Kanser hastalığında doğru bilinen yanlışlar

Kanser hastalığında doğru bilinen yanlışlar

1. Kanser bulaşıcıdır:  Yanlış. Bu nedenle, kanserli hasta ile iletişime geçmek, yakınında bulunmak, elini sıkmak diğer insanları kansere yakalanma açısından riske atmaz. Bununla birlikte, seyrek de olsa, virüslerin neden olduğu bazı kanser türleri bulunuyor.  Belli durumlarda bu virüsler bulaşabilir ve o zaman kanser olma riski artabilir. Bunların başında gelen HPV virüsüyle gelişen rahim ağzı kanseri riski ise son yıllarda kullanılan aşı ile artık azalıyor.

2. Kanser hastası olan kişinin çocuğunda da kanser gelişir: Bu bilgi de genel anlamda doğru değildir. Bazı kanser türlerine kalıtsal yatkınlık ve genetik geçiş bilinmektedir. Bazı kalın barsak kanserleri gibi. Ama bu genellenemez. Bazen de ailesel yatkınlıklar söz konusu. Örneğin, meme kanserlerinin yüzde 5- 8’inin kalıtsal olduğu biliniyor.  Yani, çok özel durumlar dışında, ebeveynin kanser olmasına bağlı olarak çocuklarında da kanser görüleceği yolunda bir kural bulunmuyor.

3. Saç boyası, parfümler gibi dış etkenler kanser yapar:  Her türlü zararlı kimyasal maddenin vücudumuzdaki hücreler ve DNA’ları üzerinde etkisi vardır. Bu maddelerden ne kadar uzak durursak o kadar sağlıklı yaşayabiliriz. Bununla birlikte, saç boyası ve deodorant gibi kozmetik maddelerin kanser gelişmesiyle ilişkisi kanıtlanmış değildir.

4. Pozitif düşünceyle kanseri yenmek mümkün: Önemlidir, fakat tek başına yeterli değildir. Önemli olan, hastaların hem fiziksel hem de ruhsal sağlıklarının tedavi süresince korunabilmesidir. Özellikle de cerrahi girişim, ilaç tedavisi ve radyoterapi sırasında hastanın psikolojik durumu korunup, pozitif düşünceye sahip olması sağlandığı zaman sonuçlar çok daha iyi oluyor.

5. Kanser olduğu hastaya söylenmemeli:  Hasta yakınlarının, “morali bozulur, daha kötü olur” inancıyla hastadan tanıyı saklamaya çalışması yanlış bir düşüncedir. Akli yetileri yerinde olmak koşuluyla, hastaya tüm gerçek, kendisinin talep ettiği kadar ve doğru bir şekilde verilmeli, tedavi seçenekleri hasta ile paylaşılmalı ve yapılacaklar için rızası alınmalıdır.

6. Kanserde cerrahi işlemler hastalığın yayılımını artırır: Yanlıştır. Birçok kanser türünde en etkin tedavi, cerrahi tedavidir. Hastalıklı organın ya da tümörün çıkarılması, hastanın çok daha uzun süre yaşamasını ve hastalığın geri gelme riskinin anlamlı olarak azalmasını sağlıyor.

7. Biyopsi yapmak kanserin yayılımını hızlandırır:  Biyopsiler, hastalığın tanısını koymak ve tedavisini planlamak için olmazsa olmaz girişimlerdir. Hastalarda zaman zaman biyopsi yapıldığında hastalığın sıçradığı, kötüleştiği ya da dağıldığına ilişkin korkular ortaya çıksa da bu korkuları destekleyen bilimsel çalışmalar bulunmuyor.

8. Bir kere kanser olduktan sonra işe dönmek oldukça zordur: Yanlış. Artık birçok kanser hastası, tedavi tamamlandıktan sonra yaşıtları kadar yaşam şansına sahip oluyor. Örneğin meme kanserinde, özellikle erken evrede yakalanan hastalarda tedavi tamamlandıktan sonra hastalığın yeniden ortaya çıkma olasılığı son derece düşüktür. Tiroid kanseri, deri kanseri kanserlerde tam şifa sunmak mümkündür. Hedef, hastaların tedavi sonrası normal yaşamına dönmeleridir.

9. Erkekler meme kanseri olmaz: Yanlış. Her 100 meme kanseri hastasından birisi erkektir. Özellikle ailelerinde kalıtsal meme kanseri olan erkeklerde meme kanseri daha sık görülür. Bu nedenle erkekler de memelerinde bir kitle fark ederlerse zaman kaybetmeden bir hekime müracaat etmeliler.

10. Kronik kabızlık çekenler kolon kanseri olur:  Bu da yalnızca bir söylentidir. Kabızlık ile kolon kanseri veya rektum kanseri arasında herhangi bir neden-sonuç ilişkisi olduğunu gösteren bilimsel bir çalışma bulunmuyor. Bununla birlikte, barsak alışkanlıklarının, kişisel düzenin nedensiz bir şekilde değişmesi bir kalın barsak belirtisi olabilir ve buna dikkat edilmelidir

11. Kemoterapi artık Amerika ve Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde kullanılmıyor: Yanlış. Bugün kanser tedavisinde en geçerli yöntemler hala kemoterapi, radyoterapi ve cerrahidir. Bunların yanı sıra hedefe yönelik tedaviler, kanser aşıları, genetik tedaviler de başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Kemoterapi kanser tedavisinde hala en geçerli yöntemlerden birisidir. Bugün ABD’deki tüm ünlü kanser merkezleri hala kemoterapiyi yoğun olarak kullanmaktadırlar.

12. Kanserin dişi ve erkeği vardır. Dişi kanser daha hızlı yayılır: Yanlış. Kanserin cinsiyeti olmaz. Özellikle Anadolu’da hızlı bir şekilde yayılan kanserlerin dişi kanser olduğu konusunda yanlış bir kanı var. Ancak tıpta böyle bir şey yok. Tıpta kanseri, agresif (saldırgan) ya da nonagresif (saldırgan olmayan) diye adlandırırız.

13.Kanser her zaman ağrıya yol açar: Yanlış! Hastalığı ilerlemiş kanser hastalarında ağrı daha çok görülmekle birlikte bazı kanserler hiçbir zaman ağrıya yol açmaz. Kanser, ağrı demek değildir. Ağrısı olan kanser hastalarında ilaçlar ile ağrı kontrolü çok başarılı bir şekilde sağlanabiliyor.

14. Şekerli gıdalar kanserin büyümesine yol açar: Yanlış! Vücuttaki tüm hücreler enerji için şeker tüketirler. Kanser hücrelerinin normal hücrelerden daha fazla şeker tükettikleri gerçektir. Bununla birlikte şeker yemenin kanseri büyüttüğünü, hastalığın kötüleşmesine yol açtığına dair bir kanıt yok. Şekersiz beslenmenin de kanserin iyileşmesine bir katkısı bulunmuyor. Fazla şekerli beslenme kilo almaya yol açar. Obezitenin de bazı kanser türleri ile ilişkili olduğu görüldü. Sebzelerde, meyvelerde, tahıllarda doğal olarak bulunan şekerler vücudumuz için gereklidir. Kaçınılması gereken kekler, kurabiyeler, tatlılar ve bazı içeceklerde bulunan işlenmiş şekerlerdir.

15. Ailemde kanser var ben de kanser olacağım: Yanlış! Tüm kanserlerin sadece yüzde 5-10' u kalıtsaldır; yani ebeveynlerden alınan genler nedeni ile olabilmektedir. Buna "kanser genleri" deniliyor. Bu durumda genellikle aile üyelerinin çoğunda aynı tip kanser gelişiyor. Meme, yumurtalık (over), kalın bağırsak kanserleri kalıtsal olabilen kanser türlerinden. Bu genleri taşımak kanserin kesinlikle gelişeceği anlamına gelmemesiyle birlikte sadece gelişme riskinin daha fazla olduğunu göstermekte.

16. Kanser ölümcüldür, tedaviler sadece ölümü geciktirmek içindir: Yanlış! Günümüzde kanserden korunma, erken teşhis ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler ile kanser etkili bir şekilde tedavi edilmekte, sağ kalım oranları %60' ı geçiyor. Bu oran giderek artmakta. Tedavilerdeki başarı teşhis zamanında hastalığın yaygınlığına, kanserin türüne göre değişiyor. Meme, kalın bağırsak, prostat kanserlerinde erken evrelerde tedavi mümkün. Ayrıca testis kanseri, lenfomalar gibi bazı kanser türlerinde ileri evrelerde bile iyileşme sağlanabilmekte.

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. H. Armağan Arıcan

Prof.Dr Armağan ARICAN, 1959 tarihinde doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1983 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve 1994 yılında Radyasyon Onkolojisi Uzmanı olmuştur. 1999 yılında Doçent ünvanı, 2012 yılında ise Profesör ünvanını almıştır. IMRT (Yoğunluk Düzenlemeli Radyoterapi), göz tümörlerinde (Uveal Malign Melanom) radyoaktif oftalmik plak tedavisi, bronş içi, kanal içi, doku içi başta olmak üzere “Stepping Source Remote Afterloader” brakiterapi ve hipertermi ile kanser tedavilerinin ülkemizdeki öncüleri ve deneyimli uzmanları arasında yer almaktadır. Mesleki çalışmalarına Bodrum Acıbadem Hastanesinde devam etmektedir. Prof.Dr Armağan ARICAN, European Society for Therapeutic Radiolo ...

Etiketler
Kanserojen maddeler
Prof. Dr. H. Armağan Arıcan
Prof. Dr. H. Armağan Arıcan
İzmir - Radyasyon Onkolojisi
Facebook Twitter Instagram Youtube