Doktorsitesi.com

Psikolojik rahatsızlıkların tedavisi, ilaç tedavisi, psikoterapi, bilinçli tedavi planı üzerine…

Prof. Dr. M Alpay Ateş
Prof. Dr. M Alpay Ateş
24 Temmuz 202447 görüntülenme
Randevu Al
Psikolojik rahatsızlıkların tedavisi, ilaç tedavisi, psikoterapi, bilinçli tedavi planı üzerine…
Psikolojik rahatsızlıkların tedavisi, ilaç tedavisi, psikoterapi, bilinçli tedavi planı üzerine…

Psikolojik rahatsızlıkların tedavisi, ilaç tedavisi, psikoterapi, bilinçli tedavi planı üzerine…

Psikolojik Hastalıkların tedavisinde ilaç mı psikoterapi mi daha etkilidir?
Depresyonun tüm hastalıklar içerisinde dünyada en fazla işgücü, yani üretkenlik kaybına
neden olan ilk sıra hastalıklardan birisi olduğu bilinmektedir. Özellikle madde bağımlılıkları,
Panik bozukluğu, diğer Anksiyete Bozuklukları ve diğer tüm psikiyatrik hastalıkları da hesaba
katacak olursak psikolojik hastalıklar ve tedavisinin ne kadar önemli olduğu gerçeği
anlaşılabilir. Yani şu an işi gücü bırakıp daha iyi bir ruh sağlığını nasıl sağlayabiliriz diye
düşünsek yeridir. Bu yazıda psikiyatrik hastalıkların tedavisi ve özellikle de ilaç kullanımı ile
ilgili merak edilen sorulara kısaca cevap vermeye çalışacağım.

Öncelikle başlıktaki soruya cevap verecek olursak; Orta şiddetli psikolojik hastalıklarda
psikoterapi ile ilaç tedavisi birlikte kullanılırsa daha etkilidir. Hafif şiddetli tablolarda sadece
psikoterapiler yeterli olabilirken ağır psikiyatrik tablolarda ilaç tedavisi ve diğer biyolojik tedavi
yöntemleri psikoterapilere göre daha öne çıkmaktadır.

Girişte de belirtildiği gibi psikiyatrik hastalıklar (depresyon, panik bozukluğu, bipolar bozukluk
vs) toplumda bilinenin aksine çoğu fiziksel hastalıklara göre daha fazla işlevsellik kaybına
neden olmaktadır. Bir insanın kolu bacağı olmasa dahi psikolojik sağlığı yerindeyse masa
başı işleri kolaylıkla yapabilir. Ancak psikolojisi iyi değilse bırakın masa başı işleri, aile
içerisindeki sorumluluklarını, sosyal ilişkilerini ve hatta kendi ihtiyaçlarını bile
karşılayamayabilir. Üstelik bu hastalar en yakınları tarafından bile: “Senin bir şeyin yok”,
“Takma kafana, her şey beyninde biter”, “Şükürsüzsün, her şeyin var neden hala mutsuzsun”
vb. söylemlerle adeta numara yapıyormuş gibi davranılarak durumu ciddiye alınmaz. Toplum
tarafından da benzer yaklaşımlar sergilenebilir ve sonuç olarak hasta damgalanır. Bu durum
hastada anlaşılmadığı duygusu oluşturarak mevcut tabloyu daha da ağırlaştırabilir.
Bu nedenle psikolojik rahatsızlığı olan kişinin bir an önce tedavisinin yapılması çok önemlidir.
Tedavide en çok kullanılan iki yöntem vardır: Psikoterapiler ve ilaç tedavisi. Acaba hangisi
daha etkilidir? Aslında bu sorunun cevabı kişiye göre değişir. Bunun belirlenmesinde
hastanın tanısı, hastalığın şiddeti, kişinin ilaç kullanmaya karşı tutumu, ekonomik durumu vb.
gibi bir çok değişken vardır. Bununla birlikte hastanın terapiden fayda görmesi için bir miktar
kaygısının olması gerekir. İlaçlarla semptomların üzeri kapatılıyor gibi olduğunda hasta
değişime ihtiyaç duymayabilir, gelişim sağlamak zorlaşabilir ve ilacı bıraktığında da
hastalığın tekrarlama riski artabilir. O nedenle bir hastaya ilaç başlamadan önce bir kez daha
düşünmemiz gerekir, gerçekten gerekli mi diye. Bunun için de hastaya yeterli sürenin
ayırılması çok önemlidir. Üstelik hasta bir ilaçtan fayda görmüşse en az altı ay kullanmak
gerektiği de hesaba katılırsa durumun önemi anlaşılabilir. Öte yandan orta ve ağır şiddetli

tablolarda hastanın psikoterapilerden fayda görebilmesi için bir an önce hastada belirli bir
psikolojik iyilik halinin oluşması gerekebilir. Bu nedenle hastanın terapiye hazır seviyeye
gelmesi için de ilaç kullanması gerekir. Ayrıca ilaçlarla tedavi psikoterapilere göre daha hızlı
bir iyileşme sağlayabilir. Bununla birlikte ilaç ve psikoterapinin birlikte uygulanmasının en iyi
seçenek olduğu belirtilmektedir. Örneğin depresyon hastaları ile ilgili uzmanlar yakın tarihli
bir çalışma yaptılar (1): Bu çalışmada toplam 101 araştırma verileri incelenmiş ve 11910
depresyon hastasına uygulanan tedavi yöntemleri karşılaştırılmış. Bu çalışmanın sonucunda
görülmüş ki: Orta şiddetli depresyonlarda Antidepresan ve Psikoterapilerin birlikte kullanımı,
ayrı ayrı kullanımlarına göre daha etkili bulunmuştur. Her iki tedavi yönteminin birlikte
kullanılmasının bir çok avantajı da vardır. Bunlardan en önemlileri, hastanın tedaviye
uyumunun artması, hızlıca toparlanması, hastaneye yatış riski ve hastalığın tekrarlama
riskinin azalmasıdır.

Psikiyatrik ilaçlar nelerdir?
Kabaca gruplayacak olursak; antidepresanlar, antipsikotikler, duygudurum dengeleyiciler,
anksiyolitik (kaygı gidericiler) ve hipnotikler (uyku ilacı), psikostimülanlardır. Bazılarının etken
maddesi aynı olsa dahi farklı firmalarca üretildiğinden piyasadaki isimleri de farklı oluyor.
Yurtdışında da daha farklı isimlerle bulunabiliyorlar ancak önemli olan etken maddedir.
Kısaca bu ilaçların etki mekanizması hastalıkla birlikte bozulan beyin biyokimyasının
tekrardan regüle edilmesi şeklinde özetlenebilir.

Psikiyatrik ilaçların yan etkileri nelerdir?
Bakmayın siz bu ilaçların çoğunun ülkemizde reçetesiz satılmasına ve leblebi gibi kullanılıyor
olmasına. Sonuçta kimyasaldır ve bir çok yan etkileri olabilir. Prospektüsünü de okumanızı
tavsiye etmem, çünkü okursanız ve kaygılı bir bireyseniz hiçbir ilacı içemezsiniz. Nasıl kredi
çekerken sözleşmeyi okumadan imza atıyorsunuz ki okusanız krediyi çekemezsiniz, öyle.
Ama prospektüste milyonda bir yan etkileri de yazmak zorunda oldukları için yazıyor üretici
firmalar. Ona bakarsanız hastalığın kişiye verdiği zararların prospektüsünü yazsalar, liste
misliyle kalabalık olurdu. Her neyse… O nedenle hastanın dikkatlice muayene edilip teşhis
konması ve bir psikiyatrist kontrolünde bu ilaçların kullanılması önemlidir. Bu paragrafta
ilaçların neden olabileceği en çok görülen yan etkileri toparlamaya çalıştım siz prospektüs
okumayın diye : Tabii burada bahsedilen yan etkiler misliyle hastalığın belirtileri de olabilir.
Bunu ancak deneyimli bir uzman fark edebilir, hangi belirtiler ilaç yan etkisi, hangileri
hastalığın kendinden kaynaklıdır? Yan etkilerden ilki anksiyete (kaygı)dir. Örneğin panik
hastalarında hemen tedavinin başında alprazolam etken maddeli başka bir ilaç vermeksizin
verilen antidepresanlar hastanın kaygısını daha da artırabilir ve tedaviyi bırakmasına neden
olabilir. Bu durum maalesef psikiyatri harici hekimlerce sıkça yapılan bir hatadır. Psikolojik

yakınmaları için ilacı verip hastayı göndermek yerine öncelikle yapılması gereken,
değerlendirme ve muayene için bir psikiyatriste yönlendirmektir. Ya da yine uyku yapsın diye
uykudan hemen önce alınması önerilen antidepresanlar kalitesiz bir uykuya neden olabilir.
Diğer bir yan etki olarak psikotrop ilaçlar cinsel isteksizlik (Kalıcı değil ve haftadan haftaya
azalır) yapabilir. Ancak bu yan etkiyi, ilacı kullanan kişinin cinsel partnerine de söylemesini
öneririm, yanlış anlaşılmalara neden olmaması için. Bence antidepresanların en önemli
istenmeyen etkisi bazı hastalarda gözlenebilen “hipomani” dir. Bazen de tam hipomani
kriterlerini karşılamasa bile kişinin hayatını etkileyebilecek düzeyde önemli belirtiler olabilir.
Örneğin hasta arabayla kaldırıma çıktığında heyecanlanmayabilir ki bu riskli bir durumdur.
Donukluk hissi bazı kişileri çok rahatsız edebilir. Hipomani olduğunda kişide özgüven çok
artar ve bu ruh hali ile normalde yapmayacağı ve sonrasında pişmanlık duyabileceği riskli
kararlar alabilir, lüzumsuz harcamalar, patronuna kafa tutma, eşini boşamaya kalkma vs. gibi
abartılı özgüvenle ilişkiler bozulabilir. İşin kötü tarafı bu durum hastanın hoşuna gittiği ve
normal gördüğü için bir uzmana da gitmez. Terleme, kabızlık, ağız kuruluğu da çok görülen
yan etkiler arasındadır. Birde önemli gördüğüm bir yan etki daha var ki genelde göz ardı
ediliyor: Metabolik sendrom. Özellikle uzun yıllar antipsikotik kullanan hastalarda kullanılan
ilaçların iştah açması ve üzerine eklenen hareketsiz bir yaşamla birlikte aşırı kilo alma,
tansiyon yüksekliği, kolesterol ve şeker değerlerinde artma ortaya çıkabilir.

Bu noktada şunu da belirtmek isterim: Bazı hastalar tedavideki iyilik halini sadece ilaca
bağlama eğiliminde olabiliyor, kendi çabalarını ve psikoterapi katkılarını görmezden
gelebiliyorlar ki bu istenen bir durum değildir. Ya da antidepresan alıyorken hissettiği
özgüven artışını ömrünün geri kalanında da hissetmek ve sürekli antidepresan alma isteği
gibi durumlar da olabiliyor. Örneğin 10 yıl önce bir rahatsızlığı nedeniyle bir hekim tarafından
bir antidepresan başlanmış ki hasta onun psikiyatrik ilaç olduğunu dahi bilmeyebiliyor ve o
ilacı sürekli kullanmak istiyor. Ayrıca bu ilaçlar birden kesildiğinde de bazen huzursuzluk,
çarpıntı, uyku sorunları gibi “çekilme belirtileri” denilen klinik tablo da oluşturabilir.
Psikiyatrik ilaçlar ne kadar kullanılmalı, psikiyatrik takip gerekli midir?
Tedavide etkili olan bir ilacın ne zaman kesileceği de önemlidir. Hasta iyileştikten sonra belirli
bir süre (en az altı ay) koruyucu tedavi devam eder. Ama psikiyatrik hastalık birkaç kez
tekrarlamışsa o zaman uzun yıllar koruyucu tedaviye, ilaç tedavisine ihtiyaç duyulabilir. Nasıl
tansiyon, şeker, tiroid hastaları uzun yıllar ilaçlarını kullanıyorlar ve belirli aralıklarla
doktorlarına kontrollere gidiyorlarsa, psikolojik bir hastalığı olanlar da kendilerini iyi
hissetseler dahi, eğer ilaç kullanıyorlarsa mutlaka psikiyatrik takiplerini ihmal etmemelidirler.
Sizin de gördüğünüz gibi psikiyatrik ilaç kullanımı hem olumlu hem de olumsuz etkileri
açısından son derece önemlidir. Tüm bu nedenlerden dolayı bir ilaç kullanmaya karar verme,

ilacın etki ve yan etkilerini takip etme ve gerektiğinde ilacı kesme kararlarının hepsi bir
uzmanlık gerektiren kararlardır. Bu kararları en iyi verebilecek uzman da aldığı eğitimi ve
tecrübesi gereği psikiyatri uzmanıdır. Bununla birlikte ruh sağlığı hizmetleri çok geniş bir alan
olduğundan bu hizmetlerin en işlevsel bir şekilde yürütülmesi için alanda çalışan tüm meslek
gruplarının (hekim, psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı, hemşire vs) yeri
özeldir, yaptıkları işler çok değerlidir ve bu anlamda birlikte çalışma kültürünün geliştirilmesi
önemlidir.

İnsanlar neden psikiyatrik ilaç kullanmak istemezler? Neden bazı durumlarda ilaç
önerilmez?
Bazen hastaya psikolojik durumu nedeniyle ilaç başlamak gerekmesine karşın başka
nedenlerden dolayı ilaç veremezsiniz. İlaç kullanımına karşı ciddi önyargılar veya ilaç
kullanmak istememe durumu olabilir. Tabii bunun bir çok nedeni olabilir. En önemlisi bence
damgalanma korkusu. “İlaçlık duruma gelmek istemem”, “bana deli diyecekler” diyenler
olabilir. Örneğin psikiyatrik tedavi gören aile üyesinin, haklı olduğu bir konuda dahi biraz
sesi yükselse, hemen diğer aile üyelerinden birisi : “Sen ilacını aldın mı?” diyebiliyor.
Psikiyatrik tanı aldığı ve ilaç kullandığı için işten atılma, bir işe girememe, evlenememe ya da
velayet, miras davalarında dezavantajlı duruma düşme kaygısı yaşayanlar azımsanmayacak
kadar fazladır. Yine ilaçların bağımlılık yaptığı (Doktor kontrolünde alınan hiçbir ilaç
bağımlılık yapmaz) ve başlarsa bırakamayacağı kaygısı olanlar, ilacı kullanırsa kontrolün
kendisinden gideceğini düşünen mükemmeliyetçi kişiler ya da paranoid hastalar olabilir. Ya
da kişi, Gen mühendisliği ile içindeki etken madde (THC) ile oynanarak yetiştirilen esrarı
(kannabis) kullanmakta sakınca görmeyip ”Ben kesinlikle kimyasal kullanmak istemiyorum”
diyerek tedavi için verilen ilacı reddedebilir. Bir de son yıllarda sıkça söylenen
antidepresanların intihara neden olduğu iddiaları kafaları karıştırıyor. Evet bunla ilgili bir
çalışma var. Ancak burada asıl vurgulanması gereken şey doktor kontrolünde olmadan ilaç
almanın son derece zararlı olduğudur. Ayrıca depresyonun kendisi zaten misliyle intihar
düşüncelerine yol açar. Hastalığın kişiye verdiği zararları ve riskleri hesaba katmadan
sadece tedavi için verilen ilacın yan etkilerini tartışmak çok uygun değildir. Üstelik hastanın
sağlığı açısından da son derece risklidir. Bu konudaki sorumsuzca yapılan yorumları duyan
ve tedavisini bırakıp kendine zarar veren o kadar çok hasta oluyor ki, çok dikkatli olmalıyız.
Ayrıca sersemlik hissi ki ilk haftalarda olur daha çok, kilo aldırması, donukluk hissi, cinsel
isteksizlik vb. yan etkiler nedeniyle de ilaç kullanmak istemeyen hastalar olabiliyor.
Ya da hastanın karaciğeri, böbreği çok iyi çalışmıyordur ve bu nedenle her ilacı
veremezsiniz. İlaveten hasta hamile olabilir veya hamileliğin ilk üç ayındadır ve bu dönemde
ilke olarak hiçbir ilaç çok gerekmedikçe önerilmez. Bu noktada tedavide ilaç kullanımı
kararını vermek için kar zarar analizi yapmak önemlidir. Yani eğer ilacın olası yan etkileri

hastalığın kişiye verdiği zararlardan daha fazla değilse bu durum kabul edilebilir. Üstelik
zamanla bazı yan etkiler azalır ve geçer. Ayrıca tedavi aksatılmadan bu durum psikiyatrist ile
paylaşılırsa yan etki profili daha iyi olan başka bir ilaca da geçilebilir ya da psikoterapi,
manyetik uyarı tedavisi vs. gibi diğer tedavi yöntemleri de değerlendirilebilir.

Bir kişi ne zaman ilaç kullanmalı, yani ne zaman psikiyatriye yönlendirilmelidir?
İntihar söylemleri, ciddi öfke nöbetleri, madde- kumar-oyun vs. bağımlılıkları, altında fiziksel
bir nedeni bulunamayan bilinç kaybı, kilo ve uyku kaybı, altına kaçırma, unutkanlık, hareket,
algı bozuklukları vs.ciddi durumlar varsa mutlaka bir psikiyatriste yönlendirmeliyiz. Durum bu
kadar ciddi olmasa bile kişinin psikolojik yakınmalarında bir iyileşme olmuyorsa, henüz tanı
almamışsa, daha fazla oyalanmadan yine bir psikiyatri uzmanına yönlendirmekte fayda
vardır. Tanı olmadan tedavi planı yapılamaz. O nedenle öncelikle mevcut tablonun doğru
tanımlanması önemlidir.

Sonuç olarak, dünyada iş gücü kaybına en fazla neden olan hastalıklardan birisi olan
psikolojik hastalıkların tedavisi çok önemlidir. Bu hastalıkların tedavisinde en çok kullanılan
yöntemler olan ilaç tedavisi ve psikoterapiler birbirine rakip değil, aksine destektirler ve birçok
olguda birlikte uygulandıklarında daha etkilidirler. Tanı koymak, tanıya göre tedavi planını
yapmak, sadece psikoterapi yeterli olur mu, ona göre ilaç kullanmaya veya hangi ilacı ne
kadar kullanılacağına karar vermek önemlidir. Psikiyatrik hastalıkların kişiye verdiği zararları
hesaba katmadan tedavide kullanılan ilaçların yan etkilerine takılmak, en çok da hastaya
zarar verir. Psikolojik rahatsızlıkların daha fazla kabul gördüğü ve hastaların dışlanmadığı,
daha çok anlaşılabildiği ve en kısa sürede daha etkili ve bilinçli bir tedavi görme imkanlarının
olduğu bir dünya dileklerimle iyi haftalar diliyorum…

Kaynak
1-“A network meta‐analysis of the effects of psychotherapies, pharmacotherapies and their
combination in the treatment of adult depression” , Pim Cuijpers, Hisashi Noma, Eirini
Karyotaki, Christiaan H.  Vinkers,  Andrea Cipriani, Toshi A. Furukawa, World
Psychiatry. 2020 Feb; 19(1): 92–107. Published online 2020 Jan 10. doi: 10.1002/wps.20701

 

Yazar Hakkında

Prof. Dr. M Alpay Ateş

Prof. Dr. M Alpay Ateş

Prof. Dr. Alpay Ateş, 1971 yılında Amasya Taşova'da doğmuştur. Taşova Lisesi’ni 1988 yılında birincilikle bitirdikten sonra Gülhane Tıp Fakültesi’nde başladığı tıp eğitimini 1994 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. Ardından TUS sınavını kazanarak uzmanlık eğitimine başlamış ve 2001 yılında Psikiyatri Uzmanı olmuştur.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır