Ligament hasar ve zayıflığı niçin ağrıya neden olur ?

Ligament  hasar  ve  zayıflığı  niçin  ağrıya  neden  olur ?

Vücudumuzda  kemiklerin  arasında eklem  denen yapılar  vardır. Kemikler  arasındaki bu eklem denen yapılar uzuvlarımızın  belli düzlemlerde hareket etmesine izin verirler. Bu  eklemleri stabilize eden (eklemin sağlam  bir şekilde bir arada durmasını sağlayan) ,eklemi  bir kuşak  gibi  saran ,eklem  hareketini  belli  limitlerde tutan ,minimal esnek ,sağlam , güçlü  dokular vardır ve bunlara da ligament (bağ) denir. Herhangi  bir  eklemin  ligamentinde   hasar, yıpranma, eskime, kısmi kopma, yozlaşma , aşınma ( bunların birçok nedeni  olabilir, hayatımız boyunca geçirdiğimiz büyük travmalar yada tekrarlayıcı küçük travmalar  gibi birçok nedene bağlı olabilir ) olduğunda  bu ligamentler relakse olur ( gevşer ). Bu gevşemiş  ligamentler eklem yüksekliğini  koruyamaz , eklem aralığı daralır ve eklemi stabilize etme gücü hasarın derecesine bağlı olarak düşer. Böylece  eklem yüzeyleri  birbirine  sürtmeye  başlar . Eklem yüzeylerinde oluşan  bu   kronik  sürtünme   eklemde  zamanla  aşınma ve dejenerasyonlara  neden olur. Disk, kıkırdak ve minisküsler zamanla aşınır ve yıpranır.Böyle  bir  eklemin etrafında bulunan  kemikler , eklem yüzeyini  genişleterek  eklemdeki  bu instabilizasyonu  gidermek  ister  ve  bunun için aşırı  kemik  üretirler. İşte  bu aşırı  üretilen  kemik  parçaları  eklemin etrafını  sarar. Bu  kemiksi  çıkıntılara  osteofit  denir. Bunlar  eklem  hareketini  azaltarak  durumu  daha da ağırlaştırır. Bu osteofitler  bazen  oluştuğu  bölgede  sinirleri de sıkıştırarak  ayrıca nöropatik ağrıya neden olabilirler ( omurga kireçlenmelerinde olduğu gibi ). Nöropatik ağrı  kendisi ciddi  bir ağrı kaynağı olduğu gibi ayrıca kas spazmına  da neden olur. Eklemde meydana  gelen  bu değişiklikler  kronik  ağrıya sebep olur . Merkezi  sinir sistemine iletilen  bu sürekli  ağrı  sinyalleri eklem  etrafındaki  kaslarda  kronik  spazma  ve neticesinde  bu kaslarda  kısalmalara neden olur. Kronik kas spazmı nedeniyle kasın kan dolaşımı ve metabolizması bozulur. Kas içinde metabolizma ürünleri birikir. Kanlanması  ve oksijenasyonu bozulan kasta zamanla hipoksik ve fibrotik  alanlar oluşur ( bunlara tetik nokta denir ). Kısalan ve kalınlaşan kas dokusu hızla zayıflar  ve  atrofiye olur. Böylece ekleme destek olan kas gücüde azalır ve ekleme binen yük daha da artar. Ayrıca spazmotik  ve  kısalmış bu kaslar eklemi  bir mengene gibi sıkıştırarak eklem aralığını daha da daraltır . ( Buna bir örnek vermek  gerekirse  bütün   bu  yukarıda  anlattığımız hadiseler neticesinde  gelişen bir  bel fıtığı  komşuluğunda  bulunan  sinir  kökünü  sıkıştırabilir buda hem nöropatik  ağrıya neden olur hemde gelişen bu nöropatik ağrı  omurga çevresindeki  kaslarda   spazma neden olur , kas spazmı omurgayı  daha fazla sıkıştırır ve fıtığı büyütür, büyüyen fıtık siniri daha fazla sıkıştırır ). Bu olayların hepsi  birbirini tetikleyen birer kısır döngüdür.

    İkinci mekanizma  ise  stabilizasyonu  bozulan eklemde stres ve buna paralel olarak  sempatik aktivite  artışıdır. Eklemde sempatik akvite artışı sonucu eklemin perfüzyonu  ( kanlanması ) azalır. Sempatik aktivite artışıyla görece olarak parasempatik aktivite azalmış olur. Bu regülasyon bozukluğu neticesinde  kanlanması  ve dolayısıyla beslenmesi ve oksijenasyonu bozulmuş,  lenf drenajı azalmış ( eklemde oluşan metabolizma atıkları ortamdan yeterince uzaklaştırılamaz ) bir eklem  ortaya çıkar.  Bu da yukarıda anlattığımız tabloyu daha da ağırlaştırır.

   Üçüncü mekanizma ise şudur;  Tendon, kas ve periostta da bulunmakla birlikte ligamentler  çok yoğun propirioseptif  reseptörler  içeren dokulardır. Proprioseptif reseptörler vücumuzun uzaydaki  üç boyutlu konumunu sürekli merkezi sinir sistemine ileten reseptörlerdir. Böylece eklemlerimizin stabilite ve nöral denetimi sağlanmaktadır. Vücudumuzun postürüde  bu mekanizmayla ayarlanır. İşte bu mekanizmada ana yapılar ligamentlerdir. Ligamentlerdeki   bu değişimler  içerisinde  barındırdığı  bol  proprioseptörler  ile sürekli  merkezi sinir sistemine iletilir ve vücut postürü ayarlanır. İşte ligamentlerde meydana gelen herhengi   bir zayıflık, hasar, kopma, gevşeme  bu proprioseptörler  tarafından  merkezi  sinir  sistemine anında  bilgi olarak aktarılır. Merkezi sinir sisteminden ligament  hasarının derecesine bağlı olarak eklem etrafındaki kaslara sürekli spazma geç emri gönderilir ve kronik kas spazmı oluşur.

     İşte  proloterapi  yukarıda çok kısa özetlemeye çalıştığımız bütün bu olayların tetiğini çeken durumun ligament   hasarı  ve  buna bağlı olarak gelişen  ligament gevşekliği ve zayıflığı olduğunu iddia eder. Tavukmu yumurtadan çıkar yumurtamı tavuktan çıkar sorusunda olduğu gibi yukarıda anlattığımız olaylar sürekli birbirini  tetkleyerek  durumu  bir kısır döngüye sokar. Proloterapi  ligament hasar ve zayıflığının giderilerek  oluşan bu  kısır döngünün tamamen  pozif  yönde  bir döngüye dönüşebileceğini  iddia  eder. Bu  iddiasını  da sağlam delil ve çalışmalarla   kanıtlamıştır. Şunun da altını çizmek gerekir ki yukarıda bahsettiğimiz mekanizmalar  ağrının kaynağının yada altta yatan nedeninin tendon –ligament  hasar ve zayıflığı olduğunu düşündüğümüz hastalar için geçerlidir. Kas –iskelet sisteminden kaynaklanan ağrıların tek nedeni  tendon ve ligament  hasar ve zayıflığı olmadığı için  kas iskelet sisteminden kaynaklanan akut ve kronik ağrıların hepsini  de proloterapi ile tedavi etmek mümkün değildir. Fakat kas-iskelet sisteminden kaynaklanan bu  akut ve kronik ağrıların ( özellikle mekanik kökenli ağrılar ) da hatrı sayılır bir kısmının tendon  ve ligament  hasar-zayıflığı  ve bunun  sonucunda   gelişen olaylar neticesinde oluştuğunu da kabul etmekteyiz. İşte bu nedenden dolayı akut ve kronik ( özellikle de tüm diğer tedavilere dirençli kronik ağrılarda ) kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrı çeken hastaların ameliyat olmadan ( yada  muayene ve tetkiklerinde ameliyatlık bir patoloji olmayan ama kronik ağrı çeken , ağrılarına çoğu zaman bir anlam verilemeyen  hastalar vardır bu hastalar da bu guruba girer ) önce  proloterapiyi  denemesi  gerektiğini  düşünmekteyiz. Yaşadığınız  inatçı bel- boyun- omuz- kalça- diz- ayak bileği – kuyruk sokumu- dirsek ağrısı    tendon ve ligament  hasar ve zayıflığı  ve bunun neticesinde  gelişen patofizyolojik hadiseler neticesinde olabilir , proloterapi uygulayan bir hekime müracat etmeniz faydanıza olabilir.

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Turan Uslu

Prof. Dr. Turan USLU, 1962 yılında Ordu - Korgan’da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimini 1980 yılında Ordu Lisesi'nde bitirmesinin ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndebaşladığı tıp eğitimini 1987 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 1988-1991 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’nda yapmış ve  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olmuştur. 1991-1992 yılları arasında Niğde Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getiren Prof. Dr. Turan USLU, 1993-1996 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Yardımcı Doçent olarak görev yapmıştır. 1997-2004 yılları arasında Osmaniye Devlet Hastanesi'nde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak çalışmıştır. 1999 yılında ise Doçent Doktor unvanı almıştır. ...

Prof. Dr. Turan Uslu
Prof. Dr. Turan Uslu
İstanbul - Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Facebook Twitter Instagram Youtube