* Özellikle bulgur, makarna dahil buğdayı mutlaka kesiniz.(Şu anki cüce buğday diye anılan buğday eski ATA buğday değildir)
* Fabrikasyon hiçbir gıdayı tüketmeyin. Öncelikli olarak evde yada evden yiyin. Ben şahsen geçmişini ve hazırlanışını bilmediğim yemekleri elimden geldiğince tüketmemeye çalışıyorum.
* Paket, Fabrikasyon konserve (ev konservesi hariç), Raf gıdalarının hiçbirini tüketmeyiniz.
* Tuz (kaya tuzu himalaya tuzu dahil), şeker, tatlı, şekerli gıda tüketmeyeniz.
* Ayçiçek, mısır, kanola, palm, bitki yağları proinflamatuar olup yani damar koruyucu omega 3 den fakir, damar bozucu omega 6 açısndan zengin olduğundan ve yüksek basınç ve sıcaklık altında çıkarıldıkları için yağ yapıları bozulup zararlı hale geldiğinden tüketilmemeli.
* Aktif sigara içimi ve pasif sigara içiminden sakının(sigara içilen ortamda bulunulması)
* Yağı sıcaklık ile temas ettirmek, yağı hemen bozar. Soğuk sıkım gibi ilaç vari olan zeytinyağı bile ilk sıcaklıkda ilaç etkisi tamamen kaybolur hatta zararlı hale gelebilir. Yağda kızartma usulü pişirme yönteminden uzak durun, tava yemeği ise yağ yerine su koyarak (pilav tarzı) pişirip yemek soğuyunca en son zeytin yağını yemeğe eklemeniz yağı bozmayacaktır en makuludur. (sulu tencere yemeği, yada diğer yol yağa biraz su koyarsanız suyun kaynama sıcaklığı 100 derece olduğu için max 100 dereceye sıcaklık yükselecektir ama sadece yağ kızartılır ise sıcaklık 250 dereceye kadar ulaşıp gıdaların ve yağın gıda içeriği bozulacak hatta zararlı hale gelecektir, buharda pişirme uygun, kaynatma ile pişiriliyor ise kaynatma suyu hiçbir zaman dökülmeyecek, pilav gibi yemeğin suyu çekebileceği kadar az miktar su ile haşlama yapılabilir, ızgara(çok yakmadan), fırında pişirme yöntemlerini tercih edin)
* Günümüzde ağır metal zehirlenmesi ciddi bir problem olup. Sanayiinin yada yakılan yakıt ve kömürün doğaya/havaya saldığı ağır metaller gizli ama büyük problemdir. 100 km uzaktaki bir termik santralden çıkan kurşun, hava ile evinize kadar gelebilir. Herkese ağır metal(civa, kurşun, alüminyum, kadmiyum, arsenik) tahlili yaptırmasını öneririm. Teflon,granit, seramik tavalardan, alüminyum folyolardan uzak durun hepsinin altında alüminyum bulunup uzun vadede alüminyun toksisitesi yapmaktadır. Yerine çelik tava tencere, cam, porselen kullanın. Civalı, gümüşlü amalgam(gri-siyah renkli) dolgular yaptırmayın, varsada değiştirin. Naylon streç filmini gıdalara temas ettirmeden kullanın.
* Plastiklerin altındaki numaralara dikkat edin, Özellikle 3(streç film), 6 ve 7 numaralı plastikler çöpe, en uygun mutfak da kullanılabilecek plastik 5 (tupperware,üçsan) numara onu da olabildiğince az. Pet (2 numara) şişelerden de uzak durun, cam kullanın, pet şişeyi tekrarlı kullanmayın.
* Bu önerilere dikkat edildiği takdirde Şekerli ve Buğdaylı ürünlerin vücutta yarattığı yüksek kan şekeri(yani yağlanma) ve hemen ardından oluşan düşük kan şekeri(yani yedikten 2-3 saat sonra tekrar iştah artışı) döngüsü kırılacağından iştahınız kapanacak ve yedikleriniz yağ deposuna gitmeyeceğinden kilo verme diyeti yapmadan sağlıklı ideal kilonuza ulaşabilirsiniz. Bu önerileri uygulayan kişiler aç kalmadan ve şundan bu kadar, bundan şu kadar yicem stresine girmeden kendiliğinden kilo vermektedirler.
* Toksinlerin vücuttan atılması, detoksifikasyon için lifli beslenme(3 demet yeşillik yaprağı ), lahanagiller, turpgiller, soğan,sarımsak, zerdeçal, kişniş tüketilmeli. Günde 2 den az dışkılama olmamalı. Karaciğerin detoksifiye ettiği atıkların bağırsakdan atılması için 2 kez dışkılama önemli . Terleme de zararlı atık ve toksinlerin atılımı için önemli bir yol olup. Sauna, spor yada güneşlenme ile terlemek gerekli. Kilo vermeye çalışmanıza rağmen, veremiyorsanız, kilo verirken en önemli problemlerden biri toksin ve ağır metallerin yağ dokuda birikmesidir. Zayıflarken de bu zararlılar yağ dokusundan çözününce ,yüzde 70-80 i yağ dokusu olan BEYİNe birikmeye başlar. Bu beyin için çok zararlıdır. Bir çok zayıflayan hastada nörolojik problemler görülmektedir. Hatta belli seviyeden sonra beyin kendisini korumak ve bu zararlılardan kurtulmak için güçlü şekilde iştahı açar ki beden tekrar yağlansın. Bu şekilde zararlı atıkların beyine birikmesini engellemeye çalışır. Detoksifikasyon desteği günümüzde sadece zayıflarken değil her gün milyonlarca ton sanayiden doğaya atık bırakılan günümüzde hepimiz için zorunlu.
* Evde her makineye ayrı 3 kimyasal modasından uzak durun, bu kimyasallar deterjanlar yerine gerçek ev yapımı sirke, doğal sabun gibi doğal ürünler kullanın.
* Az miktar karabuğday tüketilebilir. (karbonhidrat değeri/glisemik yük yüksek ). Diğer tüm tahıllardan (tam buğday, çavdar vb.) uzak durun,
* Pirinç (az miktar olabilir, haftada 1 basmati pirinç, romatizmal hastalığı olanlar yada şeker, obezitesi olanlar almasın), Mısır, patates tüketmeyiniz.
* Orta düzey alkol alımı her ne kadar çalışmalarda kardiyovasküler hastalık riski ve Diabeti (şeker hastalığı)'nı azalltığını göstersede az,orta ve yüksek tüm alım miktarları kalın bağırsak kanseri, siroz, karaciğer kanseri, depresyon ve intihar artışı, beyin toksisitesi nedenli alkol alımı hiç önerilmemektedir.
* Gıdanın bozulmuşluğuna örnek olarak google görsellere SALMOFAN diye yazın. Çıkan renk skalası Norveç'teki somon çiftliklerinin sahiplerinin, somonların etlerinin hangi renkte olmalarını istiyorlarsa gıda boyası üreticilerine o skaladan beğenip seçiyor, bizde tezgahlarda ohh bol omega 3'den dolayı eti turuncu hale gelmiş antioksidan ve vitamin mineral değerleri yüksek somon diye alıyoruz. Balık açık denizde alg,yosun, böcek yiyecek ki omega 3, antioksidan, vitamin, mineral yararlı bileşikler alabilecek, çiftliklerde işlenmiş soya ve mısır yemleri ile beslenen garibim somon omega 3'ü nerden alacak. Üstelik gıda boyasınıda hücrelerimiz detoksifiye etmeye uğraşacak. Tezgahlardaki somonların nerdeyse hepsi çiftlikden.
Sağlıklı yaşam tarzının etkisinin maksimum ve devamlılık göstermesi için bu uygulamaların HERGÜN DÜZENLİ ve İSTİKRARLI olarak yapılması gerekir ki geçmişin kötü alışkanlıklarının DNA kodları baskılansın nihayetinde silinsin, iyi alışkanlıklar sürekli yapılarak DNA kodlarınıza işlensin ve sizin bir kalıtımınız yani parçanız haline gelsin. Gençlik yıllarımızda önce alışkanlıklarımızı biz yaratırız, ileri yaşlarda alışkanlıklarımız bizim hayatımızı yaratır, şekillendirir. Kötü alışkanlıkları söndürmek için yeni iyi alışkanlıkları düzenli ve istikrarlı tekrar etmemiz gerekir. Epigenetik çalışmalar bunları gösteriyor.
Bu şekilde Tam iyilik haline daha yakın ve günlük hayatın bizde yarattığı kronik strese, toksinlere karşı daha dayanıklı olur ve mücadele edebilirliğimiz idame eder. İyilik halimizin süreğenliğini sağlamaya büyük destek sağlayan bir yaşam tarzımız olur.