Günümüz dünyasında bir pet hayvanı sahiplenmek artık çok kolay hale gelmiştir. Ancak sahiplendiğimiz petlerimize gerekli bakım ve refah koşullarını sağlayabilecekmiyiz? Onların ihtiyacı olanı anlamak ve bunu ona verebilmek onun mutluluğu açısından çok önemli. Bu yazımızda onlara verebileceğimiz huzurlu bir hayat için gerekli faktörlerden bir tanesini ve belkide en önemlilerinden bir tanesini ele alacağız; kısırlaştırmayı.
Dişi petlerimiz için kısırlaştırma rahim enfeksiyonları ve meme kanserlerinin önüne geçmek açısından en önemli yoldur. Bahsettiğimiz bu hastalıkların yapılan araştırmalar sonucu köpeklerde yüzde 50, kedilerde ise yüzde 90 oranında öldürücü olduğu ortaya çıkmıştır. Yine yapılan araştırmalar ilk kızgınlık öncesinde yapılan kısırlaştırma operasyonlarının bu hastalıkların bertaraf edilmesinde daha etkili olduğunu göstermektedir. Aynı tablo erkek petlerimiz içinde geçerlidir. Onlarda da testis kanserleri ve köpeklerde prostatit riskini ortadan kaldırmak adına kısırlaştırma yine 6 aylıktan önce yani seksüel hormonların aktifleşmeye başlamasından önce kısırlaştırma operasyonu yapmak gerekir. Bu operasyon bahsi geçen hastalıkların petimizde oluşmasını engelleyecektir.
Kısırlaştırılmamış dişi kedilerimiz kızgınlık süreci başlayınca her 2-3 haftada bir 4-5 gün boyunca gece bağırmaları, bazı olgularda evin bazı bölümlerine çiş yapma gibi kendisi ve sahibi için stresli bir dönem geçireceklerdir. Kısırlaştırılmış dişi kedilerimiz kızgınlık periyoduna girmeyecek ve bu stresi yaşamayacaktır.
Durum dişi köpeklerimizde ise biraz farklı seyredecek genellikle 6 ayda bir ve ortalama 1 hafta kadar süren, büyük çoğunlukla gözle görülen bir regl dönemleri olacak ve bu dönemin sonlarına yakın çiftleşmeyi kabul etmeye başladıkları dönem geldiğinde ise fırsatını yakalarsa ilk gördüğü aktif erkekle çiftleşecektir. Çiftleşemezse bu durum onlarda muazzam bir stres yaratır ve agresyon gibi davranış bozukluklarını beraberinde getirebilir. Yine kısırlaştırılmış dişi köpeklerimizde bu stresten eser kalmayacaktır.
Cinsel aktivitesi devam eden erkek kedilerimiz ise cinsel olgunluğa eriştiklerinde (ki bu süre ortalama 7 aylık olduktan sonra başlar) çiftleşebilmek için evden kaçma girişimlerinde bulunurlar. Dış ortamda dişi için yapılan kavgaların sonuçları ise gerçekten ağır olur. Böyle bir kavganın neticesinde bir yara almadan eve dönmeleri mucize olur. Ayrıca erkek kedilerde cinsel olgunluk sonrası işaretleme olayı başlar. Bu olay erkek kedinin evin bazı bölgelerine (kokusunun olmadığı her yere) kendi kokusunu bırakma ve dişileri cezbetme adına fışkırttıkları idrar benzeri ancak çok farklı ve ağır kokulu bir sıvıdır (feromon). Yine hem pet sahibi hem de petimiz için büyük bir stres olan bu durumdan kurtulmanın ve petimizi bu stresten kurtarmanın tek yolu kısırlaştırmadır.
Erkek köpeklerimizde kedilerdekine göre yaşamsal ve bazı fizyolojik farklılıklardan dolayı durum biraz farklıdır. Köpeklerimizi sürekli dış ortama gezdirmeye çıkarttığımız için her an risk altında olabiliyorlar. Bilinmeyen bir köpekle çiftleşme sonucu cinsel yolla bulaşabilen hastalıklardan dişi kavgalarına hatta bu sebepten meydana gelen trafik kazaları dahi kliniklerimizde kayıt altına alınmıştır. Cinsel aktif erkek köpeklerimiz kedilere nazaran agresifleşmeye daha yatkındır ve bu agresiflik sahibine saldırmaya varana kadar büyük ve tehlikeli boyutlara ulaşabilmektedir. Yine bu tip stres faktörünü çok basit bir operasyonla atlatmak mümkündür.
Sonuç olarak beslediğimiz canlılarımızın daha uzun süre bizimle kalmasını sağlayabilmek elimizde. Seksüel hormonların onlarda yarattığı stresi başka hiçbir şey onlara yapamaz ve bu stres faktörünü onlardan almak çok kolay, bu noktada egoist davranmamalı kendi doğamıza aldığımız petlerimizi bu doğaya adapte etmeliyiz. Ehil ellerde yapılacak operasyonların korkulacak bir yanı yoktur. Ona kıyamıyorum derken, ona kıydığımızın farkında olmalıyız.