Bir dolgu maddesi: otojen yağ dokusu

Bir dolgu maddesi: otojen yağ dokusu

Yağ enjeksiyonu veya “lipoinjeksiyon” olarak bilinen bu işlemde hastanın karın, uyluk, kalça ve diğer yağ içeren vücut bölgelerinden iğne ile yağ alınır. Özel işlemlerden geçirildikten sonra yüz derisi altına enjekte edilir. Yağ en sık olarak çökük yanakların, ağız ve burun arasındaki gülme çizgilerinin doldurulması, derideki çökme ve düzensizliklerin giderilmesi, alın çizgilerinin silinmesi ve dudakların dolgunlaştırılması ya da vücuttaki kontur düzensizliklerinin giderilmesi amacı ile uygulanmaktadır.

Yağ naklinin uygulanması kısaca şöyledir: Hem donör (verici) hem de alıcı sahaların temizlenip hazırlanmasından sonra lokal anestezi veya alınacak miktara bağlı olarak genel anestezi altında negatif basınçlı bir enjektör yardımı ile yağ belirlenen bölgelerden alınır. Alınan yağ yine enjektör içinde serbest süzülmeye bırakılarak serum ve yağ hücrelerinin ayrılması için beklenir. Ardından bekletme enjektörünün içinden sadece yağ hücrelerinin bulunduğu orta bölümden yağ hücreleri transferin yapılacağı enjektöre alınarak alıcı sahaya enjekte edilir. Transfer edilecek miktarın kontrolunu kesin olarak belirleyebilmek için, transfer enjektörleri 1cc'lik enjektörler olmalıdır. Transferin rahat yapılabilmesi ve transfer ederken yağ hücrelerinin hasar görmemesi için kullanılacak iğne uçları 14- 16 gauge boyutunda olmalıdır. İnjeksiyon yerinin üzerine bazen ince bir bant yapıştırılır. Tedaviden sonra transfer edilen yağın %50 ile %70 oranında 6 ay içinde eriyeceğini göz önünde bulundurarak gerekenden az bir miktar daha fazla yağ verilebilir. Fakat bu miktarın aşırıya kaçmamasına dikkat etmak gerekir.

Yağın transferi sırasında dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da; yağın alıcı sahada yaşama ihtimalini arttırmak için derialtı dokusu, yağ dokusu ve kas dokusu gibi değişik katmanların içine verilmesi gerekliliğidir. Yüz çizgileri dışında çökük yanakların doldurulması, alın çöküklüğünün giderilmesi, çene ucunun dolgunluğunun arttırılması gibi bir amaçla kullanıldığında yağ enjeksiyonu sonrası yüzde geçici olarak şişlik ve bölgesel kabarıklıkların gözlenmesi doğaldır.

Geniş bölgelerde işlem yapılan hastaların kısa bir süre istirahat etmeleri uygun olacaktır. Ancak çoğu hasta tedaviden hemen sonra normal günlük aktivitelerine dönmektedir. Hem alıcı hem de donör sahada bir miktar şişme veya kızarıklık beklenebilir.

Bu şikayetlerin derecesi tedavi edilen yere ve büyüklüğüne göre değişmektedir. Enjeksiyon yerlerindeki kızarıklık veya morluklar düzelene kadar yaklaşık bir hafta güneş ışınlarından korunulmalıdır. Bu sürede güneş koruyucu kremler veya fondöten kullanımı yardımcı olabilir.

Yağ enjeksiyonu ile elde edilen sonuçların devamlılığı hastadan hastaya değişmektedir. Bazı hastalarda bu süre bir yıl veya daha uzun süre de olsa hastaların çoğunluğunda ilk haftada sağlanan dolgunluğun hemen hemen yarısı altı aylık bir sürenin sonunda kaybolmaktadır. Zira ilk haftalardaki dolgunluk şişmeye bağlıdır. Üç aydan sonra ne kadar dokunun orada beslenip kaldığı az çok belli olur. Yeni enjeksiyonlar 3,6,12 ay sonra tekrarlanıp sonuç daha iyi duruma getirilebilir. Uygulama ilk yıl 2-3 kez yapılmasına karşın sonraki yıllarda yılda bir kez yeterli olacaktır. Çizgilerin çok derinleşmesinden önce takviyeler şeklinde uygulanması çok daha akılcıdır. Bu tekniğin avantajı vücuttan iğne ile alınıp iğne ile verilebilmesidir. Verilen yağ dokusu uygun bir teknikle uygulanırsa %40-50'si verilen yerde kanlanıp tekrar yaşamaya devam edebilir.

Doku Kokteyli:

Yüz germe, karın germe veya meme küçültme esnasında çıkarılan deri parçalarına az miktarda kas, fasya ve yağ dokusunun eklenmesiyle hazırlanır. Bu dokulardan elde edilen dermis tabakası en değerli olanıdır. Mikro greftler şeklinde hedef bölge cilt altına verilen damar sistemi zengin olan bu dokular yüksek oranda canlı kalabilir. Bu yüksek oranda canlı kalım nedeniyle yağ enjeksiyonuna göre çok daha etkilidir. Mutlaka deri kesisi gereken bir işleme ihtiyaç duyulması ise dezavantajıdır. Dolgu maddesi olarak enjekte edilen bu greftler alıcı alanda damarlanıp yaşarlar, ancak zamanla mimik hareketlerle ve vücudumuzdaki doku erimelerine uygun olarak onlar da erimeye doğru gidebilirler. Bu erime kişilerin yapılarına, yaşlarına, yaşam şartlarına bağlı olmak üzere değişkenlikler gösterebilir. Bu tür doku maddelerinin avantajı insanın kendi dokusu olmasıdır, dezavantajları ise her seferinde kendisinden alınıp tekrar hastaya verilme gerekmesidir.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ufuk Bilkay

Prof. Dr. Ufuk BİLKAY, 1966 yılında İzmir’de doğmuştur. Lise öğrenimini İzmir Atatürk Lisesi’nde bitirdikten sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1990 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. 1 yıl kadar Dokuz Eylül Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı'nda asistanlık yaptıktan sonra bu bölümden ayrılarak 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah Anabilim Dalı'nda eğitimine devam etmiştir. 1999 yılında ise Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı olmuştur.  Yurtdışında da pek çok çalışma yapmış olan Prof. Dr. Ufuk BİLKAY, 1998 yılında Atlanta -ABD’de Emory University’de Araştırma Görevlisi olarak bulunmuş olup burada Endoskopik Plastik Cerrahi, Mikrocerrahi ve Rekonstrüktif Meme Cerrahisi ile ilgili konularında çalışmıştır. Ayrıca Emory Clinic ve Paces P ...

Etiketler
Bir dolgu maddesi: otojen yağ dokusu
Prof. Dr. Ufuk Bilkay
Prof. Dr. Ufuk Bilkay
İzmir - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube