Çocuklarda Özgüven

Çocukluğun altın çağı 0-6 yaş arası dönemdir.Bu dönemde çocuğun kişiliği,zihin yapısı ve duygusal zekası da oluşur.Çocuğumuzun özgüven sahibi olması bu alanlarda anne ve babasıyla kurduğu bağla doğru orantılıdır.Annesiyle güvenli bağlanıp,güvenli ayrılan bir çocuk hayatına da güvenir,özgüvenli olur,sosyal ilişkileri iyi olur,merhametli olur,vicdan sahibi bir birey olur.Duyarlı bir insan olur.Yeterince ilgi,sevgi ve merhametle büyüyen bir çocuk dünyaya da güvenli bir yer olarak bakar.Fakat çocukluğunda yeterince sevilmeyen çocuklar yetişkin hayatlarında da genelde insanlardan onay alan,öz güveni düşük,kendini yetersiz hisseden bireylere dönüşebiliyorlar.
Peki özgüvenli çocuk nasıl yetiştirilir?Öncelikli olarak koşulsuz sevgi temel kuraldır çocuğu se li sa lı cümlelerle sevmeyeceğiz.Ona her zaman biricik ve değerli olduğunu hissetitireceğiz.Çocuktur anlamaz yerine tam tersi ki farkındalığı çok yüksek olur çocuklarımızın bunun yerine yaşadığı her olayda dikkatlice dinlemek ,onun da fikrini sormak çok önemli.Her gün bugün neyi başardın?,ne yedin?,okulda ne yaptın? ın yerine bugün seni ne mutlu etti duyguların nedir? gibi içten sorular sormak gerekir.Tüm bunlar zaten çocuğun duygusal zekasına yatırım yapar.
Sevgili anneler 0-6 yaş döneminde yaptığınız yatırımların meyvesini ergenlik döneminde göreceksiniz:) Panik yapmayın.Çocuklarınız sevgiyle büyüdüğü için bu dönemi daha hafif atlatmış olacaksınız.Araştırmalara göre annelerin en çok fiziksel ve psikolojik olarak tükendiği dönem bu dönem.Bu oran pandemiden sonra ise %20-%25 lere çıkmış.
Diğer bir etken ise,aşırı korumacı yaklaşım,aşırı mükemmelliyetçi yaklaşım,aşırı eleştirel yaklaşımla büyütülen çocuklar...Ebeveynler çoğu zaman bunları iyi niyetle yapmış olsa da bu yaklaşımlar çocuğun hayatı boyunca kendini suçlamasına ve kendini yetersiz hissetmesine yol açıyor.Bu çocukların blinçaltındaki eleştirel sesler susmadığı için yetişkin hayatlarında da ikili ilişkilerde sorunlar yaşıyorlar ve özgüvenleri de düşük oluyor.Genel yapıları stresli ve kaygılı oluyor.Bu duygularla hayatlarına devam etmek çok zor oluyor.
Seans odasında yetişkinlerin doyurulamamış ihtiyaçlarını görüyorum çoğu zaman.Sevilmeyen çocukların yetişkin hayatlarında,iş hayatlarında nasıl zorlandıklarına şahit oluyorum her gün..Hayatın için de çok hırpalanıyorlar.Şimdi sizlere soruyorum sevgili ebeveynler ilerde yaşlandığınızda sizi gerçekten seven,iletişim kuran,duygularını paylaşan size karşı merhamet sahibi evlatlarınızın mı olmasını isterdiniz?Yoksa yaşamda aldığı darbelerden dolayı yaşlandığınızda da sizinle resmiyette sadece ebeveyn bağına sahip ama hakikatte sizden ışık yılı kadar uzak olan bir evlat mı? Çocuğunuzla iletişim kurarken nasıl bir bağ kuruyorsunuz bunlara siz karar vereceksiniz.

