İşyerinde ilişki yönetimi-yöneticilerimiz

İşyerinde ilişki yönetimi-yöneticilerimiz

İŞYERİNDE İLİŞKİ YÖNETİMİ- SÖZÜM YÖNETİCİLERE..
Bazen benim de kendimi üçüncü yaşam pozisyonunda bulduğum zamanlar oluyor. Yani ne ben, ne başkaları ne de hayat OK, umutsuz hissettiğim anlar..Mesela daha 30lu yaşları bile görmemiş hayat dolu bir genç kadının kansere yakalandığını ve doktorların 3 aylık ömür biçtiğini öğrendiğimde..Ya da 18 yaşında sevimli güleç bir kız öğrencimin sınıfımda aniden sinir krizi geçirmesine şahit olduğumda..Ve aldığı aylık 200 lira okul kredisiyle  kira, yol, yeme-içme tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını öğrendiğimde.. ‘Adil değil bu dünya’ diyorum.. ‘Haksızlık bu’ diyorum..Zor geliyor kabul etmek..
İşim gereği her gün farklı hayat hikayeleri dinliyorum. Onların üzüntülerini, hayal kırıklıklarını, göz yaşlarını, pişmanlıklarını paylaşıyorum..Ben de üzülüyorum onlarla birlikte, hayatlarına ortak olurken..
Bazen ben de haksızlığa uğruyorum..Güvendiğim birinden kazık yiyorum..Paramı alamıyorum..Kesin olacağını düşündüğüm, ümitlendiğim bir iş son dakika olmuyor..Yarım kalan ilişkiler yaşıyorum..Değer verdiğim bir kişiden hakettiğimi düşündüğüm değeri, ilgiyi göremiyorum. Zamanın bir şeyler değiştirmesini ümit ediyorum ama değişmiyor..Hayal kırıklıkları yaşıyorum..Bazen de neden diyorum bazı insanlar iletişime ve değişime bu kadar kapalı, anlayamıyorum.. İşte böyle zamanlarda kendimi ikinci bölgede hissediyorum, yani kendimi yeterince güçlü ve değerli hissedemiyorum..
Geçen yazımda da bahsetmiştim hepimiz farklı yaşam pozisyonları arasında gidip geliyoruz. Kimse sürekli I. pozisyonda, yani sağlıklı yaşam pozisyonunda sabit kalamıyor. Hepimizin hayatında stres var. Yetiştirmemiz gereken ve bitmek bilmeyen işlerle hepimiz uğraşıyoruz. Aldığımız yeni rollerle sorumluluklarımız da artıyor ve bazen zamanı yönetmekte, problemlerle başa çıkmakta kendimizi yetersiz hissediyoruz.
Özellikle işyerinde bu stresi daha çok yaşıyoruz. Bazen yöneticimizin bizi yeterince anlayamamasından,  bazen işyerindeki bir arkadaşımızın ani çıkışlarından bazen de müşterilerin bitmek tükenmek bilmeyen telefonlarından, emaillarından, isteklerinden bunalıyoruz.  
Hayatımızın büyük bir çoğunluğu işte geçtiğinden bugünkü sözüm yöneticilere! Lütfen sadece teknik bilginizi değil ilişki yönetiminizi de geliştirin. Ekibinizin motivasyonunda ve iş performansında sizin de büyük bir rolünüz var unutmayın. Onlara liderlik edin. Biliyorum zamanla yarışıyoruz, işlerin akması çabuk halledilmesi gerekli, kısa vadede bu işe yarıyor ama ya uzun vadede? Ekipteki ilişki problemlerini yok saymak, onları duymamak, dinlememek yavaş yavaş ekibin ruhunu, motivasyonunu kemirir ve bir de bakarsınız ki performanslarında düşmeler yaşanır. İstifalar, şikayetler artar ve önlem alınmadığından içinden çıkılması zor problem dağları oluşturuverir. Bazıları trübünleri oynamayı çok sever, şov yapmak, kendini olduğundan daha güçlü daha iyi göstermekte çok başarılıdırlar. IV. yaşam pozisyonunda olduklarından ezici bir tutumla yıldız oyuncu rolünü oynayıp dururlar. Eminim sizin de dikkatinizi en çok onlar çekiyor. Peki ya ekibinizde sesini fazla çıkarmayan, mütevazi kendi halinde çalışan gerçek potansiyeller varsa? Onları farkedebiliyor musunuz? İtiraf edin onları yeterince önemsiyor musunuz? Yoksa gözünüze takılanlarla mı işi götürüyorsunuz? Bir düşünün..İşte iyi bir yönetici olmak öncelikle tüm insanlara değer vermekten geçiyor. Kim olurlarsa olsunlar, kişilik özellikleri, performans değerleri ne olursa olsun kabul edilmeye ve farkedilmeye ihtiyaçları var. Lütfen ekibinize bunu hissettirin..İfade edin..Onları dinleyin, katılmasanız da anlamaya çalışın..  Ekibinizdeki tüm elemanlarınıza eşit durun, eşit hak ve şans verin, eşit zaman ayırın..Taraf tutmayın, dedikodu, arkadan konuşmalara izin vermeyin, eğer öyle bir durum varsa bu kişileri bir araya getirin, duygularını, birbirlerinden beklentilerini, ihtiyaçlarını ifade etmelerine fırsat verin. Bol bol gözlem yapın, yüzlerini asık gördüğünüzde ne olduğunu sorun..İş-yaşam dengesini kurmakta bir sıkıntısı varsa bu problemini çözmesinde yardımcı olun..Ekibinize kendilerini güvende hissettirin, duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilmelerini sağlayın. Korkularını farkedin, kaygılarını önemseyin ve onlara cesaret verin..Sadece problem ve hatalarına odaklanmayın, başarılarını da dile getirin, cimrilik yapmayın..
Böyle bir yöneticisi olmasını kim istemez bir düşünün? Böyle bir yöneticiniz olsa işe daha istekli ve motive gelmez miydiniz? Şimdi de kendinizi düşünün, Ben Nasıl Biriyim? Nasıl Bir Yöneticiyim? Acaba ben yaşama hangi pozisyondan bakıyorum? Tüm insanları kabul eden ve değer veren biri miyim? Yoksa karamsar ve bardağın boş tarafını mı hep görüyorum? Belki de kimseye güvenmiyorum, şüpheciyim. İnsanları yetersiz, boş ve kapasitesiz buluyorum, eleştiriyorum. Kimim ben bir düşünün..Yaşama genelde hangi pozisyondan bakıyorum?
Nasıl bir yönetici olduğunuz yaşamda durduğunuz yerden pek de farklı değil aslında..O sadece bir rol ve biz de o role uygun oyunumuzu oynuyoruz genelde..Kendini iyi tanımayan, anlayamayan bir yönetici ekibini hiç anlayamaz unutmayın..Değişim sizinle başlar! Pozisyona geri dönmek sizin elinizde.. Önce kendi lideriniz olun..         
                                                                                           Uzman Psikolog & Yaşam Koçu Manolya ÖZEK

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış

Uzm. Psikolog Manolya Özek Tatış 1980 İzmir doğumludur. İzmir Amerikan Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünü kazanmış, son senesini Amsterdam School of Business’ta exchange öğrenci olarak tamamlamıştır. Avrupa ülkelerinin çoğunu gezdiği bu deneyimin ardından özel sektörde satış pazarlama alanında çalışmış, kurumsal hayatın kendisine göre olmadığını anlayınca kendi işini kurmaya karar vermiştir. 26 yaşında Pozitif Manevra Psikolojik Danışmanlık & Koçluk Merkezi’nin kurucularından olan Tatış, önce koçluk eğitimi alıp öğrenciler, aileler ve okullarla çalışmaya başlamıştır. Çocuklarla çalışırken Play Attention Dikkat eğitim programını ve 5-17 yaş aralığındaki çocuklara uygulanabilen bir bilişsel beceri değerlendirme sistemi olan CAS (Cognitive Assesment System) testini kullanmıştır. Ardından psikoterapist olarak ilerlem ...

Etiketler
Yönetici
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış
İzmir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube