Her zaman iyi hissetmek ve sağlıklı olmak zorunda mıyız?

Ciddi bir ruh sağlığı uzmanı kitlesi tarafından yıllarca “her şeyi sağlıklı yaşama ve mutlu olma hastalığı” empoze edildi. “İlişkin sağlıklı olsun”, “Kendini sev”, “geçmişi düşünme, geleceği kurgulama an’a odaklan” şeklinde telkinlerde bulunuldu. Ancak psikolojik ve fiziksel iyi oluşun yolu bu telkinlerden geçmemektedir.

Her zaman iyi hissetmek ve sağlıklı olmak zorunda mıyız?

Ciddi bir ruh sağlığı uzmanı kitlesi tarafından yıllarca “her şeyi sağlıklı yaşama ve mutlu olma hastalığı” empoze edildi. “İlişkin sağlıklı olsun”, “Kendini sev”, “geçmişi düşünme, geleceği kurgulama an’a odaklan” şeklinde telkinlerde bulunuldu. Ancak psikolojik ve fiziksel iyi oluşun yolu bu telkinlerden geçmemektedir.

Her şeyin her koşulda sağlıklı olması mümkün değil. Her şeyin sağlıklı olması da zaten bu kadar sağlıklı değildir.

“Kendini suçlama”

Kendini suçlamak, benliği eleştirmek bireyin özünü izlemesinin ve farkına varmasının kapısını açar. Bu duyguyla hareket eden birey de olgunluğun ve büyümenin anahtarına ulaşmış olur. Yani tabiri caizse “sağlıklı bir insanın biraz da kendini sevmemesi gerekiyor”

“Ruminasyon”

Birey geçmişini ve travmalarını tekrarlı düşünecek, derin ruminasyona girecek ki duygu-biliş yapılandırmasını yeniden sağlıklı bir düzlemde gerçekleştirebilsin. Birey yaşadıklarına “neden, nasıl, niçin” sorularını yöneltecek ki yaşadığı olaylardan bir “anlam” bulsun.

“Kaygı”

Birey bağ kurduğunu kaybetmekten yüksek kaygı hissettiği için harekete geçer. Üzerine gider, değiştirir veya korur. Birey bir “şey” ile kaygılı bağlandığı için kayıbından sonra yasını tutar, acısını yaşar. Aidiyetini ve o “şey” ile olan birliktelik duygusunu yansıtır bu. Kurulan ve kaybedilen bağlarda “kaçınan” değil yasını ve acısını tamamlayan “kaygılı” ancak kendini tamamlar.

İnsanın acı yaşama, kaygı hissetme, kara kara düşünebilme hakkı elinden alındığında da mutluluk yavanlaşıyor. Gerçek mutluluk ancak kırılmış olanda mümkün hale gelir.

Bu noktada da “psikoterapi” kavramı başta olmak üzere “öz-farkındalık”, “öz-şefkat” ve “kendini kabul” gibi değişkenler sanki çiçekli böcekli kavramlarmış gibi anlatıldı. Hayır, bu kavramlar tam aksine bireydeki “huzursuzluğu” temsil eder.

Psikoterapi ve “iyilik hali” kişiyi rahatsız etmeli hatta acı vermelidir.

Bu makale 13 Mart 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Dan. Aydın Deniz Yüce

Psikolog ve Psikolojik Danışman Aydın Deniz Yüce, İstanbul Medipol Üniversitesi Psikoloji ve PDR çift anadal programı mezunudur. Psikoloji lisansını onur derecesi, PDR lisansını yüksek onur öğrencisi derecesiyle bölüm üçüncüsü olarak tamamlamıştır. İstanbul Medipol Üniversitesi’nde 2023 senesinde PDR Tezli Yüksek lisans programından mezun olmuştur. Psikolog & Psikolojik Danışman Aydın Deniz Yüce’nin başlıca çalışma alanlarını ise; duygudurum bozuklukları (depresyon, anksiyete), panik bozukluk, fobiler (sosyal fobi, agorafobi, özgül fobiler), kişilik bozuklukları, uyku ve uyanıklık bozuklukları, yeme problemleri, travma, oyun ve internet bağımlılığı, erteleme davranışı, ilişkisel problemler, sınav kaygısı, bireysel psikoterapi, çocuk ve ergenlerle psikolojik danışma ve kariyer danışmanlığı oluşturmaktadır. Psikolog & Psikolojik Danışman ...

Etiketler
Psikoterapi
Uzm. Psk. Dan. Aydın Deniz Yüce
Uzm. Psk. Dan. Aydın Deniz Yüce
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube