Yaşı kaç olursa olsun anne babaların çocuklarına gizliden yakarışı; Anla beni!
Ben anlatamasam da sen anla, nasıl anlatacağımı bilmesem de anla, yanlış bile anlatsam sen doğrusunu anla. Kaşımı kaldırışımdan, iç çekişimden, gülüşümden, dudak büzüşümden, susuşumdan anla. Ama sakın yanlış anlama.
Çocuklarımızla olan ilişkimizde genel olarak böyle bir ilişki içindeyiz. Çoğu zaman farkında olmadığımız bu durum çatışmaya, öfkeye, can sıkıntısına ve kaygıya neden olan geç kalınmış ve yanlış yerden başlayan bir iletişim şeklini doğuruyor. Geç kalınmış diyorum çünkü ancak anlaşılmadığımızı hissettiğimiz zaman iletişime geçiyoruz. Yanlış yer diyorum çünkü başlanması gereken yer aslında kendimizle olan iletişim. Kendi içimizde neler olduğunun, aslında ihtiyacımızın ne olduğunun ve bunu kimin karşılamasını beklediğimizin farkında olursak, tepkimiz ve çocuğumuza karşı kullandığımız cümlelerimiz öfke ve çatışmaya kapı aralayan değil, bu gibi olumsuz durumlara kapıyı kapatacak şekilde değişecek.
Uyumamak için direnen üç yaşındaki çocuğumuza öfkelenmemizin asıl sebebinin, yorucu bir iş gününün ardından dinlenmeye olan ihtiyacımızı anlamadığı için olduğunu,
Yemek yememek için ağlayan beş yaşındaki çocuğumuzla inatlaşmamızın sebebinin, iyi ve yeterli bir anne olamayacağım şeklindeki kaygınızı anlamadığı için olduğunu,
Ders çalışmak yerine bilgisayar ve ya telefonla vakit geçiren on iki yaşındaki çocuğumuza gösterdiğimiz tepkinin asıl sebebinin, geleceği için yeterli imkanlara sahip olmadığınızı anlamadığı için olduğunu,
Bize karşı gelen on sekiz yaşındaki çocuğumuzla anlaşamamamızın nedenin aslında ihtiyaç duyduğumuz saygıyı göremediğimiz için olduğunu fark edersek acaba bizde ve iletişimimizde nasıl bir değişiklik olur ve bu değişim çocuğumuzun davranışlarına nasıl etki eder?
İstiyoruz ki çocuklarımız daha bizim bile bilmediğimiz, kendimize bile söylemediğimiz tüm bu ihtiyaç ve endişelerimizi anlayıversinler. Sorun çıkarmasınlar, ona göre davransınlar, dediğimizi yapsınlar, kendi iyilikleri için olduğunu bilip kabul etsinler.
Gözden kaçırılan nokta ise, çocuğumuzun da ihtiyaçlarının olduğu. Onun da koşulsuz sevgiye, onaylanmaya, olduğu gibi kabul edilmeye ihtiyacı var. Onun da anlaşılmaya ihtiyacı var. Duyguları anlaşılmadan büyüyen çocuklar anne baba olduklarında tıpkı bizim gibi çocuklarından anlayış bekleyen ebeveynler olacaklar.
Sanıyorum hepimizin içinde anlaşılmamış bir çocuk var.
Çocuklarımızdan anlayış bekleyerek bu ihtiyacımızı karşılamaya çalışıyor olabilir miyiz?