Romantik ilişkilerde ben ve biz olabilmek

“Bir ilişkiye başladığımda, romantik ve içten olmak için o kadar fazla çabalıyorum ki kim olduğumu unutuyorum. İlişkideki ben ile kendim arasındaki dengeyi nasıl sağlayabilirim?”

Romantik ilişkilerde ben ve biz olabilmek

ROMANTİK İLİŞKİLERDE BEN VE BİZ OLABİLMEK
“Bir ilişkiye başladığımda, romantik ve içten olmak için o kadar fazla çabalıyorum ki kim olduğumu unutuyorum. İlişkideki ben ile
kendim arasındaki dengeyi nasıl sağlayabilirim?”
Bu cümleler size tanıdık geliyor mu? Birçoğumuz zaman zaman yaşadığımız ilişki sırasında kendimizi, kendi benliğimizi unutuyoruz.
Psikanalist Erich Fromm, aşkın içindeki paradoksa işaret ederek “İki kişi, bir oluyor ama yine iki olarak kalmaya devam ediyor” şeklinde
özetlemişti.
Ben, Sen, Biz; Örnekle açıklamak gerekirse, bir peçete kutusunun ön yüzünü gören kişi size tarif ederken dikdörtgen ve ortasında
seplak var der , diğer kişi de arka tarafı görür ve hayır dümdüz bir dikdörtgen ve kapalı der. Fakat peçete kutusu her iki yönü de
kapsar. Önemli olan eşlerin her yönüyle farkındalık dünyasının gelişmesi, isteklerin altında yatan duygu ve düşünceleri farketmesi ve
bütünü görebilmesidir. Bencillik bir ilişkiyi ne kadar zedeliyorsa, fedakarca davranıp kendi ihtiyaclarını yok saymak ta bir o kadar
ilişkiye zarar verir. Bazen bencillik olarak adlandırılan şeyler gözükenin aksine içinde farklı anlamlar barındırırlar. Örneğin kişinin hep
kendi istediği TV programını açması olayına bakacak olursak aslında tv bir sembol oluyor. Ve bu olay eşte bir ” benimle ilgilenmiyor, tv
bile benden önemli, eskiden böyle değildi artık beni sevmiyor, vb..” Otomatik düşünceye sebep oluyor.
Her bir otomatik düşünce başka bir duyguyu ve davranışı ortaya çıkarıyor. Beni sevmiyor diye düşünen kişi duygu olarak öfke
yaşıyorsa davranış olarak ta konuşarak duygu ihtiyacını almaya çalırken, kişinin içinde kopan fırtınaları ağlayamayan eş sadece
davranışı görüyor ve bu da dırdır olarak karşı tarafa geçiyor. Ve karşı taraf ta kendince başka bir süreçyaşıyor ve ortaya bir kısır döngü
çıkıyor. Bu sebeple bizler bencillik olarak adlandırılan davranışların altındaki döngüye bakarsak başka bir anlam ortaya çıkarmalıyız.
Diğer bir açıdan bazen uyumlu olan eş sorun çıkmasın diye kendi ihtiyaçlarını söylemez ve eşini içten içe bencillikle suçlar. Belki de
eşi onun düşüncelerinin veya o isteğin öneminin farkında bile olmaz veya söyleyince de bir inatlaşma olarak algılar. Sonuç olarak
bencillik te, gericilik te ilişkiye zarar verir. Çiftlerin bağ kurmasını zedeler.
Bir bütün olarak yol arkadaşı olmaktan ziyade ilişkiyi bir güç savaşı içine çeker. Dolayısıyla bencillik veya fedakarlık kavramlarının
sebepleri ortaya çıkarılıp doğru iletişim yöntemleriyle bu döngülerin üzerine gidilmesi gerekmektedir.
İlişki içinde kendimizi unutmak neden bu kadar kolay?
Romantik ilişkilerde kendi kimliğimizi unutup bir kenara bırakmamızın nedenlerini bulmak için aslında bunun ilk başladığı
erken çocukluk dönemine kadar gitmek gerekiyor. Çünkü kimlik kavramının ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurmanın ilk başladığı
nokta, erken çocukluk döneminde yer alıyor.
Annelerimizin sağladığı koşulsuz destekle birlikte, erken çocukluk döneminde annemizi hem bize bakan, yani kendisine bağımlı
olduğumuz bir kişi, hem de yerine kendimizi koyabileceğimiz, bizden ayrı bir kişi olduğunu kavramaya başlarız. Bu türden bir
bağımsızlık ve bağımlılık modeli, her insanda görülür. Bu dönemde anne ile çocuk arasındaki bağımsız bir ilişki kavramı yeterince
oluşmazsa, ileride romantik ilişkilerde aşırı bağımlılık olarak kendini gösterebilir. Kişi, yoğun bir benlik duygusuna sahip olmak
yerine, kendi kimliğini güçlendirebilmek için kendisini partnerine tamamen bağımlı hisseder ve şöyle örnekler ortaya çıkar:
– Kişi ihtiyaçlarını veya isteklerini belirlemek için kendisine değil, partnerine danışır.
– Biriyle ilgilenmek için kendine güvenmez.
– Değişiklikler yapmak için kendini güçsüz veya yetersiz hisseder.
– Yanlış olduğunu düşündüğü bir şey karşısında bile partnerini memnun etmeye çalışır.
Biz olmaya geçmeden önce ben olmayı bilmek önemlidir. Toplumda biz olmanın önemi üzerine durulur. Halbuki kişi kendisinin kim
olduğunu, isteklerini, isteklerinin altında yatan sebepleri, şuanı ele geçiren geçmiş yaşantılarını, korkularını, endişelerini bilmeden
karşısındaki kişiye kendini anlatamaz çünkü daha kendi de bilmiyordur. Böylelikle de biz olmak sen ve beni içine kapsayacak verileri
elde edemez.
Bir ilişkide bireysellik nasıl sağlanır?
Uzun süreli, sağlıklı bir ilişki için en kritik şeylerden biri, çiftlerin kendi bireysel kimliklerini koruyabilmeleridir. Bununla birlikte ilişki için
eşit çaba göstermek de ilişkinin ilerlemesi için gereklidir.
İlişkilerde bireyselliği sağlamanın sınırı, kişisel limitler belirlemekten geçiyor. Ancak bu limitleri belirlemeden önce, kim
olduğunuzu belirlemelisiniz. Kendinize şu soruları sorabilirsiniz:
– Benim için önemli olan ne?
– Korumam gereken düşünceler ve duygular hangileri?
– Değerlerim neler?
– Devam ettirmek istediğim arkadaşlıklar hangileri?
– İhtiyaçlarım neler?
– Korumak istediğim geleneklerim, hobilerim neler?
– Her zaman kişisel tatmin ve mutluluk peşinde mi koşuyorum?
İlişkide ben diye bakarsan hiç bir zaman bizi anlayamaz kişi. İhtiyaçlarını eşinden alamaz ve egosu zedelenir, duyguları incinir. Aidiyet
duygusu gelişmez. Kendini hep yalnızlaştırır, diğerlerini ötekileştirir. Olumlu yanı çok yoktur. Kazanç var gibi düşünülse de aslında
içinde yanlızlaşma, anlaşılamama gibi sorunlar içerdiğinden yine mutsuzdur. Bizden bahsederken dediğim gibi önce bizden ne
anladığına göre durum değişir. Eğer doğru olan sen ve beni içeren bizden bahsedersek Biz olmanın olumlu yanları saymakla bitmez.
Aidiyet duygusu oluşur, kişinin yaşam amacı oluşur, hayatın anlamı olur, “sevilme, değer görme, önemsenme, yüceltilme vb.”
İhtiyaçları giderilir, huzurlu mutlu biryaşam sürer.
Dediğim gibi bu kavram öğrenilmez ve yanlış bilgilerden kaynaklı olarak gerekilen davranışlar gösterilmezse olumsuz bir çok şey çıkar
ortaya ama bu bizin olumsuzlukları değil bizi tanımamak ve öğrenmeye de çalışmamakla alakalıdır. İlişkiye “ben kazanacağım diye
bakarsak diğeri kaybeden olur ama sonuçta kaybeden asıl ilişki olacağından iki kişi de kayıp verir.
Kişiler ben iken bir sandaldadır ve iki kürekte elindedir dolayısıyla kürekleri eşit şekilde çektiğinde sandal düz gider. Ne zamanki biz
olunur o sandal artık iki kişiliktir ve kürekler paylaşılır. Bir kişi küreği tek başına çekmeye çalışırsa diğer kişi yavaş yada hiç kürek
çekmezse sandal kendi etrafında dönmeye başlar. Mühim olan ben bu sandalı götüremiycem deyip küreği atmak değil, senkronize
kürek çevirmeyi nasıl öğrenirim sorusunun cevabını aramaktır
Yetişkin bir ilişkiye sahip olmanın yolları
Yetişkin bir ilişki, çiftlerden her birinin hem bireysellik hem de bağlılık duygusunu güçlü bir şekilde yaşatabildiği bir
ilişkidir. Bir ilişkinin başarılı olması için çiftlerin birbirlerini tamamlaması gerekmez. Bunun yerine çiftlerin birbirleri arasındaki
farklılıklara saygı duymaları gerekir. Huzur dolu bir ilişki, çatışmaların yaşanmadığı bir ilişki anlamına da gelmez; aksine çiftlerin adil bir
şekilde çatışmalarını yaşayabildiği ve bununla baş edebildiği bir ilişki anlamına gelir.
Mutlu, huzurlu birliktelik için ilişkinizde olması gerekenleri şöyle sıralamak mümkün:
1. Güven duygusu, karşılıklı saygı ve arkadaşlık.
2. Bireysel isteklerinizi karşılayabilmek için yeterli oda, böylelikle herkes istediği kadar alana sahip olabilir.
3. Samimiyet duygusunu besleyecek güvenli bir ortam.

4. Bazen çok samimi olup bazen de çok bireysel olmanın yollarını bulmak.
5. Özellikle cinsellik, finans ve aile üyeleri gibi hassas konularda çiftlerden her ikisinin de kendisini rahat hissettiği sınırlar
belirlemek.
6. Karşılıklı olarak paylaşmak, karşınızdaki için hem bir şeyler vermek hem de ondan bir şeyler almak.
Ancak bunların dışında en önemlisi kendiniz olun. Karşınızdaki kişiden de sizi olduğunuz gibi sevmesini bekleyin ve siz de onu öyle
sevin.
Biz olmak demek kendini hiçe saymak değildir. Ben, seni içeren yeni bir dünyadır fakat bu yeni dünyada bilmediğikleriniz sebebiyle
uygulama hatası yapıyorsunuzdur. Evlilik doğuştan gelen içgüdüsel bir yetenek değil öğrenilmesi gereken birşeydir.
Mevlananın bir sözü vardır. Beni anlamak için benim giydiğim botları giymeli, benim takıldığım taşlara takılmalısınız diye. Çok doğru.
Öncelikli olarak hem kendi geçtiğiniz yolları farkedip doğru aktarıp, sonra da birbirinizin yollarını öğrenmelisiniz ki biz olabilesiniz

Bu makale 20 Temmuz 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Aile Danışmanı Birgül Bozkaya

Dicle üniversitesinde Aile Danışmanlığı eğitimi alıp, uzman klinik psikolog Ezgi Klavuzoğlun’dan cinsel terapi ve bilişsel davranışsal terapi eğitimini almıştır. Klinik psikolog İzzet Özer’den Eft eğitimi almıştır, Hayying eğitim Enstitüsünde Aile ve çift terapisi, çözüm odaklı kısa süreli terapi, boşanma danışmanlığı eğitimini almıştır. Uludağ üniversitesinden wısc_r lq zeka testi eğitimini almıştır.

 

2 yıl Dicle Üniversitesi psikiyatri servisinde aktif çalışmıştır. Çalışma hayatına online görüşmeler ve psikoanaliz danışmanlık merkezinde yüz yüze görüşmelerle devam etmektedir.

 

Etiketler
romantik ilişki
Aile Danışmanı Birgül Bozkaya
Aile Danışmanı Birgül Bozkaya
Diyarbakır - Aile Danışmanı
Facebook Twitter Instagram Youtube