Toplumsal adetler zamanla çok çarpıcı ve anlamlı şekilde değişmiştir. Mesela çoğu anne ve babalar büyüklerin yanında çocuklarını sevmezlerdi. Bir kişinin duygularının ayardında olması ve onları ifade etmesi önceden kabul edilebilir bir şey değildi. SENİ SEVİYORUM gibi. İnsanların paylaşmaya yönelik süreçleri azaldı. Komşuluk ilişkileri gibi.
Özür dilemek bir erdemdir. Oysa hatasız kul olmaz. Narsistik veya kendini beğenmiş insanlar gurur yaparak yanlış yaptıklarını bilmelerine rağmen özür dileyemezler.
Özür dilenen kişi oldukça şaşırır, çok duygulanır ve sıklıkla derinden, yoğun biçimde hoşnutluk ve doyum hisseder. Yanıt ya da karşılık olarak daha önce vazgeçmeyi hayal bile etmediği birçok durumdan vazgeçmeye yönelik bir dizi jesti sergilemeye isteklidir. Konumda yumuşama, önceden açık biçimde sertleşmiş olan tutum ve tavırlarda belirgin bir değişiklik ortaya çıkabilir.
Yanlış yapmak insanca bir şey iken affetmek Allah’ın bir özelliğidir. İnsanın başka bir insanı affetmesi kolay bir şey değildir. ‘Darbenize karşılık vermeyen insandan sakının, o ne sizi affeder ne de sizin kendinizi affetmenize izin verir’, der bir düşünür. Nefret ve kindarlığı yenmek insanı büyük içsel karmaşalardan kurtaran bir süreçtir. Kin tutan insanlar asabi, öfkeli duruşlarıyla bedenlerine de zarar verirler.
Affetmek veya bağışlamak fazla yaralanmamışsanız kolaydır. Ama ağır zorbalıkla karşılaştıysanız kin tutma sıklıkla doğal bir sonuçtur. Onu yenmek için ya dine dönmek ya da uzun süreli psikoterapötik girişimler gerekir. Yaradılanı affetmek yaradandan ötürü bir olgunluk ve psikolojik sağlamlık göstergesidir. Psikoterapistler son kertede affetmek üzerine çalışmalarını sürüklerler.
Çocuklar hayata ebeveynlerini severek başlar, bir süre sonra onları yargılar, ender olarakta onları affederler. Oysa ebeveynler elinde olmayanı veremezler. Ne kadar annelik babalık gördüyse o kadarını bizlere aktarabilirler.
Siz de size yapılanları affedebilecek kadar sağlam mısınız?