Materyal Metod
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ne Kasım 2020 - Aralık 2021 tarihleri arasında çocuk istemiyle müracaat eden, açıklanamayan infertilite tanısı konmuş 90 primer infertil çift ile yapılan randomize prospektif bir çalışmadır. Aydınlatılmış onamları alınarak çalışmaya dahil edilen bütün hastaların yaşları, vücut kitle indeksleri (V.K.İ), infertilite süreleri, adetin 2-4. gününde alınan FSH, LH, E2, TSH ile adetin 22. gününde alınan progesteron değerleri, adetin 2-4. gününde yapılan transvajinal ultrasonografi (TV-USG) ile endometrium kalınlıkları (E.K) ve antral folikül (A.F) sayıları, foliküler fazda çekilen histerosalpingografi (HSG)’ leri ve eşlerinin spermiyogramları değerlendirildi. Bu değerlendirme sonucunda 18-35 yaş arası, açıklanamayan infertilite tanısı alan çiftler çalışmaya dahil edildi. İnfertilite süresi 6 yıldan uzun olan ve 6 siklus ve üzerinde O.İ. tedavisi almış çiftler çalışmaya dahil edilmedi. Hastalar ovulasyon indüksiyonunda kullanılacak ajana göre 3 gruba ayrıldı. 1. grup; CC 50 mg 1×1 ve letrozol 2,5 mg 1×1 kullanılan, 2. grup; letrozol 2,5 mg 2×1 kullanılan, 3. grup; CC 50 mg 2×1 kullanılanlar olarak belirlendi. Adetin 3.gününde hastalara seçilen ajanlarla O.İ. tedavisine başlandı. Tedavi süresi 5 gün gün olarak belirlendi.
Tedaviye başlanan hastalar TV-USG ile takibe alındı. Bir veya daha fazla dominant folikülü (D.F: >18mm) gelişen hastalarda 6500 IU koryogonadotropin-alfa ile
ovulasyon tetiklendi. Hastaların gelişen 14-18mm arası folikül sayıları, D.F sayıları, koryogonadotropin uygulanacağı zaman TV-USG ile bakılan E.K’ları ve E2 seviyeleri, tedaviye başlama ve İUİ arasında geçen süreler kayıt altına alındı. Ovulasyondan yaklaşık 36-38 saat sonra İUİ işlemi yapıldı. Takiplerde b-hcg değeri pozitif gelen ve fetal kalp atımı olan gebelikler kaydedildi..
Bulgular
Araştırmaya açıklanamayan infertilite (A.İ) tanısı alan 90 primer infertil çift dahil edildi. Hastalar randomize olarak 30 kişilik gruplara ayrıldı. Hastaların tedavi öncesi ve sonrası belirtilen değerleri kayıt altına alındı. Hastaların demografik ve klinik verileri karşılaştırıldı. Yapılan istatistiksel analizde; grup I, grup II, grup III arasında hastaların ortalama yaş, VKİ (kg/m2), ortalama infertilite süresi, tedavi-İUİ arası geçen süre, ortalama A.F. (adet), FSH (mIU/ml), LH (mIU/ml), adet 22. gün progesteron (ng/ml), toplam sperm sayısı (T.S.S) (milyon) ve % A+B (ileri hızlı, ileri yavaş hareketli) değerleri açısndan istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p> 0.05). Grup 1' de O.İ. tedavisi başlanan 30 hastadan 6’sında, grup 2’de 30 hastadan 5’ inde ve grup 3’te 30 hastadan 7’sinde D.F gelişimi olmadığı için İUİ yapılmadı. D.F. gelişimi olmayan hastalarda b-hcg pozitifliği, İUİ günü E.K ve tedavi sonrası E2 düzeyi bakılmadı ve istatistiksel çalışmada bu veriler grup 1 için 24 hasta, grup 2 için 25 hasta, grup 3 için 23 hasta üzerinden değerlendirildi.
Grup I, grup II, grup III arasında İUİ günü estradiol artış miktarlarında anlamlı fark bulunmadı (p> 0.05). Grup I, grup II, grup III arasında İUİ günü E.K artış miktarlarında anlamlı fark bulunmadı (p> 0.05). Grup I de HCG günü ortalama 14-18 mm arası folikül sayısı 2, grup II’de 1 ve grup III’te 1 olarak bulundu. Grup I de HCG günü 14-18mm arası folikül sayısı grup II ve grup III den istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p <0.05). Grup II ve grup III arasında HCG günü 14-18 mm arası folikül sayısı anlamlı farklılık göstermemiştir. Grup I, grup II, grup III arasında HCG günü ortalama D.F. sayılarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p> 0.05). O.İ. başarılı olup D.F. gelişen ve İUİ yapılan hastalarda grup I’de klinik gebelik oranı 24 hastada %16,7, grup II’de 25 hastada %24 ve grup III’te 23 hastada %30,4 olarak bulundu. Gebelik oranları arasında fark izlense de grup I, grup II, grup III arasında b-
hcg pozitif klinik gebelik oranlarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p > 0.05).
Sonuç
Sonuç olarak CC/İUİ ve letrozol/İUİ tedavileri kıyaslandığında çoğu çalışmada aralarında gebelik oranları ve canlı doğum oranları açısından anlamlı fark bulunamamış olup, iki tedavi modeli de açıklanamayan infertilitede önerilebilir. Bizim çalışmamızda literatürü destekler nitelikte olup CC ile O.İ. ve İUİ, letrozol ile O.İ ve İUİ, CC ve letrozol birlikte kullanımı ile O.İ. ve İUİ rejimlerinin klinik gebelik oranları açısından birbirlerine üstünlükleri görülmemiştir. Açıklanamayan infertilite tedavisinde kullanılacak uygun dozaj, fayda ve yan etkilerinin daha net olarak ortaya konulabilmesi için daha çok randomize kontrollü çalışmalara gerek duyulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Gebelik, İnfertilite, Ovülasyon İndüksiyonu, Klomifen Sitrat, Letrozol, Açıklanamayan İnfertilite