Meme kanseri dünya genelinde kadınlarda görülen en sık kanser türüdür. Her yıl ekim ayında insanlara bu kanseri hatırlatmak ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu öğretmek için etkinlikler yapılır. Son yıllarda ülkemizde de bu etkinlikler yapılmaktadır. Amacımız meme kanserinin bir son olmadığını, tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulamaktır. Sadece vücudumuza ses verirsek bunun karşılığını alabileceğimizi bilmeliyiz. Unutmayın ki ‘erken tanı hayat kurtarır!’
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde 5 yıllık sağ kalım %85 civarındadır. Bunda en temel faktör erken tanı konmasıdır. Aklınızda kalması gereken bazı bilgiler vermek de bizim görevimiz.
Meme Kanserinin Belirtileri
Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi ‘memede ağrısız’ kitle olmasıdır. Hastalığın en başında fark edilebilecek bir durumdur. Bazen bu kitle veya yumru ele gelmese bile karşımıza başka belirtiler çıkabilir. Meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal durum; memede portakal kabuğu şeklinde görünüm olması, meme ucunda çekinti, meme başında tek taraflı kanlı akıntı veya koltuk altında şişlik diğer en sık belirtilerdir.
Teşhis– Tarama
Meme kanserinin erken dönemde ortaya konması tedavinin başarıya ulaşmasında en önemli faktördür. Meme kanseri konusunda bilinçlenme ise başarının anahtarıdır. Erken tanı için 20-40 yaş arası; ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapılmalıdır. Şüpheli bir durum varlığında doktora başvurulmalıdır. Normal dönemde ise iki yılda bir doktora meme muayenesi için gidilmelidir.40-69 yaş arası; ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapılmalıdır ve her yıl düzenli olarak doktora meme muayenesi için gidilmelidir. Takip amaçlı bu dönemlerde iki yılda bir olmak üzere mamografi çektirilmelidir.
Unutmamalıyız ki kanser görülme sıklıkları yıllar geçtikçe artmaktadır. Genetik (kalıtım) yolla geçen hastalık etkenlerini bir kenara koyarsak; çevresel faktörleri en aza indirmek bizim elimizdedir. Küreselleşen dünya da kanserojen maddeler ile daha sık etkileşim halindeyiz. İnsan sağlığını bozan stres ise diğer önemli bir tetikleyicidir. En azından bu iki faktörden uzak durmalıyız. Hayatımızda küçük değişiklikler yaparak dengeyi bulabiliriz. Sağlıklı bir yaşam için en azından düzenli spor ve uyku hayatımızın normal düzeni arasına girmelidir.