Obezite ve problemli yeme davranışının tedavisi

Obezite ve problemli yeme davranışının tedavisi

Obezite nedir?

Obezite, besinlerle alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanan ve vücut yağ kitlesinin artması ile karakterize olan kronik bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından en riskli 10 hastalıktan biri olarak kabul edilmektedir. Günümüzde en önemli halk sağlığı sorunlarından biri haline gelmiştir.

Beden Kitle İndeksi nedir? Nasıl hesaplanır?

Obezitenin tanımlanabilmesi için Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. BKİ;  kilonuzun boy uzunluğunuzun metrekaresine bölümü (kg/m2) ile hesaplanır.

BKİ= Kilo (kg) / Boy2 (m2)

Obezite, BKİ’nin 30’un üstünde olması olarak tanımlanmaktadır.

Yeme bağımlılığı nedir? Obezite ve yeme bağımlılığı aynı şey midir?

Her yeme bağımlılığı davranışı obeziteye neden olmamakla birlikte; obezite hastası bireylerle yapılan çalışmalarda yeme bağımlılığında görülen birçok davranışsal ve nörobiyolojik değişiklik örtüşmüştür. Sonuç olarak obezite yeme kontrolünün bozulmasından ortaya çıkan yeme bağımlılığı davranış kalıplarını içerisinde barındıran bir sağlık sorunudur.

Ne zaman yemek yiyorum?

Kontrolsüz yeme davranışını gözlemlemek için kişinin kendisine sorması gereken belli başlı sorular mevcuttur. ‘’Yalnızca acıktığımda mı yemek yiyorum yoksa içinde bulunduğum duygudurum yeme davranışımı etkiliyor mu?’’ Çoğu kişiden günlük yaşantımızda sıklıkla duyduğumuz cümlelerdir: ‘’Sınav senesi stresten kendimi yemeye verdim; kilo aldım.’’, ‘’Evlendiğimde çok zayıftım sonradan kilo aldım.’’, ‘’Sevgilime kızdığımda koca bir pastayı tek başıma yedim.’’vb. 

Tüm bunlarda en önemli nokta ‘’yemeğin kişi için ne ifade ettiği’’dir. Yani kişinin hayatında ‘’yemek yeme isteği ve davranışının karın doyurmaktan daha fazla yer kaplayıp kaplamadığı’’nın üzerinde durulması gerekir.

Yiyecekler ödül mekanizmasını harekete geçiriyor!

Araştırmalar yeme davranışının biyolojik kaynaklı olan homeostatik sistem ve psikolojik kaynaklı olan hedonik sistem olmak üzere iki farklı sistem tarafından düzenlendiğini tanımlamışlardır. Homeostatik sistem iç dengeyle alakalı olan sistemken hedonik sistem beyindeki haz odaklarıyla alakalıdır.

Her geçen gün yiyecek endüstrisi ve pazarlamasının gelişmesiyle yiyeceklerin ödüllendirici özellikleri de artmıştır ve çalışmalar hedonik sistemin aktivasyonuna da odaklanmaya başlamıştır. 

Beyin ödül sisteminin, haz alma süreciyle ilişkisi bazı besin maddelerinin aşırı tüketilmesi ile sonuçlanmaktadır. Beyin görüntüleme yöntemleriyle özellikle işlenmiş, yüksek kalorili ve hoşa giden belirli gıdaların hem insan hem de hayvanlarda ödül bölgelerinde aktivasyonu artırdığı görülmüştür.

‘’Sinirlenince yerim; stres yaptığımda yerim…’’

Kişinin duygularını tanıması her terapi sürecinin temelini oluşturur. Düşüncelerimizin duygularımızı, duygularımızın davranışlarımızı oluşturduğu bir bilişsel döngüye sahibiz. Bu sistemde duyguların yerinin ve anlamının bilinmesi, duyumlarla ayrıştırılması ve düşüncelerin etkin rolü kavrandığında davranışların kontrolünü sağlıklı bir şekilde ele alınır. Bilişsel davranışçı terapi obezite ve diğer problemli yeme davranışlarının terapisinde bu bilişsel sistemi kişiye öğreterek kişinin kendi yeme davranışı üzerindeki kontrolü sağlayabilmesini hedefler.

Obezitenin Tedavisi

Obezite multifaktöriyel bir durum olduğundan multidisipliner olarak ele alınmalıdır. Herkese uyan tek bir ilaç veya tedavi biçimi yoktur. Önemli olan ‘’kişi’’yi ele alarak hastalığa yaklaşmaktır. Yapılan bir çalışmada en başarılı diyet programlarında bile katılımcıların  % 56’sında tekrar kilo alımı görülmüştür. Obezitenin ve kontrolsüz yeme davranışının tedavisi ve önlenmesi için daha çok disiplinler arası bir yaklaşıma gidilmesi gerekmektedir.

Bilişsel Davranışçı Terapinin amacı

Bilişsel Davranışçı Terapi kişinin kilo vermesinin yanında ideal kiloyu korumayı hedefleyen bir tedavi yöntemidir. 

·        Problemli yeme davranışına neden olan etkenleri saptamak,

·        Yemek yeme ve fiziksel aktiviteyle ilgili istenmeyen davranışları azaltmak ya da değiştirmek,

·        Sağlıklı yeme davranışına yönelik bilişsel ve davranışsal kazanımlar pekiştirilip ‘’yaşam biçimi’’ haline getirilmelidir.

Obezite ve diğer kilo kontrolü problemlerinde en önemli sorun ideal kiloya ulaştıktan sonra onu koruyabilmektir. Obezite tedavisinde genellikle belirli bir süre sonra, kilo vermek için hangi yöntem (cerrahi, diyet…) kullanılmış olursa olsun verilen kilolar tekrar alınmaktadır. Bunun nedeni kilo korumaya yönelik motivasyon eksikliği ve kilo koruma sürecinin kilo verme sürecinden daha uzun olmasıdır. Bilişsel davranışçı terapi ideal kilonun korunumu için en etkili tedavi yöntemidir. Kalıcı bir tedavi için yeni kazanımları ‘’yaşam biçimi’’ haline getirmeyi hedefler.

Tedavinin temel basamağı kişinin kendi kilosunun kontrolünün elinde olduğu düşüncesini benimsemesidir. Bunun için kilo verme ve kilo kontrolü çalışmaları yanında eş zamanlı olarak kişinin kendiyle ilgili algısı, beden algısı, ilişkileri, kendine güveni ve sağlığı üzerinde de çalışmalar yapılır. Kişinin değiştirebilecekleri ve değiştiremeyecekleri konusunda farkındalığı sağlanır. Kilo verme isteği için en büyük etkenlerden biri mevcut dış görünüşle ilgili kaygılardır. Kendisi hakkında oluşturduğu bilişsel çarpıtmalar nedeniyle kişi, gerçekçi olmayan hedefler belirleyebilir; bu hedefler gerçekleşmediğinde kendisine ve yapabileceklerine olan güveni sarsılabilir. Terapide, bilişsel çarpıtmalar saptanarak kişinin bunları fark etmesi ve yerine daha gerçekçi düşüncelerin konulmasıyla bilişsel yeniden yapılanma sağlanır. Kiloyu korumanın önündeki bilişsel engeller belirlenerek bunlara yönelik planlamalar yapılır. Belirlenen bilişsel engeller kaldırıldığında ve kişinin bunları fark etmesi ayrıca kontrol etmesi öğretildiğinde kilo kontrolü de sağlanacaktır.

Ayrıca kilo kontrol problemi olan hastalarda sık görülen panik atak ve diğer anksiyete bozuklukları, düşük özgüven, kişilik bozuklukları, depresyon gibi durum ve hastalıklarda eş zamanlı tedavi edilmelidir. Bu durumlar düzeltilmedikçe kilo verme için yeterli motivasyonun sağlanması güç olacaktır. Kilo korumak uzun vadede mümkün olamayacaktır. Sonuç olarak psikolojik destek ihmal edilmemelidir. Bir uzmanla birlikte kişiye özel tedavi planlaması oluşturularak aksatmadan devam edilmelidir.

Bu makale 11 Ekim 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren

Yrd. Doç. Dr. Kenan EREN, 1966 yılında Trabzon’da doğmuştur. 1984 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başlamış olduğu tıp eğitimini 1991’de tamamlamış ve tıp doktoru unvanı almıştır. 2001 yılında ise Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başlamış olduğu ihtisas eğitimi Yetişkin Psikiyatrisi alanında 2006 yılında tamamlamıştır. Yrd. Doç. Dr. Kenan EREN, 1991 - 1998 yılları arasında SSK Tekirdağ Hastanesi’nde Pratisyen Hekim, 1998 - 2001 yılları arasında Çerkezköy - Çorlu’da İş Yeri hekimi, 2001 - 2006 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde Asistan Doktor olarak çalışmıştır. 2007 - 2008 yılları arasında ise Bolu Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi’nde Yrd. Başhekim, 2008 - 2010 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Yeme bozukluğu
Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren
Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube