Şişmanlık belli bir aşamadan sonra o kişide şeker hastalığına, hipertansiyona ve kan yağlarında (kolesterol) artmaya neden olur ve bu komplikasyonlar “morbid obezite” ‘de çok erken yaşlarda ortaya çıkarlar. Bilindiği gibi zamanımızdaki birinci ölüm nedeni halen damar sertliğidir (atheroskleroz) ve gerek şeker hastalığı, gerek hipertansiyon ve gerekse kolesterol seviyesindeki artmalar damar sertliği gelişimi açısından en önemli risk faktörleridir. Dolayısı ile morbid obezler, eğer tedavi edilmezlerse, yaşdaşlarına göre çok daha erken zamanda damar sertliği ve buna bağlı oluşa gelebilen; kalp krizi (enfarktüs) ya da inme (stroke) gibi nedenlerden yaşamlarını yitirmektedirler. “Tedavi edilmezlerse” ifadesinin kullanılmasının nedeni burada bir de iyi haberin olmasındandır ! O da; irade, diyet ve önlemlerle sıklıkla (% 97-99) çözülemese de artık zamanımızda bir dizi laparoskopik yani “kapalı” ameliyatla morbid obezite tedavisinin hem de kalıcı biçimde mümkün olmasıdır. Tıpta “obezite cerrahisi / bariatrik cerrahi” olarak bilinen ve şişmanlığı giderici cerrahi girişimler olarak tanımlayabileceğimiz bu ameliyatlar sanıldığından çok daha az riskleri olan ancak hayat kurtarıcı, yaşamı uzatıcı (estetik cerrahi ile uzaktan ya da yakından hiçbir ilgisi olmayan) müdahalelerdir. Bu nedenle de; hastayı karşı karşıya bıraktıkları risklere karşın tüm dünyada çok aktif ve sıklığı giderek artan biçimde uygulanmaktadırlar. Çünkü bu girişimler; şişmanlığı gidermenin ve yaşam kalitesini müthiş şekilde düzeltmenin yanı sıra, başta Tip II şeker hastalığı, karaciğer yağlanması, uyku apnesi ve hipertansiyon olmak üzere diğer yandaş problemlerin de süratle düzelmesini sağlayarak hastaların ömrünü de hatırı sayılır şekilde uzattığı bilimsel olarak kanıtlanmış ameliyatlardır. Zamanımızda A.B.D. ‘nde en sık yapılan ikinci laparoskopik ameliyatlar safra kesesi ameliyatlarından sonra obezite cerrahisi girişimleri olmuştur.
Obezite ayrıca kalp kasında aşırı büyümelere (hipertrofi), kalp yetmezliğine, değişik ritim bozukluklarına da yol açabilmektedir ve özellikle ciddi uyku apnesinin de bulunması bu riskleri arttırır. Obeziteye bağlı ciddi ritim sorunları ani ölümler ile sonuçlanabilir. Obezite ayrıca karın içi basıncını arttırarak lenf ve toplar damar sistemindeki akışı bozarak bacaklarda şişmelere, ödem oluşumuna, varislere ve daha ileri olgularda “staz ülseri” olarak bilinen bacak yaralarına yol açabilir.