Bilinçaltı nedir?


Bilinçdışı, Bilinçötesi
Altbilinç (bilinçdışı) zaman ve uzamdan bağımsız biçimde, acıktığında çevreye aldırmadan anında ve tam doyum arayan bebeğin özelliklerini gösterir.
Ruhsal aygıtın doğuştan gelen, zaman içinde önbilinçle örtülüp derinlere itilen ancak etkisini yaşam boyu sürdüren en ilkel bölümüdür. Bebeklik döneminde ruhsal yapı salt altbilinçten (bilinçdışı) oluşmaktadır.
Örnek
Bir aylık Ayşe” gece gündüz ayırımı yapmadan çoğu zaman uyumaktadır. Uyandığı zaman tek yaptığı şey ağzını oynatarak, çoğu kez de ağlayarak meme emmek istediğini belli etmektir. Biraz gecikilirse yüksek sesle ağlar, çok gecikilirse çevresindekileri ayağa kaldırır ve doymadan susmaz, gece yarısında ebeveynlerinin uyanmasına aldırmaz. Süt bulamadığı zaman emzikle de yetindiği olur. AmaAyşe için en önemli şey anında sütünü içmesi ve karnını tam doyurmasıdır. Bazen hırsla doyum ararken ölçüyü kaçırır, gereğinden çok süt içer ve emdiklerini çıkarır. Aynı aldırmazlıkla kakasını yapar, zaman ve uzamı umursamaz, süt emerken altından gaz da çıkarabilir. Anne ona genellikle “benim güzel kızım” diye seslenir ama bazan gülerek “arsız”,”utanmaz”, “aldırmaz”, “obur” gibi sıfatları da eklediği olur.
Ayşe birkaç aylıkken çevresine dikkat ve merakla bakar. Yakınına gelen kişilerle bir ilişki kurmadaki zorlanmalarına, kısa bir süre sonra kendisini anlatma isteği ve buna yönelik çabalar eklenir. İlişki kurmak ve kendisini anlatmak için bazı sesler çıkarmaya zorlandığı açık seçik belli olur. Biraz büyüyüp konuşmayı sökebildikten sonra aklından geçenleri hemen söylemesi, sır tutamaması ve isteklerini bekletememesi dikkat çeker. Çikolata isterse hemen alınacak, oyuncak arabaya hemen ve birkaç kez binilecektir. Bazen bu isteklerini kolay değiştirdiği, arabadan çikolataya güçlük çıkarmadan geçtiği izlenir. Kapı önünden geçen herhangi birine annesiyle babasının tartıştıklarını söylemekte bir sakınca görmez. Bu davranışların “çocuktan al haberi” özdeyişini doğrulayacak nitelikler taşımaktadır. Ama Ayşe’nın anında ve tam doyum arama, bekleyememe, sır tutamama, aklına geleni hemen söyleme, kolay amaç değiştirme ve çevreye aldırmama gibi özelliklerinin altbilincin işlev ve olgularına aşırı benzemesi dikkat çekicidir. Çevreden algılanabilen bu özellikler ruhsal yapının bebeklerde altbilinçten oluştuğunu ve altbilincin kolay görülür ve saptanabilir bir evrede olduğunu kanıtlamaktadır.
Dürtüsel tasarımların bastırılarak altbilince atılması işleminin henüz başlamadığı, önbilincin hiç yada çok az geliştiği açıktır.
Ergenlik döneminde ise dürtüsel isteklerin geciktirilmesi ve önbilinçte sansüre uğratılarak altbilince atılması işlemi çocuklardakinden daha gelişmiştir ancak yine de tam değildir. Önbilincin gelişerek altbilinci örtmesi ara dönem özelliklerini gösterir. Birincil süreçten ikincil sürece, haz ilkesinden gerçeklik ilkesine geçişde tamamlanmamıştır. Ergenin bazen aceleci, anında ve tümden doyum arayan, bazen de doyumu erteleyebilen sabırlı davranışları, taşkınlık ile durgunluk, bencillik ile özveri arasındaki bocalamaları, kimi zaman çocuk, kimi zaman da erişkin özellikleri göstermesi, birincil ve ikincil sürecin, haz ve gerçeklik ilkesinin yanyana bulundukları, eşzamanlı etkinlik gösterdikleri, özetle önbilinçle altbilincin erişkinlerdeki gibi bir denge içinde olmadığı izlenimini verir.
Davranışlarda gözlenen hızlı değişimler ve dikkati çeken çelişkiler ergenlik döneminde altbilincin ne çocuklardaki gibi yüzeyde, ne de erişkinlerdeki gibi derinlerde olduğu, ortalarda bir yer tuttuğu, yüzeyle derin katmanlar arasında
dalgalandığını düşündürmektedir.
Altbilinç erişkinlerde ne süt çocuklarında olduğu gibi yüzeydedir, ne de ergenlerdeki gibi dalgalanmalara olanak sağlayan ara dönem özelliklerini gösterir. Freud “erişkin ruhbiliminde çok şükür ki zihinsel süreçleri bilinçli ve bilinçdışı olmak üzere ayırabilme ve her ikisinin açık bir şekilde söze dökülmüş tanımlamalarını verebilme noktasına gelmiş bulunduğumuzu” (Freud s.) yıllar önce söylemiştir. Erişkinde önbilincin gelişmesi ve altbilincin örtülerek ruhsal aygıtın kolay ulaşılamayan derin, karanlık bir bölgesine itilmesi süreci tamamlanmıştır. Altbilincin olgunlaşmayle birlikte ruhsal yapının algılanamayacak derin bir bölümüne itilmesi, onu bilinçten tümden uzaklaştırmaz ve durağanlaştırmaz. Alta, derine, karanlık ve ulaşılmaz bir bölgeye itilmiştir ama dinamik gücünün etkisi yaşam boyu sürer. Düşler, dil sürçmeleri, yazı yanlışları, ertelemeler, unutkanlıklar, karıştırılan adlar,birden bire ortaya çıkan duygular, anlaşılamayan düşünceler, kafadan söküp atılamayan bir melodialtbilincin hiç bitmeyen etkinliğinin bilinç alanındaki belirtileridir.
Aynı belirtiler bize altbilinci araştırma, onun nevratik belirtilerin ortaya çıkmasından sorumlu ögelerini saptama olanağını sağlar.
Altbilincin Özellikleri
Freud’a göre altbilinç ruhsal yapının en derin ancak en önemli bölgesidir. Altbilincin yapı taşlarınıdürtüler oluşturur. Bunlar yaşam boyu algılanmazlar. Ancak dürtü istekleri, dürtü tasarımları ve doyuma zorlayan güçleriyle ayırdedilirler.
Değişik istekler, zıt duygular ve birbirlerinin karşıtı olgular altbilinçte birbirlerini rahatsız etmeyen karmaşık bir birliktelik içindedirler. Karşıt olgular, uyumsuz kavramlar ve çelişkili güçler birbirlerini dışlamazlar, bu bölgede etik yasaklar da geçersizdir. Zaman kavramı yoktur. Kargaşa altbilincin işlev ve ögelerinin temel bir özelliğidir. Tek amaç, bebeğin anında süt araması gibi, geciktirilmeyen tam doyumdur. Zıt isteklerin aynı anda
belirmesi, onların birbirlerinden uzaklaşması sonucunu doğurmaz. Böylesi durumlarda yer değiştirme, birleşme, yoğunlaşma ya da ortak bir amaç bulma (uzlaşma) yoluna gidilir. Altbilinçte yadsıma ve kuşkunun da yeri yoktur. Yadsıma, gelişmenin daha ileri dönemlerinde önbilinç geliştikten sonra etkinleşir. Uyuşmayan dürtüsel istekler birbirleriyle kolayca yer değiştirebilir. Yer değiştirme bir tasarımın başka bir tasarım ya da düşüncenin yerini alması, onun yerine geçmesi ile belirginleşir. Ayşenın süt yerine emzikle, çikolata yerine oyuncak arabayla yetinmesi gibi. Bazen de birkaç tasarım bir imgede yoğunlaşır (condensation). Ruhçözümlemesinde yoğunlaşma konumundaki bir duygu ya da bir olgu ile ilgili çok değişik, birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi görünen, oral, anal, genital kaynaklı birçok çağrısım ortaya çıkar. Bunları bir süre için bir bütün içinde anlamak ve nedenlerini araştırmak olanaksız görünür. Yoğunlaşmanın en çarpıcı örneklerini psikotik hastalar verir. Bu hastaların bazıları belli ,bir tarih belirtip dünyanın ne zaman batacağını, kıyametin ne zaman kopacağını bildirir. Bazıları ise ölecekleri günün tarihini bildirirler. Bunu anlamak terapistler için çok güçtür, çünkü böylesi tarih belirtıne durumlarında yıkıcılık, öldürme tasarımları, suçluluk duyguları, yasaksevi (incest) eğilimleri, dağılma korkuları vb.nin yoğunlasarak yeni bir alaşım yaratması söz konusudur (Odağ 1995,s.,31).
Freud altbenliğin temel özellikleri olarak anında ve tam doyum arama, işlevlerinde kargaşa ve oynaklık sergileme, ruhsal ögelerde yer değiştirme ve yoğunlaşma, amaçlarını kolayca değiştirmeyi belirtmiştir. Bekleyememe, anında doyum arama ve yer değiştirme gibi özelliklere ‘Birincil süreç’ adınıvermiştir. Geciktirme, bekleyebilme, süreklilik, nesne ve amacın değişmemesi ‘ikincil sürecin‘ özellikleridir.
Birincil süreç ve haz ilkesi altbilinçte egemenken, ikincil süreç ve gerçeklik ilkesinin egemenliğiönbilincin temel özelliğidir. Altbilinçte zaman kavramı bulunmaz, ögeler değişmez ve zaman aşımina uğramazlar. Ruhsal aygıtın, nedensellik kurallarının işlemediği ve mantıklı düşüncenin bulunmadığı, örgütleme yetileri hiç gelişmemiş, ulaşılmaz ve karanlık bir bölümüdür. Olgular zamana bağlı olarak değişmez. Altbilincin temel ögeleri zaman aşımına uğramaz, zamana karşın aynı kalırlar. İstem ve uyaranlar bu değismezlikleri ile ölümsüz izlenimi verirler. ,Tüm bu niteliklere ilkellik ve çocuksu oluş eşlik eder. Altbenliğin tümü, benlik ve üstbenliğin ise ancak küçük bir bölümü bilinçdışıdır.
Kaynak:Nevrozlar -1, Doç.Dr.Celal ODAĞ