Aile ve evliliğin tanımı

Aile ve evliliğin tanımı

Aile ve Evliliğin Tanımı (*)

Toplumun oluşmasının temel taşlarından biri ailedir ve ailenin meydana gelmesinde evliliğin önemi büyüktür. Evlilik, kişiliğin gelişmesinde ve kişilerin ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük işleve sahip olan ilişki biçimidir.

“Aile ve evlilik kurumu, boyutları ve içeriği değişime uğramakla birlikte insanlık tarihi boyunca toplumun temel birimi olma özelliğini korumuştur. Ailenin, tüm toplumlarda büyük benzerlik gösteren yedi temel işlevi vardır. Bunlar üremek, ekonomik gereksinimleri karşılamak, statü sağlamak, çocukların eğitimini planlamak, din eğitimi vermek, boş zaman etkinliklerini gerçekleştirmek, aile üyelerinin birbirlerini korumalarını sağlamak, karşılıklı sevgi ortamı oluşturmak ve cinsel doyum sağlamak gibi işlevlerdir. (Özgüven 2001)”.

Ozankaya’ya (1976) göre aile, içinde insan türünün üretildiği, topluma hazırlanma sürecinin ilk ve etkili biçimde oluştuğu, cinsel ilişkilerin düzenlendiği, eşler ve ana-babalarla çocuklar arasında sıcak, güven verici ilişkilerin kurulduğu, ekonomik etkinliklerin yer aldığı toplumsal bir kurumdur. Özgüven’e (2001) göre aile, karşı cinsten iki yetişkinin yasal ve törel bağlara uyarak kurdukları biyolojik, psikolojik ve sosyolojik işlevleri olan bir kurumdur. Tan’a (1979) göre aile, genel olarak belli bir evlilik ve kan bağına dayanan, bu kan bağına göre en yakın sayılan kişilerden oluşan akrabalık birimidir. 

M.Ö. 2000 yıllarında Mısır’da başlayan aile kurumu, toplum düzenini, kültür ve geleneklerin sürekliliğini, yeni nesillerin bakım ve eğitimini sağlayan bir kurum olarak süregelmiş, dini kurumlar ve devlet tarafından da desteklenmiştir. Aile kurumunun her kültürde görülen zayıflık ve aksaklıkları bünyesinde taşımasına karşın vazgeçilemeyen bir yönünün de olduğu kabul edilmektedir (Özgüven 2000).

“Evlilik” ile “aile” kavramları anlamları karıştırılan, ancak birbirinden farklı iki terimdir. “Aile” bir grup ya da örgüt, “evlilik” ise karşı cinsten iki kişinin birlikte yaşamak, yaşantıları paylaşmak, çocuk yapmak ve yetiştirmek gibi amaçlarla yaptıkları bir “sözleşme”dir. Birleşmiş Milletler Nüfus Komisyonu’nda evlilik, “erkek ve kadının yasal birleşmesinden doğan bir kurum” olarak tanımlanmaktadır (B.A.A.K. 1990).

Evlilik, geçmiş birikimleri, içlerinden yetiştikleri aileler, eğitim ve öğrenimleri, kültürlerin birbirinden farklı olan iki kişinin hayatlarının geri kalan bölümünü birlikte geçirmeye karar vermesidir (Ersevin 2008).

Özgüven (2000)’e göre evliliğin toplumsal işlevleri arasında, cinsel yaşamın sağlıklı olarak düzenlenmesi, soy çizgisinin, cinsiyet rollerinin ve iş bölümünün belirlenmesi, ekonomik üretim ve tüketim etkinliklerinin düzenlenmesi gibi temel görevleri sayılabilir. Glenn (1990) evliliğin, bireyin yaşam süresine olumlu etki ettiğini, psikolojik ve bedensel sağlığını koruyup, mutluluğunu arttırdığını vurgulamaktadır. Cooklin (1987) evliliği, birbirleriyle etkileşim halinde olan, aralarında yakın ilişkilerin bulunduğu fertlerden oluşan dinamik bir birim olduğunu vurgulamaktadır. Framo (1996) evliliği, birbirlerine derin duygularla bağlanan, bireylerin sevgi, ait olma, mutlu olma gibi psikolojik ihtiyaçlarının giderildiği bir birim olduğunu açıklamıştır.

Birey, sosyal bir varlık olduğu için yaşamını başka bir insanla paylaşma ihtiyacı hisseder. Bu sayede birey neslin devamını, güvende olma ihtiyacını, duygusal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilir. Eşlerin sağlıklı bir cinsel hayatlarının olması, cinsellikle ilgili birbirlerine geribildirim vermeleri eşleri ilişkilerinde mutlu kılacak ve bu ilişki her üyeye etki edecektir. Bu etkileşim sistemin devam etmesine katkıda bulunacaktır.

Eşler arasındaki iletişim biçimi sistemin diğer üyelerini de etkileme gücüne sahip olup ailenin diğer bireylerine örnek teşkil etmektedir (Orvin 1997). Eşler arasında kurulamayan yakın ilişki çocuklara kötü bir örnek teşkil edecek ve onların mutsuzluğuna sebep olacaktır.

Genel olarak evlilik iki basit şekilde değerlendirilir: Evliliğin sürekliliği ve kalitesi. Sürekliliği olan evlilik eşlerden birinin doğal ölümü ile sonlanır. İstikrarsız evlilik eşlerden birinin ya da her ikisinin isteği ile sonlandırılır. Diğer bir terim ise, evlilik kalitesi kavramıdır. Bu kavram evlilik süresince evlilik ilişkisinin nasıl olduğu, eşlerin bu konuda ne hissettiği ve bu durumdan nasıl etkilendiği ile doğrudan ilişkilidir (Erbek ve diğer. 2005). İki farklı bireyin bir araya gelip birliktelik sürdürme sürecinde çatışmalar yaşaması da doğaldır. Çiftlerin bu çatışmalarla yaşamayı sürdürmek yerine baş etme becerileri kazanarak evliliğin kalitesini artırmaları gerekmektedir.

(*) KUL, H. “Evlilikte Cinsel İşlev Bozuklukları, Uyum ve Benlik Saygısı”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2014.

 

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Hasan Kul

Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Hasan KUL; Psikolojik Danışma lisans eğitimi üzerine Aile Danışmanlığı, Uygulamalı Psikoloji ve Klinik Psikoloji olmak üzere toplam üç tane master eğitimi bitirmiş olup psikoterapinin ana vatanı olan Viyana/ Avusturya'da Psikoterapi doktora eğitimine devam etmektedir. Ağırlıklı olarak Bilişsel-Davranışçı Terapi ve Şema Terapi yöntemleri kullanarak; Bireysel, evlilik ve aile sorunları üzerine çalışmaktadır. Vaka grubu çocuk, yetişkin, çift ve ailedir. Aile danışmanlığı eğitimlerinde dersler vermektedir. Cinsel Doyum, Cinsel İşlev Bozuklukları, Çocuk Yetiştirme Tutumları, Evlilik Uyumu, Benlik Saygısı, Kişilerarası İlişkiler ve İletişim konularında araştırma yaparak kitaplaştırmıştır. Çeşitli konularda eğitim, seminer vb de yapmaktadır.

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
Cinsel tatmin
Uzm. Psk. Hasan Kul
Uzm. Psk. Hasan Kul
Bursa - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube