Nöralterapi kişiye özel, bütüncül, bilimsel, doğal, yan etkisiz bir tedavi yaklaşımıdır. Nöral Terapi bir enjeksiyon (iğne) tedavisidir. Nöralterapi, otonom diğer bir adıyla vejetatif sinir sistemine etki ederek vücudun iç dengesine kavuşmasını sağlayan lokal (bölgesel) bir enjeksiyon yöntemidir. Aynı zamanda vücudun tamir sistemlerini de harekete geçirerek bedenin kendi kendisini tedavi etmesine izin verir. Bu nedenle de etkileri kalıcıdır. Cilde, organlara, vücuttaki özel noktalara, tüm yara ve ameliyat izlerine hastanın durumuna göre uygulama yapılmaktadır. Uygulamalarda genellikle ince küçük insülin iğne uçları kullanılmaktadır. Amaç iğne yapmak değil, nöral sistemde bioelektriksel bir etki yaratmaktır. İğnenin yapılacağı bölgeler hastaya ve şikayetine bağlı olarak değişebilmektedir. Uygulama sırasında yapılan enjeksiyonlar direk sinirler içine değil, sinirlerin en yoğun bulunduğu cilt altı bölgelerine yapılmaktadır. Bu nedenle yan etkisi yok denecek kadar azdır.
Nöralterapide uygulanan iğnenin içeriğinde acıbademden üretilen madde serum fizyolojikle belli bir oranda karıştırılarak uygulanır. Bu oran binde kırk gibi ufak dozlardadır. Bu madde sinir hücrelerini doğru şekilde uyararak sinir hücrelerini tedavi etmektedir. Burada amaç aşırı uyarılmış sinir sistemini normale döndürebilmektir.
Tedavide akupunktur noktaları, vücuttaki önemli geçiş noktaları da ele alındığı için akupunkturdan daha etkili bir yöntemdir.
Nöralterapi tedavisi hastayı bütünsel olarak ele almaktadır. Hastanın geçmişte yaşadığı stresler, psikolojik travmalar, günlük yaşamda maruz kalınan elektromanyetik alan (trafo, akıllı telefonlar, otoban, trafik, tren rayları vb.) oluşturduğu etkilerle vücudun zayıf noktalarından ağrı gibi yanıtlar oluşturmaktadır. Örneğin migren, fibromiyalji, depresyon, huzursuz bacak sendromu, geçmeyen kronik bel-boyun-sırt ağrıları, vertigo gibi kronik geçmeyen rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Hastalar doktor doktor gezmekte, bir çanta ilaç almakta ancak derdine derman bulamamaktadır. İşte nöralterapi en basit ağrıdan geçmeyen kronikleşmiş şiddetli ağrılara varana kadar tedavi imkanı sunan bir tedavidir.
Geçirilmiş cerrahi operasyonlar kesi bölgesinde dolayısıyla tüm vücutta dolaşım bozuklukları yaparak hastalarda geçmeyen ağrılar oluşturmaktadır. Sık gördüğümüz sezeryan omurga ağrıları, bel, kalça ağrıları; burun operasyonları baş boyun ağrılarına neden olmaktadır. Çoğu fıtık hastasının, diz hastasının yapılan ameliyatlara rağmen ağrılarının geçmemesi bu gibi nedenlere bağlı asıl hastalık nedeninin başka olmasından dolayıdır. Tekrar tekrar ameliyat olmakta ancak ağrıları geçmemektedir. Çoğu hastamda üç-dört kez ameliyat olmasına rağmen ağrılarının geçmesi bir yana ağrılarının arttığını gözlemlemekteyim. Bir kez bile fizik tedavi denmeden ameliyat masasına yatırılan çok bel –boyun fıtığı, diz sorunları olan hasta gördüm. Fizik tedavi, nöralterapi, ozonterapi gibi bir çok alternatif yöntem bu tip durumlarda kalıcı şifalar ortaya koymaktadır. Halkımızı bilinçlendirmek en önce bizim gibi alanında uzman doktorlara düşmektedir. Kaldı ki toplumda cerrahi operasyon gerektirecek ağrılı hasta popülasyonunda yüzde 5 gibi bir rakamdır. Halkımız nu konuda bilinçlenmelidir.
Nöralterapi ile bağ dokuda biriken ilaç metabolitleri salınır ve bu sayede toksik maddelerin atılımı artırılmış olur. Kronik ilaç kullanımı olan hastalarda kullanılan ilaç dozu azalmaya başlar. Ayrıca bağ dokuda biriken civa gibi toksik maddelerin de atılımı artar.
Nöralterapi ekolünde barsak ve dişlerdeki yoğun sinir sonlanmalarından dolayı önemi büyüktür. Barsak sızdırmazlık sendromu hastalarda şişkinlik, barsak problemleri ile seyreden bir durumdur. Günlük hayatta yediğimiz yiyeceklerde bulunan toksik maddeler zamanla barsak duvarında kalıcı hasarlar oluşturur. Barsak bariyerini oluşturan yararlı bakteriler zamanla sayıları azalır ve yok olur. Her hastada bu sorgulanmalı ve tedaviye alınmalıdır.
Hastalıklarımızın ve geçmeyen ağrılarımızın temelinde otonom sinir sisteminde oluşan bio-elektriksel hasarlar yer almaktadır. Yaşamımız boyunca geçirdiğimiz mikrobik hastalıklar, ameliyatlar, kazalar, fiziksel ve psikolojik travmalar bio-elektriksel sorunlu alanlara sebep olabilmektedir. Nöralterapi bir enjeksiyon tedavisi olarak algılanabilir ama amaç iğne yapmak değildir. Amaç bu bio-elektriksel hasarları tedavi etmektir.
Nöral terapi hemen hemen her hastalıkta kullanılabilen bir tedavi metodudur.
Özellikle klasik tıbbın yetersiz kaldığı uzun süreli, geçmeyen ağrılarda çok etkindir. Hormonal bozukluklarda, sistemik bazı hastalıklarda da etkili olur. Genel sağlık için koruyucu etkisi de çok yüksektir.
NÖRALTERAPİNİN KULLANILDIĞI HASTALIKLAR
Boyun, sırt ve bel ağrıları gibi kas kökenli ağrıların tedavisinde
Bel ve boyun fıtıklarında ağrıların giderilmesinde
Eklem hastalıkları (menisküs yırtılması, eklem içindeki sıvının azalması, sporcu yaralanmaları)
Sinir basısına bağlı oluşan ağrıların tedavisi
Romatizmal hastalıkları tedavisi
Fibromyalji (yaygın kas ağrıları), devamlı yorgunluk hissi ve halsizlik tedavisi
Migren ve gerilim tipi baş ağrıları,
Trigeminal nevralji,
Fasial paralizi (yüz felci, erken teşhis, 3-6 ay içinde),
Periferal nöropati,
Omuz artrozları,
Tenisçi dirseği ,
Osteoartrit,
Siyatalji,
Depresyon , stres
Vücudun toksinlerden arındırılması
Anti-aging (yaşlanmanın önlenmesi)
Nöral terapinin amacı uyarım sağlamaktır. Enjeksiyonlar uyarım amacıyla yapılır.
Nöral terapide çoğunlukla cilde yapılan küçük iğneler yeterli olur. Ayrıca organlara, vücuttaki tüm yara ve ameliyat izlerine uygulama yapılabilir. Amaç otonom sinir sisteminde olumlu uyarımı oluşturmaktır.
Nöral terapi bir iğne tedavisi olarak algılanmamalıdır. Ayrıca ciddi iğne fobisi olanlara dahi rahatlıkla uygulanabilir. İğneler sinire yapılmaz, cild altına yapılır. Kullanılan kısa etkili lokal anesteziğin (procain) bio-elektriksel etkisinden faydalanılır.
Nöralterapi ile kronik geçmeyen ağrılarınızdan kurtulabilirsiniz.
AĞRISIZ YAŞAM: NÖRALTERAPİ
Nöralterapi kişiye özel, bütüncül, bilimsel, doğal, yan etkisiz bir tedavi yaklaşımıdır. Nöral Terapi bir enjeksiyon (iğne) tedavisidir. Nöralterapi, otonom diğer bir adıyla vejetatif sinir sistemine etki ederek vücudun iç dengesine kavuşmasını sağlayan lokal (bölgesel) bir enjeksiyon yöntemidir. Aynı zamanda vücudun tamir sistemlerini de harekete geçirerek bedenin kendi kendisini tedavi etmesine izin verir. Bu nedenle de etkileri kalıcıdır. Cilde, organlara, vücuttaki özel noktalara, tüm yara ve ameliyat izlerine hastanın durumuna göre uygulama yapılmaktadır. Uygulamalarda genellikle ince küçük insülin iğne uçları kullanılmaktadır. Amaç iğne yapmak değil, nöral sistemde bioelektriksel bir etki yaratmaktır. İğnenin yapılacağı bölgeler hastaya ve şikayetine bağlı olarak değişebilmektedir. Uygulama sırasında yapılan enjeksiyonlar direk sinirler içine değil, sinirlerin en yoğun bulunduğu cilt altı bölgelerine yapılmaktadır. Bu nedenle yan etkisi yok denecek kadar azdır.
Nöralterapide uygulanan iğnenin içeriğinde acıbademden üretilen madde serum fizyolojikle belli bir oranda karıştırılarak uygulanır. Bu oran binde kırk gibi ufak dozlardadır. Bu madde sinir hücrelerini doğru şekilde uyararak sinir hücrelerini tedavi etmektedir. Burada amaç aşırı uyarılmış sinir sistemini normale döndürebilmektir.
Tedavide akupunktur noktaları, vücuttaki önemli geçiş noktaları da ele alındığı için akupunkturdan daha etkili bir yöntemdir.
Nöralterapi tedavisi hastayı bütünsel olarak ele almaktadır. Hastanın geçmişte yaşadığı stresler, psikolojik travmalar, günlük yaşamda maruz kalınan elektromanyetik alan (trafo, akıllı telefonlar, otoban, trafik, tren rayları vb.) oluşturduğu etkilerle vücudun zayıf noktalarından ağrı gibi yanıtlar oluşturmaktadır. Örneğin migren, fibromiyalji, depresyon, huzursuz bacak sendromu, geçmeyen kronik bel-boyun-sırt ağrıları, vertigo gibi kronik geçmeyen rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Hastalar doktor doktor gezmekte, bir çanta ilaç almakta ancak derdine derman bulamamaktadır. İşte nöralterapi en basit ağrıdan geçmeyen kronikleşmiş şiddetli ağrılara varana kadar tedavi imkanı sunan bir tedavidir.
Geçirilmiş cerrahi operasyonlar kesi bölgesinde dolayısıyla tüm vücutta dolaşım bozuklukları yaparak hastalarda geçmeyen ağrılar oluşturmaktadır. Sık gördüğümüz sezeryan omurga ağrıları, bel, kalça ağrıları; burun operasyonları baş boyun ağrılarına neden olmaktadır. Çoğu fıtık hastasının, diz hastasının yapılan ameliyatlara rağmen ağrılarının geçmemesi bu gibi nedenlere bağlı asıl hastalık nedeninin başka olmasından dolayıdır. Tekrar tekrar ameliyat olmakta ancak ağrıları geçmemektedir. Çoğu hastamda üç-dört kez ameliyat olmasına rağmen ağrılarının geçmesi bir yana ağrılarının arttığını gözlemlemekteyim. Bir kez bile fizik tedavi denmeden ameliyat masasına yatırılan çok bel –boyun fıtığı, diz sorunları olan hasta gördüm. Fizik tedavi, nöralterapi, ozonterapi gibi bir çok alternatif yöntem bu tip durumlarda kalıcı şifalar ortaya koymaktadır. Halkımızı bilinçlendirmek en önce bizim gibi alanında uzman doktorlara düşmektedir. Kaldı ki toplumda cerrahi operasyon gerektirecek ağrılı hasta popülasyonunda yüzde 5 gibi bir rakamdır. Halkımız nu konuda bilinçlenmelidir.
Nöralterapi ile bağ dokuda biriken ilaç metabolitleri salınır ve bu sayede toksik maddelerin atılımı artırılmış olur. Kronik ilaç kullanımı olan hastalarda kullanılan ilaç dozu azalmaya başlar. Ayrıca bağ dokuda biriken civa gibi toksik maddelerin de atılımı artar.
Nöralterapi ekolünde barsak ve dişlerdeki yoğun sinir sonlanmalarından dolayı önemi büyüktür. Barsak sızdırmazlık sendromu hastalarda şişkinlik, barsak problemleri ile seyreden bir durumdur. Günlük hayatta yediğimiz yiyeceklerde bulunan toksik maddeler zamanla barsak duvarında kalıcı hasarlar oluşturur. Barsak bariyerini oluşturan yararlı bakteriler zamanla sayıları azalır ve yok olur. Her hastada bu sorgulanmalı ve tedaviye alınmalıdır.
Hastalıklarımızın ve geçmeyen ağrılarımızın temelinde otonom sinir sisteminde oluşan bio-elektriksel hasarlar yer almaktadır. Yaşamımız boyunca geçirdiğimiz mikrobik hastalıklar, ameliyatlar, kazalar, fiziksel ve psikolojik travmalar bio-elektriksel sorunlu alanlara sebep olabilmektedir. Nöralterapi bir enjeksiyon tedavisi olarak algılanabilir ama amaç iğne yapmak değildir. Amaç bu bio-elektriksel hasarları tedavi etmektir.
Nöral terapi hemen hemen her hastalıkta kullanılabilen bir tedavi metodudur.
Özellikle klasik tıbbın yetersiz kaldığı uzun süreli, geçmeyen ağrılarda çok etkindir. Hormonal bozukluklarda, sistemik bazı hastalıklarda da etkili olur. Genel sağlık için koruyucu etkisi de çok yüksektir.
NÖRALTERAPİNİN KULLANILDIĞI HASTALIKLAR
Boyun, sırt ve bel ağrıları gibi kas kökenli ağrıların tedavisinde
Bel ve boyun fıtıklarında ağrıların giderilmesinde
Eklem hastalıkları (menisküs yırtılması, eklem içindeki sıvının azalması, sporcu yaralanmaları)
Sinir basısına bağlı oluşan ağrıların tedavisi
Romatizmal hastalıkları tedavisi
Fibromyalji (yaygın kas ağrıları), devamlı yorgunluk hissi ve halsizlik tedavisi
Migren ve gerilim tipi baş ağrıları,
Trigeminal nevralji,
Fasial paralizi (yüz felci, erken teşhis, 3-6 ay içinde),
Periferal nöropati,
Omuz artrozları,
Tenisçi dirseği ,
Osteoartrit,
Siyatalji,
Depresyon , stres
Vücudun toksinlerden arındırılması
Anti-aging (yaşlanmanın önlenmesi)
Nöral terapinin amacı uyarım sağlamaktır. Enjeksiyonlar uyarım amacıyla yapılır.
Nöral terapide çoğunlukla cilde yapılan küçük iğneler yeterli olur. Ayrıca organlara, vücuttaki tüm yara ve ameliyat izlerine uygulama yapılabilir. Amaç otonom sinir sisteminde olumlu uyarımı oluşturmaktır.
Nöral terapi bir iğne tedavisi olarak algılanmamalıdır. Ayrıca ciddi iğne fobisi olanlara dahi rahatlıkla uygulanabilir. İğneler sinire yapılmaz, cild altına yapılır. Kullanılan kısa etkili lokal anesteziğin (procain) bio-elektriksel etkisinden faydalanılır.
Nöralterapi ile kronik geçmeyen ağrılarınızdan kurtulabilirsiniz.