İnfertiliteye yol açan endometriyozis


Başarısız Tüp Bebek Tedavileri, Düşükler ve Endometriyozis
Endometriyozis olarak bilinen süreç, normalde rahim boşluğunu (endometriyum) çevreleyen dokunun vücudun başka yerlerinde, genelde de karın boşluğunda oluştuğu zaman ortaya çıkmaktadır. Bu durum, ağrılara, düzensiz kanamalara, ilişki sırasında veya bağırsak hareketlerinde ağrılara yol açabilir. Endometriyoz birçok vaka vardırki bunlarda neredeyse hiç bir belirtisi bulunmamaktadır ve bu hastalara laparoskopi denilen bir cerrahi bir uygulama yapılmadığı müddetçe endometriozis saptanamamaktadır.
Endometriyozis, infertiliteye ve tekrarlayan düşüklere yol açabilmektedir. Birçok merkez, tekrarlayan düşük yaşayan endometriyozisi olan hastalardaki tek sorunun yumurta kalitesi olduğunu düşünmektedir. Gerçekte ise bu hastalardaki tekrarlayan düşüğe neden olan sorunların çoğu hamileliğin immünolojik reddinden dolayı olmaktadır.
Endometriyozisin otoimmün doğası, yumurtalıkların doğrudan maruz kaldığı inflamatuar sitokinlerin karın içindeki seviyelerini arttırarak yumurta kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bu da oksidatif stres adıyla bilinen bir duruma yol açıyor ve yumurtaların maruz kaldığı ROS (reaktif oksijen türleri) olarak adlandırılan "toksik" kimyasalların seviyesini arttırmaktadır. Bu fazla ROS yumurta kalitesini arttırmak için tedavi ile iyileştirilmektedir. Aslında IUI (aşılama) evrelerinde olan veya kendi başlarına gebe kalmak içim uğraşan hastalarda bu aynı ROS molekülleri, kanallarda blokaj belirtileri olmasa da bazen Tüp Bebek tedavisinin uygun olduğu spermi etkisiz hale getirir. Endometriyozisi olan hastalarda IL 10 adındaki bir antiinflamatuar sitokin (yokedici bağışıklık hücrelerini uzaklaştırıcı bir sitokin) yüksek seviyede bulunmaktadır. Bu sitokin, karın içinde bulunan endometriyozis lezyonunu hastanın bağışıklık sisteminden korur ve böylece bunun engelsizce büyümesine yardımcı olur. Vücudun cevabı, endometriyozisin ortadan kaldırılması için bağışıklık sistemini daha çok aktive etmektir. Bu aktivasyon rahime yerleşmekte olan embriyonun implantasyon esnasında bağışıklık sistemini kapatmasını zorlaştırmaktadır (oysa embryo bu kapatma işlemini hayatta kalmak için yapmalıdır)