Sabır ve saygı

Sabır ve saygı

Bize hep sabır öğretildi ama nereye kadar? Benlik sınırlarımıza kadar dayanmışsa eğer ihlaller tacizler ne yapacağız? “ülke sınırını geçen düşmana ateş et” net bir durum. Ama kişilik sınırlarımızı çiğneyenler genellikle en yakınlarımızdır, çekirdek ve geniş ailemiz, eşimiz, yanı sıra iş ve özel arkadaşlarımızdır. Çok fazla sabır yani benlik sınırlarını çiğnetmeye, en çok görülen cevabımız öfke kontrolsüzlüğüdür. Ya olmadık bir yerde patlarız yada öfkemizi yuta yuta psikomatik hastalıklara ve psikolojik hastalıklara yakalanırız. “ iki dinle bir konuş” “boğaz dokuz boğum dokuz kez yutkun bir kez konuş” vesaire hep öfke bastırmayı öğretir ama benlik sınırlarınızı nasıl koruyacağınız öğretilmez. Ergenlerin en büyük sorunudur benlik sınırı; çok keskin tutarlar ki kimse çiğnemesin diye, çatışmalar oradan çıkar. Sabırdan çok SAYGI öğretilmeli insanlara diye düşünüyorum. Örneğin; İstanbul ltrafiği sabır taşı olsanız çatlatır. İnsan ilişkilerinde saygının ne kadar eksik olduğunu görür ve hep karşıdan bekleriz. 

Saygıyı evvela eve getirmeliyiz; çocuklarımızın günlüklerini okumak? Ergenlerin kapısını çalmadan odaya dalmak? Yeni evli oğlunuzun evine, anahtarın yedeği ile girmek? Eşimizin, çocuğumuzun çantasını, telefonunu,cüzdanını karıştırmak? Tüm bunlar güvenli ilişkiyi bozabildiği gibi yanlış anlamalarada yol açıyor. Bir paragraflık bir yazının, bir kaç satırı size ulaşırsa eğer çok fena bozulup yıkımada uğrayabilirsiniz, yanlış da değerlendirebilirsiniz. Dedikodunun insan ilişkilerini yıkmasının altında ki sebep laf taşıyanın; lafın yanına yan katması kadar bazen lafı eksik taşıması olabilir. Örn; öss kampında belli dakika aralıklarında telefonla konuşabildiğim kızıma, hasta ve toplantı yoğunluğumdan birkaç gün ulaşamadım çok özledim. Telefonda görüşmeye izinli olduğu saat 23.30 u itinayla bekledim, telefonuma cevap yok. Rehber öğretmenini aradım durumu iyi deyip kızıma haber vermeye gitti. Kızım beni arayacak bekledim 23.45 derken ben aradım yine cevap yok. Küstü herhalde deyip huzursuz uykuya daldım. Sabah beni telefonla uyandıran kızımın kuş cıvıltılı sesi idi.. öğretmeni dün akşam benim aradığımı haber verdiğinde gözünü açamıyacak kadar derin uykudaymış ve üstelik boğazı ağrıyormuş. Bu örnekte olduğu gibi koşulsuz anne kız ilişkisi, pek çok ilişkide yoktur. 

Siz çocuğunuzun sınırlarını aşmaz saygı gösterirseniz, onada saygı göstermeyi öğretmiş olursunuz. 2000 yılında 4 yaşında ki kızım için çocuk yuvası açmıştım. Herşey çok güzeldi, seçkin 17 aile çocuklarını getirip bize bıraktılar (3-4 yaş arası) çocuklar hiç söz dinlemiyor, sıraya girmiyor,ağlıyor,kırıp döküyorlardı. 3 tane iyi okul mezunu öğretmen onlarla baş edemiyordu. Çaresizlik,pişmanlıkla yuvanın merdivenlerine oturdum ama çözüm aramaya koyuldum. Profesyonel tecrübeli bir öğretmen çağırdım ve onu izledim. En yaramaz olan 3 yaşında ki Mert e gidip “Mert bey çiçek olalım” dedi. Mert kollarını kavuşturup çiçek oldu… 

Sonuç siz çocuğunuzu döverseniz kocasıda döver, cüzdanını karıştırır üç kuruş verdiğiniz harçlığın hesabını diz çöktürerek sorarsanız, karısıda sorar. Sevginiz gibi saygınız da koşulsuz olsun. İzin almadan öpmeyin, mıncıklamayın bile. Beden sınırlarına saygıyı öğrenen çocuk kolayca taciz kurbanı olmaz. Hediye karşılığı öpücük yanlış. Tacizciler önce çocukları hediyeye boğarlar. Ergen kızları üç kuruşluk bir zincir kolye ile kandırırlar. Yetişkin kadınların ise tek taş, çiçek, gülen bir yüzle maaş kartlarını elinden alırlar.

Sevginiz de, saygınız da, hediyeniz de, harçlığınız da şartsız koşulsuz gözünü doyuracak kadar olsun. Sevgi ile gönlü doymuş olanların gözü aç olmaz genellikle. Yalnızca sabır öğrettiğiniz çocuğunuz Galatasaray lisesi- Boğaziçi üniversitesi- M B A masterlı bile olsa, duygusal vampir (pasif agresif, narsist,bencil) birinin elinde sabrını tüketip depresyona girebilir. 35 yaşında bile, Fedakarlık yapıcam derken çatlar kanser olabilir… Ona ilişkiyi düzenleyen, çözüm üreten, öfke kontrolü- doğru iletişim sağlayan sabır öğretin. Eskiler “Allahın hakkı üçtür” demişler. Yeni ilahiyatçılar ise çözüm üreten yapıcı sabır ile “eşek sabrını “ karıştırmayın diyorlar. Daha zarif sabır tanımını bilenler varsa lütfen yazsın. Akıllı muhafazakarlara cevabım bir müslümanın beş görevinden biri olan ruhunuzu korumayı unutmayın ve unutturmayın.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Zeynep Pınar

Uzm. Dr. Zeynep Pınar, ilköğretim öğrenimini Manisa'nın Alaşehir ilçesinde, lise öğrenimini ise İzmir Kız Lisesi’nde tamamladı. Tıp eğitimini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde sürdüren Dr. Pınar 1986 yılında mezun olarak tıp doktoru unvanını aldı. Dr. Pınar, 1987 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikiyatri ihtisasına başladı, ihtisası sırasında kadın ve erkek psikoz servisi, adli psikiyari servisi, alkol ve madde bağımlılığı kliniği (AMATEM) nevroz kliniği, nöroloji kliniği yanısıra çocuk ve ergen psikiyatrisi için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, acil dahiliye için Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde eğitim gördü. “Şizofrenide Sol El Kullanımı” konulu tezini bitirerek 1991’de uzmanlık eğitimini tamamladı. Dr. Pınar, 1991 ile 1992 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi Eğ ...

Etiketler
Çocuklarımızın günlüklerini okumak yanlış
Uzm. Dr. Zeynep Pınar
Uzm. Dr. Zeynep Pınar
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube