Tükürük bezlerinin mikrobik ve/veya iltihabi nedenlerle oluşan hastalık tablosuna tükürük bezi iltihabı denilmektedir.
Tükürük bezlerinin mikrobik ve/veya iltihabi nedenlerle oluşan hastalık tablosuna tükürük bezi iltihabı denilmektedir. Ağız içinde tükürük üreten üç ana tür tükürük bezi (Parotis bezi; kulak önünde, submandibular bez; çene altında ve sublingual bez; dil altında) ve farklı bölgelerde bulunan minör tükürük bezleri bulunmaktadır.
Bakteriyel veya viral enfeksiyonlar tükürük bezi iltihabının en yaygın nedenidir. Tıbbi olarak "sialadenit" olarak bilinen bu hastalık, tükürük akışının azalması ve mikrobik faktörlere bağlı oluşan iltihap nedeniyle ortaya çıkar.
Tükürük bezi iltihabında sıklıkla ortaya çıkan bulgular;
Tükürük bezi iltihabında şiddetli ağrı ve şişlik, hızla artıyorsa, ciddi bir tablodan şüphelenilmelidir. Tükürük bezlerinden irin akması ve ateşin de ortaya çıktığı durumlar, enfeksiyonun ilerlediğini gösterebilir. Enfeksiyonun yeterli tedavisinin yapılmadığı durumlarda hastalık boynun diğer bölgelerine yayılarak solunum veya yutkunma sorunlarıyla karakterize hayatı tehdit edebilecek ciddi durumlara yol açabilir. Yeni ortaya çıkan durumların yanında, tekrarlayıcı tabloların varlığında ise enfeksiyona yol açabilecek farklı sebeplerin ileri tetkiklerle araştırılması gerekliliği mevcuttur.
Her klinik tabloda olduğu gibi, hastanın hikayesi, klinik bulguları ve gerekli durumlarda görüntüleme tekniklerine başvurularak tanısı konulmalıdır. Hikayede şişlik, ağrı vs. belirtileri değerlendirilerek tükürük bezi iltihabı ile ilgili durumlar araştırılmalıdır. Gerekli görülürse tükürük örnekleri alınıp laboratuvar analizleri gerçekleştirilir. Görüntüleme testleri olarak bilinen ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi
yöntemler, durumun daha iyi anlaşılmasına olanak sağlar. Diğer olası ayırıcı tanılar açısından doktor, tümör veya başka bir ciddi hastalıkların tanısı için tükürük bezinden bir doku örneği alıp biyopsi yapmak ihtiyacı duyabilir. Bu teknikler ile hastalık tanısının konulabilmesi için yüksek başarı ile tanı konulabilir.
Tükürük kanallarının tıkanması birçok soruna yol açabilir.
Sialolitiazis: Tükürk bezlerinde taş oluşumu, sialolitiazis olarak bilinen bir durumdur. Genel olarak çene altı submandibular tükürük bezinde bulunur, ancak parotis (kulak önü) ve sublingual (dilaltı) tükürük bezlerinde de bulunabilir. Tükürüğün tükürük bezlerinin kanallarında doğru bir şekilde akmasını engelleyen taşlar, tükürük bezlerinin şişmesine ve iltihaplanmasına neden
olabilir. Bu durum, çiğneme veya yemek yedikten sonra şişlik ve ağrı gibi belirtilerle sıklıkla ortaya çıkar. Sialolitiazis, ultrason veya röntgen gibi görüntüleme teknikleri kullanılarak teşhis edilebilir ve taş boyutuna ve yerine göre tıbbi müdahale, taş çıkarma veya cerrahi operasyonlar uygulanabilir. Bez tedavi edilmediğinde enfeksiyon riski artar.
Sialadenit: Tükürük bezlerinin enfeksiyon veya iltihaplanması, sialadenit olarak bilinir ve genellikle bakteriyel enfeksiyonlar nedeniyle ortaya çıkar. Bu durum, en çok parotis (kulak önü) ve
submandibular (çene altı) tükürük bezlerinde görülür. Tükürük akışının tıkanması veya azalması, tükürük bezinde enfeksiyon oluşmasına neden olan sialadenite neden olur. Şişlik, ağrı, hassasiyet, ağız kuruluğu ve bazen de ateş hastalığın belirtileridir. İlerlemiş durumlarda tükürük bezinden irin akabilir. Antibiyotik tedavisi, sialadenit için genellikle iyidir, ancak tıkanıklık devam ederse cerrahi müdahale gerekebilir. Enfeksiyonun tedavi edilmemesi halinde bezde kalıcı hasar, kronikleşme ve boyunun diğer alanlarına yayılarak daha ciddi tablolar oluşturma riski vardır.
Viral Enfeksiyonlar
Ağız içine tükürük salgılayan ve sindirim sürecine katkıda bulunan çok önemli bezler tükürük bezleridir. Vücudun üç ana tükürük bezi vardır: parotis (kulak önünde), submandibular (çene
altında) ve sublingual (dilaltında). Gıdaların parçalanmasına, ağız içinin nemli kalmasına ve dişlerin korunmasına yardımcı olan tükürüktür. Ek olarak, tükürükteki enzimler sindirimi başlatır. Bazı sağlık sorunları tükürük bezlerinden kaynaklanabilir. Örneğin, tükürük bezi taşları veya sialolitiazis, tükürük bezinin akışını engelleyerek şişlik ve ağrıya neden olabilir. Bir
bakteriyel enfeksiyon, tükürük bezi iltihabı veya sialadenit olarak bilinen şişlik, ağrı ve ateş gibi belirtilerle ortaya çıkar. Ayrıca tükürük bezlerinde nadir de olsa tümörler veya kistler
oluşabilir. Bu tür hastalıklar genellikle cerrahi operasyon veya ilaç tedavisi gerektirir.
Kistler: Tükürük bezlerinde gelişen ve içi sıvı dolu kesecikler tükürük bezi kistleri olarak bilinir. Genel olarak bezin tükürük üretimini etkileyen bir tıkanıklık veya travma nedeniyle ortaya çıkarlar.
En sık tükürük bezi kistleri parotis (kulak önü) ve submandibular (çene altı) tükürük bezleridir. Bu kistler genellikle ağrısızdır, ancak büyüdükçe yüz veya boyun bölgesinde şişlik yapabilirler ve tükürük akışını engelleyerek ağız kuruluğuna neden olabilirler. Bazen enfekte olabilirler ve bu da ağrı ve hassasiyet yaratır. Kistin boyutu ve semptomları genellikle tedavinin kararını belirler. Büyük, rahatsız edici kistler genellikle görülmez, ancak küçük ve semptomsuz kistler drenaj veya cerrahi müdahale gerektirebilir. Bazen, kötü huylu bir tümör şüphesini ortadan kaldırmak için bir biyopsi yapılması gerekebilir.
Tümör: Anormal hücre büyümesi tükürük bezi kitlelerini oluşturur. Bu kitleler tükürük bezi tümörleri olarak bilinir. Bu tümörler kötü huylu veya iyi huylu olabilir. Parotis bezi, tükürük bezlerinde
oluşan tümörlerin en sık geliştiği yerdir. Ancak, submandibular ve sublingual bezlerde de tümörler oluşabilir. Parotis bezinde bulunan tümörler genel olarak iyi huylu olmakla birlikte, parotis bezinde kötü huylu tümörler de görülebilmektedir. Bunun yanında submandibular ve sublingual bezlerde de iyi ve kötü huylu tümörler görülebilmektedir. Tükürük bezi tümörleri
genellikle ağrısız bir şişlik olarak başlar, ancak zamanla çevre dokulara baskı yaparak ağrıya,uyuşmaya veya yüz sinirlerinde zayıflığa neden olabilir. Kötü huylu tümörler daha hızlı büyür
ve yayılma olasılığı yüksektir. Kötü huylu tümörler ayrıca yüz sinirlerini de etkileyerek yüzde zayıflık veya felç yaratabilir. Aksi ispatlanana kadar özellikle 40 yaş üstü bireylerde bu bölgelerde gözüken kitleler mutlaka tümör açısından ayrıntılı incelemeye alınmalıdır. Tümörün iyi ya da kötü olma durumunun ayırıcı tanısı için de doktorunuzun önerilerince
gerekli ileri görüntüleme ve biyopsi incelemeleri yapılmalıdır.
Sjögren sendromu: Bağışıklık sisteminin vücudun kendi salgı bezlerine, özellikle tükürük ve gözyaşı bezlerine saldırması Sjögren sendromu olarak bilinen kronik, otoimmün bir hastalığa neden olur. Bu saldırı, bezlerin işlevini bozduğu ve ağız kuruluğu (kserostomi) ve göz kuruluğu (keratokonjunktivit sicca) gibi belirtilerle kendini gösterir. Hastalık, böbrekler, akciğerler, karaciğer, deri, eklemler ve sinirleri de etkileyebilir.40 yaş üstü kadınlarda Sjögren sendromu daha sık görülür. Primer Sjögren sendromu tek başına meydana gelirken, sekonder Sjögren sendromu başka otoimmün hastalıklarla birlikte meydana gelir. Bu hastalığın tanısının konulması için de tükürük analizleri, görüntüleme ve biyopsi gibi tetkiklere başvurulması gerekmektedir.
Hayır, tükürük bezi iltihabı genellikle kalıtsal değildir. Bununla birlikte, bazı bağışıklık sistemi bozuklukları veya genetik hastalıklar (örneğin, Sjögren sendromu) tükürük bezlerinin işlevini etkileyebilir ve dolaylı olarak iltihaplanma riskini artırabilir. Bu tür durumlar ailevi eğilimler gösterebilir.
Tükürük bezi hastalıkları için çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur.
Tükürük bezi taşlarının önlenmesi için aşağıdaki önlemler alınabilir.
Türkiye’de tükürük bezi hastalıklarının tedavisi ile ilgilenen branşlar şunlardır.
Tükürük Bezi İltihabı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavileri ile ilgili doktorsitesi.com'da kayıtlı uzmanların bilgilendirici videoları
Tükürük Bezi İltihabı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavileri ile ilgili doktorsitesi.com'da randevu alabileceğiniz kayıtlı uzmanlar