Miyom türleri nelerdir?


Miyomlar; rahmin içini saran tabakadan çıkan iyi huylu tümörlerdir. Genel olarak 35 yaşın üzerindeki kadınlarda 1/3 oranında görülürler. Çap olarak 1 cm ile 15 cm aralığındadırlar.
Miyomlar ( myom ) bulundukları bölgelere göre isimlendirilirler. Bu isimlendirmeden hareketle 3 tür miyom gurubu karşımıza çıkar:
Subserözmyomlar:
Rahmin dış tabakasında oluşurlar.
Diğer miyom türlerinde görülen kanamalar subseröz miyomlarda görülmez.
Şiddetli karın ve sırt ağrısına neden olurlar.
Bu myomlar çevre organlara baskı yaparlar.
İntramural( duvar içi ) myomlar:
Rahmin orta tabakasında görülürler.
Diğer miyom türlerine göre en sık karşılaşılan myomlardır.
Adet kanamasının fazla olmasına neden olurlar.
Rahimdeki kasılmaların etkisini azaltıp kanamayı durdurmasına mani olarak adet süresinin uzamasına neden olurlar.
Şiddetli karın ağrısına neden olurlar.
Rahimde büyüyerek dolgunluk hissi oluştururlar.
Bu myomlar karın içerisindeki diğer organlara baskı uygularlar.
Submüközmyomlar
Rahmin iç tabakasında görülürler.
En az rastlanan myom türüdür.
En fazla kanama şikayetlerine neden olan miyom türüdür.
Adet kanamasının fazla olmasına ve süresinin uzamasına, adet dönemi dışında ara kanamalar görülmesine neden olurlar.
Myomlar çoğu kez belirti vermezler ve genellikle rutin olarak yapılan bir jinekolojik bir muayene sırasında rastlantı eseri olarak görülürler. Ancak nadiren de olsa myomların belirti verdiği görülür. Bu belirtiler; myomların bulundukları bölgeye, büyüklüklerine ve sayılarına bağlıdır. Ayrıca her belirti her hasta da aynı etkiyi oluşturmaz. Örneğin; çok ufak bir subkümöz myom, rahimdeki iç tabakayı tahriş edip, düzensiz kanamalar oluşturabilirken, çok daha büyük subseröz bir myom hiçbir belirti vermeyebilir.
Myomlar vücudu bulundukları yerlere göre farklı şekillerde etkilerler. Örneğin;
Myomların tüplerde olanları ya da rahmin ağzını kapayanları kısırlığa neden olur.
Büyük myomlar bağırsaklara baskı yaparak bağırsak içinde dışkının ilerlemesine engel olmak suretiyle kabızlığa neden olur.
Döllenmiş yumurtanın rahmin içinde gömülüp kalmasını engelleyici şekilde yerleşmiş myomlar tekrarlayan düşüklere neden olur.
Miyomlar,kadınlık hormonlarına ( östrojen gibi ) bağlı olarak büyürler. Buradan hareketle; küçük boyutlardaki miyomların menopoza girince kaybolduğunu ya da küçülebildiğini, büyük boyutlardaki miyomların ise daha uzun vadeli problemler teşkil edebileceğini söylemek mümkündür.
Miyomlar vücutta bir rahatsızlık hissi oluşturmadıkları ve genellikle küçük oldukları için tedavi gerektirmezler. Buna karşın bulguları belirgin olanlar, doğurganlığı olumsuz etkileyecek kadar büyük olanlar, kanser vb kötü huylu ( habis ) tümörlerle karışabilecek olanlar tedavi gerektirirler.
Myom tedavisinde myomun küçük olduğu durumlarda “bekle ve gör” yöntemi ile 6 ay arayla myomlar kontrol edilerek incelenir ve miyomun büyüme hızına bakılır. Genellikle gebelik isteyen ya da menopoza girecek olan kişilerde bu yöntem kullanılır.
Miyomun büyük olduğu durumlarda ise tedavi başka şekillerde yapılır.
1-Tıbbi tedavi: GnRH analogları diye adlandırılan bir grup ilaç kullanılarak miyomların boyutlarını küçültme yoluna gidilir. Ancak bu ilaçlar uzun zaman kullanıldığında kemik kaybına, vajinal kurumaya ve sıcak basmalarına yol açar. Esasen söz konusu ilaçların kullanım amacı cerrahi operasyon öncesi miyomları küçültmektir.
2-Cerrahi tedavi: Yakınmalara yol açan ve hızla büyüyen myomlar cerrahi olarak çıkarılmalıdır. Miyomun yeri ve büyüklüğü cerrahinin tipini belirler.
Myomektomi: Miyomun uterus (rahim) duvarından basitçe sıyrılarak çıkartılması işlemidir. Çocuk isteyen kişilerde uterusun korunmasını sağlayan muhafazakar bir yaklaşımdır. Daha çok laparoskopi yolu ile yapılır. Ancak; myomlaporoskopik olarak alınmayacak kadar büyük ise karın açılarak uygulanan klasik ameliyat ile myomektomi gerçekleştirilir. Bu işlem uterus duvarında incelmeye neden olabileceğinden sonraki gebeliklerde normal (vajinal ) doğum yerine sezaryen tercih edilmelidir.
Histerektomi (Rahmin alınması ): Hızla büyüyen yakınmalara yol açan myomları olan, ileride gebelik düşünmeyen hastalarda uygulanan bir yöntemdir.
Tüm miyomların cerrahi ile çıkarılmasına gerek yoktur. Ağrı, basınç hissi, düzensiz ve aşırı kanama yakınmaları olmayan hastaların düzenli kontrolleri yapılarak miyom boyutları takip edilir. İleride gebelik düşünen hastalar veya menopoza girecek olan hastalar bu şekilde takip edilir.
Yapılan tıbbi çalışmalar hala miyomların neden oluştuklarını açıklayamamaktadır. Durağan (edanter) bir hayat süren ve kilolu kadınlarda daha çok görülürken atletik kadınlarda daha düşük oranda görülmesi miyomlardan korunmada kas aktivesinin önemi olup olmadığını düşündürmektedir.