Aile hekimliği

Aile hekimliği

Tıp Bilimi nin gelişimine bazı dönemlerde bilimsel ve teknolojik, bazı dönemlerde ise sosyal etkiler yön vermiştir. Tedavi edici hekimliğin gelişim aşamalarında halk hekimliğinin ardından bilimsel hekimliğin doğduğu, teknolojide meydana gelen gelişmeler sayesinde de yeni uzmanlık alanlarının ortaya çıktığı görülmektedir. Çok kısa bir sürede birçok uzmanlık dalının ortaya çıkması ve hastaya bütün olarak yaklaşım yerine her hekimin sadece kendi dalı ile ilgili sağlık hizmeti yaklaşımı, hastayı bütün olarak ele alacak ve sağlık hizmetlerinin ilk basamağını oluşturacak olan Aile Hekimliği gerekliliğini gündeme getirmiştir.

Aile hekimliğine gereksinim ilk kez Francis Peabody tarafından 1923 yılında gündeme getirilmiştir. Daha sonra Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde yapılan toplantılarda Aile Hekimliği'nin önemi üzerinde durulmuş ve gerekliliği konusunda birçok bildiri yayınlanmıştır.

Alma Ata Konferansı (1978)'nın çok önemli sonuçlarından birisi de dünya ülkelerine çağdaş tıp anlayışının bir sonucu olarak ''2000 Yılında Herkese Sağlık'' başlığı altında toplanan bir kısım hedefler ve stratejiler gösterilmiş olmasıdır. Özellikle birinci basamak sağlık hizmet sunumunun kendine özgü bilgi ve koşullar içerdiği, bu hizmetin uzmanlaşmış hekimlerce verilmesi gerektiğinin vurgulanmasıyla tüm dünyada bu konuda çalışmalar başlatılmış ve ülkeler sağlık sistemlerini ve sağlık politikalarını bu görüş doğrultusunda yeniden gözden geçirmişlerdir.

Avrupa Konseyi 1986 yılında Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerin birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumunda görev alacak hekimlerin tıp fakültesi mezuniyeti sonrası en az 2 yıl Aile Hekimliği eğitimi almış olması gerektiğini karara bağlamış ve bu uygulamaya başlanması için 1 Ocak 1995 tarihini hedef olarak belirlemiştir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Aile Hekimleri Birliği (WONCA), 1978 Alma Ata Konferansı'nda ilan edilen ''2000 Yılında Herkese Sağlık'' hedefi doğrultusunda, 1994 yılında Ontario-Kanada'da ''Tıp Eğitimi ve Uygulamalarını İnsanların Gereksinimlerini Daha İyi Karşılar Hale Getirmek: Aile Hekiminin Katkısı'' konulu ortak bir konferans düzenlemişlerdir. Her iki birliğin temsilcilerinin ortak imzaları ile yayınlanan konferans dokümanının özet bölümünde şu ifade yer almaktadır.

''İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak için, sağlık sisteminde, tıp mesleğinde, tıp fakültelerinde ve diğer eğitim kuruluşlarında köklü değişiklikler yapılmalıdır. Genel Pratisyen ya da Aile Hekimi; sağlık hizmet sistemlerinde kaliteye, sosyal adalete, etkinlik ve düşük maliyete ulaşılmasında merkezi role sahip olmalıdır. Bu sorumluluğu yerine getirebilmek için Aile Hekimi; hasta bakımında yetkin olmalı, bireysel ve toplumsal sağlık hizmetini bir bütün halinde ele almalıdır. Bu amaç doğrultusunda Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Aile Hekimleri Birliği tarihi bir işbirliği gerçekleştirmektedir.
Aile Hekimliği'nin gelişim sürecinde her uzmanlık dalında olduğu gibi bu uzmanlık dalının da bazı özelliklere sahip olması gerekliliği birçok defa gündeme getirilmiştir. Bu özellikler, aile hekimliğinin bir disiplin olarak tanımlanmasını sağlayan temel unsurlardır.''

Bu özelliklerin en başta geleni Aile Hekimi nin sağlık hizmetlerinde ilk temas noktası olmasıdır. Yaş, cinsiyet veya herhangi bir özelliğe bakmaksızın bireyin tüm sağlık sorunları ile ilgilenir. Aynı zamanda coğrafi, ekonomik ve kültürel anlamda kolay ulaşılabilir sağlık hizmeti Aile Hekimi tarafından verilebilir. Belli bir bölgede koruyucu, tedavi edici ve tedaviyi yönlendiren bir hekim olmalıdır. Çözümü bulunamayan sağlık sorunlarında bir üst basamağa hasta sevkinin sağlanması ve uygulanacak tedavinin takibi Aile Hekimi'nin sorumluluğundadır. Aile Hekimi hastasının yararına birinci ve ikinci basamak sağlık hizmetlerinin bütünleştirilmesinde önemli rol oynar. Bu hizmet hastanın yaşamı boyunca verilir. Pek çok ülkede aile hekimi bireylerin doğumundan başlayarak bu görevi üstlenir. Bu şekilde bireyin sadece o anki sağlık sorunları ile değil yaşamın her dönemindeki sağlık sorunları, sosyal, fiziksel, psikolojik ve hatta ekonomik sorunları ile ilgilenir. Sorunların çözümü için hastalık değil hastanın bütünü ve yaşadığı koşullar göz önüne alınır. Sorunlar sadece bireysel değil, aile ve toplum göz önüne alınarak çözümlenmeye çalışılır. Bu şekilde bireyin farklı yakınmaları ve hastalıkları ile ilgilenilebilir. Aynı zamanda Aile Hekimi diğer uzmanlık dalları ve diğer sağlık personeli ile işbirliği içinde çalışarak ekip hizmeti sunar. Gerektiğinde sosyal hizmet, eğitim hizmeti ve iş hizmeti verenlerle de işbirliği yapabilir.

Aile Hekimliği'nde temel sorumluluklardan en önemlisi kişisel bilgilerin gizliliğinin korunmasıdır. Aile Hekimi ve sorumluluğunu aldığı kişiler arasında yaşama yayılan, sürekli ve yakın bir ilişki vardır. Kişisel sağlık problemleri ve tüm sağlık hizmetlerinin kişiye ulaştırılması, kendi sağlığı için verilecek kararlarda daha fazla söz ve sorumluluk sahibi olabilmesi için bireylerin bilgilendirilmesini gözetir. Aynı zamanda bireylere sunulan bakımı koordine eder. Birinci basamakta diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte çalışır. Diğer uzmanların sunduğu hizmetlerle teması yönetir ve gerektiğinde hasta adına savunuculuk üstlenerek bunu sağlar.

Aile Hekimi'nin ilk temas noktası olması ve sağlık hizmetlerinde takip ve sürekliliği sağlayan konumda bulunması sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırmak yanında önemli derecede ekonomik fayda sağlayacaktır. Reçetelerin yazımı, sevk işlemleri ve laboratuar-röntgen gibi tetkiklerin doğru zamanda ve etkin kullanımını hastanın en üst seviyede yararına olacak şekilde koordine eder. Gereksiz ilaç tüketimi, gereksiz sevk işlemleri ve gereksiz yere istenen tetkikler azalacaktır. Tüm sağlık hizmetlerine harcanan ekonomik değerlerde küçük oranlarda meydana gelen azalma bile ülke ekonomisine önemli derecede fayda sağlayacaktır.

Basamaklandırılmış sağlık sistemi içerisinde, sistemin merkezinde bu niteliklere ve sorumluluklara sahip bir hekimin bulunması Dünya Sağlık Örgütü nün 21. yüzyıl hedeflerine ulaşmamızı sağlayacaktır. Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, sağlık eğitimi, birinci basamak tedavi edici hizmetleri, evde bakım ile ikinci ve üçüncü basamak tedavilerin ayaktan ve evde takibi gerçekleştirilebilecektir.

Ülkemizde 1960 dan sonra Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Müsteşarlığı'na atanan Prof. Dr. Nusret Fişek 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası'nı hazırlamıştır. Sosyalleştirme Yasası; basamaklı, hakkaniyetli, yaygın, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin bir arada, tam gün ve hizmetin tek elden yürütülmesi ilkelerine dayanmaktadır. Sonraki yıllarda finansman yetersizlikleri, hızlı kentleşme, kimi çevrelerce yasanın benimsenmemesi ve bağlantılı diğer yasalar ile arasında uyumsuzlukların olması yasanın uygulanabilirliğini etkilemiştir. Ayrıca hekimlerin maddi kazanç, eğitim ve sosyal yönden yeterince desteklenmemesi de hizmet sunumuna olumsuz etki eden diğer bir faktör olmuştur. Birinci basamakta çalışan pratisyen hekimlerin hükümet tabipliğinden devralınan çok sayıda görev ve sorumluluklarının olması, çalışma ortamlarının geliştirilememesi, kariyer olanaklarının olmaması, maaşlarının yetersiz kalması, sürekli tıp eğitiminin yetersizliği gibi sorunları farklı platformlarda, özellikle meslek örgütleri tarafından 1980 lerden sonra vurgulanmaya başlanmıştır.

Aile Hekimliği Uzmanlığı 5 Temmuz 1983 tarihinde Tababet Uzmanlık Tüzüğü'nde yer almıştır. Ülkemizde ilk Aile Hekimliği Anabilim Dalı 1984 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi nde kurulmuştur. Aile hekimliği uzmanlık eğitimi ise; ilk olarak 1985 yılında Ankara, İstanbul ve İzmir de Sağlık Bakanlığı na bağlı eğitim hastanelerinde başlamıştır. Ancak bundan sonra 1990 lara doğru Türk Tabipleri Birliği (TTB) pratisyen hekimlerin sorunlarının çözümünde ayrı bir mesleki eğitimi öngörmüş ve bu anlayış giderek uzmanlık eğitiminin kabulüne dönüşmüştür.

Ankara'da 1990 yılında Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (AHUD) kurulmuş, 1998 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) şeklinde isim değişikliği yapılmıştır. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 16 Temmuz 1993 tarihinde 12547 sayılı karar ile tıp fakültelerinde Aile Hekimliği Ana bilimdalı kurulmasını uygun görmüştür. Bu karar aile hekimliğinin akademik gelişiminde önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. Trakya Üniversitesi'nde 17 Eylül 1993'te Aile Hekimliği Anabilim Dalı kurularak üniversitelerde asistan eğitimi başlamıştır. Aile Hekimliği uzmanları akademik kadrolarda 1994 yılında yer almaya başlamışlardır. Sağlık Bakanlığı 1994 yılında Ankara'da, 1996 yılından itibaren Adana, Bursa ve İzmir'de Aile Hekimliği Uygulama Merkezleri açmış olup, Bursa ve İzmir deki merkezler çalışmalarına devam etmektedir.

Gerekli tüm alt yapının sağlanması ile sağlık hizmetlerinde büyük bir atılım gerçekleşecek, kalitenin artırılması ve ekonomik anlamda önemli kazançlar elde edilecektir.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Gökhan Özdemir

Etiketler
Sağlık hizmetleri
Op. Dr. Gökhan Özdemir
Op. Dr. Gökhan Özdemir
Aydın - Ortopedi ve Travmatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube