Ne yapmamız gerektiği söylediğinde neden öfkeleniriz?

Ne yapmamız gerektiği söylediğinde neden öfkeleniriz?

Günlük hayatta çevremizde bulunan kişilerden birçok öneri alırız, bazen de biz çevremizdekilere önerilerde bulunuruz. Bu öneriler bazen dayatma veya zorlama şeklinde algılanmaktadır. Önerileri dayatma olarak değerlendirdiğimiz zaman öneride bulunan kişilere karşı öfke hissi ortaya çıkar. Örneğin, yeni bebek sahibi bir annenin kayınvalidesinin bebek bakımı konusunda söylediği tavsiyeler, yeni anne tarafından anneliğine müdahale veya anneliğinin beğenilmemesi şeklinde düşünüldüğünde kayınvalideye karşı öfke duygusu yaşanması kaçınılmazdır.

Evlilik yaşamında giyilen kıyafetlere veya yapılan tercihlere yönelik eşin söyledikleri de benzer şekilde bir tepkiye neden olabilmektedir. Kıyafeti konusunda eşinden eleştiri alan bir kadın, “nasıl oluyor da yetişkin biri olmama rağmen kıyafetime karışma hakkını kendinde görüyor, ben çocuk muyum” şeklinde düşünmeye başlıyor.

Hastalığı nedeniyle perhiz yapması gereken kişiye, perhizi hatırlatıldığında da benzer tepkiyi görmek mümkün. Perhiz yapan kişi, ne yiyip ne yemeyeceğine başkasının karışmasından çoğu zaman rahatsızlık duyar.

Bu durumlar, birçoğumuzun karşılaştığı durumlardır. Başkasının iyi niyetle bile olsa yaptığı öneriler bazen bizi rahatsız eder. Hatta bazen önerinin tam tersini yapma isteği ortaya çıkar.

Peki neden önerilere karşı öfke duyma ve tersini yapma isteği ortaya çıkar?  Bunun birçok nedeni vardır.

Psikolojide, "Psychological Reactance" kavramı vardır. Türkçe tabiriyle Psikolojik Tepki. Jack Brehm tarafından 1960’de geliştirilen Psikolojik Tepki Kuramı’na göre kişiler özgürlüklerine çok büyük önem verirler. Başkasının kendilerine ne yapması gerektiğini söylediğinde veya bir konu hakkında kendilerini ikna etmeye çalıştıklarında buna dürtüsel olarak tepki gösterirler ve hatta bazen ikna edilmeye çalışılan davranışın tam tersini yaparlar.  Çünkü kişi bir şeyi yapma, bir tercihte bulunma özgürlüğü kısıtlandığında veya kısıtlandığını düşündüğünde özgürlüğünü ortaya koyma çabasında bulunur. Bu da kısıtlanan davranışın veya nesnenin daha cazip hale gelmesine yol açar. Örneğin “sigara içme” denilen kişinin, sigara içmeye yönelmesi veya onaylanmayan bir arkadaşla daha fazla yakınlaşılması gibi.

Brehm ‘in kuramına göre psikolojik tepkinin iki farklı dışavurumu vardır. Birincisi kişi, kısıtlandığını veya engellendiğini düşündüğü özgürlüğüne ve tercihlerine sahip çıkıyor, ikincisi de engellenen veya kısıtlanan seçeneği daha cazip olarak algılıyor. Bu durum kişiyi engellenen seçeneğe yaklaştırırken, karşıdaki kişi tarafından önerilen seçeneğe uzaklaştırıyor.

İnsanlara kendilerinden bir talep gelmediği halde nasıl hissedeceklerini veya nasıl davranacaklarını söylemek onlara dolaylı olarak; “sen yetersizsin, ne yapman gerektiğini bilmiyorsun” mesajını iletmek anlamına gelebilir. Ya da karşıdaki kişi bu şekilde algılayabilir. Bu nedenle böyle bir davranışta bulunmaktan kaçınmak yerinde bir tutum olacaktır.

Nasıl davranmamız gerektiğinin bize söylenmesi, çoğu zaman kendimizi yetersiz, özgüvensiz, bir şey bilmeyen biri gibi hissetmemize ve karşıdakinin kendini daha bilgili, daha yeterli, daha özgüvenli  gördüğünü düşünmemize yol açabilir. Bu düşünceler ve bu duygular da karşıt tepki geliştirmemize neden olabilir.

Bu olumsuz durumu önlemenin en etkili yolu; karşıdaki kişinin önerilerini bize yapılan bir müdahale veya bizim yetersizliğimizin bir göstergesi olarak değil, sadece bilgilerin/deneyimlerin paylaşımı ve iyi niyet göstergesi olarak değerlendirmektir. Karşımızdakinin iyi niyetle önerilerde bulunduğunu, deneyimlerini ve bilgilerini bizi önemsediği için paylaşmak istediğini düşündüğümüzde tepkimiz daha olumlu olacaktır. Karşımızdaki kişiye tavsiyesini dikkate alacağımızı söylemek ve teşekkür etmek de olumsuz duygu oluşumunu engellemeye yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, hayatımızın her döneminde bize tavsiyelerde bulunmak isteyen kişiler olacaktır ve bu tavsiyeler çoğu zaman yaşam alanımıza müdahale veya yetersizliğimizin göstergesi değildir. Sadece iyi niyetle yapılmış eylemlerdir.

Bu makale 17 Haziran 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir

2001 yılında Çukurova Üniversitesi  Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden mezun oldu. 2017 yılında Mersin Toros Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Programını bitirdi. 2022 yılında İstanbul Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programını tamamladı. 2012 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Aile Danışmanlığı Sertifika programını tamamladı. Yine aynı sene Prof.Dr.Şahin KESİCİ'den oyun terapisi eğitimi aldı. 2014 yılında 'Çözüm Var Sorun Yok' isimli ilk kitabı yayınlandı. 2015 yılında ise 'Suçlamayın Yol Gösterin' isimli ikinci kitabı okurlarıyla buluştu. 2015 yılında Bilişsel Davranışçı Terapi Derneğİ'nin kurucusu ve yöneticisi Prof.Dr.Hakan TÜRKÇAPAR'dan BDT Psikoterapi Kuramsal Eğitimi aldı. 2015 yılında Girne Amerikan Üniversitesi'den Doç.Dr. Linda FRAIM'den Çözüm Odaklı  Psik ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
İletişim sorunları
Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir
Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir
Osmaniye - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube