Diyabetes mellitus

Diyabetes mellitus

DİYABETES MELLİTUS ( ŞEKER HASTALIĞI ) :

Tanım : İnsülin eksikliği ve veya insülin direnci sonucunda kan şekerinin yükselmesi ile ortaya çıkan hastalığa Diyabet denilmektedir. Hareketsiz yaşam, Sağlıksız beslenme ve kilo artışı gibi nedenler dolayı diyabetli hasta sayısı ülkemizde ve tüm dünyada adeta bir salgın hastalık gibi oldukça hızlı bir şekilde artmaktadır. ülkemizde yakın geçmişte yapılan TURDEP-2 çalışmasında nüfusun %13.7'sinde diyabet olduğu görülmüştür. Çalışma sonucunda çıkan daha vahim bir sonuç ise ülke nüfusumuzun yaklaşık %28'inde prediyabet dediğimiz şeker metabolizma bozukluğunun olduğudur. Ülkemizde tablo çok kötü olmakla birlikte dünyada ki rakamlarda ülkemizle benzer orandadır. 

 

Sınıflama : Şeker hastalığının çeşitli tipleri bulunmaktadır. Çok detaya inmeden kabaca sıflamak gerekirse

1.Tip 1 Diabetes Mellitus: Pankreas bezinde insülin üreten Beta hücrelerinin çoğunlukla otoimmün olarak harap olması sonucunda  insülin üretiminin durması ile ortaya çıkan diğer adıda İnsülin Bağımlı Diabetes Mellitus olan formdur. Tip 1 diyabet  tüm diyabet vakalarının yaklaşık %10'unu oluşturur. çoğunlukla çocukluk yaş grubunda başlar. Hastalar genellikle zayıftırlar. Tedavide mutlak insülin ihtiyaçları vardır.

2.Tip 2 Diyabetes Mellitus: Kısmi insülin eksikliği ve ağırlıklı olarak insülin direnci sonucunda ortaya çıkan formdur. Tüm diyabet vakalarının %90'ını oluşturur. Hastalar genellikle 30 yaşın üzerinde ve fazla kiloludurlar. Tip2 diyabette vücutta insülin sentezi devam etmesine karşın özellikle obezite ve diğer faktörlerin etkisi ile bu insülinin etkisine karşı direnç gelişmekte ve kan şekeri yükselmektedir. Tüm dünyada hızla artan diyabet formudur.

3.Gestasyonel Diyabetes Mellitus: Gebelik öncesinde şeker hastalığı olmayan gebelerde ilk defa gebelikte ortaya çıkan diyabet formudur.

4.Sekonder Diyabetes Mellitus: Cerrahi, Travma, İlaçlar, Hormonlar ve enfeksiyonlar gibi vücutta insülin üretimini ve kullanılmasını bozan bir çok farklı sebebe bağlı olarak ortaya çıkan diyabet formudur. 

 

Tanı Kriterleri ve Semptomlar: Genel olarak kan şekeri yükselen kişilerde çok su içme, çok idrara çıkma, ağız kuruluğu, görmede bulanıklık, ellerde ve ayaklarda yanma ve halsizlik gibi semptomlar ortaya çıkarAşağıda ki tabloda yer alan tanı değerlerinden bir veya daha fazlasının olması diyabet tanısı koydurur. Tanı konulduktan sonra hastanın klinik özellikleri (yaş,kilo,aile öyküsü vb) ve ek labaratuvar bulguları (c-peptit, insülin, diyabet otoantikorları vb) ile birlikte diyabetin tipi belirlenir.

 

TESTLER

NORMAL 

PREDİYABET

DİYABET

Açlık Şekeri (mg/dl)

 <100 

   100

    >126

OGTT 2. Saat şekeri(TKŞ)(mg/dl)

 <140 

   140

    >200

HbA1c (%)

 <5,8

   5,8

    <6,5

(OGTT: Oral Glukoz Tolerans Testi veya Şeker Yükleme testi)

 

Diyabetin Komplikasyonları : Diayabetin koplikasyonları Akut  ve Kronik olmak üzere iki gruba ayrılır. Akut koplikasyonlar ani gelişir ve hızlı ve doğru müdehale edilmez ise hayati tehlikeye yol açabilir. Kronik komplikasyonlar ise kan şekeri yüksekliğinin yıllar içinde özellikle damarları ve sinirleri hasara uğratarak diğer organlara (Göz, Böbrek, Ayak, Kalp vb) zarar vermesi sonucunda ortaya çıkar. 

Akut Komplikasyonlar:

Hiperglisemi (Kan Şekeri Yüksekliği)

Hipoglisemi (Kan şekeri Düşüklüğü)

Diyabetik Ketoasidoz (Şeker Koması)

Hiperosmolar Non-Ketotik Koma (Şeker Koması)

 

 Kronik Komplikasyonlar: 

Diyabetik Retinopati (Göz Tutulumu)

Diyabetik Nefropati (Böbrek Tutulumu)

Diyabetik Nöropati (Sinir Sistemi Tutulumu)

Koroner Kalp Hastalığı

Diyabetik Ayak (Geçmeyen Ayak Yaraları)

Serebrovasküler Olaylar (İnme-Felç)

Cinsel Fonksiyon Bozukluğu

 

Diyabet Tedavisi : Tedavide amaç kan şekerini mümkün olduğunca normal aralıklar içerisinde tutarak Diyabete bağlı olarak gelişebilecek Akut ve Kronik komplikasyonları engelleyip kişide iyilik hali sağlamaktır. diyabet tedavisinde temel olarak  üç ana öge bulunmaktadır.

1- Yaşam Tarzı Değişiklikleri:  Sağlıklı beslenme (Diyet) ve Hareketli yaşam (Egzersiz) ikilisinden oluşur. Diyabet tedavisinde olmaz ise olmaz diyebileceğimiz ve çoğu zaman hastalar ve doktorlar tarafından ihmal edilen en önemli basamaklardan biridir.

Diyet: Diyabet tanısı alan her hastanın mutlaka bir diyetisyen ile görüştürülmesi gerekir. Hastanın diğer risk faktörleri de(Obezite,Hiperlipidemi, Kalp Hastalığı, Hipertansiyon, Gut vb) göz önüne alınarak hastaya uygun bir beslenme programı başlanmalıdır. İnsülin ve ilaç tedavisi alan hastalara Hipoglisemi semptomları anlatılıp böyle bir durumla karşılaştıklarında neler yapmaları gerektiği mutlaka anlatılmalıdır. Hasta özelinde değişiklikler olabilmekle birlikte diyabetik diyette dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekilde sıralanabilir. 

- Öğün atlamadan 3 ana 3 ara öğünlü beslenme.

- Glisemik indeksi yüksek (Basit Karbohidrat) gıdalardan fakir beslenme

- Diyette lif-posa içeriğini artırma

- Sıvı tüketimini artırma. (Günde minimum 2.5-3 litre)

- Kilo fazlası olan hastalarda kilo verdirici kalori kısıtlayıcı diyet

Egzersiz: Diyabetik hastalar düzenli fiziksel aktivite yapmalrı konusunda mutlaka uyarılmalıdır. Düzenli egzersiz diğer bir çok faydasının yanında insülin direncini azaltarak kan şekeri profiline olumlu katkı sağlamaktadır.Egzersiz programının kişiye özel (Kalp hastalığı vb ek hastalıklarda düşünülerek) olması gereklidir. Diyabetli hastaların egzersiz yaparken dikkat etmeleri gerekenler

- Egzersizin tipine göre değişmekle birlikte kabaca Haftada 3-5 gün 30-60 dakika aralığında olmalıdır. 

- Kan şekeri<100 mg/dl ve kan şekeri>250 mg/dl durumunda egzersiz yapılmamalıdır.

- Yemekten hemen sonra Aç karnına egzersiz yapılmamalıdır. İdeali yemekten 1-2 saat sonra başlanmasıdır.

- Egzersiz sırasında gelişebilecek Hipoglisemi sırasında kullanılmak üzere hastaların yanlarında basit şeker içeren gıdalar bulundurmalıdır (Kesme şeker, Meyve suyu vb)

- Egzersiz sırasında ayakların korunması ve ortapedik ayakkabıların kullanılması.

- Hastaların yanında Diyabetli olduğu gösteren tanıtım kartı taşıması.

- Diyabete bağlı retinopti ve nefropatisi olan hastaların özellikle ağır egzersizlerden kaçınması gerekir.

- Egzersizin şeker düşürücü etkisi 12-24 saat sürebileceğinden egzersiz sonrası gelişebilecek hipoglisemilere karşı hazırlıklı olunması gerekir. 

 

2- İlaç Tedavisi : Genel olarak Tip 2 Diyabetli hastaların tedavisinde tercih edilen ajanlardır. Bu ilaçların bir kısmı ağızdan alınırken son dönemde tıpkı insülin gibi deri altına enjekte edilen ilaçlarda kullanıma girmiştir. Antidiyabetik ilaçlar genel olarak kişinin kendi vücudunda ürettiği insülin hormonunu kullanarak kan şekerini düşürürler. Bu nedenlede diyabetik bir hastanın Antidiyabetik bir ilaçtan fayda görebilmesi için vücudunda yeterli insülin rezervi bulunması gerekmektedir. Diyabet tedavisinde kullanılan bir çok farklı ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçların seçiminde hastaların diğer özellikleri ve hastalıklarıda düşünülerek karar verilmelidir. Yani bir diyabetli hastanın tedavisinde tek hedefin kan şekerini düşürmek olmadığı bunun yanında diğer sorunları (kilo, kolesterol , hipertansiyon vb) ile de mücadele etmek olduğu bilincinde olunmalı ve kullanılacak ilaçlara buna göre karar verilmelidir. Diyabet Tedavisinde kullanılan ilaçlar aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir.

Metformin

Sülfanilüre grubu ilaçlar

Glinidler

Alfa glikozidaz inhibitörleri

Glitazonlar

DPP4 inhibitörleri

SGLT-2 inhibitörleri

GLP-1 Agonistleri (Deri altına enjeksiyon ile kullanılırlar)

Amilin anologları (Deri altına enjeksiyon ile kullanılırlar)

 

3- İnsülin Tedavisi : İnsülin şekeri düşüren hormondur. Tip 1 Diyabet ve Antidiyabetik tedavi ile kontrol altına alınamayan Tip 2 diyabetin tedavisinde insülin kullanılır. Ülkemizde halihazırda sadece deri altına enjeksiyon ile kullanılabilen insülin kalemleri bulunurken yurtdışında inhaler (solunum yolu) yolla kullanılan insülin (Afrezza) preperatlarıda kullanıma girmiştir. İnsülin tedavisi en güçlü şeker düşürücü tedavidir. Bu nedenle insülin tedavisi başlanacak hastalara tedavinin etkileri ve yan etkileri ile ilgili olarak detaylı bir bilgilendirme yapılmalı özellikle Hipoglisemi komasına karşı hastalar mutlaka eğitilmelidir. İnsülin tedavisinde günlük enjeksiyon sayısına (sadece bazal veya bazal bolus tedavi ) hastaların kan şekeri profiline göre karar verilir. Kullanılan insülinler etkinlik sürelerine göre 3 gruba ayrılırlar

Kısa ve hızlı etkili insülinler 

Orta sürede etkili insülinler

Uzun (bazal) süreli etkili insülinler.

 

Diyabette Tedavi Hedefleri: 

 

               HEDEF

AÇLIK ŞEKERİ

          70 - 120 mg/dl

TOKLUK 2. SAAT ŞEKERİ

            <140 mg/dl

HbA1C

                  <6.5

 

Diyabet Tedavisinde Kullanılan Diğer Tedavi Yöntemleri: Diyabetin tedavisinde kullanılabilecek yeni ilaç ve yöntemleri bulabilmek üzeredünyanın dört bir yanında binlerce bilim insanı çalışmalara devam etmektedir. Bunun neticesinde yakın geçmişte kullanıma girmiş bir çok yeni ilaç ve yöntem olmakla birlikte üzerinde çalışmaların devam ettiği yöntem ve ilaçlarda bulunmaktadır. Bunların bir kısmını sıralamak gerekirse

Diyabet Cerrahisi (Metabolik Cerrahi) : Halihazırda uygun olan hastalarda uygulanmaktadır

Sürekli ciltaltı insülin infüzyonu (İnsülin Pompası): Uygun endikasyonlu diyabetik hastaların tedavisinde insülin pompaları kullanılabilmektedir. İnsülin pompa tedavisi bölümümüzde detayları anlatılmıştır.

İnhaler (Solunum Yolu) İnsülin : Nefes ile içe çekerek kullanılan insülin formudur. Ülkemizde henüz bulunmamakla birlikte yurtdışında kullanıma girmiştir. İlk sonuçlar tedavinin etkin olduğu yönündedir.

Pankreas Nakli: Klasik organ nakil tedavisi

Pankreas Adacık Hücre Üretimi (iPSC) ve Transplantasyonu: Diyabet tedavisinde çığır açması beklenen henüz deneysel düzeyde olan tedavi yöntemidir. Şu aşamada oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde edilmiştir. Bu yöntem başarılı olursa yakın gelecekte diyabete kalıcı tedavi olması imkanı vardır. 

 

 

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. Sedat Caner

Doç. Dr. Sedat Caner 1978 Ankara Doğumluyum. 1996-2003 Yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde Tıp Eğitimimi tamamladım. Ardından Ankara Numune EAH'de İç Hastalıkları Uzmanlık eğitimimi tamamladım. 2009-2010 yılları arasında Ankara Yüksek İhtisas EAH'de Gastroentroloji Yan Dal Eğitimi aldım Ancak çalışmalarımı Endokrinoloji alanında devam ettirmek istediğimden dolayı 2010-2013 yılları arasında Ankara Eğitim Araştırma Hastanesinde Endokrinoloji Yan dal Eğitimimi de tamamladım. Hacettepe Üniversitesinde Endokrinoloji Uzmanı olarak zorunlu hizmetimi tamamladım. Ardından Yardımcı Doçent Doktor olarak Ankara Gazi Üniversitesinde çalışmaya başladım. Gazi Üniversitesinde Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Doçentlik ünvanımı aldıktan sonra Amerikaya gittim.  University of Alabama at Birminghamda bir ...

Etiketler
Şeker hastalığı
Doç. Dr. Sedat Caner
Doç. Dr. Sedat Caner
İstanbul - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube