Ergenliğe dair

Öne Çıkanlar ERGENLİK DÖNEMİ 11-12 YAŞLARINDA BAŞLAYIP YİRMİLİ YAŞLARIN BAŞLANGICINA KADAR SÜREN, HIZLI BEDENSEL, RUHSAL, SOSYAL DEĞİŞİKLİKLERİ İÇEREN DÖNEMİN GENEL ADIDIR. HER BİREYDE BU DÖNEMİN NE ZAMAN BAŞLAYACAĞI, NE ZAMAN SONA ERECEĞİ, NASIL UYUM SORUNLARI İLE KARŞILAŞILACAĞI, BUNLARLA NASIL BAŞA ÇIKILACAĞI VE HANGİ KAZANIMLARIN GERÇEKLEŞECEĞİ KİŞİYE ÖZGÜ BİR SÜREÇTİR. 'GENÇLİK BİLSE, YAŞLILIK YAPABİLSE' FRANSIZ ATASÖZÜ

Ergenliğe dair

Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir. Bu dönem, fizyolojik anlamda ikincil cinsiyet karakterlerinin ortaya çıkmasıyla (kızlarda adetle ve göğüslerin büyümesiyle; erkeklerde ise yüzde kılların çıkması ve sesin kalınlaşmasıyla) başlayan genel olarak da 13-22 yaşlar arasını kapsayan bir gelişim dönemidir. UNESCO’nun tanımına göre ise; bireyin, öğrenim gördüğü ve hayatını kazanmaya çalıştığı için ekonomik bağımsızlığına kavuşamadığı ve medenî durum olarak da evli olmadığı bir gelişim dönemdir. Son dönemde bu tanımlamaya dayanan, 12-25 yaşlar arasında uzanan ‘Uzamış Ergenlik’ kavramından bahsedilir olmuştur.

Yüzyıllar içinde ergenlik kavramı tüm dünyada değişime uğramıştır. Sanayi devriminden önce, hatta bazı geleneksel toplumlarda halen görüldüğü gibi, okula gitme süresinin kısa olduğu, çocukların erken yaşlarda usta-çırak ilişkisiyle meslek sahibi olmaya yönlendirildiği ortamlarda çocukluktan erişkinliğe geçiş erken yaşlarda olabilmektedir. Günümüzde ise uzun bir eğitim sürecine bağlı olarak mesleki kimliğin geç kazanılması ve ergenin ailesine ekonomik açıdan bağımlı kalmaya devam etmesi ergenlik dönemini uzatmıştır.

Ergenlik dönemi; kimlik gelişimi, aileden ayrışma, duygusal ilişkiler, arakadaşlık ilişkileri, sosyal hayat, sanal dünya, bir gruba ait olma kazanımlarının önem kazandığı, gerçekleştiği dönemdir. Çocukluktan erişkinlğine geçen birey yaşamın bu döneminde farklı deneyimleri ve sorunları tecrübe eder. Kimliğin kazanılması, ergenlik döneminin en önemli psikososyal yönüdür. Ergen kimliği; fiziksel, bilişsel ve sosyal yeteneklerin gelişimini duygusal ve ruhsal olgunlaşmayı ve cinsel yönelimi içinde barındıran cinsel kimliği içerir. Cinsel kimlik, bireyin kendi bedenini ve benliğini belirli bir cinsiyet içinde algılaması, kabullenmesi, tutum ve davranışlarında benimsediği cinsiyetle uyumlu biçimde yaşayabilmesidir. Cinsel kimlik bireyin iç dünyasında kendisini hangi cinsiyet içinde algıladığını belirler. Çocuk, cinsel kimliğini ve rolünü erken çocukluk döneminde, yaşamın ilk yıllarında kazanmaya başlar ve ergenlik döneminin sonuna doğru gelişmesini tamamlar.

Ergenlik süreci içerisinde büyüme ve gelişme genellikle 12-16 yaşları arasında hız kazanır. Bu dönemde ergen, beden algısı kazanma sürecini yaşar. İdeal vücut ölçüleri/ideal beden imgesi aile, arkadaş grubu ve toplum tarafından belirlenir. Gencin beden imgesine yönelik olumsuz düşünceler benlik saygısını da olumsuz etkiler.

Ergenlik dönemi; kimlik gelişimi, aileden ayrışma, duygusal ilişkiler, arakadaşlık ilişkileri, sosyal hayat, sanal dünya, bir gruba ait olma kazanımlarının önem kazandığı, gerçekleştiği dönemdir. Çocukluktan erişkinlğine geçen birey yaşamın bu döneminde farklı deneyimleri ve sorunları tecrübe eder. Kimliğin kazanılması, ergenlik döneminin en önemli psikososyal yönüdür. Ergen kimliği; fiziksel, bilişsel ve sosyal yeteneklerin gelişimini duygusal ve ruhsal olgunlaşmayı ve cinsel yönelimi içinde barındıran cinsel kimliği içerir. Cinsel kimlik, bireyin kendi bedenini ve benliğini belirli bir cinsiyet içinde algılaması, kabullenmesi, tutum ve davranışlarında benimsediği cinsiyetle uyumlu biçimde yaşayabilmesidir. Cinsel kimlik bireyin iç dünyasında kendisini hangi cinsiyet içinde algıladığını belirler. Çocuk, cinsel kimliğini ve rolünü erken çocukluk döneminde, yaşamın ilk yıllarında kazanmaya başlar ve ergenlik döneminin sonuna doğru gelişmesini tamamlar.

Ergenlik döneminde kimlik oluşum süreciyle birlikte bilişsel gelişimin hızlanır, dürtüsel gereksinimlerde ve duygu yoğunluğunda artış olur, preödipal ve ödipal çatışmalar yeniden alevlenir. Ergenlik dönemi bu yönüyle çocuklukta halledilememiş sorunların çözümü için fırsat sunar. İlişkiler ve bağlanma paternleri yeniden gözden geçirilir. Anne babadan ayrılma bireyselleşme kimlik edinme sürecinin önemli bir parçasıdır. Ergen uğruna mücadele ettiği kimliği konumlandırırken sınırları dener, aileden uzaklaşırken akranlarına sığınır. Kabul edici, demokratik ve sıcak ebeveynlik tutumları kimlik bocalamasının çözümü ve risk alma davranışlarının sıklığı konusunda akran tutumları kadar önemlidir.

Duygusal açıdan yakın ve destekleyici, baskıcı ve yasaklayıcı olmayan, uyumlu aile ilişkileri ergenin riskli davranışlara karışmasını engellemekte; ergenin olumsuz akran gruplarıyla birlikte olma olasılığını azaltarak, akran grubunun olumsuz etkilerinden ergeni korumaktadır. Ergenlik döneminde boyunca nöral ağların yeniden yapılandığı, bazı beyin bölgelerinde değişiklikler olduğu bilinmektedir. Beyindeki bu yapısal ve kimyasal değişiklikler duygu düzenleme ve karar alma mekanizmalarını etkiler. Ergen kimlik edinme sürecinde bazen çok zorlanabilir, üzülüp öfkelenebilir... En çok istediği ise koşulsuz kabul görmek ve anlaşılmaktır…

Bu gereksinimi onların kimliklerine saygı duyarak ve sağlıklı sınırları koruyarak karşılayabilmek dileğiyle…

 

Bu makale 12 Nisan 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Başak Karabucak

Uzm. Dr. Başak Karabucak, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Haccettepe Üniversitesi'nde tamamlayarak Çocuk ve Ergen Psikiyatristi uzmanı olmuştur.

Uzm. Dr. Başak Karabucak, mesleki çalışmalarına ise şu an Uzm. Dr. Başak Karabucak Muayenehanesi'nde devam etmektedir.

 

Etiketler
Ergenlikte oluşan çatlaklar
Uzm. Dr. Başak Karabucak
Uzm. Dr. Başak Karabucak
Adana - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Facebook Twitter Instagram Youtube