İdrarımdan kan geliyor

İdrarımdan kan geliyor

İdrarda herhangi bir sebepten belli bir değerin üzerinde eritrosit bulunmasına “hematüri” denir. Eğer mikroskopta tahliller sırasında saptanırsa “mikroskopik hematüri”, eğer hasta kendi gözüyle idrarda kan görürse “makroskopik hematüri” denilmektedir. Eşlik eden başka semptomlar ve bulgular eşliğinde hematürinin sebebi ortaya konmaya çalışılır. İdrardaki kana­ma basit bir idrar yolu iltihabından kaynak­lanabileceği gibi idrar yollarında (üriner sistemde) oluşan bir tümörün ilk belirtisi de olabilir.

İdrada kan gelmesi neyi göstermektedir?

Ciddi bir hastalığın belirtisi olabileceği gibi hayatı tehdit etmeyen benign (iyi huylu) bir hastalığa bağlı da olabilir.

Genellikle 2 şekilde değerlendirilir;

Makroskopik (Gözle Görülen) Hematüri: 
Hastanın hekime panik ve endişe içerisinde geldiği, idrarında kan gördüğünü ifade ettiği durumdur.

Mikroskopik ( Mikroskopta Görülen ) Hematüri: 
Hastaya tesadüfen veya şikayeti nedeni ile  yapılan idrar tahlilinde eritrosit ( kan hücresi ) görülmesidir.İdrar tahlilinde 3 eritrositden fazla olması durumunda  araştırılmalıdır.

Böbrek kanseri, üreter kanseri , mesane kanseri , prostat kanserinde idrarda gözle görülen kanama olabilir. Ayrıca üriner sistem taş hastalıklarında, mesela böbrek üreter ve mesane taşlarında olduğu gibi, ve böbreğin bazı allerjik rahatsızlarında da idrarda gözle kan görülebilir. Böbreğin nefrolojik hastalıkları , idrar yollarının orta ve ileri düzey enfeksiyonları , iyi huylu prostat hastalığında da idrarda gözle kan görülebilir . Bu bazen gözle görülen kanama, bazen idrar tahlilinde kan hücresine rastlanılır.

Hematüriye neden olan önemsiz hastalıklar ise ;
Böbrek kisti , nörojen mesane , sistosel (mesane sarkması) , aşırı egzersiz durumları ve bayanların adet dönemi  sayılabilir .
Bu grup hastaların idrar tahlillerinde zaman zaman kan hücresine rastlanılabilir. 

Burada net bir şekilde söylemek gerekirse; idrarda kan gelmesi genelde bir hastalığın veya bir durumun bulgusudur. Üroloji olarak genelde kanın kesilmesinden ziyade, kan olmasına sebep olan hastalığın tanısı ve tedavisi ile daha çok ilgilenmekteyiz. Bu bağlamda, ağrısız ve veya aralıklı kanaması olan bir durumun hasta tarafından yadsınması ve “nasılsa bir sıkıntım yok” şeklinde ki algısı değişen vadelerde geri dönüşü olmayan durumlara yol açabilir.

Bu hastalıkları biraz daha açabilirmisiniz?

Genel olarak hematüriye sebep olan hastalıkları incelersek;

Gözle görülebilir olması ya da mikroskopla belirlenmesi, beraberinde ağ­rı olup olmaması, pıhtılı olması ve hematürinin zamanı (idrarın başında ya da sonun­da olması) önemlidir. Hematürinin miktarı­nın artması, altta yatan bir patoloji olma olasılığını artırır. Hematürinin idrarın ba­şında olması idrarın idrar torbasından dışa­rı atılmasını sağlayan yol (üretra) ile ilgili bir hastalık olduğunu; sonunda olması prostatik üretra ve idrar torbası (mesane) boynunda oluşan bir yangıyı (inflamasyon) gösterir; tüm idrar yapma süresince olması ise mesane veya üst üriner sistem hastalık­larını düşündürür. Hematüri bir yangıya ya da tıkanıklığa eşlik etmediği sürece genel­likle ağrısızdır. Ağrılı hematüri genellikle üst üriner sistemden (idrar yolları) kaynak­lanır ve böbrekler ile mesane arasında idrar akışını sağlayan yolun (üreterin) tıkanıklığı ile beraberdir. Beraberinde pıhtının olması şiddetli bir hematüriyi gösterir ve altta ya­tan bir hastalık olma ihtimali artar.

50 ya­şın üzerindeki pıhtılı hematürinin sık nedeninin mesane tümörü olduğu unutulmamalıdır.

Hematüri böbrekten ya da idrar yolların­dan kaynaklanan bir sebebe bağlı olabilir. Böbrekten kaynaklanan hematüri sıklıkla idrarda protein atımı gibi idrar mikroskopisinde çeşitli değişiklikler ile ilişkilidir. Ayrı­ca böbrekte idrarın süzüldüğü kısımla (glomerüler) ilgili hastalıklarda idrardaki kırmı­zı kan hücreleri geniş bir spektrumda yapı­sal değişiklikler gösterirler, ancak böbreğin diğer hastalıklarında (tübülointerstisyel hastalıklar) ve ürolojik nedenli hematürilerde düzgün yuvarlak eritrositler görülür. Alerjik böbrek rahatsızlıklarında izlenir. Çocukluk çağlarında izlenen hematürilerde ise bu tip alerjik böbrek rahatsızlıkları sık izlenebilmekte ve hiç alakası yokmuş gibi gözüken semptomlar veya hastalıkların arkasından (mesela boğaz ağrısı olan tonsillit gibi) başlayabilir. Aynı zamanda çocukluk çağlarında sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarında da hematüri görülebilir ve altta yatan vezikoüretral reflü veya posterior üretral valv gibi anatomik rahatsızlıklarında işareti olabilmektedir.

Glomerüler hastalıklara bağlı olmayan he­matüri nedenleri; aşırı egzersiz, pıhtılaşma­yı engelleyen tedavi, pıhtılaşma bozukluk­ları, böbreğin atar ve toplar damarlarında meydana gelen tıkanmalar, atar damar ile toplar damar arasında bağlantı meydana gelmesi (arteriyovenöz flstül), basit böbrek kistleri, polikistik böbrek hastalığı, idrar yollarında meydana gelen iltihabi hastalık­lar, taş, böbrek tümörleri, böbreğin ve üreterin döşeyici epitel (iç yüzey) tümörleri, prostat bezinin iyi huylu nedenlere bağlı olarak büyümesi (hiperplazisi) ve idrar tor­bası kanseri (mesane kanseri) olarak özet­lenebilir.

İdrar yolları iltihabı hastalıkları oldukça yaygındır. Sadece idrar torbasının iltihabi hastalıkları olabileceği gibi diğer organları­nın da iltihaplanması söz konusu olabilir. Sistit çeşitli mikroplar tarafından oluşturu­lan idrar torbası iltihabına verilen addır. Cinsel ilişki, idrar yolundan yapılan müda­haleler, doğum, nörolojik (sinir sistemine ait) problemler, mesanede taş veya herhan­gi bir yabancı cisim varlığı, su tüketiminin az olması, mesanenin enfeksiyon ajanlarına karşı biyolojik savunma bariyerlerinin ye­tersiz olduğu durumlar sistit gelişimine ne­den olur. Sık işeme, acil işeme hissi, idrar yaparken yanma, geceleri idrara çıkma, karnın alt kısmında ağrı ve rahatsızlık hissi sık görülen yakınmalardır. 

Üretrit; ise idra­rın idrar torbasından dışarı atılmasını sağla­yan yolun (üretranın) iltihabına verilen ad­dır. İdrar yaparken yanma, sık ve az miktar­da idrara çıkma, kanlı idrar, üretral akıntı ile kendini gösterir.

Hematüri taş oluşumuna bağlı bir bulgu da olabilir. Böbrek taşının genellikle ilk belir­tisi şiddetli bir yan ağrısıdır. Bu ağrı genel­likle, taş idrar yolunun bir bölümünü tıka­dığında veya hareket ettiğinde meydana gelir. Taşın bulunduğu yere göre, ağrı ka­sıklara ve uyluğun iç yüzüne yayılabilir ve bulantıya ve kusmaya neden olabilir.

Böbrek tümörünün başlıca belirtileri hema­türi, böğür ağrısı ve kitledir. En etkin tedavi cerrahi olduğundan erken tanı önemlidir.

Kullanılan bazı ilaçlarında makroskopik ve veya mikroskopik hematüri etkileri bulunmaktadır. Özellikle kan sulandırıcı ilaçların başlangıç dönemlerinde doz ayarlaması sırasında veya sonrasında yine yan etki olarak izlenebilmektedir. Aspirin kumadin ağrı kesiciler heparin kanama yapabilir. Ayrıca tümör dokularında kanamaya meyil vardır ve kan sulandırıcı ilaçla sonrasında daha şiddetli kanamalar saptanabilir. Burada dikkat edilecek nokta; kan sulandırıcı kullanımı sonrası idrarında kan gelen herkeste mesane kanseri olduğu anlamına gelmez, ama ilaç kullanımı sonrası olan kanama içinde “ ilaçtandır” dememizi beklemeniz doğru olamaz.

Altmış yaş üzerindeki çoğu erkekte sorun olarak ortaya çıkan iyi huylu prostat büyü­mesine bağlı olarak idrar torbasının boy­nunda genişlemiş damarlar oluşabilir. İdrar yaparken zorlanma ile bu damarlar katlaya­bilirler.

İdrar torbası kanseri (Mesane Kanseri); Türkiye’de sık gö­rülen ürolojik kanserdir. Bu tip kanserin ti­pik ön belirtisi ağrısız, pıhtılı idrarda kandır. Ayrıca idrarda mikroskobik seviyede kan da sıklıkla görülmektedir. Hastalığın ileri evrelerinde idrar torbası tahrişi, zor ve san­cılı idrar yapma da sıklıkla gözlenmektedir. Kanamalar karakteristik olarak ara ara oluş­makta, idrarın temiz görülmesi tanıda ge­cikmelere neden olabilmektedir.

Hematüri ile başvuran hastada ayrıntılı bir hikaye ve fizik muayeneyi takiben şüphele­nilen hastalığa göre gerekli laboratuar ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak hasta değerlendirilmelidir. Bu amaçla ultrasonografi, intravenöz ürografi, bilgisayarlı to­mografi, manyetik rezonans görüntüleme ve gerekirse renal anjiografi gibi tetkikler kullanılabi­lir. Eğer gereklilik durumlarında mesa­neye optik bir alet yardımıyla doğrudan bakma (sistoskopi) yöntemini mutlaka uy­gulamak ve olası bir mesane kanserini er­ken teşhis etmek olasıdır. Bu noktada invaziv ve rahatsız verici bir girişim olması nedeniyle hastalar çekimser kalmaktadır ve bu noktada endişe etmekte haklıdırlar. İşlem lokal dediğimiz idrar kanalından anestezik uyuşturucu bir maddenin sıkılması ve acı hissinin azaltılması az komplikasyon riskli yapılabilmektedir. Bu durumda kitle saptanırsa gerekirse aynı seansta maske anestezi ile veya spinal anestezi ile işlem yapılabilmektedir. Bunun yanında komorbiditesi fazla olan hastalar için lokal anestezi altında yapılan sistoskopi daha az riskli olup, ki dikkat edilmesini istediğim nokta risksiz olmadığıdır, rahatlıkla uygulanabilir. Eğer tümör izlenir veya üst üriner sistem değerlendirilmesi gerekmesi durumunda sonrasında da anestezi ve gerekli konsultasyonlar ve hazırlıklar yapılabilir. Burada önemli nokta eğer biz sistoskopi öneriyorsak hematürinin arkasında kitle tespiti olabileceği endişesidir. Doktorun dinlenmesi genelde kahvede ki daha ne ameliyatı olduğunu bilmeyen hasta veya hasta yakınının geliştirdiği komplikasyon riskinden ve kulaktan duyma bilgisinden hem daha önemli, hem de daha değerlidir. Daha da ilginci hematüriye yaklaşımda genelde duymak istedikleriniz değil, daha ziyade duymak istemediğiniz ve endişe ettiğiniz durumlar ile testlerden bahsederiz. Ama bunlar gecikilmiş bir ürolojik kanser veya bozulmuş bir böbrek ile karşılaşmaktan daha iyidir.

Sonuç Olarak Denebilir ki;

İdrarda kan gelmesi ciddi bir hastalığın bulgusu olabilir.

Ağrı olmaması daha ciddi rahatsızlıkları işaret edebilir

Aralıklı olması ve nadiren olması önemsiz olduğu anlamına gelmez

Doktorunuzun dedikleri ve önerdikleri hayatınızı kurtarabilir, hayat kalitenizi korumanızı sağlayabilir. Doktorunuza güvenin ve dinleyin.

Bu makale 1 Ekim 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Oğuz Ergin

Op. Dr. Oğuz Ergin, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitimini tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tamamlayarak Üroloji uzmanı unvanının sahibi olmuştur.

Op. Dr. Oğuz Ergin, Hopa Devlet Hastanesi, Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesi, Isparta Devlet Hastanesi, Özel Davraz Yaşam Hastanesi gibi kurumlarda görev almış mesleki çalışmalarına ise şu an Antalya Özel ASV Yaşam Hastanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Taş
Op. Dr. Oğuz Ergin
Op. Dr. Oğuz Ergin
Antalya - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube