Pilonidal sinus (kıl dönmesi) hakkında bilmek istedikleriniz

Pilonidal sinus (kıl dönmesi) hakkında bilmek istedikleriniz

Pilonidal hastalık olarak da bilinen bu durum aslında her iki kaba etin ortasında bulunan doğal çukurluğun (kuyruk sokumu) bir enfeksiyonu ve absesidir. Ağrı ve akıntı yapmaya eğilimlidir. Kistin içerisinde kıl yumağı olabilir veya olmayabilir. Bilinmesi gereken bazı ilginç gerçekler: -Sözlük anlamı olarak “pilonidal” kıl yuvası demektir. Ancak bu her zaman doğru değildir. Pilonidal absesi olan her hastada kıl yumağı olmayabilir, özellikle bayan hastalarda bu geçerlidir. Pek çok doktor, kıl dönmesinin kıllardan kaynaklandığını bilse ve söylese de, bu kesin olarak kanıtlanmamıştır ve içerisinde kıl olmayan vakaların nedeni açıklanamamaktadır. Bir pilonidal kist basitçe cilt altında yerleşen bir absedir.

 Pilonidal abseler çok ağrılı olmaya ve tüneller oluşturarak etrafa yayılmaya meyillidir. -“Pilonidal kist” terimi aslında yanlıştır. Pilonidal vakalarının % 99'u aslında absedir, kist değildir. Cerrahlar ve patologlar nadiren epidermisle yani cilt hücreleriyle kaplı bir kist bulurlar. Normalde epidermis olarak adlandırılan cildin dış tabakası kıl follikülleri içermez.

-Pilonidal kist ve pilonidal sinus terimleri sıklıkla aynı anlamda kullanılabilse de, teknik olarak aynı değillerdir. Pilonidal, derinin altındaki bir ceptir, absedir. Sinus ise bu absenin cildin dış katmanına geçiş yolunu oluşturan bir kavitedir. Pilonidal absesi olan her hastanın pilonidal sinusu yoktur. Sinus küçük, toplu iğne başı şeklinde bir delikle cilde açılabilir, bazen çok daha belirgin olabilir, genellikle alttaki abseye bağlantılıdır ve onun boşalmasını sağlar. -Pilonidal abseler genellikle kuyruk sokumunun üst kısmında yerleşir. Pozisyonları genellikle hafifçe sol taraftadır. Sinus açıklığı ise klasik olarak orta hattın sağında bulunur. Pek çok hastada kistler kuyruk sokumunun alt kısmında veya her iki tarafında da olabilir.

-Pilonidal hastalığın pik yaptığı yaşlar 16-26 yaş arasıdır. Daha genç ya da daha yaşlı hastalarda da görülebilir. Görülme sıklığı erkeklerde hafifçe daha fazladır. Asyalı ve zencilerde görülme sıklığı daha azdır. 12 yaşında vakalar olduğu gibi, 50 yaşında ilk kez ortaya çıkan vakalar da görülebilir. Kız çocuklarda genellikle belirtiler pubertenin başlangıcında (12-14 yaş) ortaya çıkar. Erkeklerde ise genelde 16-22 yaş arasında görülür. -Yeni doğan bebeklerde görülen sakral çukurluk pilonidal hastalık değildir. Bazı sakral çöküntüler iltihaplanabilir ve pilonidal abselere dönüşebilir, fakat çoğu zararsız kör tüneller şeklindedir. Ancak başka hastalıklarla olası bağlantıları araştırılmalıdır.

-Pilonidal hastalık nadiren kendiliğinden düzelir. Çoğunlukla herhangi bir cerrahi girişim gerektirirler. Nadir vakalarda antibiotik tedavisini takiben ortadan kalktığı bildirilmiştir. Pilonidal abseler uzun yıllar sessiz kalabilir, bazı hastalarda her ay alevlenirken, bazılarında yıllarca belirti vermeyebilir. -Pilonidal abseler Folliküler Oklüzyon (Kıl Dibi Tıkanıklığı) olarak adlandırılan bir grup hastalıkla bağlantılıdır. Bir zamanlar pilonidal hastalığın konjenital, uani doğumsal olduğuna inanılırdı.

Fakat günümüzdeki tıbbi görüş, bu abselerin çok azının doğumsal olduğu ve genellikle sonradan edinildiği yönündedir.

Pilonidal Hastalık Kimlerde Görülür?

Kişilerin kıl dönmesine yatkınlığını arttıran bazı faktörler vardır. Bilinen risk faktörleri şunlardır:

Ailede kıl dönmesi öyküsü 

Spina Bifida Occulta gibi fetal gelişim problemleri

Kılların yapı, boyut ve kalınlıkları

Kuyruk sokumundaki kılların miktarı

Kuyruk sokumu cildindeki porların boyutları

Sürekli oturma gibi kuyruk sokumu kemiğine yüksek basınç ve sürtünme sebepleri

Düşme gibi nedenlerle kuyruk sokumu kemiğinin travmaya uğraması

Ata binme gibi sporlar

Natal kleftin derinliği (genetik ve kiloya bağlı)

Natal kleftin şekli

Akne, sebase kist gibi bloke kıl folliküllerine eğilimli durumlar

Ekzema gibi diğer cilt problemlerine eğilim

Kıl Follikülü Tıkanıklığı Nedir?

Folliküler oklüzyon tıkanmış kıl deliklerini anlatmak için kullanılan tıbbi bir terimdir. Bu delikler natal kleft denen kuyruk sokumu bölgesindeki orta hat çizgisinde bulunur ve debris denilen doku artıkları ile tıkanırlar. Diğer vücut bölgelerinde bu tıkanıklık sıklıkla görülen sivilcelere neden olur. Fakat natal kleftte oksijen azlığına bağlı olarak anaerob bakteriler daha kolay ürerler. Oturma pozisyonunda yerçekimi dokuları orta hatta aşağı doğru çeker. Bu çekim orta hattaki delikleri gerer. Anatomik olarak oturma pozisyonunda pelvis kemikleri yere temas eder. Ancak uzun süre ve kötü pozisyonda oturulduğunda kuyruk sokumu kemiği üstüne büyük bir basınç biner.

Bu durumda folliküllerin ağzı gerilir ve alttaki gibi görünür. Follikül gerildiği zaman ölü deri hücreleri, ter, giysi lifleri ve kılın birikmesi için mükemmel bir alan oluşturur. Bu ölü dokular biriktiğinde delik tıkanır ve normalde kıl dibine salgılanan yağ artık dışarıya atılamadığından follikü içine geri döner. Giderek şişen ve iltihaplanan follikül sonunda yırtılır. Yırtılan follikül anaerob, yani oksijensiz ortamı seven bakteriler için mükemmel bir üreme alanı haline gelir. Bu çukurlar pilonidal abselerin başlangıç noktalarıdır. Bu konuda, kuyruk sokumu kemiği travmasından sonra gelişen pilonidal abseler soru işaretleri taşımaya devam etmektedir. Bu kişilerin zaten orta hatta bir çukurlukları olup olmadığını, travmanın enfeksiyonu tetikleyip normalden daha hızlı bir abse oluşumuna mı neden olduğunu bilmiyoruz. Cildin doğal bariyeri yıkıldıktan sonra, normalde vücudun oksijensiz bölgelerinde yaşamakta olan anaerob bakteriler cildin daha derin tabakalarına, yağ dokusuna doğru inerler.(www.medicorium.com©)Anaerob bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar abse oluşturmalarıyla, doku yıkımıyla ve kötü kokularıyla karakterizedir.

Bu belirtiler kıl dönmesi yakınması olan bir hastanın ağrı, akıntı, kötü koku gibi tüm şikayetlerini açıklamaktadır. Pilonidal hastalık normalde kıl dönmesi olarak bilinse de, teknik olarak sadece abselerin % 50'si kıl içermektedir. Bu kılların incelenmesiyle de, bu bölgenin kılları olmadığı, saç ve vücudun üst kısmından dökülen kılların, kaba etlerin sürtünmesiyle buraya ters olarak, matkap hareketiyle girdiği ortaya çıkarılmıştır. Tıbbi literatürde bazı çalışmalar pilonidal hastalığın kalıtımsal cilt risk faktörleri ile ilişkili olabildiğini, yani anne-babadan bir hediye olabildiğini göstermiştir. Ayrıca, folliküler oklüzyon üçlüsü denen bir grup hastalıkla da (akne konglobata, perifollikülitis kapitis, hidradenitis suppurativa) bağlantılı olduğu belirlenmiştir. Bu dört hastalığın ortak yanı sitokeratin üretimlerinin benzer olmasıdır. Doğumsal Pilonidal hastalık: Yenidoğanlarda sık görülen sakral çukur, burada bahsedilen pilonidal çukurdan farklıdır ve yanlışlıkla kıl dönmesi sanılmamalıdır. Spina bifida occulta olarak bilinen, omuriliğin kapanmasında bir defektle karakterize durumda, kuyruk sokumu kemiği üzerinde pilonidal sinus açıklığını andıran ve sıklıkla içinde kıl da içeren bir defekt oluşabilir; ki buradan yaşamın sonraki yıllarında pilonidal hastalık gelişebilir.

Fetus gelişimi sırasında diğer problemler de ileri dönemde pilonidal hastalığa neden olacak şekilde omurga alt ucunda boşluklar oluşturabilir. Uzun yıllar önce pilonidal kistlerin konjenital olduğuna inanıyorduk, ancak günümüzde cerrahların büyük çoğunluğu çoğu vakanın edinilmiş olduğuna inanmaktadır. Eğer doktorunuz size pilonidal hastalığın konjenital olduğundan söz ederse, başka bir cerrah bulmanız şiddetle tavsiye edilir. Ne yazık ki, pek çok pratisyen hekim, aile hekimi ve cerrah 20 yıl önce tıp fakültesinde okudukları kitaplardaki bilgilerle yetinmekte ve hastalıkların gelişimi hakkındaki yeni bilgiler kadar, yeni tedavi metodlarından da bihaber olmaktadır.

Kıl Dönmesi Tanısı Nasıldır?

Tanı için mutlaka bir genel cerrahi uzmanına muayene olmanız önerilir. Lokalizasyonu nedeniyle pilonidal hastalık konunun uzmanı olmayan hekimler tarafından bazen anal fistüller, anal abseler, sebase kistler, kuyruk sokumu anomalileri ve hatta hemoroidlerle karıştırılabilmektedir.
Kendi Kendine Tanı Koymak Mümkün müdür? Pilonidal abseler sıklıkla kuyruk sokumu çizgisinin üst ucunda yerleşir. Tipik olarak orta hattadır. Şişlik küçük bir mercimek kadar veya bazen bir pinpon topu kadar olabilir. Genellikle şişlik varsa şiddetli ağrı ve basmakla ağrı da vardır.
Eğer kendiliğinden drene oluyor, yani boşalıyorsa; kötü kokulu, sarımsı-kahverengi, bazen kanlı akıntı tipiktir. Bazen çamaşırı kirleten akıntı tek bulgu olabilir. Bazı abselerse çok derin olabilir ve yüzeyden görünen hiçbir belirtileri olmadan, şiddetli ağrı ile seyredebilirler. Abse aktifleştikçe pek çok hasta belin alt kısmında ağrı tanımlar. Bu durum kiste bası sonucu ağrıyı taşıyan sinir uçlarının uyarılması ve siyatiğe benzer bir duruma yol açması yüzündendir. Abse boşaldıktan veya tedavi edildikten sonra bel ağrısı da kaybolmaktadır.

Pilonidal Hastalığın Farklı Seyirleri:

Akut: Kuyruk sokumunda şiddetli ağrı, belirgin kızarıklık ve şişlikle karakterizedir. Bu tablo konunun uzmanı olmayanlarca bile kolayca tanınabilecek klasik tablodur. Pilonidal kist enfekte olduğunda oturmayı imkansızlaştıracak kadar ağrı ve şişlik gelişir. Genelde hastalar bu alevli safhada acil servislere başvururlar.

İlerlemiş Fakat Ağrısız: Absenin boşalmasına imkan sağlayan sinüs delikleri olan vakalarda tablo hiçbir zaman akut safhaya geçmeyebilir. Bazı hastalarda minimal ve kokusuz drenaj olabilir. Bazı hastalarda ise çok fazla miktarda ve çok pis kokulu akıntı görülebilir. Akıntı sıklıkla sıvıya derinin reaksiyonuna bağlı olarak kaşıntıya yol açar.

Sessiz Mod: Bazı hastalar kuyruk sokumundaki şişkinliği fark eder, fakat çok az ağrıları olur veya yılda sadece birkaç kez akıntı gelen sinüs delikleri vardır. Eğer durumunuz böyleyse kendinizi şanslı sayabilirsiniz. Ancak uyuyan yılanın herhangi bir anda aktifleşebileceğini ve şikayetlere yol açabileceğini unutmamalısınız.

Kıl Dönmesi Tanısı Nasıl Konulur?

Pilonidal abselerin tanısında kullanılabilecek çok sayıda test yoktur. X-Ray yani röntgen filmleri pilonidal kistleri göstermez.
Bununla birlikte, sakral çukurluk şeklinde kendini gösteren konjenital kistlerle karakterize sipina bifidanın saptanmasında önemlidirler. MRI radyofrekans dalgaları kullanarak yüksek kalitede görüntüler sunan bir tetkiktir. Ancak çok yüksek çözünürlükte olmadıkça genellikle pilonidal kistleri saptayamazlar. Kesitlerde görülen yumuşak doku ödemi olası pilonidal aktiviteye işaret eder. MR'ın kontrastlı ve kontrastsız olmak üzere iki tipi vardır. Kontrastlı olanda boya maddesi kullanılır ve kistler gibi kitlelerin daha iyi görüntülenmesini sağlar. MRI bazı kolorektal girişimlerde yardımcı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bazen ultrason da pilonidal kitleleri ve traktı göstermekte yararlı olabilir. Pilodinal kistler MRI'da aşağıdaki gibi görülürler:

Kıl Dönmesi Başka Hangi Hastalıklarla Karışır?

Aşağıdaki durumlar da ayırıcı tanıda akla getirilmelidir.

1) Koksidini: Kuyruk sokumu kemiğinin ağrılı ve nadir bir hastalığıdır.

2) Eğer iltihaplı alan anüse çok yakınsa anal fistül veya peri-anal abseler de akla gelmelidir.

3) Bazen kuyruksokumu bölgesinde püstüllere benzer lezyonlar oluşturan hidradenitis supurativa göz önünde tutulmalıdır.

4) Çok nadir, yavaş büyüyen fakat lokal olarak hızla gelişen kötü huylu bir tümör olan Sakrokoksigeal kordoma da akla gelmesi gereken bir durumdur.

Çocuklarda Kıl Dönmesi Görülür mü?

Pek çok ebeveyn yenidoğan bebeklerinin kuyruk sokumunda ufak bir delik görünce bunu kıl dönmesi sanarak doktora başvurmaktadır. Bebeklerin yaklaşık % 3'ü, sakral çukurlukla doğarlar. Sakral çukurluk pilonidal hastalık değildir.

Çoğu zararsızdır, ancak nadiren spinal kanal veya kolonla bir bağlantıya işaret ediyor olabilirler.

Bazı sakral çukurlar spina bifida occulta ile ilişkili olabilir ve ayırt etmek için MRI gerekebilir. Sakral çukur pilonial hastalık olmadığı gibi, pilonidal abselerin odağı da değildir. Eğer temiz tutulurlarsa çok nadiren ufak bir çukur şeklinde kalır, geneldeyse kaybolurlar. Pilonidal hastalık nadiren ergenlikten önce görülür. Ancak büyük abdest veya deri artıkları ile tıkanırlarsa sakral çukurlarda da enfeksiyon riski vardır.

Bayanlarda da Kıl Dönmesi Görülür mü?

Eski kaynaklarda kıl dönmesinin özellikle kıllı erkeklerin bir hastalığı olduğundan bahsedilirdi. Ancak kıl dönmesinden muzdarip hastaların pek çoğu da kadındır. Son 30 yılda kadınlarda görülme oranı çalışma hayatı ile birlikte artmıştır. Kadınlarda görülen kıl dönmeleri genelde adet dönemlerinde alevlenmeye meyillidir. Bu da hormonal değişikliklerin gözeneklerin genişliğinden yağ sekresyonuna kadar ciltle ilgili pek çok etkisine bağlanabilir. Genel cerrahların çoğunun erkek olduğu düşünülürse, kadınların da bu özel bölgeleri ile ilgili yakınmalarında çekinmeyi bir kenara bırakıp, muayene ve tedavi olmaları önemlidir.

Kıl Dönmesiyle Yaşamak

Bir kez pilonidal abse tanısı aldıktan sonra önünüzde iki yol vardır: Cerrahi çözüm ya da hastalıkla birlikte yaşamak. Kararınız yakınmalarınızın sıklığı, alevlenmelerin sayısı gibi faktörlere bağlıdır ve doktorunuzla tartışılarak verilmelidir. Cerrahi tedavi her hasta için uygun olmayabilir ve her zaman kesin sonuç da vermeyebilir. Her hastanın koşulları ve hastalık tablosu kendine özgüdür ve ona göre karar verilmelidir. Cerrahinin kendine özgü riskleri olduğu gibi, kıl dönmesiyle yaşamanın da vardır. En kötü durum ise, tedavi edilmemiş pilonidal kistlerin her alevlenmede düzenli olarak çevreye doğru yayılmasıdır. Bağışıklık sisteminin sürekli bir enfeksiyonla mücadele etmesi onu zayıflatır ve diğer enfeksiyon ve hastalıklara daha açık hale gelirsiniz.

Bu nedenle abseli alanın ilk alevlenmeden sonra, olay büyümeden cerrahi olarak çıkarılmasının problemleri en aza indireceği kesindir. Cerrahiyi erteleyecek hastalarda bakımın temel taşları ise hijyen, postür ve kıllardan arındırmadır.

Hijyen: Kıl dönmesinde en önemli koruyucu faktör temizliktir. Antibakteriyel sabunlar kullanın ve banyosuz bir gün geçirmeyin. Bu bölgenin temizliğini ihmal ederseniz çok daha büyük problemler yaşarsınız.

Keselenme: Temiz olmanın ötesinde, kıllar, deri artıkları ve giysi liflerinden oluşan artıkların kuyruk sokumundaki orta hat yarığından uzaklaştırılması gerekir. En ideali bunu için banyo süngerleri veya lifleri kullanmaktır. Şampuanlar: Çoğu vakada saçlı deriden dökülen kıllar olayı başlatmaktadır. O nedenle banyoda son yaptığınız şey saçlarınızı şampuanlamak değil, kuyruk sokumunuzu temizlemek olmalıdır. Eğer akneye meyilli bir cildiniz varsa yağ içermeyen özel vücut şampuanları kullanmalısınız. Özellikle çok fazla terliyorsanız bölgeyi kuru tutmak için pudra da kullanabilirsiniz.

Kıllardan Arınmak: Pek çok metodla bölgenin kıllardan arındırılması iyi bir korunma önlemidir.

Bunun için kremler kullanılabileceği gibi, ağda, epilasyon cihazları, traşlama, lazer epilasyon gibi yöntemler de vardır. Ciltte enfeksiyon odakları oluşturabileceği için mekanik yöntemleri onaylamıyor ve en ideal yöntem olarak lazer epilasyonu öneriyoruz.

Kıl Dönmesinde Hangi İlaçlar Kullanılır?

Antibiotikler: Enfeksiyonu geriletmek için sıklıkla kullanılırlar. Başlandıklarında tam doz bitirilene kadar kesilmemelidirler. Pilonidal hastalığı antibiotiklerle tedavi etmek mümkün değildir. Antibiotikler sadece o anki enfeksiyonu bastırırlar, tekrar enfekte olmaya meyilli abse loju ise kalır.

İyotlu Pansumanlar: Enfekte vakalarda sıklıkla antibiotiklerle birlikte kullanılırlar.

Drenaj (Abse Boşaltılması): Pilonidal abseler eğer bir sinüs ağzı varsa veya cildin inceldiği bir noktadan boşalmaya meyillidirler. Drenajın miktarı ne sıklıkta pansuman gerektiğini belirler.
Hafif drenajlar ince gazlı bezlerle pansuman edilebilir. Çok fazla miktardaki drenajlarda petler kullanılmalı ve pansuman gerektikçe tekrarlanmalıdır. Postür Nasıl oturacağınıza dikkat etmelisiniz. Kötü pozisyonlarda oturmanın yarattığı bası abseleri alevlendirebilir. Bu özellikle araba sürerken geçerlidir. Hastalık 2. Dünya savaşı sırasında Jeep kullanan askerlerde çok sık görüldüğünden bir dönem “Jeep Hastalığı” adı bile kullanılmıştır.

Burada temel kural, kuyruk sokumu kemiğinizi basınçtan uzak tutmaktır.

Yastıklar: Bu hastalıkla yaşamaya çalışanların olmazsa olmazıdır. Kuyruk sokumu kemiğinin basınçtan korunması hayati önemdedir. Ancak, hemoroid hastaları için üretilen simitleri kullanmayınız. Sizin ihtiyacınız olan koksiks yastıkçıklarıdır. Bunlar medikal malzemecilerden uygun rakamlarla temin edilebilirler.

Kıl Dönmesinin Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ameliyat masası pek çoğumuz için son seçenek olsa da, pek çok hastanın tedavisi ister doktor ofisinde kısıtlı girişimler, ister hastane şartlarında tam eksizyon olsun, bu şekilde olmaktadır.

Akut Tedaviler: Eğer çok ani bir alevlenme, ağrı-şişlik veya aşırı akıntı yaşıyorsanız seçebileceğiniz iki yol vardır:
• Kabul edilebilir düzeyde ağrınız varsa, ilk seçenek antibiotiklerle tabloyu yatıştırmak olabilir. Antibiotiklerin enfeksiyonu geçici olarak kontrol altına alacağını, pilonidal hastalığınızı tedavi etmeyeceğini unutmayın. Her zaman değilse de, bazen antibiotik tedavisi yetersiz kalabilir. Bazı hastaların abseleri yıllarca sessiz kalabilirken, bazılarınınki antibiotik kesilir kesilmez tekrar alevlenebilir. Bu genellikle sizin bağışıklık sisteminize ve enfeksiyona yol açan bakterinin türüne bağlıdır. Kullanacağınız antibiotik türü doktorunuzun seçimine bağlıdır ama genellikle penisilin veya sefalosporin grubu tercih edilir. Yüzlerce farklı antibiotik vardır ve biri etkili olmadıysa diğerine geçilmelidir. Ancak doğru olan basit ve ucuz olandan başlamaktır. En başta en geniş spektrumlu ve pahalı antibiotiği seçmek tıbbi hatadır.

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Murat Üstün

Op. Dr. Murat ÜSTÜN, 1969 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tıp Fakültesi eğitimini 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise SSK Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yapmış ve 1996 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de yeni yeni başlayan laparoskopik cerrahi konusunda alanında uzman doktorlarla çalışması bu alandaki ilgisini arttırmıştır. 1996-1999 yılları arasında SSK Ankara İhtisas Hastanesi'nde transplantasyon kliniğinin kurulmasında aktif rol almış ve özellikle renal transplantasyon ve laparoskopik cerrahi alanında çalışmalar yürütmüştür. 1999-2001 yılları arasında SSK Zonguldak Bölge Hastanesi'nde çalışmış ve burada ilk laparoskopik cerrahi ünitesini kurararak ameliyathane modernizasyonu ve sterilizasyon prensiplerini çalışmalarında da uygulamıştı ...

Etiketler
Pilonoidal sinüs
Op. Dr. Murat Üstün
Op. Dr. Murat Üstün
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube