Kötü yara izleri oluşumu - önlenmesi - tedavisi

Kötü yara izleri oluşumu - önlenmesi -  tedavisi

Kötü yara izlerinin tedavisi estetik ve plastik cerrahinin en temel ve en çok zorluk arz edenkonularından birisidir. Herhangi bir yaralanmada yara izinin daha iyi olmasını, yani estetik şekilde oluşmasını sağlamak için estetik cerrahinin birçok imkânı mevcuttur.

Yara izi, bütünlüğü bozulan yani yaralanan deri ve diğer dokuların yara kenarlarını birbiriyle bileştirmek yani kaynamasını sağlamak için vücudun ürettiği yeni bir dokudur. Bu doku, bağ dokusu hücreleri ve liflerini (kolajen ve elastik lifler) içerir ve üzeri ince bir deriyle kaplıdır. Kötü görünen ve hemen fark edilen yara izleri kötü yara izleridir. Kötü görünmeyen ve kolayca gözle fark edilemeyen yara izleri ise 'iyi yara' yani estetik yara izleri olarak tanımlanabilir.

Parçalı, ezik, kirli, şekil ve yön olarak uygun olmayan estetik cerrahi kurallarına göre dikilmemiş, onarılmamış yaraların iyileşmesi sonucunda kötü yara izleri oluşur. Ayrıca herhangi bir yara, yönü itibariyle vücudun doğal çizgilerine ve kıvrımlarına dik açıyla seyrediyorsa, yay biçiminde bir yaralanma ise, eklemleri(dirsek, el bileği, parmaklar gibi) boylamasına kat ediyorsa, iyileşme sonucunda kötü yara izleri oluşur.

Bazen katettiği eklemlerin hareketlerini sınırlayıcı kasıntılar şeklinde de gözlenebilirler. Yaranın yer aldığı vücut bölgesinin de kötü yara izi oluşumunda rolü vardır. Örneğin omuz bölgesi, göğüs ön duvarı ortası (iman tahtası üzeri) bu açıdan en şanssız bölgelerdir. Buna karşılık göz kapağı, yüz ve boyun bölgesi daha şanslıdır.

Göz kapağı kenarı, burun kanadı kenarı, dudak ve kulak sayvanı kenarlarında ortaya çıkan yaralar bazen çentiklenme veya basamak oluşumu gibi deformiteler ile iyileşirler ve tedavileri için özel yöntemlere ihtiyaç vardır. Derin yanık yaraları, ezilme yaraları, ateşli silah yaralanmaları, trafik kazaları sonucu oluşmuş yaralar, iyileşmeleri sonucunda kötü yara izleriyle sonuçlanırken; yüzeysel yanıklar ve kesici alet yaralanmaları daha iyi izlerle iyileşirler.

Kötü yara izleri önlenebilir mi?

Herhangi bir yaralanmada yara izinin daha iyi olmasını, yani estetik şekilde oluşmasını sağlamak için estetik cerrahinin birçok imkânı mevcuttur. Mikrop kapmasını önlemek bunların başında gelir.

Yara ortamındaki ölü dokuları, varsa yabancı cisim kalıntılarını temizlemek, yara kenarlarını canlı ve düzgün kesiler haline getirmek, kanama kontrolü, yaranın yönünü vücut kıvrımlarına uygun hale getirmek, yay biçimindeki yaraları düz çizgi ya da kırık çizgi haline getirmek, mümkün olduğu kadar gergin olmayacak şekilde ve vücudun fazla reaksiyon vermediği inert dikiş iplikleriyle yarayı dikmek, mümkünse gizli dikiş tekniği uygulamak bu önlemlerden başlıcalarıdır.

Dikiş sonrası bakım ve takip de çok önemlidir. Dikiş ipliklerini lüzumundan daha geç almak dikişin girip çıktığı deliklerinde belirgin kalmasına neden olur. Dikişlerin alınabilmesi için yara dudaklarının gerilmeyle açılamayacak şekilde birbirine kaynaması gerekir ki buna biz 'gerilme direnci' diyoruz.

Gerilme direncinin yeterli düzeye ulaşması gene birçok faktöre bağlı olarak 5-15 gün arasında değişebilir. Yara dudaklarının birbirine kaynaması ve dikişlerin alınması, iyileşmenin tamamlandığı anlamına gelmez. Oradaki biyolojik ve biyokimyasal olaylar devam eder. Yara hattı önce kızarır, bir miktar kabarıklaşır ve sertleşir.

Daha sonra giderek kızarıklığı soluklaşır ve normal ten rengini alır, kabarıklığı çöker, çevresindeki ciltle hemzemin hale gelir ve sertliği kaybolarak yumuşar. İşte o zaman yara maturasyonu (olgunlaşması) dediğimiz periyot tamamlanmış ve yara bir daha değişikliğe uğramayacak şekilde son halini almış olur. Bu süreç yaranın şekline, yönüne, bulunduğu vücut bölgesine ve kişinin genetik ve ırksal özelliklerine göre altı ay ile iki sene arasında değişebilir.

Bu süreç içerisinde yarada oluşan sertlik ve kabarıklığın anormal şekilde aşırı geliştiği durumlarla da karşılaşabiliriz. Hipertrofik skar veya keloid adını verdiğimiz bu aşırı yara izleri estetik olmayan görünümün en önemli örnekleridir.

Bunların oluşumunu engellemek için uygulanabilen çeşitli yöntemler mevcuttur. Yara izi yüzeyine krem şeklinde veya içine enjeksiyon şeklinde kortizon uygulamaları, özellikle eklemleri kat eden boylamasına yaralarda bir süre hareketi kısıtlayıcı ateller uygulanması, yaranın çeşitli krem, slikon sheet vb uygulamalarla nemlendirilmesi, elastik bası uygulamaları yara yüzeyi ve çevresinin dermabrazyon dediğimiz yöntemle zımparalanması, düşük dozda radyoterapi ve bazı lazer uygulamaları bu amaçla uygulanan alternatif yöntemlerdir.

Tedavi süreci

Hem yaraların tedavisi ve hem de kötü yara izlerinin tedavisi deneyimli plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahlar tarafından yapılmalıdır. Estetik cerrahi girişimlerinde kesiler bizzat estetik cerrah tarafından yapılır ve bu kesilerin yerleşimi, yönü, şekli vs. öyle planlanır ki bu operasyonların izleri gerçek anlamda estetik izler olarak gerçekleşir ve rahatsız edici olmazlar.

Oysa her kesilen-dikilen yerde mutlaka bir iz oluşması doğa kanunudur ve önlenemez. Önemli olan bu izin dikkat çekici ve rahatsız edici olmamasıdır.

Kötü yara izlerinin tedavisinde mevcut izin cerrahi olarak çıkarılması ve yeniden dikilirken;

1.    Yara dudaklarının gerginliğinden kaçınılması,
2.    Yaranın yönünün vücut çizgilerine ve kıvrımlarına uygun hale gelecek şekilde Z-Plasti W-Plasti uygulanması,
3.    Eklemleri kateden yara izlerinde, kasıntıyı ve hareket kısıtlığını giderecek şekilde yara izini kırık çizgiler haline dönüştürmek ve yara izi boyunu uzatmak,
4.    Göz kapağı, dudak, burun kanadı ve kulak sayvanı kenarlarındaki çentikleşme ve basamak deformitelerini düzeltmek,
5.    Mümkünse yara dikiş hattını vücut doğal kıvrımları içerisine gizlemek,
6.    Hipertrofik skar ve keloid oluşması muhtemel bölgelerde yarayı dikmeden önce yara dudakları içine kortizon enjeksiyonları,
7.    Geniş yara izlerinde(örneğin yanık izleri) yara izi çevresindeki normal dokuyu doku genişleticilerle genişleterek çıkarılan geniş yara izi alanına yaymak,
8.    Mümkünse gizli dikiş tekniği uygulamak gibi başlıca yöntemler kullanılır.

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Mesut Özcan

Prof. Dr. Mesut ÖZCAN, 1945 yılında doğmuştur. 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimine 1969 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 1969-1971 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda yapmış ve Genel Cerrahisi Uzmanı olmuştur.  1974 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde akademik karyerine başlamış olan Prof. Dr. Mesut ÖZCAN, 1976-1977 yılları arasında İsveç Uppsala Üniversitesi'nde Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi alanında eğitim almıştır. 1981 yılında Doçent, 1988 yılında Profesörlük kadrosuna atanmıştır. 1987-2006 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmıştır. 1993 - 1999 yılları arasında aynı anabilim dalı bünyesi ...

Etiketler
Estetik cerrahi
Prof. Dr. Mesut Özcan
Prof. Dr. Mesut Özcan
Bursa - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube