Myom ve tedavisi

Myom ve tedavisi

 Değişik nedenlerle jinekoloğa giden pekçok kadının arkadaşlarına biraz da korkarak ""bende ur varmış"" dediğine birçoğumuz şahit olmuşuzdur.Halk arasında ur olarak adlandırılan bu durum aslında myomdur. Fibroid ya da leiomyoma adı da verilen myomlar, düz kas ve bağ dokusu içeren iyi huylu (kanser olmayan) kitlelerdir.

Uterusun (rahim) kalın duvarı 3 tabakadan oluşur:

1-En içte olanı endometrium adını alır ve adet siklusu boyunca değişimler gösterir ve eğer gebelik olmaz ise dökülerek adet kanaması ile birlikte atılır.

2- Ortadaki kas tabakasına myometrium denir. Uterusun en kalın tabakasıdır ve istemsiz çalışan düz kaslardan oluşur.Bu kaslar adet kanaması esnasında rahim içinde biriken kanı, doğum esnasında ise bebek ve plasentayı rahim dışına atmak için kasılır.

3-Uterusu dışarıdan çevreleyen zar tabakasına ise seroza ismi verilir. Bu tabaka rahimi diğer organlardan ayırır ve yerinde tutunabilmesi için destek bağları oluşturur.

 

Myomlar işte bu myometrium tabakasını oluşturan düz kaslardan köken alan iyi huylu tümörlerdir.Sadece kas hücresi içermezler. Aslında myom daha gerçekçi bir tanımla bağdokusu tarafından bir arada tutulan düz kas hücreleridir.Büyüklükleri toplu iğne başından karpuz büyüklüğüne kadar değişkenlik gösterir.

Kadın pelvisinde en sık görülen tümördür. İyi tarafı hemen her zaman iyi huylu olması ve kansere dönme olasılığının ihmal edilebilecek kadar düşük olmasıdır. Hastaların %75'i kendisinde myom olduğundan dahi habersizidir. Kötü tarafı ise her 4-5 kadından birinde ortaya çıkmasıdır. Büyüklüklerinin çok değişken olması nedeni ile bu oranın aslında gerçeği yansıtmadığı, dikkatli bir inceleme yapılacak olursa myom görülme sıklığının %80'den daha fazla bulunacağı ileri sürülmektedir.

Tek bir tane olabileceği gibi sayılamayacak kadar çok da olabilir.Her bir myom kitlesine myom çekirdeği ya da myom nüvesi adı verilir.Genelde birden fazla sayıda olma eğilimindedir.Myomlar sıklıkla 30-40 yaşlar arasında ortaya çıkar ve replasman tedavisi almayanlarda menopoz sonrası küçülür. Ergenlik öncesi görülmesi son derece nadirdir.

Myomlar genelde birden fazla sayıda olma eğilimindedirler. Bazen tek bir myom nüvesi belirgin derecede büyüyebilir ve çok büyük boyutlara ulaşabilir. Bu gibi hastalarda da büyük olasılıkla bir kaç milimetrelik bile olsa başka myom nüveleri de mevcuttur. Myomlar rahimde büyümeye neden olurlar. Myomlu bir rahimin büyüklüğü ifade edilirken gebelik cesameti tanımı kullanılır. Gebelik sırasında hangi haftada rahimin ne kadar büyüdüğü bilindiği için myomlu bir rahimin muayenesinde de bu bilgiden yararlanılır ve rahim büyüklüğü örneğin 10 haftalık ya da 14 haftalık gebelik cesametinde şeklinde tanımlanır.

Myomlar lokalizasyonlarına bağlı olarak değişik türde şikayetler yaratırlar. Bu nedenle de rahimde yerleştikleri yerlere göre sınıflandırılırlar.
1-Submuköz Myom: Hemen uterusun içini döşeyen endometrium tabakasının altında yerleşmiştir. Büyüdükçe endometriumu içeri doğru iter. Bu itilme adet düzensizliklerine neden olabilir.Bir süre sonra myom rahim boşluğuna doğru büyümeye başlar ve orijinal yerine ince bir sap ile bağlı kalır. Büyümeye ya da sarkmaya devam eder ise rahimden dışarıya hatta vajinadan vücut dışına sarkabilir.Myom hareket ettikçe sapının etrafında dönebilir ve adet aralarında kanamaya neden olabilir. Bu tür myomlarda enfeksiyon da ortaya çıkabilir.
2-İntramural Myom: Uterusu oluşturan kas tabakasının (duvarın) içinde yer alan myomlardır. Myom nüvesi büyüdükçe rahim de büyür.

3-Subseröz Myom: Uterusun dış yüzünden köken alan ve dışarı doğru büyüyen myomlardır. Genelde kanama problemi yaratmaz

 

Tanı:


Jinekolojik muayene esnasında en sık fark edilen tümörler myomlardır. Ancak pek çok myom başka bir nedenden dolayı yapılan muayene ve ultrasonlar esnasında şans eseri fark edilir ya da daha sık rastlanılan şekilde hiçbir zaman farkına varılmaz.

Son 20 yıldır yaygın şekilde kullanılan ultrasonografi myomlardaki en önemli tanı aracıdır. Yumurtalıklara yakın bulunan myom nüveleri over tümörleri ile karıştırılabilir.

 

Belirtiler:

 

Myomların çoğu belirti vermemesine rağmen %25 vakada bazı şikayetler yaratır.Bunlardan en sık görüleni aşırı ve anormal vajinal kanama, ağrı ve karın şişliğidir.

 

Tedavi:

 

Myomu olan birçok kadında eğer belirgin bir şikayet yaratmıyorsa tedavi gerekmez. Sadece takip yeterli olur. Bu gibi durumlarda her 6 ayda bir muayene ve ultrason ile hastanın takibi ve değişiklik saptanır ise tedavi gereklidir. Tedavi tıbbi ya da cerrahi olabilir.

Myomlarda tedavi gerektiren durumlar şunlardır:

Kanama: Tedavi, özellikle de cerrahi tedavi için en önemli sebep anormal kanamalardır. Eğer adetler çok fazla ve pıhtılı oluyor ise bu durum anemiye(kansızlık) yol açacağından mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Ani büyüme: Kontrol altındaki myomun aniden büyümeye başlaması özel ilgi gerektiren bir durumdur. Eğer bu büyüme menopozdan sonra olmuş ise mutlaka araştırılması gerekir. Bu durumda hekim altta yatan kötü huylu bir hastalık olmadığını teyid etmelidir. Bu amaçla küretaj yapılabilir.

Myomlardaki ani büyüme sadece kansere bağlı olarak gelişmez. Gebelik ve myom içine kanama gibi durumlar da büyümeden sorumlu olabilirler.

Ağrı ve bası bulguları: Eğer bu belirtiler dayanılamaz düzeylere ulaşır ise tedavi gerekli hale gelmiş demektir.

Myom ve infertilite: Myomun çocuk oluşumuna engel olabileceğinin düşünüldüğü durumlarda ameliyat önerilir.Myomun bulunduğu yer ve büyüklüğü önemlidir.Eğer myom submüköz ise,myom büyüklüğü 4 cmnin üzerinde ve tüp bebek planlanıyorsa ,tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında cerrahi düşünülür.Ayrıca myomlar gebelik sırasında büyüyerek düşüklere ve erken doğumlara neden olabilirler.

Myom tedavisinde en sık tercih edilen tedavi yaklaşımı cerrahidir.Seçilecek cerrahi yöntem hastanın yaşı, sosyal durumu, çocuk isteği, şikayetlerin tipi ve şiddeti gibi faktörlere bağlıdır. Bu faktörlere göre rahimin tamamen alınması (histerektomi) ya da sadece myomların çıkartılması (myomektomi) alternatiflerinden biri tercih edilir. Tüm bu ameliyatlar açık veya kapalı(laparoskopik) olarak yapılabilir.

 

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. Esra Ayşin Tonguç

Doç. Dr. Esra Ayşin TONGUÇ, lise öğrenimini Ankara Fen Lisesi'nde bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini birincilikle tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapmış ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uzun yıllar başasistan olarak Perinatoloji, Jinekoloji, Endoskopik Cerrahi ve Reprodüktif Endokrinoloji bölümlerinde görev yapmış olan Doç. Dr. Esra Ayşin TONGUÇ, bu dönemde hastanenin Sağlık Bakanlığınca düzenlenen Neonatal Resüsitasyon Programlarında Eğitmen olarak hizmet vermiş olmakla birlikte Kalite Yönetimi Ekibinde de görev almıştır. Doç. Dr. Esra Ayşin TONGUÇ, 2011 yılında Doçentliğini almış ve bu tarihten sonra IVF biriminde ...

Etiketler
Miyom nedir
Doç. Dr. Esra Ayşin Tonguç
Doç. Dr. Esra Ayşin Tonguç
Ankara - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube