Okullar açılıyor!!

Okullar açılıyor!!

2017-2018 eğitim-öğretim döneminin başlamasına çok az kaldı. Tüm başlangıçlar kaygı vericidir, yetişkinler için de çocuklar için de. Yetişkinler olarak yeniliklerle deneyimlerimizden dolayı daha kolay başederiz. Çocuklar için ise yeniliklerle başetmek çok daha zorlayıcıdır, bu süreçte ebeveynlerin ve diğer yetişkinlerin destekleyici tutumlarının büyük önemi vardır.

Özellikle okul öncesi eğitime ya da ilkokul 1. Sınıfa başlama süreci çocuklar için, dolaylı olarak da ebeveynler ve eğitimciler için uygun ele alınamadığında kaotik bir duruma dönebiliyor. Bu süreçte nasıl tutum takınıldığı çocuğun gelişimi ve başetme becerileri açısından büyük önem kazanıyor.

Okul öncesi eğitimi için ailelerin genelde ‘istemiyorsa gitmesin’ ya da ‘zaten oyalansın diye gönderiyoruz’ şeklinde olan bakış açısı hem okul öncesi eğitim bilincini köreltiyor hem de çocuğun düzenli-disiplinli bir hayata adapte olmasını zorlaştırıyor.

Çocuk okul öncesi dönemde kendisi için neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verecek düzeyde yetkin değildir. Çocuğumuzun zekasıyla da bu durumun ilgisi yoktur.

Bu gelişim dönemindeki bir çocuğun kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun dönemsel olarak yetkinliği yoktur. Bu nedenle okul öncesi dönemde okul kararını çocuğa verdirmek çocuktaki sağlıklı gelişim sürecini sekteye uğratır.

Çocuğum okul öncesi eğitim almalı mı ?


Şehir hayatı ve buna paralel olarak insanların daha az iletişim kurarak daha kapalı yaşamaları, teknolojinin çok yaygınlaşmış olmasına pararlel olarak eğlence anlayışının değişmesi, güvenli mahalle ortamı ve sokak oyunları algısının değişmiş olması, yoğun iş hayatı ve az çocuk sahibi olma gibi daha sayılabilecek pek çok neden çocuğun okul öncesi dönem gelişimine katkı sağlamamızı zorlaştırıyor.

Bu süreçte çocuğun becerilerinin yaşıyla paralel gelişebilmesi, yaşıt ilişkilerini sağlıklı sürdürebilmesi ve eğlenceli vakit geçirebilmesi için okul öncesi eğitimin çocuğa çok önemli katkı sağladığını düşünüyorum.

Çocuğum okula alışmakta zorlanıyor mu ?


Okul öncesi döneme kadar anne babasından uzak kalmamış olan çocuğun bu yeni başlangıç sürecinde kaygı düzeyinin artması, ağlaması, ebeveyninden ayrılmakta zorlanması tabiki olağan. Bu süreçte çocuğa sakin ve destekleyici yaklaşım çok önemli.

Her zaman olduğu gibi bu süreçte de çocuğa dürüst olunması ve güven verilmesi şart. Yani çocuğu okula bırakıp haber vermeden ortamdan kaçıp gitmek, ya da öğretmenin ailenin suratına kapıyı kapatıp ayrılık sürecini hızlandırmaya çalışması tabiki çocuğun güvenlik arayışını olumsuz etkiler ve çocuk güvende hissetmediği ortamda kaygılarıyla başedemez.

Öfkeli, kızgın, üzgün davranailir, durdurulamayan ağlamalar olabilir. Bu süreçteki en kritik nokta çocuğa anlayış gösterip, ‘zorlanıyorsun, haklısın, ancak bizim de yardımımızda bu sorunu aşacağız’ mesajını verebilmektir. Bunun için de bir süre annenin ortamda bulunmasına müsaade edilmesi, kademeli olarak annenin ortamdan uzaklaşmasının sağlanması, olumlu gidişatta çocuğun sözel olarak takdir edilmesi ve teşvik edilmesi, çocuğun ağlamasına müsaade edilmesi ve zorla susturulmaya çalışılmaması çok önemlidir. Bu sürecin gidişatını pek çok değişken etkilemektedir.

Kaygılı-korumacı ebeveyn tutumu ya da otoriter / dayatmacı ebeveyn tutumu, daha önce kurallı düzenli bir yaşam tarzının gelişmemiş olması ya da çocuğun kaygı düzeyinin yüksek olması süreci sekteye uğratacaktır.

Bu noktada çözüm asla okuldan vazgeçmek değildir. Şayet okuldan vazgeçilirse ‘korkmakta haklısın, okul korkulacak bir ortam o nedenle gitmemen daha uygun’ mesajını çocuğa vermiş oluyoruz.

Çocuk bu mesajı aldığında okul konusunda çocuğun  zihnindeki algıyı da olumsuz etkilemiş oluyoruz. Bu algı da sonraki yıllarda okula alışma sürecini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle en sağlıklı tutum uygun ele alınmasına rağmen kriz çözülmediğinde çocuk psikiyatri uzmanına başvurarak yardım almaktır.

Çocuğum mini mini bir oluyor !

Okul öncesi dönemde okula alışma zorluğu genelde pek çok aileyi kaygılandırmaz, okula gitmeme alternatifinin olmasından dolayı.

Ancak ilkokula başlama döneminde çocuğun okula alışması zorunludur. Bu nedenle öncesinde yukarıda bahsettiğim hatalar yapıldığında kriz devam eder ve 1. Sınıfa başlayan ancak okul korkusundan dolayı eğitim hayatına düzenli devam edemez, akademik olarak geride kalır, yaşıt ilişkisi geliştiremez ve uzun vadede özgüven eksikliğine neden olur.


İlkokul dönemiyle beraber oyuncaklı-eğleceli okul ortamının geride kalması, daha kurallı ve disiplinli bir ortama girme, ödev-sorumluluk beklentisi gibi nedenlerle ilkokula alışma süreci okul öncesine kıyasla daha zor olabiliyor. Yine bu süreçte de ailenin ve sınıf öğretmeninin anlayış ve sabır göstermesi, çocuğa bu nedenden dolayı kızılmaması-küsülmemesi, çocuğun cezalandırılmaması ya da ödüllendirilmemesi ve sıkıntılara rağmen okula devamının sağlanması çok önemlidir.

Süreç içinde sıkıntıları artarak devam eden, kaygı düzeyi çok yüksek olan ve başetmekte zorlanan çocukların ailelerinin okul süreci aksamadan mutlaka en kısa süre içinde bir çocuk psikiyatri uzmanından yardım alması gerekmektedir.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Özlem Uzun

Uzm.Dr Özlem Uzun, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak 2006 yılında Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi  Çocuk Ve Ergen Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları Anabilim dalında tamamlayarak 2013 yılında Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzmanı Olmuştur.

2013-2017 arasında Mersin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'nde, ardından 2017 Şubat-Haziran döneminde Mersin Şehir Hastanesi'nde görev yapmış olup,mesleki çalışmalarına özel muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Okul çağı dönemi
Uzm. Dr. Özlem Uzun
Uzm. Dr. Özlem Uzun
Mersin - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Facebook Twitter Instagram Youtube