BAĞIMLİLİK Ve İRADE


"Asma dile gelmiş ben asmayım babam bağcı meyve vermeyen dalimı keser meyve verecek dallarimi budar ve kendimi temizlerim"...Çorum Arkeoloji müzesinde bir mabedin üzerinde asma yaprakları ve üzüm salkımlarının arasında taşa naksedilen bu süslü yazıyı hayranlıkla okumuştum . İnancı temsil eden bu mabedin kapısındaki asırlar öncesinden gelen bu mesaj insanın da kişilik yapısında benliğini işlevsizlestiren, ruhsal tadını bozan, kendine ve başkalarına da bir hayrı olmayan özelliklerin budanmasi gerektigini anlatıyor sanki bizlere Bağcıyı meyvesiz dallarinı budadiğı için dövmek ,üzümlerinin tadını alamamak anlamına geliyorsa kişilik öruntülerimizde tüm acılara ,amalara rağmen potansiyelimizi gerçekleştirmek için eylem ve iradeyi gösterebilmeliyiz.
Eski kurumuş dallara elveda yeni meyvelere hoşgeldin demek değişim için karar almak ayık olmayı irade göstermeyi gerektiren sancılı bir süreç. Bir seçim yapmak aynı zamada risk alma özgürlüğü de demek.Jules Payot "İradeTerbiyesi " kitabında özgürlüğü hayatın gerçekleriyle uyum içinde olmakla tanımlar. Kişiliğin eksiksiz ve benlikle uyumlu bir şekilde gelişimi insanın kendini ve çevresini tanıması ve içsel gücünü keşfetmesini gerektirir.
Seçim iradesi ailede çocugun özgürlük ve sınırlarını öğrenmeye başladığı özerklik evresinde kendi gerçekliginden şüphe ya da gücünü ilan ettiği dönemlerde deneyimlenir. Özerklik insanın bebeklikten erken çocukluk çağına geçtiği irade gücünün farkına vardığı sancılı bir dönemdir. Tutabilecegini bildiği şeyi koyvermek , ya da bırakmak ihtiyaçken tutmayı seçmek bir çeşit inatçılıkla benliğin gücünü ve sınırları farketmek.Tümden güçlü hissettiği kakasını ,çişini tutması bırakması gibi zorunlu ihtiyaçlarinda kendi irade ve kontrolünü sağlayabiliyor olması bir yandan kendisiyle artık biliş düzeyinde de anlaşma yapılabileceğine işarettir. Düştüğünde annesinin gözüne bakarak tepki veren çocuk annenin güvenli bir üs olup olmadığını kontrol eder. Çocuk düştükten hemen sonra vereceği tepkisini annesinin gözlerine bakarak karar verir.Düşmek iyi mi kötü mü? Attığım adımlar karaladiğım duvarlar irade gosterdigim her şey dış dünyamda neye neden oluyor? Bu dönemde bu sorgulamalar karşısında anne ya da bakım verenlerin cezalandırıcı, kontrolcü ,titizlikle ilgili verdikleri onncf anlamsız gelen tepkiler çocukta inatçılığa neden olur. Çocuk bir yandan kendi eylemlerinin sorumluluğunu almaya çalışırken bir yıl önce annesinin karnından beslendiği kordonun yokluğuna alışmaya da çabalar. Bu ayrışmanın sancısı ile bireyselleşmenin verdiği özgürlük çatışması çocuğun eylemlerinin sonucunu değerlendirebilmesiyle gerçekleşir . Bağımsız hareket etmeye başladikça çocuk kendisine sonsuz cenneti vaadeden, açlığını gideren bakım veren annenin duygu sistemiyle bu cennetin gerçek olmadığını optimal düzeyde kavramaya başlar. Aşırı koruyucu ve ihmalkâr davranışlara maruz kalan kaygı yüklenmiş güven,sevgi,denetim, özerklik vicdan ve korku frekans ayarları bozulmuş çocuklar ileride dürtü ve davranışlarını kontrol etmekte zorlanırlar. Çocukta tepkiselliğe neden olan ısrarla yapılan bu davranışların ileride utangaç ve şüpheci dış denetimli özerklik duygusunun farkında olarak kendi özdenetimini sağlamasına izin verilirse ilerleyen yaşlarda da kendine aldığı kararlara güvenen, özgür iradeye değer veren ve adil davranan, inatlasmak yerine uyumlu bir kişilik yapısı kazanır.
Büyümeyi istemek veya reddetmek gelişmek ya da durmak, şikayetlenmek ya da harekete geçmek, kaçınmak ya da cesaret göstermek, aşiri fedakarlık veya zorbalık ve inatçılık duygusal olarak ne kadar istikrarlı olduğumuza bağlantılı. İrade gösterme hakkımızın alındığı aşırı fedakarlık aşırı korumaciliğa maruz kaldigimiz ortamda gelişemeyiz. Seçim yapmak bir alışkanlığa veda etmek yeni bir şeyi deneyimlemek biraz canimizı yaksa ve kaygilandırsa da büyütür bizi. Zararınin olduğunu bildiği şeye insan kendi rızasıyla girişiyorsa bedelini ödeyeceğini de bilir. Bilinç ancak eyleme geçilirse kazanılır.
Son söz olarak aşırı fedakarlık diğerinin irade özgürlüğünü kısıtlama bağımlılığıdır. Sorumsuzca meyve veren dallarınızın kesilmemesi için bağinizı yani ruhsal dünyanızı sınır ve sorumluluklarınız la korumalisiniz. Duygusal istikrarla daha da büyümek ve kurumaya yüz tutan dallarınızdan temizlenmek için bağlanmaya engel olan önyargılari bırakmayı denyebilirsiniz.@ sufipsikoterapist
Aile ve Çift Terapisti
Gelişimsel Psikoloji Uzmanı Vildan Ayyüzlü