Torch nedir?

Torch nedir?

Özellikle ilk üç ayda geçirildiğinde bebeği olumsuz etkileyebilen enfeksiyon hastalıkları grubudur

Toksoplasmosis ,

Others(diğerleri) ,

Rubella,

CMV (sitomegalovirus),

Herpes

Toksoplasmosis

Toksoplazma etkeni Toxoplasma gondii adında bir parazit olan enfeksiyon hastalığıdır.Kedilerin dışkısında bulunan parazit yumurtalarının ağızdan alınmasıyla bulaşır.Kediler paraziti yedikleri hayvanlardan alırlar.Enfeksiyonu taşıyan hayvanları çiğ olarak tüketmedikçe paraziti bulaştırmaları söz konusu değildir.Enfeksiyonun insanlara geçişi kedi dışkısıyla kirlenmiş besinlerin yıkanmadan yenmesi,enfeksiyonlu etlerin pişirilmeden yenmesi ile bulaşır.Bunun dışında gebeliği sırasında enfeksiyon geçiren bir anneden de bebeğine bulaşma söz konusudur.

Toksoplasma enfeksiyonu yalnız bir kez geçirilir ve geçirildikten sonra da hayat boyu bağışıklık kazanılır.Yani iki kez toksoplasma enfeksiyonu geçirmek söz konusu değildir.Sıklığı kesin olarak bilinmemekle beraber erişkin yaşa ulaşmış insanların çoğu toksoplasmaya karşı bağışıktır.Erişkinlerde toksoplasma enfeksiyonu genelde hafif şikayetlerle geçer.Kas ağrıları ile gripal enfeksiyon gibi atlatılır.

Enfeksiyonun kesin tanısı ancak kanda parazite karşı oluşan antikorların gösterilmesi ile koyulur.IgG tipi antikorların yüksek düzeyde bulunması geçirilmiş enfeksiyonu düşündürür.Buna karşı IgM tipi enfeksiyonlar akut enfeksiyon gösterirEnfeksiyon ilk geçirildiğinde IgM tipi antikorlar 6 aya kadar yanda yüksek düzeylerde kalabilir.

Gebelik sırasında geçirilen toksoplasma enfeksiyonu anneden bebeğe geçer.Gebelikte toksoplazma enfeksiyonuna yakalanan kadınların %30-40 kadarı hastalığı bebeklerine geçirir.Annedeki enfeksiyonun bebeği etkileme olasılığı hastalığın geçi ilişkilidir. Gebelik haftası ilerledikçe enfeksiyonun plasentadan bebeğe geçme olasılığı %70 lere kadar ulaşabilirken bu oran ilk üç ayda enfeksiyon geçiren anneler için %15 kadardır.Buna karşın ilk üç ayda bebeğe enfeksiyon geçme olasılığı düşük olmasına rağmen bebekte yaratacağı zarar daha fazladır.Yani son 3 ayda bebeğe enfeksiyon geçmesi daha kolay fakat bebeğin olumsun etkilenmesi olasılığı son derece düşükken, ilk 3 ayda çok zor geçen enfeksiyon daha ciddi sorunlara neden olmaktadır. Erken dönemde görülen toksoplazma düşük ya da ölü doğumlara neden olabilir.

Toksoplazmanın diğer etkileri ise beyin hasarı, hidrosefali, görme bozukluğu sağırlık, gelişme geriliği, zeka geriliği ve epilepsi gibi sinir sistemi bozukluklarıdır.

Gebeliğin ilk üç ayında Toksoplasma IgM tipi antikorların düzeyi yüksek saptandığında önemli bir soru ile karşılaşırız.Daha önce de belirttiğimiz gibi IgM nin kanda 6 ay süreyle yüksek düzeyde kalması söz konuısu olabilir.Bu durumda hastalığın gebelikten önce mi gebelik sırasında mı geçirildiğini saptamakta bugün için en geçerli test 'avidite testi' olarak adlandırılan özel tetkiktir.

Toksoplazma enfeksiyonun karşı geliştirilmiş bir aşı yoktur.Bu nedenle eğer toksoplasma enfeksiyonuna karşı bağışıklığınız yoksa gebelik sırasında korunmanız önemlidir.Bununiçin gebelik sırasında

Çiğ ya da az pişmiş et yememeye dikkat edilmelidir.

Çiğ etle temas ettikten sonra eller mutlaka yıkanmalıdır.

Çiğ yenen sebze ve meyveler çok iyi yıkanmalıdır

Toprakla uğraşırken eldiven giymeyi tercih edin

Evde büyüyen ve çiğ et yemeyen kedilerin enfeksiyonu yayması mümkün olmasa da evdeki kedinin bakımıyla bir başkası ilgilenmelidir

Gebelik sırasında ilk üç ayda toksoplasma enfeksiyonu geçirildiği kesin olarak saptanırsa gebeliğin sonlarndırılması düşünülmelidir.İleri haftalarda geçirilen enfeksiyonların tedavisinde 'Spiramisin' kullanılır.

Rubella (Kızamıkçık)

Kızamıkçık döküntülü hastalıklar grubunda yeralan ateşli bir viral enfeksiyondur. Genelde çocukluk çağında geçirilen rubella 3-5 gün sürer ve çoğu zaman kızamıktan çok daha hafif seyreder. Kızamıkçık adıyla alınmasının nedeni de budur.Hastalığın döküntüsü tipiktir.Yüzden başlar ve gövdeye yayılır .Hafif ateş, iştahsızlık, öksürük, baş ağrısı ve eklem ağrısı da görülebilir. Döküntü dışındaki belirtiler hafiftir 1-2 hafta kadar sürebilir. Çoğu kez belirtiler çok hafiftir ve hastalık geçirilip geçirilmediği bile anlaşılamaz. Rubella erişkinlerde biraz daha şiddetli seyredebilir . Hastalık sekel bırakmadan geçer ve enfeksiyonu geçiren kişi hayat boyu bağışıklık kazanır ve bir daha rubellaya yakalanmaz.

Kuluçka süresivirüsle temas ettikten sonra hastalık bulgularının başlamasına dek geçen süre) 2-3 hafta kadardır. Rubella virüsü hasta kişinin burun ve boğazında bulunur. Hastalık burun ve boğaz salgıları ile direkt temas ya da hasta kişinin öksürük ve hapşırması ile havaya yayılan virüsler yolu ile bulaşır. Hasta bir kişi döküntü orataya çıkmadan 1 hafta öncesi ile döküntüyü takip eden 4 günlük süre içinde bulaştırıcılığa sahiptir.

Rubella günümüzde büyük ölçüde önlenebilen bir hastalıktır ve önlemenin tek yolu aşılamaktır. Aşı sonrasında kalıcı bağışıklık gelişir. Üreme çağındaki erişkinlerin çok büyük bir kısmı ya çocukluk çağında geçirdikleri için ya da aşılandıklarından dolayı rubellaya karşı bağışıklık taşımaktadırlar.

Rubellaya karşı bağışıklık olup olmadığı kanda yapılacak olan serolojik bir inceleme ile kolaylıkla anlaşılabilir. Rubella IgG pozitif olması o kişinin kızamıkçığa karşı bağışıklığının olduğunu gösterir.

Çocuklar ve erişkinlerde bu kadar hafif seyreden kızamıkçık enfeksiyonu gebelik sırasında geçirildiğinde bebekte ciddi hasarlara ya da düşüklere neden olabilir. Aşısı kullanıma girmeden önce ciddi salgınlara neden olab kızamıkçık pekçok gebeliği etkilemiştir.Rubella aşısının 1969 yılında kullanıma girmesinden sonra ise büyük salgınlar önlenebilmiştir. Ancak yine de dünyanın değişik bölgelerinde küçük çaplı salgınlar yaşanabilmektedir. Günümüzde üreme çağındaki pekçok kadının bu hastalığa karşı bağışıklığının olması nedeni ile rubellaya bağlı doğumsal kusurların görülme sıklığı son derece azalmıştır.

Özellikle ilk üç ayda geçirilen kızamıkçık enfeksiyonu bebekte 'Konjenital(doğumsal) Rubella Sendromu' adı verilen ciddi tabloya neden olabilir. En sık karşılaşılan doğum defektleri arasında görme kaybı ve tam körlükle sonuçlanabilen göz problemleri, işitme kaybı, kalp anomalileri, zeka geriliği, ve serebral palsi sayılabilir.

Toksoplasmosiste olduğu gibi gebelik sırasında geçirilen kızamıkçık enfeksiyonun bebeği etkileme olasılığı hastalığın geçirildiği gebelik haftasıyla yakından ilgilidir.İlk üç ayda kızamıkçık geçirildiğinde konjenital rubella sendromun ortaya çıkma olasılığı %50 lere varabilir.Gebeliğin ikinci yarısında ise olasılık son derece düşer. Annesi kızamıkçık geçiren bebklerin bazılarında da kalıcı olmayan sağlık sorunları görülebilmektedir. Bunlar arasında en sık karşılaşılan düşük doğum ağırlığıdır. Ayrıca zaman zaman beslenme problemleri, ishal, zaatürre, menenjit ve anemi gibi tablolar görülebilir. Geçici kanama bozukluklarına bağlı olarak cillte mor-kırmızı lekeler olabilir. bebekte karaciğer ve dalak büyümesi saptanabilir.

Annenin rubella enfeksiyonu geçirdiği ikinci trimesterde saptanırsa enfeksiyonun bebeğe geçip geçmediğinin anlaşılması için kordosentez yapılabilir .Bebeğin kanında kızamıkçığa karşı IgM tipi antikorların saptanması durumunda enfeksiyonun bebeğe geçtiği kesinleşir.

Rubella enfeksiyonunun ve konjenital rubella sendromunun etkin bir tedavisi yokur bu nedenle gebelik planlandığında anne adayının bağışıklık durumu araştırılmalıdır.Eğer kızamıkçık geçirmediği saptanırsa gebelik öncesinde aşılanması önerilir.Tek doz kızamıkçık aşısı yeterli kabul edilir ve aşılandıktan bir ay sonra gebeliğe izin verilebilir

CMV (Sitomegalovirus) enfeksiyonu

Oldukça sık görülen ve hafif seyreden viral bir enfeksiyondur.Çoğu kez ayakta, hafif bir viral enfeksiyon gibi seyreder.Ülkemizde erişkin yaştakilerin çok büyük bir bölümü enfeksiyonu geçirmiştir.Gebelik sırasında geçirilen CMV enfeksiyonu işitme sorunları,zeka geriliği,gelişme bozuklukları gibi önemli sorunlara neden olabilir.

Toksoplasmosis ve kızamıkçığın aksine CMV enfeksiyonu birden fazla kez geçirilebilir.Ama doğumsal sorunların ortaya çıkma olasılığı enfeksiyonu ilk kez geçiren annelerin bebeklerinde çok daha yüksektir.

CMV üst solunum yolları enfeksiyonları gibi kişiden kişiye ve vücut sıvılarıyla bulaşabilir.Enfeksiyon çoğu kez bulgu vermeden seyreder.Boğaz ağrısı hafif ateş eklem ağrıları,lenf bezlerinde büyüme gibi özgün olmayan bulgular görülür.

Kanda CMV a karşı antikorların saptanması ile tanı koyulur IG G tipiantikorların düzeyinde 3-4 kat yükselme olması veya IgM tipi antikorun yüksek bulunması ile tanı koyulur.Etkin bir tedavisi ve aşısı yoktur.Gebeliğin ilk üç ayında antikorların bakılması ve IgG tipi antikorların durumuna göre önerilerde bulunulması uygun olabilir.IgG düzeyleri yüksek saptanırsa en azından primer enfeksiyon için risk olmadığı söylenebilir.

Herpes Enfeksiyonları

Herpes enfeksiyonları dünya üzerinde en sık görülen enfeksiyonlardandır.Genelde çocukluk çağında suçiçeği, dudaktaki uçuk ,zona olarak bilinen ağrılı tablo hep Herpes enfeksiyonlarına bağlıdır. Etkeni 'Herpes simplex'tir.Tip I ve tip II olmak üzere iki tipi vardır. HSV-1, daha çok ağız-boğaz, HSV-2 ise genital sıvılardan bulaşır.Aktif hastalığı olanlar yanında herhangi bir enfeksiyon bulgusu olmayanlar da bulaştırıcı olabilir.Ülkemizde yetişkinlerin %90'ında HSV Antikorları saptanmaktadır.

Herpes tip I- tip II klinik olarak bir birlerinden ayırt edilemezler. Genital enfeksiyonların büyük bölümünden tip II sorumludur.

Enfekte olmuş bir hastanın vücut salgılarında bulunan virüs direkt temas ile mukozadan veya küçük çatlaklardan geçip enfeksiyona neden olur. Virüsle bir kez enfekte olduktan sonra hastalık yaşam boyu sürer.

Genital herpes: Tüm dünyada sıklığı artmakta ve cinsel ilişki ile bulaşan diğer enfeksiyonlardan daha yaygın olduğu tahmin edilmektedir. Etken %90 oranında HSV-2'dir. Primer infeksiyon genellikle gençlerde cinsel aktivitenin başlamasıyla görülür. Çoğunlukla bulgu vermez . Primer genital herpes, cinsel temastan ortalama 2-7 gün sonra başlar. Kırıklık, ateş yaygın ağrılar, genital organlarda kaşıntı ve tahriş gibi bulgularının ardından genital bölgede içi sıvı dolu ufak lezyonlar (vezikül)ortaya çıkar. Veziküller kısa sürede açılır ağrılı ufak ülserler ortaya çıkar. Lezyonlar, üretra ve vulvada ise dizüri ve buna bağlı sekonder idrar retansiyonu, serviks tutulmuşsa vaginal akıntı görülebilir. enfeksiyonun iyileşmesi birkaç haftayı bulur.

Tekrarlayan genital herpeste hem sistemik semptomlar hemde lokal lezyonların şiddeti, primere göre daha hafiftir ve daha kısa sürer. Lezyonların ortaya çıkışından birkaç saat önce kaşıntı, irritasyon, yanma gibi prodrom bulguları görülür. Tipik lezyonlar, eritem ödem, vezikül, ülserasyon ve kabuklanma şeklinde seyrederek 8-9 günde iyileşir. Tekrarların sayısı ve şiddeti kişiye göre değişir. Genital herpes geçirenlerin 1/3'ünde rekürrens görülmez. 1/3'ünde yılda 3 kez, diğer 1/3'ünde ise yılda üçten fazla görülür.

Günümüzde yenidoğan herpes enfeksiyonlarında bir artış gözlenmektedir. Bu da kadınlarda herpes enfeksiyonunun görülme sıklığındaki artışa bağlanmaktadır.Virüs anne karnında plasentadan ya da daha sık olarak doğum sırasında genital kanaldan geçiş sırasında olur. Plesental geçiş 20. haftadan önce olursa spontan düşüğe, 20. haftadan sonra ise erken doğuma neden olabilir. Doğumsal anomaliler de izlenebilir.

Yenidoğan Herpes İnfeksiyonu: Yenidoğanda herpes infeksiyonunun 3 formu tarif edilmiştir.

%35 oranında deri, göz ve ağız tutulur. Seyri en iyi olan hafif şeklidir

%33 oranında merkezi sinir sistemi tutulur.Vakaların %5 inde ölümcül olabilir

%32 çeşitli organ tutulumu ile birlikte olan yaygın enfeksiyon %60 ölümcül seyreder . Plesental yolla anneden alınan antikorlar, yenidoğanı HSV infeksiyonuna karşı korumaz, fakat seyrin daha iyi olmasını sağlar.

Uygun anti viral tedavinin uygulanmasına rağmen enfekte yeni doğanların %40'ından fazlası ölür, yaşamayı başaranların büyük bir bölümünde herpes sekelleri kalır. Yeni doğan enfeksiyonlarının çoğu asemptomatik annelerden doğum esnasında virüs dökülmesi sonucu oluşur.

Tekrarlıyan genital herpes öyküsü olan kadınlarda doğum eylemi başında yapılan detaylı bir genital muayenede aktif lezyon ve seri kültürlerde viral dökülme saptanmazsa normal doğum tercih edilebilir. Bunun aksi durumlarda ilk tercih sezaryen olmalıdır

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Lalehan  Kutlay

Op. Dr. Lalehan KUTLAY, 1966 yılında İzmir'de doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimini Bornova Anadolu Lisesi'nde bitirdikten sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1989 yılında tamamlamış ve tıp doktoru unvanı almıştır.

1989 yılında ise Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nda ihtisasına başlamıştır. 1994 yılında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olan Op. Dr. Lalehan KUTLAY, Kadıköy'de bulunan özel muayenehanesinde hastalarını kabul etmektedir.

Op. Dr. Lalehan  Kutlay
Op. Dr. Lalehan Kutlay
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube