OKB’li kişilerde en çok karşılaşılan endişelerden biri takıntılı düşüncelerinin gerçeğe dönüşmesidir. Düşüncelerinin eyleme geçip aniden eyleme dönüşeceğinden endişe ederler. Eğer eyleme geçmiş olsalardı, hapishaneler düşüncelerine teslim olmuş OKB’den mustarip kişilerle dolar taşardı. Şu bir gerçek ki, çok az sayıda OKB’li kişi yasalara aykırı davranmış ya da takıntılarını eyleme dönüştürmüştür. Klinik deneyimlerimize dayanarak OKB’li kişilerin genel nüfusa oranla daha az suç işlediklerine inanıyoruz (Pudon&Clark,2013,s.34).
OKB’li kişilerin takıntılarını neden eyleme dönüştüremediklerine dair birçok madde vardır. Öncelikle, takıntılar hatırı sayılır ölçüde kaygı ve sıkıntıya neden olur ve hiçbir şekilde kişi için tatmin edici değildir. Bunlar, şiddet içeren ve taciz edici davranışların öncesinde ya da bu davranışların ortaya çıkmasıyla oluşan düşünceler gibi değildir.
İkinci olarak, şiddet içeren ya da taciz edici bir davranışta bulunmak, bu davranışlarla ilgili düşüncelere sahip olmak kadar basit bir şey değildir. Bir çocuğa taciz etmeyi içeren istenmeyen itici düşüncelere sahip olabilirsiniz fakat böyle bir suçu gerçekten işlemeye yeterince engel olamamak için kendi cinsel dürtülerinizi çir çocuğun masumiyetini korumaktan daha önemli görme arzusu duyuyor olmalısınız.
OKB’si olan kişilerle olan deneyimimiz gösteriyor ki , onların kafaları sürekli olarak başkalarına zarar verme yollarını bulmaya meşgul değil, aksine zihinleri sürekli olarak başkalarının güvenliği, sağlığı ve mutluluğunu korumakla meşguldür. Bu yüzden, takıntının öngördüğü şekilde davranmak, kolay kolay değişmeyen kişilik özelliklerinin, ahlaki değerlerin ve ideal standartların çiğnenip geçilmesini gerektirmektedir ki bu da kendiliğinden olacak bir şey değildir.
OKB tanısı almış kişilerin takıntılarının çoğu gerçeğe dönmemektedir. Var olan kaygılar insana sadece yaşam kalitesizliği vermektedir. Psikoterapi hizmeti ile var olan kaygılardan kurtulup kişiye yeni yaşam standartları sunmak mümkündür.
