Birçok aile, çocuklarına fiziksel güvenlik, eğitim ya da maddi imkanlar sağladığında iyi bir ebeveynlik yaptığını düşünür. Oysa duygusal ihtiyaçların karşılanmadığı bir evde büyüyen çocuklar, içsel bir yalnızlıkla yaşlanır. Duygusal ihmal; ne bağırmaktır, ne fiziksel şiddet… En çok da “hiçbir şey olmamış gibi davranmaktır.” Bu yazıda, aile içinde görünmeyen ama en derin izleri bırakan duygusal ihmali konuşacağız.
Duygusal İhmal Nedir?
Duygusal ihmal, çocuğun ya da eşin temel duygusal ihtiyaçlarının görmezden gelinmesi, yeterince ilgi, şefkat, empati ya da onay alamaması durumudur. Bir anne ya da baba, çocuğuna hiç bağırmamış olabilir ama onun korkularına, üzüntüsüne ya da sevinçlerine duyarsız kalmışsa, orada ciddi bir ihmal vardır. Aynı durum çiftler arasında da geçerlidir. “Senin ne hissettiğin önemli değil” mesajı açıkça verilmemiştir belki ama davranışlarla defalarca hissettirilmiştir.
Günümüz Ailelerinde Duygusal İhmal Neden Artıyor?
Modern yaşamın hızı, ebeveynlerin ve partnerlerin duygusal varlık göstermek yerine işlevsellik odaklı ilişki kurmalarına neden oluyor. Yemek hazır mı? Fatura yatırıldı mı? Çocuk okuldan alındı mı? Liste uzar gider. Fakat bu sırada asıl sorular sessizlikte boğuluyor: Bugün nasılsın? Yoruldun mu? İçin mi daraldı? Seni ne mutlu ederdi?
Çocuklar ekranlara, eşler sessizliğe sığınıyor. Çünkü kimse gerçekten duyulmadığını hissettiği bir evde bağırmak istemiyor artık. İlişkilerdeki duygusal ihmal, çatışmadan daha çok boşluk yaratıyor. Ve o boşluk zamanla duvar oluyor.
Duygusal İhmalin Belirtileri
• Sürekli onay arama ihtiyacı
• Değersizlik hissi
• Anlamlandıramadığı öfke ya da hüzün patlamaları
• Bağ kurmada zorlanma
• Yakın ilişkilerden kaçınma veya yapışma eğilimi
• Yetişkinlikte “kimse beni anlamıyor” düşüncesi
Bu belirtiler, çocuklukta duygusal ihmal yaşamış bireylerde sıklıkla görülür. Aynı şekilde, evlilikte yıllardır “duyulmayan” eşler de bu duygularla boğuşabilir.
İhmalin Kuşaklar Arası Devri
Duygusal ihmal çoğu zaman öğrenilmiş bir davranıştır. “Benim annem babam da bana sarılmazdı ama büyüdüm işte” diyen ebeveynler, aslında kendi çocukluk yaralarını normalleştirmiş olur. Oysa iyileşmemiş travmalar, bir sonraki kuşağa aktarılır. Sarılmayı bilmeyen bir baba, sevgisini sadece başarıyla ölçen bir anne, suskun bir eş… Hepsi farkında olmadan ihmal ettikleri sevgiyi devretmeye devam eder.
Peki, Ne Yapabiliriz?
1. Fark etmekle başlayın. Aile içinde nelerin duygusal boşluk yarattığını anlamadan değişim gelmez.
2. Duyguları konuşun. “Bugün nasılsın?” basit bir soru gibi görünse de yılların sessizliğini çözebilir.
3. Sınırlar koyun ama duvar örmeyin. Bireyselliğe saygı duyarken duygusal yakınlıktan vazgeçmeyin.
4. Çocuklarınızı sadece davranışlarıyla değil, duygularıyla da görün.
5. Gerekirse destek alın. Terapi, duyulmamış çocukluğunuzla ilk kez göz göze gelmenin anahtarı olabilir.
Aile içinde duygusal ihmal, gürültüsüz bir yıkımdır. Ses çıkarmaz, kavga etmez, kırmaz… Ama zamanla bağları çözer, sevgiyi silikleştirir ve herkesin içinde bir eksiklik hissi bırakır. İyi bir anne baba ya da eş olmak, sadece sorumlulukları yerine getirmekle değil, duygusal olarak da orada olmakla mümkündür.
Çünkü insanlar en çok; duyulmadıkları yerlerde susar, görülmedikleri ilişkilerde kaybolurla