Ory protokolü ve aga

Ory protokolü ve aga

Androgenetik Alopesi(AGA) Nedir ve Saçlarımız Neden Dökülür ?

Androgenetik alopesi yani halk dilinde erkek tipi genetik dökülmeler genetik yatkınlığı olan bireylerde erkeklik hormonu duyarlılığı ile ilişkili olarak özellikle 20’li yaşlarda ortaya çıkan ve 45’li yaşlara kadar devam eden, saçlarda incelmeye ve seyrelmeye sebebiyet veren alın çizgisinin, şakak bölgesinin geriye doğru çekilmesi veya tepe bölgesinin açılması ile ortaya çıkan genellikle insanlar üzerinde psikososyal problemlere de sebebiyet veren bir hastalıktır.

AGA günümüzde “Olağan kellik, erkek tipi kellik, erkeksi şekilli saç kaybı olarak” da isimlendirilmektedir. Erkeklerde olanına Erkek tipi AGA, kadınlarda olanına Kadın tipi AGA(FPHL) denilmektedir.

AGA’nın görülme sıklığını ırksal, etnik ve ailesel faktörler etkilemektedir. Beyaz ırkta kelliğin genetik yatkınlık taşıdığı % 96 oranlarında farklı derecelerde görüldüğü bilinmektedir. Beyaz erkeklerde, erken yaşta kelliğin başlaması siyahi erkeklere göre 4 kez daha fazladır. AGA uzak doğu ırkları, eskimo ve zencilerde oldukça seyrek görülmektedir.

Türkiye’de AGA ile ilgili istatiksel bir çalışma  halen bulunmamaktadır.

Son zamanlarda yaşam kalitesi üzerine olan çalışmalar; AGA’nin kadın ve erkeklerde yaşam kalitesi üzerine major etkilerinin olduğunu göstermektedir. Erkeklerde ;

Kendilerine olan güvende azalma,

Stres,

Anksiyete,

Depresyon ve Sosyal Yetersizlik oluşmaktadır.

 AGA’nın kadınlarda da hem sosyal hem de ruhsal etkileri vardır.

Kendilerine olan güvenlerini yitirdikleri,

Saçlarındaki incelmeyi kamufle etme isteği duydukları,

Saç kaybını diğer kişilerin farkedeceği endişesi ile utanç hissettikleri,

Güzel saçlı kadınları kıskandıkları

Saçlarını şekillendirmede zorluk çektikleri saptanmıştır.

Androgenetik Alopesi(AGA) ve Bazı Hastalıkların Birlikteliği ;

Koroner kalp hastalıkları

Insülin direnci

Hipertansiyon

Prostat kanseri

Benign prostat büyümesi

AGA’da tedavi seçenekleri cerrahi ve ilaç tedavi olarak iki başlık altında incelenebilir 

Cerrahi Tedavi

Son yıllarda denenen yöntem saç folikül transplantasyonudur.

Kamuflaj Uygulamaları

Bunlardan en dikkat çekenleri saçlı deriye mikropigmentasyon yani dövme yapılmasıdır. Bu uygulama saç ekimi sonrası gelişen izlerin kapatılması amacı ile de kullanılabilmektedir.

İlaç Tedavileri

AGA’nın altındaki temel sebebe bakacak olursak bunun DHT hormonu olduğunu görmekteyiz.

Her iki cinste değişik androjenler ve bunların farklı düzeyleri vücudun belirli bölgelerinde saç kaybı veya büyümesini düzenler. Kasık ve koltuk altı kıl büyümesi testosteron bağımlıdır. Sakallarda kıl büyümesi ve saçlı deride saç kaybı ise dihidrotestosteron bağımlıdır. Testosteronun dihidrotestosterona dönüşmesi 5 alfa redüktaz enzimini gerektirir. DHT, bir enzim olan 5-alfa redüktazın testosteronu DHT hormonuna dönüştürmesi sonucunda çoğunlukla testislerde, prostat bezlerinde, saç köklerinin de ve böbrek üstü bezlerinde oluşur. Testosteron’un asli olarak protein oluşumu, normal cinsel davranışlar, karaciğer fonksiyonlarının düzenlenmesi, karbonhidrat metabolizması, kemik oluşumu ve kan hücrelerinin üretimi gibi metabolik faaliyetler açısında önem taşır.

 DHT Hormonu saç dökülmesine sebep olmaktan çok saç foliküllerinin büyümesine engel olur diyebiliriz. Saç foliküllerine tutunan DHT vitamin,mineral ve proteinlerin saça ulaşmasını engelleyerek saçın büyüme yetisini elinden alır. İncelen ve küçülen saç folikülleri daha uzun süre uyuma safhasında ve daha kısa süre büyüme safhasında zaman geçirir hale gelirler.

Öte yandan, kimi zaman vücudumuzda daha hızlı bir oranda DHT üretilmeye başladığı durumlarda kullanım alanı olmayan DHT saç foliküllerine tutunarak onların beslenmesini engelleyerek onların minyatürize olmalarına sebep olur.

İşte bizde bu noktada ORY Protokolü kapsamında saç köklerine tutunmuş DHT hormonunu saç köklerinde bloke etmeyi ve saç köklerinin sağlıklı ve kesintisiz şekilde beslenmesini amaçlamaktayız.

Bu hastalık genetik ve hormonel etkilerle ortaya çıkar,  saç kökü ve teli ile ilgili şu durumları ortaya çıkarır :

Saç kökü çapı küçülür ve saç teli incelmeye başlar

Saç telinin boyu kısalır

Saç rengi açılır

Daha ileri süreçte saç kökü tamamen ortadan kaybolur ve artık o bölgeden saç çıkışı gözlenmez.

AGA her birey için kronik bir süreç olduğu için kimi bireylerde 5 yıllık bir süreçken kimilerinde 20-25 yıla kadar yayılmaktadır.

AGA İçin Piyasada Bilinen Ürünler

Bu hastalığa çözüm olarak piyasada bulunan ürünlere bakacak olursak piyasada 3 farklı ürün bilinmektedir ;

Minoksidil etken maddeli Rogaine veya Türkiye’deki adı ile Minoxil Forte %5 sprey/solüsyon

Finasterid etken maddeli Propecia tablet (oral)

Procapil %5 etken maddeli spreyler/solüsyonlar.

Ancak ORY Protokolü ekibi olarak yaptığımız çalışmalar ve araştırmalar sonucunda yukarıdaki ürünlerin ve etken maddelerin tek başına yetersiz olduğunu sadece Minoksidil etken maddesinin bir nebze diğerlerine göre yeni saç telleri oluşturma noktasında daha çok etkisi olduğu ve tercih edildiği gözlemlenmiştir fakat Minoksidilin de tek başına istenilen güçlü ve kalıcı saç yoğunluğunu sağlayamadığı sonucuna varılmıştır.

Finasterid etken maddeli ürünler tabletler şeklinde ağız(oral) yoluyla alındığı için saçtaki DHT hormonunu baskılamaktan ziyade amacı direkt olarak erkeklik hormonu olan testosteronun üretildiği testislere müdahale ederek AGA’nın temel sebebi olan erkeklik hormonunu testislerde baskılamayı ve sorunu temelden çözmeyi amaçlamaktadır. Evet bu mantıklı bir yöntem olabilir ancak birçok erkek bireyde yan etkilere sebep olduğu gözlemlenmiştir. Bu yan etkiler ;

Erkeklerin göğüs bölgesinde büyüme ve irileşme

Erkek sesinde incelmeler ve çatallaşmalar

Cinsel isteksizlikler vb. yan etkiler gözlemlenmiştir.

Bundan dolayı AGA problemi tespit edilmiş erkek bireyler genellikle finasterid bazlı tabletlerden ziyade spreylere ve solüsyonlara yönelmiştir. Erkek bireyler testosteron(erkeklik) hormonları ve saçları arasında bir seçim durumunda kaldıklarında genellikle tercihlerini erkeklik hormonlarından yana kullandıkları için ağız(oral) yollarla alınan AGA için üretilmiş ürünler dar bir insan kitlesine ve pazar payına hitap etmektedir. Ancak şu da ifade edilmelidir finasterid AGA konusunda etkisini kanıtlamış bir etken madde olması sebebiyle ne kadar ağız(oral) yoluyla alınması birçok keskin yan etkiye sebep olsa da farklı yöntemler kullanılarak AGA bazlı saç problemlerinde kullanılması durumunda herhangi keskin ve kalıcı bir yan etkisi gözlemlenmemiştir.(solüsyon/sprey içeriğinde kullanılması örnek verilebilir.)

AGA’ya çözüm için finasterid etken maddeli tabletlerin ağız yoluyla alınması sonucunda kan dolaşıma karışma hızı ve oranı daha yüksek olacağı için yukarıda saydığımız yan etkiler bariz bir şekilde hissedilmekte ve görülmektedir ancak bu madde solüsyonların ve spreylerin içerisinde uygun ve sağlıklı dozlarda saç derisine sürülerek alınırsa kan dolaşımına karışma oranı ortalama sadece binde üç düzeylerindedir buda şimdiye kadar hiçbir danışanımızda olumsuz bir yan etki görmemize sebep olmamıştır ve tecrübelerimiz ile sabitlenmiştir.

Procapil etken maddesi ise son zamanlara piyasaya adeta Minoksidil etken maddesinden en az 2 kat daha etkili ve başarılı olduğu duyumlarıyla çıkmıştır ancak Procapil etken maddesini %5 oranında bulunduran spreyleri ve solüsyonları kullanan bireylerde kalıcı, etkin ve başarılı bir çözüm henüz görülememiştir.

Unutulmamalıdır ki yukarıdaki etken maddeler ve bunları bulunduran ürünler Sağlık ve Tarım Bakanlığı gibi kurumlar tarafından onaylanmış ve lisanslı ürünler ve maddelerdir.

AGA’ya çözüm için ağız yoluyla tablet hap kullanımı pazar payının sadece %2’sini oluşturmaktadır, deriye sprey/solüsyon uygulamaları ile çözümler sunan ürünler ise pazarın yaklaşık %30’unu oluşturmaktadır. Buradan şöyle bir çıkarım yapmak mümkündür ki uygun ve etkili bir kombinasyon ile pazarın %80-85 payına hakim olunabilir.

ORY Protokolü kapsamında geliştirdiğimiz ürünler ve kombinasyonlar ile bu mümkün gözükmektedir çünkü şimdiye kadar kullanıcılarımız ve danışanlarımız üzerinde hiçbir kalıcı ve olumsuz yan etkiler/geri bildirimler gözlemlenmemiştir.

ORY Protokolünün Farkı Nedir ?

Piyasadaki ürünlerle bizim ürünlerimizi ve yöntemlerimizi kıyaslayacak olursak ;

Yapılan teknik çalışmalar sonucunda özel olarak formüle edilen ürünlerimiz de bazı bitkisel kökenli etken maddelerde yer almaktadır.

Ürünlerimiz bir çok farklı etken maddeden oluşan özel bir formülasyon ile oluşturulmaktadır.

Diğer solüsyon ve spreylerden farklı olarak bizim ürünümüzde kesinlikle alkol ve kortizon yoktur.

Ürünlerimiz alkol türevi etken maddeler bulundurmadığı için dini inanışlarında hassas olan bireyler için kullanımı bir engel ve sorun teşkil etmemektedir.

Günlük 50-100 tel arası saç dökülmesi normal olarak görülürken biz yaklaşık 3-4 haftalık bir süreçte dökülmenizi en minimum sayıya düşürmekteyiz ve bu ortalama günlük 20 saç teline kadar inmektedir.

Yukarıda bahsettiğimiz ürünleri içerikleri gereği ömür boyu ve her gün kullanmak gerekirken biz ortalama 12 aylık bir süreç sonunda kullanım azaltımına giderek danışanlarımızın uygulamalarını haftada bire kadar indirebilmekteyiz.(Bu süre kişiden kişiye değişkenlik gösterebilmektedir.)

Son olarak aslında değinilmesine gereken en büyük fark bireylerin kullanım sonucu memnuniyetleri ve alınan efektif, kalıcı ve uzun süreli sonuçlardır. ORY Protokolü kapsamında  ortalama 4-5 yıldır yaptığımız çalışmalarda ve analizlerde diğer ürünlerin içerik olarak tek başına yetersiz olduğunu ve kullanıcılarının bir süre sonra memnuniyetsizlik yaşadığını tespit ettik.

ORY Protokolü Misyonu ve Vizyonu

ORY Protokolü ekibi olarak AGA ile ilgili profesyonel çözümler geliştirmekte ve sunmaktayız. Misyonumuz ;

Saç dökülmesini azaltmak

AGA’nın ilerlemesini yavaşlatmak

Androjen aktivitesinin yoğun olduğu yılları olabildiğince DHT hormonundan uzak tutmaktır.

DHT etkisi altında çapı küçülmüş, boyu kısalmış, incelmiş ve rengi açılmış saç tellerinizi kalınlaştırmak ve öz rengine kavuşturmak

Kendi doğal ve mevcut saçlarınızı korurken, halen aktif ve canlı saç köklerinizden yeni, güçlü ve sağlıklı saç tellerinin oluşumunu destek olmaktayız.

ORY Protokolü kapsamında AGA ile ilgili yaptığı çalışmalar sonucu AGA problemi olan bir bireye ortalama 12 aylık bir süreçte kişiye özgü belirlenen ürünler ile etkili ve kalıcılığı uzun süre devam eden çözümler sunmaktadır.

Doğru analizlerle ve yaklaşımlarla AGA problemi tespit edilmiş bireylere doğru ve açık bilgiler verilerek bir süreç tasarlanır ve saç köklerindeki dökülme faktörü DHT hormonu saç derisinde baskılanarak uzun yıllar bu sorunla etkin mücadele edilir ardından olumlu sonuçlar ortaya çıkar.

Kimler Kullanabilir ?

ORY Protokolü genel anlamıyla saç ekimi öncesi ve saç ekimi sonrası aşağıdaki belirtilen durumdaki erkek ve kadın bireyler tarafından uygulanabilir. Bunlar ;

Analizler sonucu androgenetik alopesi hastalığı tespit edilmiş bireyler

Yoğun saç dökülmesi yaşayanlar (günlük 50-100 saç telinden daha fazla)

Saçlarında incelmeler, zayıflamalar ve seyrelmeler yaşayanlar

Saçının öz renginde açılmalar yaşayanlar ürünlerimizi kullanarak bu problemlerini iyi tasarlanmış ve iyi yönetilen bir süreçle atlatıp saç sorunlarından önceki, tamamen doğal ve öz saçlarına kavuşabilmektedirler.

Ancak burada bahsedilmesi gereken özel ve birçok birey tarafından yanlış bilinen bir konu saç ekimi yaptırmış bireyler hakkındaki durumdur.

Saç Ekimi Yaptırmış Bireyler İçin

Bilinçli uzmanlar saç ekimi yaptırmak isteyen erkek bireylere yaklaşık 40 yaşına geldikleri zaman saç ekiminin uygun olacağını belirtmişlerdir.

Çünkü AGA bir erkek bireyde ortalama 20’li yaşlarda başlayıp 45’li yaşlara kadar devam eden bir hastalık olduğundan dolayı bir bireye erken yaşlarda ekim yapıldığı takdirde AGA devam eden bir süreç olacağından ekilen yeni saçlar kendini korurken bireyin ekim öncesi mevcut kendi saçlarının dökülmesi devam edecektir buda kısa süre sonra tekrardan bireyi seyrek saçlı çim adam görüntüsüne sahip olmasına neden olacaktır.

Yani kısacası ekim yaptırmış her bireyin ekim öncesi ve sonrası saçlarını korumak, kalınlaştırmak ve saç yoğunluğunu kaybetmemesi için ORY Protokolü kapsamında belirlenecek ürünleri kullanması gerekmektedir.

 Bu konuda tamamen maddi kazanç amacıyla bilgilendirilmeden yanlış zamanda saç ekimi yaptırmak zorunda kalmış birçok danışanımıza da hizmet vermekte ve süreç dizayn etmekteyiz.

Saç ekimi konusunda bilinmesi gereken bir diğer hususta “tepe bölgesi”dir. Tepe bölgesi ekim yapan uzman doktorlar tarafından %5 ile %10 arasında garanti verilen bir bölgedir bunun sebebi de şudur tepe bölgemiz DHT hormonun en yoğun olduğu fakat saç köklerimizi vitamin, mineral ve protein açısından besleyen kan damarlarının en az olduğu bölge olduğu için bu bölgedeki dökülmelere çare bulmak ve başarılı sonuçlar sunmak oldukça zordur ve büyük oranda tepe bölgesine yapılan ekimler tutmaz veya bir süre sonra başarısız olur.

İşte bu noktada ORY Protokolü ekibinin yaptığı çalışmalar sonucunda geliştirdiğimiz ürünler ile tasarlanacak süreçle tepe bölgesindeki açıklığı tamamen kapatabilmekteyiz.

Bu makale 22 Ekim 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Özgür Koçkar

05.11.1983 doğumlu olan Dr. Özgür KOÇKAR, ilk ve orta öğrenimini Mersin Sabiha Çiftçi İlköğretim Okulunda, lise tahsilini İçel Anadolu Lisesinde tamamladı. Üniversite eğitimini Cerrahpaşa İngilizce Tıp Fakültesinde bitirdi. Çorum Sungurlu Devlet Hastanesinde 22 ay görev yapmış olup, Özel Elitpark Hastanesi’nde 8 yıl görevine devam etmiştir. Sonrasında çalışmalarını Medikal Estetik alanında devam ettirmiştir. Bugün aktif olarak kendi kliniğinde hizmet vermektedir. Ayrıca “Tetikçi” ve “Kalabalık Yanlızlıklarım” isimli kitapların yazarıdır.

Etiketler
ory
Dr. Özgür Koçkar
Dr. Özgür Koçkar
Çorum - Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp
Facebook Twitter Instagram Youtube