Doğum kontrol yöntemleri: hangisi size göre?

Doğum kontrol yöntemleri: hangisi size göre?

Doğum kontrolü, tanım olarak çiftlerin istedikleri zamanda ve sayıda çocuk sahibi olmasıdır. Plansız oluşan gebelikler hem psikolojik hem de fiziksel zararlara sebep verebildiği için, cinsel aktivitesi olan kişilerin olabildiğince bu konuya dikkat etmelerini öneriyoruz.

Biliyoruz ki sağlıklı, düzenli yumurtlayan, tüplerinde tıkanıklık olmayan bir kadın ile sperm sayısı ve hareketliliği yeterli bir erkek düzenli olarak birlikte olduğunda, ay başına gebelik ihtimali yaklaşık %15-20 kadardır. Altı ay içerisinde gebelik ihtimali yaklaşık %80’leri, 1 yılda ise %90’ları bulur. Düzenli cinsel ilişki olmasa dahi, kadının yumurtlama dönemine yakın meydana gelen birlikteliklerde gebelik ihtimalinin özellikle arttığını akılda tutmak gereklidir.

Gebelik oluşma ihtimali, yumurtlamanın hemen öncesinde (son 48 saatte) en fazladır (%20’lere yaklaşır). Yumurtlamadan sonra ilk 24 saatte ise bu ihtimal belirgin azalır (%10) ve 24 saatin sonunda sıfırlanır. Tam yumurtlama zamanının günlük pratikte bilinmesi çok zordur. Her kadının kendi adet döngüsünü takip etmesi bu nedenle çok önemlidir. Artık günümüzde yaygın olarak kullanılan mobil uygulamalar sayesinde gebelik ihtimalinin en yüksek olduğu dönemler bu uygulamalar tarafından hesaplanabilmektedir.

Doğum kontrol yöntemi seçerken nelere dikkat ediyoruz?

Kullanım kolaylığı ve tercih: Bu belki de üzerinde en çok durulması gereken konudur. Bir kişi yöntemden ne kadar memnunsa, o yöntemi o kadar uzun süre güvenle kullanacağını düşünebiliriz. Örneğin bazı kadınlar için her gün doğum kontrol hapı kullanmak zor gelebilmektedir. Bazıları için ise her ilişkide prezervatif kullanmak bu şekilde zor olabilir. Kısacası, kullanan kişinin veya eşlerin yöntem tercihi ve memnuniyeti, mutlaka göz önüne alınmalıdır.

Ek hastalıklar ve sigara kullanımı: Bazı doğum kontrol yöntemleri içerdikleri hormonal maddeler nedeniyle kullanan kişi için sakıncalı olabilir. Örneğin auralı (ışık çakmaları ile başlayan) migren hastası bir kadına doğum kontrol hapı verilmesi sakıncalıdır. Benzer şekilde, sigara kullanan bir kadında doğum kontrol hapı ciddi sorunlara neden olabilir. Adet dönemlerinde kanaması zaten çok olan bir kadına bakırlı spiral uygulanması, kanamaları daha da artırabilmektedir. Meme kanseri öyküsü bulunan birinde de hormon içeren doğum kontrol yöntemlerinden olabildiğince kaçınılır. Özetle, kişilere korunma yöntemi seçerken, mutlaka önceki tıbbi öyküsünü ve sigara kullanımını sorguluyoruz.

Gebelik planları: İstediği çocuk sayısına ulaşan bir çift, örneğin laparoskopi ile tüplerini bağlatarak kalıcı bir korunma yöntemi tercih edebilir. Bunun aksine, yakın zamanda gebelik planlayacak olan bir çift, birkaç ay için hormonlu bir ilaç kullanmak istemeyip sadece prezervatif ile korunabilir. Korunma yöntemlerinde, üreme potansiyelinin tam olarak geri dönmesinin zaman alabileceği akılda tutulmalıdır. Örneğin bakırlı spiral çıkarıldıktan sonraki ay gebelik ihtimali hemen olurken, 3 aylık iğne uygulanmış bir kadında gebelik oluşması için uygun koşullar (rahim kalınlığının normale gelmesi) 6 ayı bile bulabilir.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma isteği. Prezervatif kullanımı ile, HPV dahil pek çok cinsel yolla bulaşan hastalığın bulaşma ihtimali azaltılabilir. Ancak diğer doğum kontrol yöntemlerinde bu fayda sağlanamayacaktır.

Maliyet: Doğum kontrol yöntemlerinin maliyetleri de kullanılan yönteme göre farklılık göstermektedir. Örneğin prezervatif kullanımı, her ay doğum kontrol hapı kullanımı, spiral (hormonlu veya normal bakırlı spiral), veya tüplerin laparoskopi ile bağlanmasının maliyetleri farklı olacaktır. Uygun korunma yöntemi seçiminde bu faktörler de göz önünde tutulmalıdır.

Toparlayacak olursak, doğum kontrol yöntemlerinin her biri çeşitli avantajlar ve olası dezavantajlar içermektedir. En doğru yönteme jinekoloğunuzla konuşarak karar verebilirsiniz.

Sağlıklı günler dilerim.

#dogumkontrolu #spiral #mirena #dogumkontrolhapı #tupbaglatma #laparoskopi

Bu makale 20 Nisan 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Eralp Başer

Prof. Dr. Eralp BAŞER, Gazi Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakultesi'nde tıp eğitimine başlamıştır. 2004 yılında eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapmış ve 2009 yılında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. 2014 yılında ise Doçent ünvanı almıştır. Uzmanlık eğitimi sonrasında, 2009-2010 yılları arası Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, 2011-2014 yılları arası Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, 2015-2016 yılları arası T.C. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapmış olan Prof. Dr. Eralp BAŞER, mesleki çalışmalarına kendi özel muaynanesinde devam etmektedir. Avrupa Jinekolojik Onkoloji D ...

Prof. Dr. Eralp Başer
Prof. Dr. Eralp Başer
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube