Ağrıyı gidermek tanrısal bir sanattır

Ağrıyı gidermek tanrısal bir sanattır

Hipokrat’ın “ Ağrıyı gidermek tanrısal bir sanattır” sözü ağrıya bakışı çok güzel özetliyor aslında. Tıpta bütün uzmanlıkları uygulamak bir yönü ile sanatsal dokunuşlar gerektiriyor. Hekimlikte doğru, tam ve güncel bilginin yanı sıra hastaya yaklaşım ve hastalığı ele alış üslubu nedeni ile sanatsal dokunuşlara da ihtiyaç var.

Algoloji uzmanları sessiz sedasız işlerini yapıyorlar ve hastaların yaşam kalitelerini yükseltiyorlar. Ancak “algoloji” hala toplumda çok tanınmış bir uzmanlık alanı değil. Peki kimdir algoloji uzmanı, neler yapar?

Algoloji (Ağrı tedavisi bölümü) her türlü kronik ağrının yanı sıra, sebebi bulunamayan şiddetli ağrıların tanı ve tedavisi ile uğraşan bir bilim dalıdır. Baş ağrıları, yüz ağrıları - nevraljiler, boyun ağrıları, omuz-kol ağrıları, sırt ağrıları, bel-bacak ağrıları, damar tıkanıklığına bağlı ağrılar, nedeni belirlenemeyen ağrılar ve belki de en önemlisi kanser ağrıları bu bölümde tedavi edilir.

3 aydan fazla süren ve kronik olarak tanımlanan bu ağrılar modern tedavi yöntemleri ile giderilebiliyor. Tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamını alt üst eden bu ağrıların kalıcı çözümünde tam donanımlı merkezler ve deneyimli uzmanlara başvurulması büyük önem taşıyor.

Ağrı kişisel bir deneyimdir ve bireye özgü tedavi yaklaşımları uygulanmalıdır.

Kanser hastalarının ağrı ile yaşamaları artık kader değil

Kanser ağrısı görülme sıklığı özellikle ilerlemiş evrelerde %90’lara kadar ulaşıyor. Kanser hastalarının ağrılarının giderilmesi hastanın yaşam kalitesi ve kanser tedavisine uyumunu önemli oranda arttırıyor.

Kanser ağrısı gerçekten önemsenmelidir. Kanser hastasının, kanser olduğu andan itibaren ağrı ile karşılaşabileceğini bilmelidir sadece hasta değil onkoloji doktorları, radyoterapi uzmanları, cerrahlar gibi yani kanserle uğraşan her branştan doktorun, hastanın kanser olduğu andan itibaren ağrısı olabileceğini bilerek bu konuda çözüm arayışı içinde olmalıdırlar.

Ağrı tedavisinde % 70 bizim için büyük başarıdır, %50’nin üzerinde başarı sağladığımız zaman kendimizi başarılı kabul ediyoruz, %50 hastanın ağrısının yarı yarıya azalması demektir. Ağrı tedavisinde hiçbir zaman %100 başarı söz konusu değildir. Kişiden kişiye ağrı eşikleri değişir, ağrıyı algılama değişir. Bu nedenle ağrı tedavisinde “kişiselleştirilmiş tedavi” ye doğru geçiş yaşanıyor.

Ancak tüm bu gelişmelere rağmen ülkemizde ağrı tedavisinin hala yetersiz olduğunu söyleyebiliriz, ilaçlar yeterince bulunmuyor. Morfini üretip en az tüketen ve morfin bulunamayan bir ülkeyiz. Morfini, çok ucuz olduğu için ilaç firmaları üretmiyor. Diğer firmalar da pahalı malzemeler getiriyor buna da Sağlık Bakanlığı çok fazla müsaade etmek istemiyor.

İnsanlar kanser olabilir ama ağrı çekerek kimse yaşamaz yaşamamalı… Bir insanın ağrı çekerek yaşamasına müsaade etmek, insanlık suçu kabul ediliyor. Avrupa Ağrı Cemiyeti’nin bu konuda yayınladığı bir deklarasyon var.      

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Avni Babacan

Prof. Dr. Avni Babacan, 11.10.1955 tarihinde Yozgat'ın Çekerek ilçesinde dünyaya gelmiştir. İlkokul öğrenimini 1962-1967 yılları arasında Kayseri Pınarbaşı Melikgazi İlkokulu'nda; ortaokul öğrenimini 1968-1970 yılları arasında Kayseri Pınarbaşı Ortaokulu'nda; lise öğrenimini ise 1971-1973 yılları arasında İstanbul Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamlamıştır. Prof. Dr. Babacan, tıp eğitimine 1974 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde başlamış ve 1979 yılında mezun olmuştur. Uzmanlık eğitimine ise 1984 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı'nda başlamış ve 1988 yılında tamamlayarak uzman unvanını almıştır. 1994-1995 yıllarında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon ABD'da yardımcı doçent unvanıyla, 1995-2002 yılları arasında yine aynı fakülte ve anabilim dalınd ...

Etiketler
Kanserde ağrı
Prof. Dr. Avni Babacan
Prof. Dr. Avni Babacan
Ankara - Anestezi ve Reanimasyon
Facebook Twitter Instagram Youtube