesi sorunu ile yüzleşir. Burada andro kelimesi androjenik hormonlara  (dihidrotestesteron)  vurgu yapar ve erkek tipi saç dökülmesinden sorumlu hormondur. Genetik kısım ise anne ya da babadan geçen kellik genleridir. Yanlış inanışın aksine kellik geni sadece anne tarafından gelmez, baba tarafından da gelebiliyor.

Erkeklerde genetik dökülme ile karşılaşma oranı 30’lu yaşlarda %30; 40’lı yaşlarda  %40; ellili yaşlarda ise % 50 civarında. Erkelerde genetik saç dökülmesi, ergenlik çağında testesteron hormonu seviyelerindeki yükselme ile birlikte başlar ve devam eder. Genel olarak saçların ne kadar döküleceğini, dökülmenin başlangıç zamanını ve hızını tam olarak belirlemek olası değil. Bazı erkeklerde saç dökülmeleri daha geç yaşlarda, 40 ve 30’lu yaşlarda başlayabilir.  Saç kıllarındaki büyüme evresi (anajen evre) dihidrotestesteron hormonu etkisiyle ilk olarak duraklar, saçlar uzamaz ve gittikçe güçsüzleşmeye, ufalmaya başlar. Saçlar yavaşça büyüme fazından, dinlenme fazına geçerler. Günlük tarama, fırçalama gibi aktivitelerle daha fazla saç dökülmeye başlar ve kayıp hızlanır. Saç kıllarında daha yavaş uzama ve kıl kalınlığında azalma zaman içinde devam ederken, saçların pigment oluşumu da azalır ve renkleri açıklaşır. Bu süreç sonucunda, minyatürleşmeye başlayan saçlar zaman içinde tamamen ince, mat, cılız, renksiz ve minik ayva tüylerine dönüşür ve kellik oluşur.

Saç dökülmesinin psikolojik etkisi erkekler üzerinde oldukça fazla ve saçlarda oluşan en ufak incelme, bir tutam saç kaybı, iş yaşamında ve sosyal hayatta  kişileri zora sokar ve hayatı çekilmez hale getirebilir. Bu kişilerde profesyonel psikolojik destek ve medikal  tedavi gereklidir. İlaçlarla yapılan medikal tedaviyle erken  yaşlarda saç dökülmesinin önüne geçilebilir ve saç kaybı  ertelenebilir;  ileri yaşlarda oluşan saç dökülmelerinde ise kaybolan saçların restorasyonu için saç ekimi yapılması şart. Gelecek on yıllar içinde bir kişiden klonlama ile saçlarının çoğaltılması ve bunlarla saç ekimi yapılması  planlanıyor. Bu konuda oldukça ümit vadeden bilimsel çalışmalar olsa da henüz istenilen düzeye ulaşamadı ve klinik uygulamalara geçilemedi. Kök hücre tedavileri saç ekimi alanına yavaşça giriyor ve kök hücre ile desteklenmiş saç ekimlerini yakında duymaya başlayacağız. Bu çalışmalarda amaçlanan, saçları oluşturan kök hücrenin saçlı deriye enjekte edilmesiyle hem yeni saç çıkışını sağlamak hem de mevcut olan minyatür saçları kuvvetlendirmek. Bu tür kök hücre destek tedavileri, erkeklerde testesteron hormonu etkisiyle cılızlaşan saçları tekrar eski haline getirebilir; saçlar gürleşip eski halini alabilir. Fakat şu an için dökülmesi tamamlanan saçların restorasyonu için tüm dünyada kabul gören “altın standart” tedavi, saç ekimi.  Saç aşısı, mezoterapi, PRP gibi destek tedavileri dökülen saçları geri getirmez. Bu tedaviler saçlarda geçici bir kalınlaşma ve dökülme hızında yavaşlama sağlayabilir. Bu konularla ilgili gerçek ve detaylı bilgileri sonraki yazılarımda size ulaştıracağım.

KADINLARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE TEDAVİSİ 

Kadınlarda görülen saç dökülmesi, toplumumuzda tahmin edildiğinden daha yaygın. Kadınlarda saç dökülme sebepleri arasında genetik kadın tipi saç dökülmesi ilk sırada yer alır. Genetik sebep dışında sık rastlanan saç dökülme sebepleri şunlar: Hipotiroid ve hipertroidism (saç dökülmesi tiroid bezi hastalıklarında erken belirtilerden birisi olabilir ve tedavi sonrasında saçlarda dökülme durur); polikistik over sendromu (kadınların üreme çağında yaklaşık %10 unda görülebilen kalıtımsal bir yumurtalık hastalığı); hamileliğe bağlı hormonal değişiklikler (hamilelik sonrasında geçici saç dökülmesi olabilir); menopoza bağlı hormonal değişikliler… Menapozun başlamasıyla saç dökülmeleri görülebilir ve menapoz sendromlarını düzelten hormonal destek tedavileriyle dökülmeler de azalır ve yok olur. Menopoza giren kadınların yaklaşık %80’inde saçlarda incelme görülebilir.

Tabii bu biyolojik nedenlerin dışında kadınlar dış etmenlere bağlı olarak da saç kaybına uğrayabilir. Bunlar arasında çağımızın hastalığı stres, anemi, lupus gibi sistemik bağ doku hastalıkları, hormonal ve mevsimsel değişiklikler, beslenme problemleri, ağır diyetler, blumia, protein/kalori eksikliği, çinko ve esansiyel amino asit eksikliği, malabsorbsiyon (barsak ve sindirim problemleri), A vitamini fazlalığı, genel anestezi, duygusal durum bozuklukları gibi sebeplerle de saçlarda dökülme görülebilir.Bütün bu sebeplere ek olarak ülkemizde özellikle çok yaygın ve bilinçsiz tüketilen ilaçlar da saç dökülmesi yapabiliyor: Kan incelticiler, epilepsi ilaçları, gut ilaçları, tansiyon ilaçları, kolesterol ve lipid ilaçları, antidepresan ilaçların bir kısmı, zayıflama hapları vs gibi

Kadınların %30’unda yaşamı boyunca en az bir kez saç tellerinde incelme gözlenir. 35-40 yaşlarında kadınların %25’inde, 40 yaş üzerinde ise %50 ‘sinde saçlarda değişik nedenlere bağlı saç kaybı görülüyor. Genetik nedene bağlı dökülmede,  kadınların pek çoğunda mutlaka ailede (anne , teyze, hala, babaanne veya anneanne gibi) bir saç dökülmesi, kaybı, saçlarında incelme vs gibi bir hikaye yer alır. Genetik tip saç dökülmesinde genler, baba ya da anneden geliyor olabilir. 

Kadınlarda saç kaybı yaygın olarak tüm saç tellerinde görülür ve erkeklerde olduğu gibi tam kellik yaratmaz. Ön saç çizgisi genellikle korunur; bundan dolayı kadın tipi saç kayıplarında incelme ve seyrelme nadir olarak algılanır. Kadınların 1/3 ünü etkileyen bu durum, kadınların kellikten çok korkmalarına; büyük moral çöküntüye yol açar. Kadınlar, genellikle dökülen ve incelen saçlarını örtüyle örtmek, topuz vb yaparak saklamak isterler; hatta hemcinslerine bu problemlerini açmazlar. Tüm bu yanlış anlayış ve davranış şekilleri,  kadın tipi dökülmeleri daha zor, kapalı vakalar haline getiriyor.

Kuaförlük hizmetleri ve saç makyajlarına bağlı saç kırılmaları, yıpranmaları olabilir. Bu durum, saçlarda incelme ya da kayıp olarak yanlış anlaşılabilir. Kadın, saçının kökünden zarar gördüğünü ve saçlarının döküldüğünü düşünebilir. Kırılmanın sebepleri, saç düzleştiriciler, saç yumuşatıcılar, sık saç boyanması ve kalıcı fönler (brezilya fönü vs gibi düzleştirici ya dalgalandırıcı) olabilir.

Ayrıca saçları çok sıkı olarak bağlamak, örgü yapmak, mısır örgüsü şeklinde sıkıca şekillendirmek ve gererek arkadan bağlamak çok zararlı ve saç kaybı oluşturur. Sıkıca çekmeye bağlı olarak saç foliküllerinde harap ve kalıcı saç kaybı olabiliyor (traction alopecia). Bu tür saçın üzerinde stres yaratarak zarar veren saç modellerinden kaçınmak gerekli .

Peki ama tüm bu saç dökülme sebeplerini azaltmak ve etkileri yok etmek için biz neler yapabiliyoruz ?

İncelmeye ve dökülmeye başlayan saçlarımızın tekrar kalınlaşması , eski formuna kavuşması için bizim güvenli bulduğumuz 2 tedavi şeklimiz var: PRP ve mezoterapi.

PRP harflerinin açılımı “platelet rich plasma” olup manası, platelet ya da trombositten (kan pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerden) zengin plasma anlamına gelir. Bu uygulamada, kişinin kendisinden alınan kanın özel tüpler içinde santrifüje edilerek plateletten zengin hale getirilmesi ve bu kısmın tekrar kişiye enjekte edilmesi söz konusudur. Plateletler, bünyelerindeki büyüme faktörleri ve diğer pek çok yara iyileştirici faktörle yaralanma bölgesine giden ve hasarı tamir eden, dokuyu iyileştiren hücrelerdir. Bu faktörler, kişinin minyatürleşen, dökülmeye başlamış olan mevcut saç köklerine de uyarıcı etki yapmakta ve canlanmalarını sağlamaktadır.  PRP işlemi size kaybettiğiniz saçları kazandırmaz sadece var olan saçlarınıza doping etkisi yapar. İşlem toplam 10 dakika sürer ve acı, morarma, ağrı oluşturmaz, günlük yaşama hemen dönülür. 2-4 hafta aralıklarla toplamda 3-5 seans olarak uygulanır.  PRP işlemi yapıldıktan sonra hemen 1-2 hafta içinde saçlarınızda bir canlanma, parıltı, kalınlaşma ve gürleşme hissedilebilir.

Mezoterapi, saçlı deriye, çok ince uçlu iğnelerle yapılan destek enjeksiyonları olarak tanımlanabilir. İçindeki saçların kuvvetlenmesi için gerekli olan oligo elementler, bazı eser elementler (çinko , selenyum , folik asit vb), vitaminler ve amino asitler vücuda dışarıdan hazır karışım halinde verilerek  saçların canlanması , parlaklığının artması ve canlanması hedeflenir. Toplamda genellikle 10 seans uygulanabilir.

Estetik Cerrahi Uzmanı OP. DR. İLHAN SERDAROĞLU

 

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. İlhan Serdaroğlu

Etiketler
Saç ekimi sonrası
Op. Dr. İlhan Serdaroğlu
Op. Dr. İlhan Serdaroğlu
İstanbul - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube