İmplant tedavisi ile ilgili sorularınıza cevaplar 6.bölüm...

İmplant tedavisi ile ilgili sorularınıza cevaplar 6.bölüm...

Dişlerimi çene kemikerindeki erime, dişeti çekilmesi sebebiyle kaybettim. İmplant yapılınca erime devam etmeyecek mi ?

En sık karşılaştığımız durumlardan biri de ne yazık ki, zamanla dişetlerinde çekilme, kanama, daha sonra kemiklerde erime ile seyreden ve hızlı şekilde dişlerin kaybına yol açan periodontitis hastalığıdır. Bu hastalık kısaca tarif edebileceğimiz şekilde, ağızda yerleşik olarak bir grup bakteriye karşı, kişinin dişeti ve diş çevresindeki dokuların yeterli direnç gösteremeyerek, yavaş yavaş eriyip yok olmasıdır. Tabii bu erime ve çekilme ne yazık ki oldukça hasar bırakarak olmaktadır. Ataklar ile seyreder. Yani yıllar içinde kanamalı ve şişmiş dişetleri ile kemikte çekilmelerle seyreden atak dönemleri vardır. Bu dönemlerde ve sakin geçen takip dönemlerinde düzenli tedavi ve kontrollerle çekilmeler ve erimeler yavaşlatılabilmektedir. Ama ne yazık ki eninde sonunda dişler sallanarak dökülmektedir. Geçmiş yıllarda sallanmaya başlayan dişleri birbirlerine kaplamalar yaparak bağlıyor ve mümkün olduğunca kullanmaya devam etmesini sağlıyorduk. Ancak en sonunda dişler dökülecek aşamada hasta bize geri geldiğinde ve dişlerini yaptırmak istediğinde elimizde iyice erimiş ve bazen de delik deşik olmuş bir kemikle karşılaşıyorduk. Hatta bazen kemik o kadar çok erimiş oluyordu ki ya hiç implant yapamıyorduk ya da ileri cerrahi işlemler gerekebiliyordu. Son yıllarda hekimler arasında da iki görüş kabul olmuştur. Birinci grup her halukarda hastanın kendi dişlerini kullanmayı ve geleneksel tedaviler ile dişeti bakımlarını yaparak diş çekimlerini ötelemekte. Diğer grup ise periodontitis olgusu kesin olan ve bir süre sonra kemik erimeleri sebebiyle dişlerini kaybetmesi kesin olan hastalarda daha fazla durumu uzatmadan müdahale ederek hastalıklı dişlerin belli bir planlama dahilinde çekilmesini ve kemik erimelerinin daha fazla kontrolsüz şekilde ilerlemesini engellemeyi hedeflemektedir. Bu durumda yapılacak implantlar sonrası hem estetik, hem konuşma hem de implantlar arası denge çok daha sağlıklı ve uzun ömürlü olacaktır. Bu aşamadan sonra kemik erimesine sebep olan bakterilerde yavaş yavaş etkinliğine kaybederek ortamdan uzaklaşacaktır. Düzenli kontroller sonucu dişlerinizi kaybetmenize sebep olan erimeler ile tekrar karşılaşmanız ve implantlarınızın da sallanıp dökülmesi beklenen bir durum olmayacaktır.

Kullanılan implantın kalitesini nasıl anlayacağız ?

Burada kurulacak ilk cümle yine şu olmalıdır: "İlk önce doktorunuzu belirleyin" Önce doktorunuza sonra da onun seçtiği implanta güvenin. Herşey implantın markasında bitmemektedir. Kumaşı işleyen terzidir misali, doktorunuzun bu konudaki bilgi ve becerisi asıl temeli oluşturmaktadır. Her hekimin yıllar içinde belirlediği ve severek, güvenerek kullandığı bir dolgu markası, ya da bir protez malzemesi ve devamlı çalışmayı tercih ettiği bir diş protez teknisyeni var ise, implantoloji alanında belli bir birikim ve tecrübeye sahip olan hekim de kendi kriterleri çerçevesinde bir implant sistemini seçmiş, ona göre alt yapısının oluşturmuştur. Bu durumda size kalan hekime adını bir yerden duyduğunuz bir marka ya da ülkeye ait ürünü kullanması için baskı yapmaktan çok, seçimi güvendiğiniz hekime bırakmaktır.

Çin malı implant var mı?

    Devasa nüfusu ve buna bağlı ucuz iş gücü ile elde ettiği ekonomik güç sayesinde dünyada her alanda söz sahibi olan Çin, aslında hem kaliteli olarak bilinen markalara üretim yapmakta, hem de taklit ürünler ile farklı bir pazarda da hakimiyet bulundurmakta. Ancak özellikle halkımız ve diğer Avrupa ülkelerinde ne yazık ki kalitesiz olan ürünlerin bıraktığı izlenim daha ağır basmakta ve Çin malı denince kalitesiz ve ucuz ürünler algısı oluşmakta.

    Her sektörde söz sahibi olan Çin, henüz implant pazarında yer almamaktadır. Dünyada herhangi bir şekilde kendini duyurmuş veya fason üretim yapan bir Çin markası yoktur.

Dünyada kaç ülkede üretim yapılmakta kaç marka var?

Sayıları devamlı değişmekle beraber düzenli bilimsel verisi olan 1988' de 45 implant çeşidi, 2000 yılında 98, 2003 yılında ise 78 üreticinin 225 farklı implant çeşidi bilinmektedir. 2008 yılına gelindiğinde üretici firma sayısı 147 olurken, farklı implant çeşidi 357'ye yükselmiştir. Bu verilerin elde edildiği  FDI( Dünya Dişhekimleri Birliği) çalışmasının üzerinden geçen 5 yılda bu sayılar tahmin edersiniz ki daha da artmıştır. 2008 listelenen 147 üreticinin dağılımı ise şu şekildedir. Almanya:32, Amerika:31,İtalya:15, Kore:10,İspanya:10, Brezilya:9, Fransa:7, Japonya ve İsviçre:6, Kanada ve İsveç:4, İsrail:3 vs. Burada dikkat çeken asıl nokta 3 firma ile implant pazarında bulunan İsrail'in, bugün için tek bir fabrikada 35-40' a yakın markayı fason olarak üretmesidir. Bugün için Osseosource.com internet sitesinde kayıtlı 214 adet firma olup, burada bir Türk firması da ülkemiz adına kayıtlıdır. Ülkemizde şu an 5 firma daha üretim yapmaktadır. İlerleyen zamanda sayılarının daha da artacağı umudunu taşıyoruz.

Türk malı implantlar ne kadar güvenilir ?

Türk malı implantlar da , rakibi olan diğer ülke implantları kadar araştırma, geliştirme ve bilimsel çalışmalara yatırım yapmaktadırlar ve daha arttırarak yapmalıdırlar. İmplant üretiminde olması gereken bazı altın kuralları yerine getirmekte olup, kişisel düşüncelerimize göre oldukça güvenlir ve kalitelidirler. Üretim ve kalite kontrol aşamaları oldukça sıkı denetim altındadır. Klinik olarak diğer ülke implantları yanında yaklaşık 6 yıldır tarafımızdan da uygulaması yapılmakta ve son derece başarılı bulunmaktadır. Önemli olan üretimde kabul edilen altın standartları yakalaması ve devamlılığının sağlanmasıdır.

İmplant mı köprü mü?

Eğer çene kemiği müsaitse, hastanın genel sağlık durumu uygunsa, hastanın maddi durumu uygunsa -kısaca gerekli şartlar implant yapmaya müsaitse- TABİİ Kİ implant. Bu konuyu tartışamak bile nerdeyse gereksiz. Ana dişler üzerinde herhangi bir oynama yapmadan, minelerine zarar vermeden hastann ağzındaki eksiklikleri giderip, konuşma, yeme, estetik görünme gereksinimlerini implant ile karşılayabiliyorsak ne mutlu bize ve hastalarımıza.

Paslanma, çürüme yapar mı?

Hayır, özellikle titanyum herhangi bir şekilde sıvılar ile reaksiyona girip paslanma, oksitlenme ya da çürüme yapacak bir metal değildir. Kemik veya vücut içinde bu tip bir durum söz konusu değildir.

Tomografi ya da MR çekilirken zararı var mı?

Bu durumda oldukça kafa karıştırmaktadır. Özellikle manyetik rezonans cihazlarının bulunduğu odanın kapısında İngilizce olarak yazılı tabelaların Türkçeye çevrimi sırasında kavram kargaşası olmaktadır. Şöyle ki implant İngilizce olarak , vücuda yerleştirilen her türlü yabancı maddeyi tanımlamakta kullanılmaktadır. MR cihazlarının uyarı tabelalarında yazan implant kelimesinde kastedilen ise aslen cardiac implants(kalp pili, stent vs), cochlear implants( kulak içi ve beyine yerleşen duyu amaçlı implantlar) gibi malzemlerdir. Dental implantlar kastedilmemektedir. Ama Türkçe' ye çevrilirken implant denir denmez akla direk diş implantları gelmektedir.

Diş implantları herhangi bir problem yaratmamakla beraber mr veya tomografi sırasında eğer çenelerden kesit alınacaksa , o kısımlarda aynen metalik dolguların veya kaplamaların sebep olduğu gibi görüntülerde saçılmalara yol açar. Ama sadece ilgili kesitlerde karşımıza çıkar ve saçılma miktarı da görüntüyü okumayı engelleyecek kadar aşırı değildir. Bunun dışında beyin, boyun veya diğer bölge inclemelerinde herhangi bir etkisi veya vücuda zararı yoktur.

Manyetik kapılardan geçerken (havaalanı vs) sorun yaratır mı?

Hayır. Aynen ağzımızdaki metal dolgu, metal içerikli porselen kaplama, ya da protezlerin uyarı vermemesi gibi, manyetik cevabı çok düşük olan titanyum hele de vucüt içinde , yani daha derin bir noktada konumlanmışken uyarı oluşturması mümkün değildir.

 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dt. Burak Öner

Etiketler
İmplant tarihçesi
Uzm. Dt. Burak Öner
Uzm. Dt. Burak Öner
Adana - Diş Hekimi
Facebook Twitter Instagram Youtube