Son çeyrek asırlık zaman diliminde obezite ve tip 2 diyabet hastalıklarının görülme sıklığı giderek artmaktadır. Ülkemizde obezite görülme oranı % 30’ larda tip 2 diyabet ise % 15 seviyelerine kadar ulaşmıştır ve katlanarak artışı devam etmektedir. Yani kabaca her 3 kişiden biri obez, her 6 kişiden biri ise tip 2 diyabet hastasıdır.
Peki son çeyrekte obezite ve tip 2 diyabetin görülme sıklığındaki bu artış tesadüf olabilirmi? Elbetteki hayır. Teknolojinin baş döndürücü hızının birçok olumlu etkisinin yanında olumsuz etkileri de oldu. İnsanoğlu daha az hareket eder hale geldi. Beslenme alışkanlıkları değişti, besine çok daha kolay ve hızlı erişir oldu. Dünyanın artan nüfusunu beslemek için gıda teknolojileri gelişti. İşelnmiş hazır gıdalar nekadar dikkat edersek edelim hayatımıza sıklıkla girer oldu. Tüm bunların sonucunda insanoğlu; daha az hareket eder ve daha çok ve sağlıksız besin tüketir oldu.
Peki yeni gelen nesil için durum nasıl? Çocukluk ve adelosan çağda obezite görülme sıklığı 1970’ lere oranla on kat artmıştır. ABD’ de bu yaş grubunda obezite görülme sıklığı % 16.3 olarak saptanmıştır. Bu korkutucu oranlar elbette endişe verici düzeye gelmiştir.
Bu durumu düzeltmek için en azından yeni gelen nesil, yani çocuklarımız için yapacaklarımız var elbette. Ebeveyne düşen görev doğru beslenme alışkanlığı kazandırmak ve hareket etmesini sağlamaktır. Evde bilgisayar başında uzun süre vakit geçiren, hazır/ fastfood gıda ile sık beslenen ve damak zenginliği oluşmamış bir çocuk geleceğin en güçlü obezite ve tip 2 diyabet adayıdır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre obezite Avrupa’ daki yetişkin Tip 2 diyabetin % 80’ ninden, iskemik kalp hastalıklarının % 35’ inden, yüksek tansiyonun % 55’ inden sorumludur ve her yıl 1 milyondan fazla kişinin ölümüne sebeb olmaktadır.
Bu bilgiler ışığında obezite ve tip 2 diyabetin tedavisinin önemi aşikardır ancak standart tedavilerin başarı oranı ise malesef oldukça düşük düzeylerdedir. Eğitim,diyet, egzersiz, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlar ile obezitenin başarı ile tedavi oranı % 3 tip 2 diyabetin ise % 15 düzeylerindedir. İşte bu düşük başarılı tedavi oranları metabolik cerrahiyi oldukça önemli kılmıştır.
Obezitenin; tip 2 diyabetin % 80’ ninden sorumlu olduğu hatırlanınca uygulanacak cerrahi tedavinin hem obeziteyi hem de tip 2 diyabeti etkili ve kalıcı bir şekilde tedavi etmesi gerekmektedir.
Obezite cerrahisinde en çok uygulanan tüp mide uygulamasında tip kan şekeri kontrolü başarı oranı % 50’ lerde, gastrik bypassta ise % 60 düzeylerindedir.
Metabolik cerrahide ise;
1- Tip 2 diyabetin etkin kontrolü % 90’ ın üzerindedir.
2- Fazla kilolar etkin ve kalıcı bir şekilde kaybedilir.
3- Emilim Bozukluğu yapmaz.
4- Hastaların ameliyat sonrası kısa bir süre sonra vitamin mineral ihtiyacı ortadan kalkar.
Metabolik cerrahi; çağımızın iki ölümcül hastalığı obezite ve tip 2 diyabetin en etkin tedavi yöntemidir.