Ağız sağlığnın psikolojik durum üzerindeki etkisi

Ağız sağlığnın psikolojik durum üzerindeki etkisi
Ağız Sağlığnın Psikolojik Durum Üzerindeki Etkisi (Sosyal Davranış Özellikleri Üzerine Yansımalar) Yetersiz ağız sağlığının genel sağlık ve yaşam kalitesi açısından sosyal etkileri, özellikle yetişkin bireyler arasında telaffuz edilmektedir. Yetersiz ağız sağlığı çiğneme performansına ve efektif besin seçimine olumsuz etkiler yaparak genel sağlık açısından bir risk oluşturabilmektedir. İleri yaşa bağlı olarak meydana gelen birçok hastalık (örn.Hipertansiyon, kalp hastalıkları, kronik solunum rahatsızlıkları, boşaltım ve psikiyatrik problemler), sistemik hastalıklar ve bunların tedavilerinin yan etkileri (ilaç tedavileri) ağız sağlığını aksatabilmekte (azalan tükürük akışı gibi) yada olumsuz yönde etkileyebilmektedir.


Bununla beraber, ilerleyen yaşlarda el becerisinin azalması ağız hijyeninin gerektiği gibi yapılamamasına sebep olmaktadır. Ağrı, diş apsesi, ısırma ve çiğneme problemleri, kayıp veya hasar görmüş dişlerin tamamı, yaşlı bireylerin gündelik yaşamını, özgüvenini, refahını etkileyebilmektedir. (Petersen and Yamamoto., 2005; 33) Vücudun diğer bölgeriyle kıyaslandığında insanın yüzü, benliğinin yansımasıdır. Çekicilik, psikolojik gelişimde ve sosyal ilişkilerde önemli bir etkiye sahiptir. Ağız ve dişlerin sözlü ve sözsüz iletişimdeki önemi düşünüldüğünde, bu bölgede oluşacak hastalıklar organların fonsiyonlarını bozacak ve muhtemelen farkındalığa zarar verecek ve sosyal ilişkilerin kurulmasını ve sürdürebilirliğini negatif yönde etkileyebilecektir.


Bireylerin sosyal fonksiyonları, “kişiler arası yakın ilişkilerden, sosyal ve toplumsal aktivitelerde bulunmaya” kadar çok farklı rolleri kapsayabilir. Diş hastalıkları ve bozuklukları bu sosyal rolleri direkt ya da indirekt etkileyebilmektedir. Örneğin; fonksiyon kaybı besin seçeneklerini kısıtlamakta ve yemeklerden alınan tadı azaltmaktadır. Bu durum dolaylı olarak bireylerin sosyal birlikteliklerini sınırlamakta ve yakın arkadaşlıklardan kaçınmalara neden olmaktadır.


Bunun sonucunda bireylerde öz-imaj ve öz güven kaybı oluşabilmektedir (Reisine., 1985; 75). Sosyal fonksiyonların çözülmesi en zor yönü, toplumsal bir ağız problemi olan diş kaybından etkilenebilmeleridir. İngiltere de, yaşlı insanlarda yapılan çalışmalar yüzde 30’nun çiğneme güçlüğü çektiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte sadece yüzde 5’i diyetlerini değiştirmişler, yüzde 9’u çiğneme esnasında rahatsızlık duyduklarını ve yüzde 13’ü sosyal ilişkiler sırasında çekingenlik yaşadıklarını rapor etmişlerdir (Smith ve Sheilman., 1979; 305). Bergendal, yetişkenlerde meydana gelen diş kayıplarının ciddi sonuçlar doğurduğunu ve hatta insanların emeklilikten daha fazla bu yeni periyoda ayak uydurmada güçlük çektiklerini belirtmiştir (Bergendal., 1989; 6). Fiske ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada ise dişsiz hastalarının yüzde 25’inin dişsizliklerinin öğrenilmesi durumda toplumdan dışlanacaklarını düşündükleri için yakın ilişkilerden kaçındıklarını ortaya koymuştur (Fiske ve ark., 1998; 184). Araştırmacılar yetişkinlerin diş kayıplarına olan rekasiyonlarını; öz-güven kaybı ve öz-imaj değişimi, yoksunluk, görünüşlerinden hoşnutsuzluk ve kendilerini daha ileri yaşlarda algılama şeklinde sıralamışlardır. İngiltere’de 1997-1998 yılları arasında 3000 evde ağız sağlığının yaşam kalitesine olan etkisi araştırılmış ve % 70 oranında cevaplayıcı ağız sağlığının pozitif yada negative yönde yaşam kalitelerini etkilediği belirlenmiştir. Sosyo-ekonomik seviyesi yüksek ve daha önceki yıllarda diş hekimi ziyaretini aksatmamış yaşlı bireyler pozitif yanıtlar vermişlerdir (McGrath, Bedi., 1998;15). Yaşlı Kaliforniyalılarda yapılan bir çalışmada; kendi yaşlarındakilere diğer insanlara göre kendilerini daha çekici gören bireylerin daha fazla sayıda doğal dişe sahip oldukları belirtilmiştir. Bununa birlikte, aynı grubun daha az emosyonel anksiyeteye sahip oldukları, sağlıklarını mükemmel veya çok güzel olarak derecelendirdikleri ve daha az oranda total veya parsiyel protez kullandıkları rapor edilmiştir (Matthias ve ark., 1993;13).


Refahın ve yaşam kalitesinin sosyal ve psikolojik boyutları birbiriyle içiçe geçmiş durumdadır. Bulgular genellikle, diş hastalıkları (ilk olarak dış görünüşü etkileyen durumlar veya çok sayıda diş kaybı), ağrılı durumlar, kraniofasiyal deformiteler, ağız ve orofarengeal kanserler üzerinden yürütülmektedir. Ağız problemleriyle ilişkli olan psikolojik stres, bireysel sorularla ve “Beck Depresyon Envanteri” (Beck., 1967) veya “Semptom Kontrol Listesi (SCL-90)” (Derogatis ve ark., 1983) gibi psikolojik testlerele ölçülebilmekte ve standardize edilebilmektedir. Bütün bu sonuçlar; yüz görünümünün daha zayıf bir yaşam kalitesini ifade ettiği durumlarda, bireylerin sosyal kontak kurmalarının zorlaştığını göstermektedir. Gündelik fonksiyonlar hastalık etki profiline göre değerlendirilmektedir. Dental problemlerin, beslenme, uyku ve dinlenme üzerine büyük etkisi bulunmaktadır. Bununla birlikte, dental problemler iş gücü ve performans kaybını, sosyal ilişkileri, emosyonel davranışları ve hareketliliği etkileyebilmektedir. Bu amaçla yapılan bir çalışmada; Hollanda ordusunda görevli 62 askerde dental problemlerin günlük aktiviteye olan etkisi incelenmiştir. Katılımcılara, mevcut durumlarından çok ağız diş sağlığı ile ilgili problemlerin, sorumlu oldukları işleri üzerindeki etkileri sorulmuştur.


Günlük yaşam fonksiyonları, Hastalık Etki Profili üzerine kurgulanmıştır ve dental problemlerin özellikle yeme-uyuma ve dinlenme üzerinde en büyük etkiye sahip oldukları rapore edilmiştir. Bununla beraber, dental durumların aynı zamanda işteki dalgınlık- hobby amacıyla yapılan faaliyetler-sosyal kontaklar, emosyonel davranışlar ve hareketliliği etkilediği ortaya çıkmıştır. Bireylerin sosyal fonksiyonları, tanışma ve birlikte olma alışkanlıklarından sosyal ve toplumsal aktivitelere katılmaya kadar birçok farklı rolü içine almaktadır.


Diş hastalıkları bu sosyal fonkisyonları herhangi ve bütün seviyelerde kesintiye uğratabilmektedir (Patrick ve ark., 1990; 11). Hindistan lise öğrencileri üzerinde yapılan çalışmalarda dental problemlerin artmasının akademik performansı kötüleştirdiği görülmüştür (Kahi ve ark., 1971; 25). Kaliforniya üniversitesi öğrencileri temporomandibular problemlere bağlı olarak olşan ağrı ve başağrısının çalışma aktivtelerini ve uyku durumunu etkilediğini rapor etmişlerdir (Solberg ve ark., 1979; 98). Amerikan ulusal sağlık araştırmasında; dental koşulların, 1980 yılında 1.57 milyon okul devamsızlığına veya her 100 okul öğrencisi için yılda 4 günlük okul kaybına sebep olduğu ortaya çıkmıştır ( Reisine, 1985;75). Huzur evlerinde yapılan çalışmalarda ağız hastalıklarına bağlı olarak psikososyal problem yaşayan geriatrik bireylerin moral düzeylerinde ve yaşam kalitelerinin düşük seviyelerde olduğu belirlenmiştir (Locker ve Matear., 2000, Locker ve ark. 2000; 7). Ağız sağlığının en ilginç etkilerinin ise gelir kaybı yada evlilik durumunda olduğu bildirilmektedir (Locker ve ark., 2000). Kanadanın Ontario eyaletinde farklı 2 gruba ait yetişkin popülasyonlarda yapılan çalışmalarda ağız sağlığı problemleriyle ilişkili bireysel farkındalılık (özbilinç) ve çekingenlik konuları araştırılmıştır. Her iki çalışmada da bir önceki yıl yaşadıkları bu tarz problemlerin sıklığı sorulmuş. Onsekiz yaş üstü bireylerin yüzde 7’sinin ağız sağlığı problemleri nedeniyle konuşma güçlüklükleri çektikleri, yüzde 15’inin ağız problemleri nedeniyle gülümsemekten veya kahkaha atmaktan kaçındığı ve yüzde 19’unun dişlerinin veya ağızlarının görünümü nedeniyle bazı zamanlarda utangaç davrandıkları rapor edilmiştir (Locker ve Miller., 1994;22). Elli yaş ve üstü bireylerin yüzde 24’ünün zaman zaman dişlerinin görünümü nedeniyle içe kapanık bir ruh hali sergiledikleri, yüzde 22’sinin zaman zaman kendilerini konforsuz hissettikleri ve yüzde 13’ünün gülümsemekten sakındıkları rapor edilmiştir (Locker ve Slade., 1993; 59).

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dt. Hakan Çolak

Etiketler
Ağız sağlığı
Dt. Hakan Çolak
Dt. Hakan Çolak
Kocaeli - Diş Hekimi
Facebook Twitter Instagram Youtube