Konversiyon bozukluğu!

Konversiyon bozukluğu!

Konversiyon bozukluğu bilinen bir nörolojik veya tıbbi hastalıklarla açıklanamayan bir veya daha fazla belirtinin (örn. bayılma, körlük, duyu kaybı) bir arada olması ile karakterize bir bozukluk olarak tanımlanır. Ek olarak, tanı için belirtilerin başlangıcı veya alevlenmesi psikolojik etkenlerle ilişkili olmalıdır.

Konversiyon bozukluğu, genellikle hareket ve duyu sistem organlarında, organik bir temele dayanmayan işlev yitimi, azalması ya da çoğalması olarak tanımlanmaktadır. Konversiyon bozukluğunda tipik bir klinik görünüm yoktur. Belirtiler çok değişik olabilir ve bir kişide zaman içinde çok şekil değiştirebilir, ancak en sık rastlanan belirtiler bayılma, körlük ve konuşamamadır.

Belirtileri aşağıdaki şekilde gruplandırabiliriz:

Nöbetlerle gelen belirtiler: Epilepsiye (Sara) benzeyen kasılma nöbetleri, kısa süreli bayılmalar, gülmeler, ağlamalar, kasılmalar, uyuşmalar. Saradan farklı olarak nöbet sırasında ve ara dönemlerde nörolojik muayene ve testlerde bir bozukluk yoktur.

Duyusal belirtiler:Ağrılar, duyu azalması, duyu yitimi (bedenin bir kısmını hissedememe), uyuşma-karıncalanmalar, sağırlık, körlük şeklindedir.

Hareket belirtileri: Yürüyememe, kasılmalar, kollarda güç azalması, inmeler (felçler), tikler, dil tutulması, ses çıkaramama. Güçsüzlük, paraliziler sık karşılaşılan motor belirtilerdir. Fizik muayenede beklenen nesnel işaretler genellikle saptanmaz. Sendelemeler, çevreye çarpmalar ve sallanmalarla giden yürüyüş biçimleri gözlenebilir. Kişiler her an yere düşecek izlenimi vermelerine rağmen nadiren düşer, düşse de kendilerini kollayarak düştüklerinde yaralanmazlar. Kişilerin bazen kas zayıflığı varmışçasına ayakta duramadığı ya da yürüyemedikleri görülebilir.

Diğer belirtiler: Boğazda düğümlenme, kusmalar, öksürük, hıçkırık, hava yutma.

Konversiyon belirtileri erken çocukluktan itibaren her yaşta görülebilmekte ise de 15-35 yaş arasında daha sık görülmektedir. Sıklığı toplumdan topluma ve sosyokültürel düzeylere göre değişmektedir. Gelişmiş batı toplumlarında konversiyon bozukluğu sıklığının azaldığı öne sürülmektedir. Çeşitli toplumlarda yapılan çalışmalarda görülme sıklığının 100.000’de 15-300 arasında değiştiği belirlenmiştir. Psikiyatri polikliniklerinde görülme oranı Batıda %1-3, gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık %10 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde bu oran çeşitli çalışmalarda %4.5-32 arasında değişmektedir. Farklı araştırma sonuçlarına göre kadınlarda erkeklere göre 2-10 kat daha çok görülmektedir.

Konversiyon belirtilerinin kişinin içinde yaşadığı toplum ve kültürden etkilendiği düşünülmektedir. Sözel ve duygusal ifadelerin kısıtlandığı durumlarda sözsüz bir iletişim aracı olmaktadırlar. Böylece yasaklanmış duygu ve fikirler, mimikler ve davranışlarla, yani konversiyon belirtileri olarak dışa vurulabilirler. Ruhsal yakınmaların önemsenmediği ya da zayıflık olarak nitelendirildiği toplumlarda, duyguların bedenselleştirilme olasılığı yükselmektedir. Psikanalitik teoriye göre, konversiyon bozukluğu bilinç dışı çatışmanın bastırılması ve anksiyetenin fiziksel bir belirtiye dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkar. Çatışma, içgüdüsel uyaranlar ile (örneğin agresif ve cinsel) bunların ifade edilmesine karşı engel olması arasındadır.

Konversiyon bozukluğu gösteren hastalarda, depresyon, panik bozukluğu, dissosiyatif bozukluk, kişilik bozukluğu ve obsesif kompulsif kişiliğin sıklıkla birlikte görüldüğü bildirilmiştir.

İyi bir fizik ve nörolojik muayenenin yanında psikolojik değerlendirme çok önemlidir. Uygun çevresel koşullarda çoğu zaman telkin yöntemiyle, hatta kendiliğinden, belirtilerde düzelme görülür. 

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Özcan Uzun

Etiketler
Konversiyon
Prof. Dr. Özcan Uzun
Prof. Dr. Özcan Uzun
Ankara - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube