Kalp krizi

Kalp  krizi

Kalp krizi kalbi besleyen damarlar olan koroner damarlarda tıkanıklık olduğunda bu tıkanıklığın kalpte beslediği kalp kası bölgesinde ölüm=infaktüs olmasıyla ortaya çıkar. Yani kalp krizi olması için önceden kalbi besleyen damarlarda darlık olması bu darlığın ilerleyerek damar duvarını hemen hemen hiç kan geçmeyecek kadar tıkaması gerekir.

Kalbi besleyen damarlar olan koroner damarlar damar sertliği=aterosikleroz hastalığı ile tıkanırlar.

Damar sertliği=aterosikleroz  ise belirli risk faktörlerinin biraraya gelmesi sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu risk faktörleri de: Sigara, kan yağlarının yüksek olması (kolesterol yüksekliği) , tansiyon yüksekliği ( hipertansiyon), şeker hastalığı, aile öyküsü, A tipi kişilik, şişmanlık,erkek cinsi, menapoz, yaş( 40 yaş üstü ),  stres gibi faktörlerdir. Dolayısıyla bir kalp krizinin ortaya çıkması için öncelikle daralmış bir kalp damarı gerekmektedir. Bu da yıllar içerisinde gelişmektedir. Zaten daralmış bir damarda susuzluk, sıcak, hafif bir stres ya da ağır bir yemekle bir miktar büzülme bile o damarın beslediği kalp kası bölgesinde ölüme yol açabilir. Buna kalp krizi denmektedir.

Sonuç olarak tek başına sıcak ya da tek başına stres sağlıklı bir insanda kalp krizi geçirilmesine yol açabilecek bir etken değildir.

Kalp krizine müdahele mevsimsel değişiklikler göstermez.Yaz ya da kış farketmeden süratle ve doğru uygulanmalıdır. Gelişmiş ülkelerdeki standart uygulama bu işle görevli yeniden canlandırma ekiplerinin hızla çağırılarak sadece bu ekiplerin yeniden canlandırma işlemini uygulaması tarzındadır. Etraftaki gelişi güzel hekimlik uygulamalarının hatalarından da böylece korunmuş olunur. Ülkemizde de büyük şehirlerdeki 112 uygulaması bunun etkili  ve başarılı ancak geliştirilmesi ve desteklenmesi gereken bir örneğidir.

Yaz sıcakları tek başına bir etlen olmamakla beraber bir koroner arter hastasında yani koroner damarlarında bir miktar tıkayıcı damar sertliği gelişmiş olan hastada tam daralmaya yol açacak bir ağır stres faktörü gibi kabul edilebilir. Dolayısıyla yaz aylarında sıcakla temas etmek bu kalp hastalarında krizi çabuklaştırabilir.

Krizin ilk belirtisi şiddetli göğüs ağrısıdır. Göğüs ağrısı ortaya çıktığında dinlenme hemen uzanma tavsiye edilebilir.( Örneğimizde göğüs ağrısı sonrası yürümeye devam söz konusudur.) Bu ağrının neden kaynaklandığı düşünülmeksizin tıbbi resmi görevli yardım çağırılmalıdır( Etraftaki en yakın doktor değil).

Yukarıdaki tüm bilgilerden anlaşılacağı gibi kris sırasından çok, kriz öncesinde, hastalık sırasında ve risk faktörlerinin artması halinde tanı tedavi ve tedbirler uygulanmalıdır. Çünkü miyokard infarktüsü = kalp krizi sırasında hastaneye ulaşılıncaya kadar ölüm oranı %20-30 hastaneye ulaştıktan sonra ise %10-20 oranındadır. Toplam olarak ele alınırsa kriz sonucu ilk 24 saatte ölüm oranı %30 ile %50 arasındadır. Buradaki ilk rakamlar yeni ikinci rakamlar ise eski istatistikleri bildirmektedir. Dolayısıyla önemli olan krizin geçirtilmemesi ya da geçirilmemesidir. Bu da damar sertliği açısından yukarıda risk faktörleri fazla olan hastaların kalp muayenesine gelmeleri, kaçmamaları, ihmal etmemeleri ile mümkündür. Ve bu tür taramalarda da sadece düz istirahat EKGsi değil eforlu EKG (treadmill testi) ' nin yapılması gereklidir. Sporcular da lisansları sağlıklıdır diye doktor tarafından imzalanırken kağıt üzerinde değil gerçek anlamda muayeneden ve özellikle efor testinden geçirilmelidirler. Sağlıklı kişilerin ağır antreman yapması kalp krizine yol açmaz. Önceden hastalık varsa ancak kriz ortaya çıkar.

Defibilatörün büyük otellerde havaalanlarında, tren istasyonlarında, uçaklarda olması kalbi durmuş hastanın yeniden canlandırılması işleminde hız kazandıracak önemli bir tedavi aracıdır.Kalp iki şekilde durur. Birincisi hiç kıpırdamadan(stand stil), ikincisi ise fibrile olarak yani pırpır çalışarak. Fibrile olarak durduğu saptandığında ya da yeniden canlandırma işleminin bir stratejisi sonucunda fibriasyona sokulduğunda defibilatör ile kalbe elektrik şoku verilir. Böylece normal ritimle çalışması sağlanabilir. 

 

 

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Öztekin Oto

Prof. Dr. Öztekin OTO, 14 Şubat 1957 tarihinde İzmir - Balçova'da doğmuştur. Tıp eğitimini 1974-1980 yılları arasında Hacettepe Tıp Fakültesi'nde tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Hacettepe Üniversitesi'nde 1980-1984 yılları arasında Pediyatrik Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı'nda, 1984-1986 yılları arasında da Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı'nda yapmıştır. 1990 yılında Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Doçenti olan Prof. Dr. Öztekin OTO, 1989-2001 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaparken 1992 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı'nda Profesörlüğe atanmıştır. Prof. Dr. Öztekin OTO, Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı'nda görev yaptığı yıllar boyunca üniversitede pek ço ...

Prof. Dr. Öztekin Oto
Prof. Dr. Öztekin Oto
İzmir - Kalp Damar Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube