Kanser ve laparoskopi

Prof. Dr. Nurkan Törer
Prof. Dr. Nurkan Törer
15 Ocak 202059 görüntülenme
Randevu Al
Kanser ve laparoskopi

Mide ve kalın bağırsak kanserleri maalesef çağımızın önemli sorunları arasında yer alıyor.

Günümüzde hala bu hastalıkların tedavisinin bel kemiğini cerrahi tedaviler yani ameliyatlar oluşturuyor. Geç kalınmış bazı hastalar dışında bu hastalıkla mücadelenin temel basamağı amleiyathaneden geçmektedir. Seçilmiş bir grup hastada ameliyat öncesi ilaç ve ışın tedavileri kullanılmakta, hastalar bu tedavilerden belli bir süre sonra ameliyat edilmektedir.

Günümüz teknolojisinde artık bir çok ameliyat laparoskopik yani kapalı yöntemlerle yapılabilmektedir. Genel cerrahi alanında ilk önce safra kesesi ameliyatı ile başlayan laparoskopi çağı, kanser ameliyatları açısından önceleri uzak durulmuştur. Ancak ilk başta kalın bağırsak ve rektum kanserleri ameliyatlarında uygulanan laparoskopik cerrahi sonrası görülen başarılı sonuçlar bu ameliyatların giderek daha yaygın kullanılmasını sağlamıştır.

Günümüzde artan deneyim, beceri, ve teknolojik desteklerle mide kanseri ameliyatları dahi laparoskopik olarak yapılabilir hale gelmiştir.

Laparoskopik ameliyatın faydaları nelerdir?

Herşeyden önce açık ameliyata oranla bu ameliyatların, ameliyat sonrası iyileşme sürecine katkıları inanılmaz düzeydedir. Karın duvarındaki ve kaslarındaki kesinin yerine birkaç küçük delik ile sonlanan ameliyatlarda hasta konforu belirgin artmakta, ağrı ve yara iyileşmesi açısından belirgin avantajlar sağlamaktadır.

Bu hastaların iyileşme sürelerinin kısalması, ameliyat sonrası planlanacak kemoterapiye başlama sürelerini de olumlu yönde etkileyerek nihai hedefimize ulaşmamızda  önemli katkılar sağlamaktadır.

Laparoskopik ameliyatlar her hastaya uygun mudur?

Anestezi açısından veya cerrahi teknik olarak ameliyata engel durumlar yok ise tüm mide ve kolon kanserli hastaların ameliyatları kapalı olarak yapılabilir. Hatta bazı durumlarda ameliyatın kapalı olması avantaj bile sağlayabilir. Ancak genel olarak ifade etmek gerekirse ağır kalp yetmezliği, hava yolu basıncını olumsuz etkileyebilecek bazı KOAH hastalarında uygun olmayabilir. Bu anestezi ekibindeki doktor arkadaşlarımızla görüşülerek karar verilmesi gereken bir durumdur.

Bunun ötesinde aşırı büyümüş veya damarsal yapılara aşırı işlemiş tümörlerin çıkarılması sırasında laparoskopi yetersiz kalabilir. Bu durum bazen ameliyat öncesi tetkiklerle öngörülebilirken, bazen ameliyata kapalı başlayıp ameliyat sırasında laparoskopinin uygun olmadığı kararı alıp eski usül açık ameliyat ile ameliyata devam etmemiz gerekebiliyor.

Kanserli dokular el ile direk dokunarak ve görerek daha iyi temizlenmez mi?

Bu soru bize en sık sorulan sorulardan biri. Öncelikle kanser cerrahisi prensiplerinde tümöre mümkün olduğunca dokunmadan ameliyat edilmesi önemli kurallardandır. Laparoskopik cerrahi teknikleri de bu prensibe uygun yapılmaktadır ve açık cerrahiden geri kalmaz. Görme konusu ise dokuların normalden daha fazla büyütülebildiği ve HD ekran görüntülerle izlenebildiği laparoskopik cerrahide açığa göre daha avantajlıdır zaten.

Altını çizmek istdiğim bir diğer husus ta; biz hiçbir hastamızda ameliyatını %100 kapalı yapacağımızın sözünü veya garantisini vermiyoruz. Kanser gibi ciddi bir hastalığın tedavisinde bir takım olmazsa olmazlar vardır. Bunların başında

etkin ve geniş emniyetli sınırlarla hastalıklı dokuların çıkarılması (hatta bazen sağlıklı olanların da feda edilmesi)

oluşan organ eksikliğinin yerine konulmasında güvenli ve sağlıklı bir yapılandırma kurulması.

Bu iki konudan asla ödün verilmemelidir. Ve bu iki durumun laparoskopik olarak sağlanması ile ilgili en ufak bir şüphe varsa ameliyat açığa dönülür ve eski yöntemlerle elimizden geleni yaparız. Maalesef bazı durumlarda bazı hastalarda bu açık ameliyat ile bile sağlanamayabilir.

Madem açık ameliyata dönme ihtimali var, direk açık ameliyat yapsanız olmaz mı?

Bu da sık gelen tekliflerden birisi. Evet ısrar eden hastalarımıza doğrudan açık ameliyat planlayabiliriz. Ancak kapalı ameliyat konforunu aynı etkinlikle yapabilecek isek neden zaten zorluklarla dolu bu mücadeleyi konforsuz yoldan tercih edelim ki.

Bu nedenle tüm hastalarımıza aynı konuyu mutlaka vurguluyorum. Bizim birinci önceliğimiz hastalığın etkin temizliği ve ameliyatın güvenli bitirilmesi. Bu iki durum laparoskopik yapılabiliyor ise ilk tercih tereddütsüz laparoskopik cerrahi olmalıdır. Ancak her zaman için açık ameliyat seçeneğinin de elimizde olduğunun bilinmesi gerekir.

En sık hangi kanserlerde kapalı ameliyat mümkündür?

En sık kalın bağırsak ve mide kanserleri kapalı olarak yapılmaktadır. Uygun olması halinde karaciğer ve pankreas kanserlerinde dahi laparoskopik ameliyatlar uygulanabilmektedir. Benim kendi deneyimimde son 5 yıldır mide ve kalın barsak kanserlerinin büyük çoğunluğunu kapalı olarak uyguluyorum. Nadirde olsa pankreas ve karaciğer tümörlerinde de uyguladığım oldu.

Etiketler

Laparoskopik cerrahi avantajlarıLaparoskopik cerrahi yararlarıKolorektal kanserMide kanseri tedavisiOnkoloji

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Nurkan Törer

Prof. Dr. Nurkan Törer

Prof. Dr. Nurkan Törer Adana’da Genel Cerrahi uzmanı olarak çalışmaktadır. 25 yılı aşkın süredir Genel Cerrahi alanında, özellikle de gastrointestinal (mide-kalın bağırsak) hastalıklar ve kanserler üzerine yoğun çalışmaları bulunmaktadır.  Mesleğinin ilk 5 yılında Ankara Hacettepe Üniversitesi’nde Genel Cerrahi Kliniğinde uzmanlık eğitimini tamamlayan Dr. Nurkan Törer son 20 yıldır da Adana’da mesleğini sürdürmektedir. Başkent Üniversitesi Adana Hastanesi’nde 15 yıllık akademik hayatı boyunca çalışmalarını mide kanserleri, karaciğer, safra kesesi ve pankreas kanserleri, ileri laparoskopik cerrahi girişimler, kalın bağırsak kanserleri ve obezite ve metabolik cerrahi üzerine yoğunlaştırmıştır. Son 5 yıldır Özel Medline Adana Hastanesinde çalışmakta olan Prof. Dr. Nurkan Törer, 2023 yılı itibari ile kendi özel kliniğinde hastalarını görmeye başlamıştır.

Evli ve 2 çocuk babası olan Nurkan Törer lisans öncesi öğrenimlerini İskenderun Demir- Çelikte tamamladıktan sonra 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladığı tıp eğitimini 1997 yılında başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, yine Hacettepe Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında tamamlayarak 2003 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. 2002 yılında Yeterlilik (board) Sınavını başarıyla veren Dr. Nurkan Törer Türk Cerrahi Yeterlilik Belgesi almaya da hak kazanmıştır. 2003-2018 yılları arasında Başkent Üniversitesi Adana Hastanesinde görev yapmıştır. Bu süre içerisinde Ocak 2011 yılında girdiği Doçentlik sınavını başarı ile vererek Doçent unvanı kazanan Dr. Nurkan Törer, 2016 yılında yine Başkent Üniversitesinde Profesör unvanını almıştır. 2008-2009 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Acil Tıp Biriminde vatani görevini yapmıştır. Akademik faaliyetlerine burada da devam eden Dr Nurkan Törer GATA ekibi ile yerli ve yabancı tıp yazınına katkı sunmaya devam etmiştir. 2009 yılında Cleveland Clinic Center’da hepatobiliyer ve üst gastrointestinal ileri laparoskopik cerrahi işlemler konusunda gözlemci olarak bulunmuş ve Robotik Cerrahi eğitimi almıştır. Dr Nurkan Törer burada aldığı deneyimleri Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezinde ekip arkadaşları ile de sürdürerek Çukurova Bölgesinde ileri laparoskopik cerrahi işlemler konusunda farkındalık oluşmasına katkı sağlamıştır. Başkent Üniversitesi Adana Hastanesinde uzun yıllar  ‘Hastane Mortalite Komitesi’ başkanlığı görevini yürütmüştür. 2018-2023 yılları arasında Özel Adana Medline Hastanesinde birçok hastaya dokunan Prof. Dr.Nurkan TÖRER 2023 yılı itibarı ile mesleki çalışmalarına özel muayenehanesinde devam etmektedir. Dr. Nurkan Törer Adana Tabip Odası, Türk Cerrahi Derneği, Hepatobiliyer Cerrahi Derneği ve Çukurova Cerrahi Derneği üyesidir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır