Sağlıklı olmak için ne yapmalıyız? Sorusuna,
Hemen " Sağlıklı beslenmeliyiz" deriz.
Çünkü son yıllarda sağlıklı beslenme ile ilgili her platformadan sınırsız bilgi bonbardımanı altındayız. Nereye bakarsak bakalım hemen önümüze beslenme önerileri gelir. TV sabah kuşakları beslenme ve sağlıklı yaşam önerileri veren farklı konuklarla dolup taşar.
Bence bunun iki nedeni vardır;
- Birincisi, bilimsel araştırmalara göre insanlar siyaset ve dini konulardan sonra sağlık bilgilerine fazla ilgi duyarlar,yani "Reyting"
- İkincisi ise belki de en önemlisi OTC pazarı son yıllarda ülkemiz dahil bir çok ülke de büyümeye başladı, yani "Ekonomi "
Sağlıklı beslenmeyi önemsiyorum. Sanayileşmiş gıdalar ile her türlü hastalığa açık olduğumuzu kabul ediyorum. Ancak sağlıklı yaşamak için, psikososyal faktörlerin beslenmeden daha etkili olduğuna inanıyorum. Ruh hali sağlıklı olmayan bireyler istedikleri kadar ''sağlıklı besleniyorum '' desinler, daima hayatı tehdit eden hastalıklara açıktırlar. Psikolojik durum bozulduğunda hedef savunma sistemidir. Savunmasız organizma, enfeksiyonlar, kanser, romatizmal hastalıklar veya otoimmun hastalıklara açık hale gelirler. Etrafımızda ciddi sıkıntılar sonrasında kanser veya sinir sistemi harap olup multipl skleroz (MS ) olanların sayısı azınsanmayacak düzeydedir. Her gün hastanelere binlerce bu tarz hastalar başvurmaktadır.Yani savunma çökerse sistem çöker ve ölüm yakındır.
Savunma sistemini anlamaya çalışalım
Ayrıntılı değil ama olabildiğince kısa anlatalım.
İnsan organizmasının hücresel düzeyde savunma sistemi, bugüne kadar gördüğümüz devletlerin savunma sistemlerinden çok daha güçlüdür. Gelecekte de bu kadar güçlü sistemi kurabilecek devletin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü her türlü olasılığa karşı dönüşüme açık çok dinamik bir bağışıklık sitemine sahibiz.Bu sistem Hafıza, sürekli kontrol ve mutlak itaat üzerine kurulmuştur. Örneğin hepatit B veya kızamık virüsü ile karşılaşmış bir insanın savunma sistemi hemen bellek hücrelerini oluşturur. 50 yıl sonra bile aynı virus geldiğinde savunma sistemi onu hatırlar ve müdahale eder.
Bağırsak ve vücudumuzun dışa açılan tüm noktalarında milyarlarca bakteri vardır. Bu bakteriler aslında bizim için faydalı canlılardır. Savunmanın zaafa uğradığı bir anda hemen o dost bildiğimiz bakteriler bizi hasta eder. Kadınların önemli bir kısmında idrar yolu enfeksiyonuna neden olan E.Coli bakterisi bağırsaklarımızda zaten milyonlarca bulunur. E. Coli bakterisi herkesin genital florasında doğal olarak çok sayıda bulunur ve normal şartlarda hastalık yapıcı değil aksine faydalıdır. Özellikle bayanlara söylüyorum; istediğiniz kadar temizlenin bu bakterileri yok edemezsiniz, iyi ki de yok olmuyorlar. Bu ve buna benzer bakterilerin oluşturdukları asidik ortam genital bölgenin en önemli savunma bariyeridir. Bağışıklık sistemi normal iken sorun yok, faydalı bakterilerle beraber yaşar gideriz. Ancak en ufak bir zaafiyet, soğukta kalma gibi sebeplerle idrar yollarının ısısını düşürdüğü an E.coli hemen mesaneye doğru ilerler ve idrar yolu veya pelvik enfeksiyonlara neden olurlar. Buna benzer boğazımız, bağırsaklarımız ve cildimizde bir çok bakteri bulunur. Hastalıklara çoğunlukla dışarıdan gelen bakteriler değil, vücüdumuzda var olan beraberce yaşadığımız bakteriler neden olur.
Bağışıklık sistemi bakterilerle hem dostça yaşar hemde dost bile olsa mutlak kontrolü elden bırakmaz.
Sosyal ilişkilerimizde buradan çıkaracağımız çok dersler var...
Ayrıca vücudumuz, hergün fabrika hatası diyebileceğimiz kanser olma potansiyeline sahip binlerce hücreyi dalak ve karaciğerde yok eder.
Özetle ; içerden ve dışardan hastalık yapıcı unsurlarla sürekli olarak mücadele eden savunma sistemimizin zaafiyete düştüğü an en adi basit canlılar bile ölümcül hastalıklara neden olurlar. Bağışıklık sistemi olumsuz etkilenen AIDS hastalarında, basit yapılı mantarlar bile hastayı öldürebilir.
Psikolojinin bağışıklık sistemi üzerine etkisi
Son 30 yıldır yapılan bilimsel çalışmalar nedeni ile psikonöroiminoloji ilgi odağı haline gelmiştir. Bu alanla ilgili bir çok bilimsel çalışma yapılmıştır ve halihazırda çok sayıda çalışma da sürmektedir.
Bağışıklık sistemini kabaca ikiye ayrılır,
⦁ Hücresel
⦁ Humoral
Basit şekilde anlatalım.
Hücresel: El altında olan sürekli aktif olan daha amatör savunma sistemi
Homural: Profesyonel hafızası olan istihbarat bilgileri güçlü ve hayatta kalma mücedelesi veren savunma sistemi
Kısa süreli , normal kabul edilen stres faktörleri hücresel bağışıklığı baskılama eğilimindedir. Örneğin sınav stresi yaşayanlarda gribal enfeksiyonlar veya idrar yolu enfeksiyonlarının çok sık görülme nedeni budur. Burada yavaşlayan sistem hücresel sistemdir.
Geçim derdi, aile içi sorunlar, mesleki stesler, mobing veya sosyal durum stresleri gibi günlerce, aylarca, yıllarca süren olaylar hem hücresel hem de humoral sistemi baskılar. Hayati riskleri barındıran sorun burada başlar ve yıllarca süren stresler kanser, romatizma gibi hastalıklara neden olur.
Polikliniklerde zona hastalığı teşhisi konulan hastaların en temel sorunu yakın zamanda yaşadıkları yoğun streslerdir. Şiddetli stres nedeni ile ani olarak adetleri kesilen genç yaşta menapoza giren çok sayıda hasta vardır. Eşi veya oğlu vefat edenlerin kısa süre sonra kendilerininde vefat ettiğini çokça duymuşuzdur. Stres hafife alınmamalı ve sorunu çözmek için her türlü yola başvurulmalıdır.
Psikostres faktörler, organizmada sistemi çökertmeye yönelik olaylar zincirini tetikler. Psikostresin etkisi sağlıksız beslenmeden daha yıkıcı olmaktadır. Yani psikolojik durumumuz iyi değilse sağlıklı besinler de bizi kurtarmayabilir. Zor günlerden geçtiğimiz bu dönemde birbirimize destek olalım yardımlaşalım ve sıkıntısı olanların dertlerini dinleyelim. Bazen sadece dinlemek bile bir çok sorunu engelleyebilir. Stresin her anı hasar bırakır. Anlık rahatlamalar bile hayat kurtarıcı olabilir. Kültürümüzün vazgeçilmezi dertleşme veya fikir alışverişinde bulunma toplum sağlığı açısından faydalı olduğu gibi birey sağlığına da ciddi katkılar sunar.
Stresle başetme önerileri;
⦁ Sizi anlayan biri ile detleşin, dertleşmek bir çok hastalığın ilacıdır
⦁ Sıkıntılı olduğunu anladığımız birini lütfen dinleyin öylesine değil can kulağı ile elinizde telefonla değil yüzüne dönerek gözünün içine bakarak dinleyin. Bu hareketininiz hayat kurtarıcı olabilir.
⦁ Hasta yatağındaki birine yalan bile olsa çok iyi göründüğünü söyleyelim. Belki de bu cumleye çok ihtiyacı var
⦁ En iyi arkadaşın 1 saat muhabbeti en iyi antidepresanlardan daha etkilidir.
⦁ Sıkıntısı olan bireyler yalan bile olsa hayata tutunmak içi ümit ışığı ararlar bu nedenle kimsenin ümidini kırmayın
⦁ Bazen sarf ettiğiniz kem bir söz o kişini kanser olma sürecini tetikleyebilir. Hak etse bile kimsenin yüzüne kötü aşağılayıcı söz söylemeyin
Yaşadığımız çağ ve dönemde toplumların onları dinleyen yol gösteren yerelde ve genelde toplum psikoterapistlerine çok ihtiyacı var. Toplum psikoterapistleri doktorlara gerek kalmadan bir çok sıkıntıyı çözebilir. Çünkü psikolojisi iyi olmayan toplumlar aynen vücudumuz gibi kanser olur ,romatizma olur, hipertanisyon olur beyin kanaması geçirir ve ölürüler.
Kalın sağlıcakla...