Kalp hastalıkları, halen hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık görülen ölüm nedenidir. Kalp damar hastalıkları riskini artıran nedenler şunlardır. LDL dediğimiz kötü huylu kolesterolün, trigliseritin ve apolipoprotein B’nin yüksekliği, HDL diye bilinen iyi huylu kolesterolün düşüklüğüdür. Şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, sigara içimi, iltihabi hastalıklar gibi nedenler de diğer önemli sebeplerdir. |
|
Genel olarak bugüne kadar kabul gören bilgiler, LDL yani kötü huylu kolesterol yüksekliğinin kalp hastalığı riskini artırdığı, HDL yani iyi huylu kolesterolün yüksekliğinin de kişinin lehine bir durum yarattığı yönündedir. Bu görüşler, belirli oranlarda gerçekliliğini korumaktadır. Fakat, insanların %50’ sinde LDL ( kötü kolesterolün) normal düzeylerde olmasına rağmen, kalp-damar ve beyin-damar hastalıklarının görülmesi, bu bilgilerin geçerliliğini sorgulanır hale getirmiştir. Araştırmalar sonucunda Small Dense LDL kolesterolün yani düşük yoğunluklu olan kötü kolesterolün kalp-damar hastalıkları yönünden asıl risk faktörü olduğu belirlenmiştir. Kötü kolesterolün 7 alt grubu vardır. Bunlardan daha büyük yapıda olan 1 ve 2, kalp hastalıkları yönünden riskli görülmemektedir. 3 ve 7 arasındaki alt gruplar ise, Small Dense LDL (s LDL)’ yi oluşturmaktadır. Small Dense LDL düzeyinde artış, kalp-damar hastalıkları riskini ve kalp krizi geçirme olasılığı en az 3 kat artırmaktadır. Small Dense LDL düzeyi yükselmiş kişilerde, kötü kolesterol ( LDL) düzeyi normal olsa bile kalp-damar hastalıklarının görülme oranının katlanarak yükseldiği görülmüştür. Bu sebeple, Small Dense LDL (s LDL)’nin damarlarda plak oluşturmaya daha meyilli olduğu belirlenmiştir. Bu özelliğini, küçük yapısıyla damar çeperinden geçebilme ve kolay yerleşebilme avantajıyla gösterdiği düşünülmektedir. Bu yüzden, artık kalp-damar hastalıklarının belirlenmesinde öncelikli olarak Small Dense LDL’nin de bakılması önerilmektedir. |
Kalp hastalıkları hangi testlerle teşhis edilir?
