Prostat tüm erkeklerde idrar kesesinin çıkışında bulunan bir salgı bezidir. İdrar kesesinin altında idrar yolunu sarar. Meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü prostat üretir. Genel olarak 45 yaşından sonra büyümeye ve 50 yaşından sonra yakınmalara neden olmaktadır. Prostatın üç çeşit hastalığı vardır; prostatit dediğimiz iltihabi durum, prostat kanseri ve BPH dediğimiz iyi huylu prostat büyümesi.
Prostatın iç kısmında idrar akışını kısıtlayan büyüme bazı yakınmalara neden olmaktadır. idrar yapmada güçlük, idrar tazyikinde azalma, idrar yaptıktan sonra tekrar idrar yapma isteği, çatallı ve kesik kesik idrar yapma, gece sık idrara gitme, hatta kaçırma yakınmaları olabilmekte. Hastalarımız genellikle ‘idrarımın tazyiki çok düşük, idrarımın sonu gelmiyor, duraksama oluyor, ıkınıyorum, kesik kesik geliyor, idrarımı yaptıktan sonra tam rahatlama olmuyor, tekrar tekrar gidiyorum’ şeklinde kendilerini ifade ediyorlar.
İyi huylu prostat büyümesinde hayat kalitesini bozan şidddetli işeme yakınmaları, işeme sonrası idrar torbasında aşırı idrar kalması, böbrek fonksiyonlarında olumsuz etkilenme, mesanede taş oluşması, idrarda prostat büyümesine bağlı kanama atakları, sonda takılması gerektiren hiç idrar yapamama durumları ameliyat gerektirmektedir. İlaçla tedaviden yanıt alamayan ve aktif tedavi isteyen hastalarımız da ameliyat olmaktadır. Hafif-Orta yakınması olan iyi huylu prostat büyümesi olan bazı hastalarımız prostat ilacı kullanmaktadır. Bir grup prostat ilacı prostatı gevşetip işemede rahatlama sağlamaktadır. İlacı bırakınca durumun eskisi gibi olabileceği de akılda bulundurulmalıdır. Kesin kalıcı çözüm cerrahi müdehaledir. Tedavisi gecikmiş prostat büyümesi, idrar kesesine ve böbreğe zarar verebilmektedir. Önce idrar torbasının yapısı bozulmakta takiben böbrekler etkilenebilmektedir. Tedavisini ihmal etmiş hastalarda geçici veya kalıcı böbrek yetmezliği gelişebilmektedir. Çok gecikmiş hastalar ameliyat olsalar bile tam şifaya kavuşmaları zor olabilir.
Günümüzde iyi huylu prostat büyümesinin cerrahi tedavisinde %90-95 oranında kapalı ameliyat tercih edilmektedir. Açık prostat ameliyatı özel durumlar olmadıkça günümüzde pek uygulanmamaktadır. Kapalı ameliyatlar içinde TUR dediğimiz ameliyat altın standart olma özelliğini korumaktadır. Kullanılan enerjiye göre Klasik ve Plazmakinetik TUR diye ikiye ayırabiliriz. Özellikle de PLAZMAKİNETİK TUR prostat ameliyatı popülarite kazanmıştır. TUR ameliyatında özel ışıklı cihaz ile hastanın idrar yaptığı kanaldan girilerek prostatın büyüyen kısmı küçük parçalar halinde kesilir, özel aletlerle yıkama ile dış ortama alınır. Çıkarılan parçalar patolojik incelemeye (tahlil) gönderilir. Sonda takılır ve genelde bir-iki gün hastanede yatış yapılır.
PLAZMAKİNETİK TUR yönteminin, klasik TUR yöntemine göre avantajları vardır. Kullanılan enerji bipolar olduğu için kalp pili olan hastalarda dahi tercih edilebilmektedir.
Ameliyat sırasında prostatın daha hızlı ve güvenli bir şekilde kesilmesini sağladığı için ameliyat süresi daha kısadır. Bu da daha az kanama ve daha az hastanede kalış süresi anlamına gelmektedir.
Klasik yöntemle uygulanan TUR ameliyatlarında görüntü sağlamak için kullanılan sıvının vücuda geçmesine bağlı %1-2 ihtimalle TUR sendromu dediğimiz ve su zehirlenmesi diye tarif edebileceğimiz tablo gelişebilmektedir. Plazmakinetik yöntemde görüntü sağlamak için kullanılan sıvı serum fizyolojiktir. Dolayısıyla bu sıvı vücuda geçse dahi bu duruma neden olmaz.
PLAZMAKİNETİK TUR yöntemi, klasik TUR’a göre avantajlarının yanında, lazere göre de prostatın patolojik tanı için tahlile gönderilmesi avantajına sahiptir.
Kapalı prostat ameliyatlarının hepsinde başarı sağlanabilmektedir. Bununla birlikte PLAZMAKİNETİK TUR yöntemi, bahsettiğimiz avantajları bünyesinde toplamış, günümüzde tercih edilen, popüler bir kapalı prostat ameliyatı yöntemidir.