Aort kapak hastalıkları

Aort kapak hastalıkları

Aort kapağı, kalbin sol karıncığı ile ana atar damar olan aortu birbirinden ayırır. Normalde 3 küçük yaprakçıktan oluşur ve üstten bakıldığında mercedes amblemini çağrıştırır. Bazen doğuştan tek, iki veya dört yaprakçıkdan da oluşabilir. Bu durumda kapakçıklar vaktinden evvel dejenere olacağından genç yaşlarda kapak ameliyatları gerekli olabilir. Fonksiyonunu kısaca özetleyecek olursak kalbin kasılması sırasında açılarak kanın aortaya geçmesine izin verir. Kalbin gevşemesi sırasında ise kapanarak aorttaki kanın tekrar sol karıncığa geri dönüşüne engel olur. Böylece kalbe gelen kan tamamen aortaya pompalanmış ve kalp yeni gelen kan ile dolmak için hazırlanmış olur.

En sık rastlanılan aort kapak patolojileri şöyledir:

1) Dejeneratif aort kapak hastalıkları

2) Doğumsal aort kapak anomalileri

3) Romatizmal aort kapak hastalıkları

4) Enfeksiyona bağlı aort kapak harabiyetleri

Yukarıdaki nedenlere bağlı olarak aort kapağında bazen darlık, bazen yetersizlik (kaçak), bazen de her ikisi birden oluşur. Bunları ayrı ayrı inceleyelim.

AORT DARLIĞI

En sık nedeni ilerleyen yaşa bağlı olarak gelişen kalsifikasyon yani kireçlenmedir. Ancak nadiren de olsa doğumsal kapakçık eksikliklerine (üç yerine iki veya tek yaprakçık olması gibi) veya romatizmal hastalıklara bağlı olarak genç ve orta yaşlarda da görülebilir. En sık görülen belirtileri çabuk yorulma, çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve bayılmadır. Muayene sırasında kalpte duyulacak üfürüm doktoru aort darlığı hakkında şüphelendirir. Kesin tanı ekokardiyografi ile konur. İlaçla tedavisi mümkün değildir. Ciddi aort darlığı olan ve yukarıda belirttiğim şikayetleri ortaya çıkan hastalarda bir an evvel kapağa müdahale edilmez ise ani ölüm riski oldukça yüksektir.

Son yıllara kadar tek tedavi seçeneği açık kalp cerrahisi ile aort kapağının değiştirilmesi idi. Ancak gelişen kateter teknolojisi sayesinde artık anjiografik yöntemle de aort kapağı değiştirilebilmektedir. Açık ameliyat ile iki türlü kapak takılabilmektedir. Birincisi metalik kapaktır. Bu tür kapaklar çok uzun ömürlüdür. Ancak sürekli ciddi kan sulandırıcı ilaç kullanımını gerektirmektedir. Keza eğer kan yeterince sulandırılmazsa bu kapaklar üzerinde kolayca pıhtı oluşur ve bu da kapakların tıkanmasına yada pıhtının kopup beyin damarlarını tıkaması ile felce neden olabilir. Diğer protez kapak çeşidi biyolojik kapaklardır. Bunlar genellikle sığırların kalp zarlarından elde edilir. Kadavradan alınan kapakçıklar da bu amaçla kullanılabilir. Ancak ülkemizde organ vericisi bulmakta zorlanılması nedeniyle sık olarak uygulanamamaktadır. Bu kapakların avantajı kan sulandırıcı ilaç gerektirmemeleridir. Böylece hasta kan sulandırıcı ilaçlara bağlı kanama riskinden korunmuş olur. Ancak dezavantajları metalik kapaklara göre ömürlerinin kısa olmasıdır. Dolayısı ile genç insanlarda tercih edilmezler ki kişi ilerleyen yaşlarında hastalar ikinci bir kapak ameliyatına ihtiyaç duymasınlar.

Son yıllarda uygulanmaya başlanan TAVI (transkateter aort valve implantasyonu) yada diğer bir değişle kapalı aort kapak değişimi Türkiye’de ilk kez çalışmakta olduğum Amerikan Hastanesi’nde bizim ekibimiz tarafından gerçekleştirildi. Şu anda sadece açık ameliyatı çok riskli görünen bazı seçilmiş hasta gurubunda yapılsa da yakın gelecekte açık cerrahiye gerçek bir alternatif olacağı düşünülmektedir. Bu yöntem kasık damarından lokal anestezi veya kalbin apeks kısmından genel anestezi ile uygulanmaktadır. İşlem, koroner anjiografilerde yıllardır başarı ile uyguladığımız kateter yöntemlerine benzer şekilde yapılmaktadır. Ancak kullanılan malzemelerin büyüklükleri ve bazı özellikleri doğal olarak farklılık göstermektedir. Tabii ki bir kısım limitasyonları da mevcuttur. Örneğin aort veya kasık damarı ileri derecede kalsifik ve dar olan hastalarda bu yöntem kasıktan yapılamamaktadır. Bütün işlemler anestezist, kalp cerrahı, kardiyolog ve konuda uzmanlaşmış hemşirelerin yer aldığı bir ekip tarafından yapılmaktadır.

AORT YETERSİZLİĞİ

Yaşlılığa bağlı dejenerasyon, romatizmal kapak hastalıkları ve doğumsal kapakçık eksiklikleri aort yetersizliğine herhangi bir yaşta neden olabilir. Aort yetersizliği, darlığına göre daha iyi seyirlidir. Kapakta ciddi yetersizlik olsa bile yıllarca şikayet yaratmayabilir. Dolayısı ile bazı hastalar ameliyatsız şekilde normal yaşantılarını yıllarca sürdürebilirler. Hatta kimi zaman ameliyata hiç ihtiyaç olmayabilir. Ancak hastada nefes darlığı, çarpıntı, çabuk yorulma gibi şikayetler var ve ekokardiyografide kalp boyutları limitlerin çok üzerine çıkmış ise cerrahi kapak değişimi kaçınılmazdır. Darlığın tersine yetersizlik tedavisinde kapalı kapak değişiminin yeri yoktur. Tek seçenek açık kalp cerrahisi ile biyolojik veya metalik kapak takılmasıdır. Bu hastalığın da aynı darlıkta olduğu gibi ilaçla tedavisi mümkün değildir. Ancak şikayetleri azaltmaya ve efor kapasitesini arttırmaya yönelik bazı ilaçlar kullanılabilir.

Yukarıda aort yetersizliklerinin sıklıkla selim seyirli olduğundan bahsetmiştik. Ancak bazı durumlarda aort yetersizliği ani olarak ortaya çıkabilir ve bu durum son derece ölümcüldür. Genellikle nedeni göğüs travmaları, şiddetli kapak enfeksiyonları veya aort damarının yırtılmasıdır. Tedavisi acil cerrahidir. Ancak buna rağmen akut ciddi aort yetersizliğinde ölüm riski son derece yüksektir.

Nedeni ne olursa olsun (ister romatizmal isterse dejeneratif) ne aort darlığında ne de aort yetersizliğinde hastalığın cerrahiye gidişini yavaşlatacak bir ilaç bulunmamaktadır. Statin ismi verilen kolesterol ilaçlarının aort darlığının ilerleyişini yavaşlattığına dair yayınlar bulunsa da bu konuda henüz bir kesinlik yoktur. Romatizmal kökenli olanlarda penisilin profilaksisi hayatidir. Ancak bu şekilde sadece komplikasyonların önüne geçilebilir. Hafif veya orta derecedeki aort kapak hastalarının takibinde yapılacak olan sadece risk modifikasyonu (ilaçlı ve ilaçsız) ve ekokardiyografi takibidir. Şiddetli aort kapak hastalığı olanlarda ise cerrahi zamanlama (timing) çok önemlidir. Keza vaktinden önce yapılacak veya geç kalınmış cerrahi müdaheleler hastalığın kendisinden daha ölümcül olabilir.  

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Doç. Dr. Tolga Özyiğit

Etiketler
Aort darlığı
Doç. Dr. Tolga Özyiğit
Doç. Dr. Tolga Özyiğit
İstanbul - Kardiyoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube